Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Tedavi By: armi Date: 31 Mart 2010, 12:27:08

TEDAVÝ




Hastalýklarý gidermek için ilaç kullanma ve gerekli tedbirleri alma. Hastalýðý giderme gayretleri.

Ýslâm dini insan saðlýðýna büyük önem vermiþtir. Sýhhatli insan, güçlü ve kuvvetli olur. Güçlü kimse ise zayýf insana nisbetle hem kendisi, hem de baþkalarý için daha yararlýdýr. Bu sebeple hadis-i þerifte: "Allah´a göre kuvvetli mümin, zayýf müminden daha hayýrlý ve daha sevimlidir" (Müslim, Kader, 34) buyurulmuþtur.

Saðlýk insan için büyük bir nimettir. Peygamber efendimiz (s.a.s): "Ýki nimet vardýr ki insanlarýn bir çoðu onlarýn kýymetini gerektiði gibi bilemediðinden aldanmýþlardýr. Bunlar, sýhhat ve boþ vakittir" (Buharî, Rikak, 1; Tirmizî, Zühd; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 258) buyurmuþlardýr. Resulullah (s.a.s): "Allah´ým! bedenime, gözlerime ve kulaklarýma sýhhat ver" (Ebu Davûd, Edeb, 101) diye dua ederdi.

Kur´an-ý Kerim´de: "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayýnýz" (el-Bakara, 2/195) buyurulur.

Ýnsanýn saðlýðýna dikkat etmemesi bir nevi kendisini ölüme terk etmesidir. Bu ise dinimizde kesin olarak yasaklanmýþtýr. Yüce Rabbimiz: "Kendinizi öldürmeyiniz" (en-Nisa, 4/29) buyurur. Dinimizde ölümü temenni etmek de yasaklanmýþtýr. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i þeriflerinde: "Sizden biri ölümü dilemesin? (Buharî, Merdâ, 19); bir diðerinde de "Ýnsanlarýn en hayýrlýsý ömrü uzun ameli güzel olanýdýr" (Tirmizî, Zühd, 21) buyurmuþtur.

Ýlk planda saðlýðýn korunmasýný, saðlýklý olmak için bütün tedbirlerin alýnmasýný emreden Ýslâm dini, hastalanýldýðý zaman tedavî olmayý da emretmiþtir. Üsame b. Þerîk´den nakledildiðine göre bedevîler Peygamber Efendimiz (s.a.s)´e gelip, "Ya Resulullah! Tedavi olalým mý? diye sorduklarýnda Efendimiz (s.a.s): Tedavi olunuz. Çünkü Allah yaratmýþ olduðu her derdin devasýný da yaratmýþtýr. Ancak bir dert hariç. O da ihtiyarlýktýr."(Ebû Davûd, Týb, 1)buyurmuþtur. Baþka bir hadis-i þerifte de "Her derdin bir devasý, her hastalýðýn bir ilacý vardýr. Hastalýðýn ilacý bulunduðu zaman aziz ve celîl olan Allah´ýn izniyle iyileþir" (Müslim, Selâm, 69) buyurmuþtur.

Bu hadis-i þerifler insaný tedavî olmaya teþvik ettiði gibi, henüz tedavisi bilinmeyen hastalýklarýn da mutlaka tedavilerinin olduðunu, tabiplerin bu konuda usanmadan, býkmadan araþtýrma yapmalarý gerektiðine de iþaret etmektedir. Bazý kimselerin: "Allah´ýn mübtela kýldýðý her belâ ve musibete razý olmadýkça velâyet mertebesi tamam olmaz. Binaenaleyh veli için tedavi caiz olmaz" sözü doðru deðildir." (Tecrid-i Sarih Terc. XII, 75)

Bir çok hastalar vardýr ki, tedâvî olunduklarý halde iyi olmuyorlar, diye bir þüphe hatýra gelebilir. Bu þüphe de þöyle karþýlanýr: Tedâvî olunan hastanýn iyi olmamasý ya hastalýðýn hakiki tedâvîsi bilinmemesinden, yahut da hastalýðýn teþhis edilememesindendir.

Bir kýsým hadis-i þeriflerde mümine isabet eden hastalýðýn, onun manevî derecesinin yüklenmesine ve günahlarýnýn affýna sebep olacaðý bildirilmiþtir: "Bir müslümana hastalýk isabet ederse, hazan vakti aðaç yapraklarýnýn döküldüðü gibi Allah onun hata ve günahlarýný döker? (Buharî, Merda, 13).

Bu tedâvî olmayý terketmek anlamýna gelmez. Öyle olsaydý, Resulullah (s.a.s) tedâvî olmazdý. Oysa o, bütün tedâvî yollarýna baþvurduktan sonra, bir netice alýnamazsa sabra, kadere rýza göstermeye teþvik etmektedir.

Tedâvî olurken dikkat edilecek bazý hususlar vardýr. Bir defa tabibin ve tedâvîde kullanýlan ilaçlarýn birer sebep olduðuna, gerçek þifayý verenin Allah olduðuna inanýlmalýdýr.

Âlimlerin büyük çoðunluðuna göre helâl ve temiz olmayan þeylerle tedavide bulunmak caiz deðildir. Meselâ þarap ve benzeri haram þeylerle tedavide bulunmak haram kýlýnmýþtýr. Peygamber Efendimiz (s.a.s) hadis-i þeriflerinde: Haram ile tedâvî olmayýnýz" (Ebû Davûd, Týb, 11), "Þüphesiz ki Allah sizin þifanýzý size haram kýldýðý þeylerde yaratmamýþtýr." (Selamet Yollarý, IV, 76), "Þüphesiz ki Allah Teâlâ þarabý haram kýlýnca ondan bütün faydalarý almýþtýr" (Ayný eser, IV, 77) buyurmuþtur.

