Tasadduk By: armi Date: 30 Mart 2010, 15:42:28
TASADDUK
Herhangi bir mal veya nakit parayý Allah rýzasý gözetilerek ihtiyaç sahiplerine vermek.
Kur´an-ý Kerim´de ve Hz. Peygamber´in hadis-i þeriflerinde mallarýný Allah yolunda harcayanlar övülür, kýyamet gününde kendilerine kat kat arttýrýlarak mükâfat verileceði müjdelenir. Müslümanlar, ne alýþ-veriþin, ne dostluðun ve ne de kayýrmanýn olmadýðý gün gelmezden önce, kendilerine verilen zenginliklerden Allah için harcamaya (el-Bakara, 2/254) çaðrýlýr; ölüm gelince piþman olup "keþke sadaka verseydim" diye çýrpýnmadan önce tasadduk etmeye davet edilirler (el-Münâfikûn, 63/10,11).
Kur´an´ýn birçok ayetinde, insanlardan bir kýsmýnýn mal ve evlât yönünden diðerlerinden üstün olduðu, ancak maddî þeylerin bir övünç kaynaðý olmamasý gerektiði, bu gibi geçici üstünlüklerin imtihan için verildiði, mal ve evlat yönünden zengin olmanýn Allah´ýn zikrinden uzaklaþmaya sebep olmamasý gerektiði bildirilir: "Bilin ki mallarýnýz ve çocuklarýnýz birer fitne (imtihan) dýr. Allah´a gelince, büyük mükâfat O´nun yanýndadýr" (el-Enfâl, 8/28).
Allah, her ne kadar bazý insanlarý kendi katýndan vererek zengin kýlmýþsa da, bu servetin istenildiði gibi kullanýlmasýna, ihtiyaç içinde insanlar varken kasalarda saklanmasýna ve sadece varlýklý sýnýfýn arasýnda dolaþan bir mülk olmasýna izin vermemiþ, böyle yapanlarýn þiddetle cezalandýrýlacaðýný haber vermiþtir: "Altýn ve gümüþü yýðýp da onlarý Allah yolunda harcamayanlar var ya, iþte onlara acý bir azabý müjdele. O gün Cehennem ateþinde bunlarýn üzeri ýsýtýlýr; bunlarla, onlarýn alýnlarý, yanlarý ve sýrtlarý daðlanýr; iste nefisleriniz için yýðdýklarýnýz, yýðdýklarýnýzý tadýn"denir" (et-Tevbe, 9/34,35).
Allah yolunda tasadduk etmede gözetilmesi gereken bir takým hususlar vardýr ki, ancak bunlara uyulduðu takdirde verilen sadakanýn bir anlamý olur.
Müslüman, beðenmediði þeyleri deðil, sevdiði þeyleri verebilmelidir. "...kendiniz göz yummadan alamayacaðýnýz kötü þeyleri sadaka olarak vermeye kalkmayýn" (el-Bakara, 2/267).
Sadaka vermekle malýnýn azalacaðýndan korkmak, þeytanýn kýþkýrtmasýna kulak vermek demektir. Zekatlar, sadakalar malý azaltmadýðý gibi, hem bu dünyada hem de ahirette daha da artmasýna neden olur: Þeytan sizi fakirlikle korkutur (sadaka vermekten geri kalmanýzý ister) ve size çirkin þeyleri yapmayý emreder..." (el-Bakara, 2/268); Halbuki Allah, insaný ummadýðý yerlerden rýzýklandýrýr" (et-Talâk, 65/3); "Siz Allah için ne verirseniz, Allah onun yerine baþkasýný verir" (es-Sebe, 34/39); "Ey Muhammed, mallarýnýn bir kýsmýný kendilerini temizleyip arýtacak sadaka olarak al" (et-Tevbe, 9/103).
Ýnsan malýný harcamaya öncelikle en yakýnlarýndan baþlamalýdýr. Bakmakla yükümlü olduðu aile fertlerinin ihtiyacýný karþýlamadan baþkalarýna vermek sadakayý amacýndan saptýrýr. Hz. Peygamber, "En üstün sadaka ihtiyacý giderendir. Veren el alan elden üstündür, sadakaya aileden baþla? (Buhârî, Nefekat, 2); "Varislerini zengin býrakman baþkalarýna el açar durumda býrakmandan daha hayýrlýdýr. Ailene harcadýðýn zaman, onu hanýmýn aðýzýna götürdüðünde senin için sadakadýr." (Buhârî, Vasâyâ, 2) buyururken; yüce Allah, "Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarýný soruyorlar. De ki: Verdiðiniz hayýr, ana, baba, yakýnlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmýþlar içindir" (el-Bakara, 2/215) ayetiyle, sadakanýn öncelikle yakýnlardan baþlanarak verilmesini emrediyor.
Malýn tamamýný harcayýp sonra el açar duruma düþmekten de sakýnmak gerekir. Kur´an þöyle buyurur: Elini boynuna baðlamýþ (gibi cimrilik) yapma, tamamen de açma; sonra kýnanýr, hasret içinde kalýrsýn" (el-Ýsra, 17/29); "Ve harcadýklarý zaman ne israf ederler, ne de cimrilik ederler; harcamalarý bu ikisinin arasýndadýr, dengelidir" (el-Furkan, 25/67).
Yumurta büyüklüðünde bir altýn getirip, baþka hiçbir malý olmadýðýný, ama bunu sadaka olarak vermek istediðini söyleyen bir adama Resulullah þöyle buyurdu: "Sizden biriniz sahip olduðu servetini getirir ve "þu sadakadýr" diye verir sonra da oturur, insanlarýn zekâtlarýný alacaðým diye onlara avuç açar. Sadakanýn en hayýrlýsý kendisi baþkasýna muhtaç olmayacak kadar arkada malý var iken verilenidir" (Sünen-i Ebû Dâvud, Zekât, 42).
Diðer bir hadis-i þerifte, Hz. Ebu Bekir´in malýnýn tamamýný sadaka olarak verdiði; Hz. Peygamber´in aile halkýna ne býraktýðýný, sormasý üzerine "Allah ve Resulunün rýzasýný býraktým" diyen Hz. Ebu Bekir´e ses çýkarmayýp kabul ettiði bildiriliyor (Sünen-i Ebû Davûd, Zekât, 40). Ancak Hz. Ebu Bekir´in bu olaydan sonra el açýp dilenmediði ve yine zengin olduðu da hatýrdan çýkarýlmamalýdýr.
Verilen sadaka sadece ve sadece Allah rýzasý için olmalý, gösteriþ, riya ve bazý çýkar hesaplarýndan arýnmýþ olmalýdýr. Cimrilik edip, verdikleri zaman da gösteriþ için verenler hakkýnda Allah-u Teâlâ þöyle buyuruyor: "Bunlar, mallarýný insanlara gösteriþ için verirler, ne Allah´a ne de ahiret gününe inanmazlar. Kimin arkadaþý þeytan olursa, arkadaþ bakýmýndan hali çok kötüdür" (en-Nisâ, 4/38).
Verdiði sadakayý baþa kakanlarda, en az gösteriþ için harcayanlar kadar kötü bir iþ yapmýþ olurlar. Kur´an´da bu iki tip insan birlikte ele alýnýyor: "Ey iman edenler, insanlara gösteriþ için malýný verip Allah´a ve ahiret gününe inanmayan adam gibi baþa kakmak ve eziyet etmekle sadakalarýnýzý boþa çýkarmayýn. Onun durumu, üzerinde biraz toprak bulunan þu kayaya benzer ki, þiddetli bir yaðmur indi de (üzerindeki topraðý silip süpürerek) onu sert bir taþ halinde býraktý. (Böyleleri) kazandýklarýndan bir þey elde edemezler. Allah, kâfir toplumu doðru yola ulaþtýrmaz" (el-Bakara, 2/264).
O halde gerçek Müslümanýn, verdiði sadakadan dünyevi bir beklentisi olmaz. Ama o bilir ki, sadakalar günahlarýnýn affedilmesi için bir keffarettir. (et-Tevbe, 9/102, 103); yine bilir ki, verdiði sadaka imanýný arttýrýr, Allah´ýn rýzasýný kazandýrýr (el-Bakara, 2/265) ve ahirette de kat kat fazlasýyla kendisine ödenir (et-Teðabün, 64/15).