Tarýk b. Süveyd, ilaç için þarap yapmanýn hükmünü sorunca Peygamber Efendimiz, Þüphe yok ki o deva deðil, bir derttir" (Müslim, Eþribe, 12) buyurmuþtur. Þu kadarý var ki bazý fakihlere göre baþka bir ilaç bulunmadýðý zaman, Müslüman ve mütehassýs bir tabibin göstereceði lüzum üzerine câiz olabilir. Ameliyat olacak hastalarýn bayýltýlmasýnda zaruret olduðundan uyuþturucu madde kullanýlmasýnda mahzur yoktur.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) hadis-i þeriflerinde bazý tedâvî usullerine de iþaret etmiþtir. Bir hadis-i þerifinde: "Þifa üç þeydedir: Bal þerbeti içmek, kan aldýrmak, vücudu ateþle daðlamak, Fakat ümmetimi ateþle daðlamaktan men ederim" (Buharî, Týb, 3,4,10; Müslim, Selâm, 71) buyurmuþtur.

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)´dan rivâyete göre bir kiþi Peygamber Efendimiz (s.a.s)´e gelerek: "Ya Resulullah! Kardeþimin karný aðrýyor, (ishal oldu)" dedi. Resulullah (s.a.s): Bal þerbeti içir" buyurdu. Sonra adam Hz. Peygamber´e ikinci defa geldi (hastalýðýnýn geçmediðini söyledi). Resulullah yine "Bal þerbeti içir" buyurdu. Daha sonra adam üçüncü defa geldi. Hz. Peygamber "Bal þerbeti içir" buyurdu. Adam tekrar gelip "Ýçirdim (fakat geçmedi)" deyince, Resulullah (s.a.s): "Allah sözünde doðrudur, fakat kardeþinin karný yalancýdýr" buyurdu. Dördüncü defa içirince iyileþti" (Buharî, Týb, 4) Resulullah (s.a.s) "Allah sözünde doðrudur" ifadesinde "Balda insanlar için þifa vardýr? (en-Nahl, 16/19) ayetini iþaret etmiþtir.

Yine Hz. Peygamber (s.a.s): "Yer mantarýnýn (keme) suyu göze þifadýr" (Tirmizî, Týb, 22) buyurmuþtur.

Ebû Hüreyre (r.a), "Üç, beþ veya yedi yer mantarý alýp sýktým ve suyunu sýrça bir kaba koydum. Sonra onunla bir bir cariyenin gözünü sürmeledim, "gözü iyileþti" (Tirmizî, Týb, 22) demiþtir.

Hz. Âîþe validemizden rivâyet edilen bir hadis-i þerifte de Hz. Peygamber (s.a.s) çörek otu (habbetü´s-sevdâ)´nýn ölümden baþka her hastaIýða þifa olduðunu bildirmiþtir. (Buharî, Týb, 7).

Dua ile tedâvî:

Dua ile tedâvî de dinimizde meþrûdur. Kur´an-ý Kerim´in þifa olduðu bizzat Allah tarafýndan bildirilmiþtir: "Biz, Kur´an´dan öyle ayetler indiriyoruz ki onlar müminler için tam bir þifa ve rahmettir" (el-Ýsrâ, 17/82).

Kur´an itikâdî, ahlâkî, rûhî ve sosyal hastalýklara þifadýr. Bunda hiç bir tereddüt yoktur. Ancak bedenî hastalýklara da þifa mýdýr? Büyük müfessir Kurtubî, tefsirinde Kur´an´ýn hem kalp!ere ve hem de bedene þifa olduðunu belirtmiþ ve bu konuda deliller serdetmiþtir. (Kurtubî, el-Camiu li ahkâmi´l-Kur´an, X, 316).

Ýbnü´l-Kayyým "Zâdü´l-Mead" isimli eserinde, Resulullah (s.a.s)´in çeþitli hastalýklar için tavsiye etmiþ olduðu ilaçlarý alfabetik olarak sýralamýþ ve kaf harfinde Kur´an-ý Kerim´i zikrederek, "Kur´an kalbî ve bedenî hastalýklarla dünya ve ahiret hastalýklarý için tam bir þifadýr" demiþtir (Zadü´l-Mead, III, 178).

Hz. Âîþe validemizden þöyle rivayet edilmiþtir: "Resulullah (s.a.s) hastalandýðýnda kendi üzerine Muavvizât (Ýhlâs, Felak, Nâs) surelerini okurdu. Hastalýðý þiddetlendiði zaman ona ben okur ve elinin bereketini ümit ederek kendi eliyle kendisini mesh ederdim" (Müslim, Selâm, 51).

Yine Hz. Âîþe validemizden rivâyet edildiðine göre bir kimse hastalandýðý zaman Resulullah (s.a.s) onu sað eliyle mesh ederek þöyle derdi: "Ey insanlarýn Rabbi! Þu hastalýðý gider, þifa ver. Ancak sen þifa vericisin. Senin þifandan baþka hiçbir þifa yoktur. Bu hastaya öyle bir þifa ver ki, onun üzerinde hiç bir hastalýk izi kalmasýn? (Müslim, Selâm, 46).

Ancak dert, sýkýntý, keder ve hastalýklardan kurtulmak için okuyup Allah´a dua etmek ayrý þey, büyü, efsun ve üfürükçülük ayrý þeydir. Bunlar birbiriyle karýþtýrýlmamalýdýr. Büyü, efsun ve üfürükçülük gibi batýl þeyler dinimizde kesin olarak yasaklanmýþtýr.

Bir de dert ve hastalýklardan kurtulmak için okuyup dua etmek, doktora gidip tedavi olmaya engel deðildir. Dinimiz bunu da emretmiþtir.

 


radyobeyan