Sadaka verirken, ihtiyaç sahibini küçük düþürecek, onu utandýracak tavýrlardan kaçýnmak gerekir. En güzel sadaka gizli verilen sadakadýr. Her ne kadar Allah, açýktan da verilebileceðini bildiriyorsa da, "...eðer onlarý gizleyerek fakirlere verirseniz, bu sizin için daha iyidir ve sizin günahlarýnýzýn bir kýsmýný kapatýr" (el-Bakara, 2/270) ilkesi daha insanidir.
Sadakalar öncelikle, ihtiyaç içinde olduðu halde hayalarýndan dolayý istemeyip darlýk içinde olanlara verilir. Kur´an þöyle buyurur: "(Sadakalar) þu fakirlere mahsustur ki, Allah yolunda kapanýp kalmýþlardýr. Yeryüzünde gezip dolaþamazlar. Bilmeyen, utangaçlýklarýndan dolayý onlarý zengin sanýr. Onlarý yüzlerinden tanýrsýn. Yüzsüzlük edip insanlardan istemezler. Yaptýðýnýz her hayrý Allah bilir" (el-Bakara, 2/273). Dilenmeyi, insaný zelil duruma soktuðu için hoþ karþýlamayan Ýslâm, buna raðmen isteyene vermeyi, kapýya geleni boþ çevirmemeyi emrediyor. Hz. Peygamber þöyle buyuruyor: "Eðer kapýna gelen fakire verecek bir þey bulamaz, ancak yanmýþ bir keçi týrnaðý bile bulursan eline ver, boþ çevirme" (Sünen-i Ebî Davûd, Zekat, 33) "Ýsteyen dilencinin hakký vardýr, isterse at üstünde gelsin" (Ebu Davûd, Zekât 33).
Müslüman o kimsedir ki, ihtiyaç içinde olan diðer Müslümanlarý kendisinden daha çok düþünür, kendisi ihtiyaç içinde bile olsa onlarý tercih eder: "Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeði yedirirler; "Biz size sýrf Allah rýzasý için yediriyoruz sizden bir karþýlýk ve teþekkür beklemiyoruz. Çünkü biz suratsýz, çok katý bir günden dolayý Rabbimizden korkarýz" derler. Allah da onlarý, o günün þerrinden korumuþ, onlara parlaklýk ve sevinç vermiþtir" (el-Ýnsan, 76/8-11); "O müminler kendileri ihtiyaç içinde olsalar dahi, yoksul kardeþlerini öz canlarýna tercih ederler" (el-Haþr, 59/9).
Karþýlýksýz sadakanýn yanýnda, Müslümanlar birbirlerine borç vererek de yardýmcý olabilirler. Allah borç vermeyi teþvik ediyor, borçlunun darlýk zamanýnda sýkýþtýrýlmamasýný, eðer mümkünse alacaklýnýn borcu hibe etmesini tavsiye ediyor: Eðer borçlu darlýk içindeyse, bir kolaylýða çýkýncaya kadar beklemek (gerekir). Eðer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak baðýþlamanýz sizin için daha hayýrlýdýr? (el-Bakara, 2/280). Hz. Peygamber ise bir hadislerinde ödünç veya borç vermeyi sadakadan daha üstün tutmuþtur (Ýbn Mâce, Sadakat, 19). Borç verip daha sonra sýkýþtýranlarýn, verdiði þeyi baþa kakanlarýn yaptýklarý iyilikler boþa gider. Borç alan kiþi de, kendisine borç vererek iyilik yapan kiþinin bu iyiliðine karþýlýk borcunu zamanýnda ödemekle yükümlüdür.
Kiþinin yararlanmadýðý, ancak baþkalarýnýn yararlanabileceði bir malý elde tutmak yerine kardeþine baðýþlamasý, elde tutarak atýl durumda býrakýlmamasý gerekir. Örneðin topraðý olduðu halde bunu iþlemeyen bir Müslümanýn onu iþleyecek bir kardeþine kullanmak üzere vermesi Hz. Peygamberin tavsiyesidir. (Müslim, Büyu´, 120-123). Çünkü, Göklerin ve yerin mülkü Allah´ýndýr.... O´nun sizi hakim kýldýðý, sizin yönetiminize verdiði þeylerden Allah için harcayýn" (el-Hadid, 57/5,7) ayeti servetin insana verilen bir emanet olduðunu bildiriyor. Emanet ise, ihtiyaç içinde insanlar olduðu halde, özel mülkiyet adýna kimsenin tekelinde tutulamaz.
Tasadduk etmenin yanýnda, zengin fakir gözetmeksizin Müslümanlar birbirleriyle hediyeleþebilirler. Zekât ve sadakalar, yalnýzca yakýnlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmýþlara, dilencilere, esirlere, kölelere, düþkünlere, zekât memurlarýna, kalpleri Ýslâm´a ýsýndýrýlmak istenenlere ve borçlulara verilirken hediyeleþmek veya genel olarak "iyilik" yapmak daha geniþ boyutludur, herkesi kapsar. Ana-babaya, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, zengin olsun fakir olsun yakýn komþuya, uzak komþuya, arkadaþa, dosta, kýsaca, kâfir dahi olsa Ýslam´a düþmanlýk yapmayan insanlara iyilik yapmak Ýslâmýn tavsiyeleri arasýndadýr. Resulullah sadaka kabul etmez, kendisine bir þey verilirse sorardý; eðer sadakaysa fakirlere verir hediyeyse alýr, ondan yararlanýrdý. (Sünen-i Ebu Davûd, Zekât 55).
Kadýn zarara sokmamak ve razý olacaðý kadarýyla yetinmek þartýyla kocasýnýn malýndan tasadduk edebilir. Eðer kocasý hiçbir þey verilmesine razý deðilse, kadýn ancak kendi hakký olan günlük ihtiyacýndan kýsarak tasadduk edebilir.
Diðer bir hadis-i þerifte Hz. Peygamber þöyle buyuruyor: "Bir kadýn, kocasýnýn malýndan, kocasý emretmediði halde sadaka verirse o kadýna kocasýna verilen sevabýn yarýsý kadar sevap vardýr? (Ebû Davûd, Zekât 44).
Ýslâm, Müslümanlara, kendileri öldükten sonra dahi amel defterlerinin kapanmamasýný istiyorlarsa, insanlarýn sürekli olarak yararlanacaðý sadaka-i cariye (devam eden sadaka) býrakmalarýný öðütlüyor. Ýnsanýn ölümünden sonra da faydalanýlan yol, çeþme, cami, faydalý ilim, salih evlat, gölgesinden veya meyvesinden yararlanýlan aðaç gibi þeyler durduðu sürece sahibine cevap kazandýrýr. Bu konuda Peygamberimizin birçok hadis-i þerifleri vardýr: "Hiçbir Müslüman yoktur ki, aðaç diksin, yahut ekin eksin ve mahsulünden insan, kurt-kuþ yesin de kendisi için sevap yazýlmasýn (mutlaka yazýlýr). Elbette o Müslüman da diktiðiyle ektiðiyle sevaba girer"(Tecrid-i Sarih Tercümesi, VII 121).
Ýslâm´da sadakanýn anlamý çok geniþtir; Mutlaka maddi deðeri olan bir þey olmasý gerekmez; iyilik adýna yapýlan her þey bir sadakadýr. Peygamberimiz Hayýr kabul edilen her iyilik sadakadýr" (Tecrid-i Sarih, V,556), buyuruyor. Sadakadan sayýlan iyilikleri açýkladýðý bir hadis-i þeriflerinde de þöyle buyuruyor: "Her tesbih (sübhanellah), bir sadakadýr; her tahmid (elhamdülillah) bir sadakadýr; her tehlil (Lâ ilâhe illallah) de yüksek bir sadakadýr. Her iyiliði emir, kýymetli bir sadakadýr; her kötülükten nehiy de deðerli bir sadakadýr. Eþinizle cinsi yakýnlaþmanýzda dahi sevimli bir sadaka vardýr... Ýnsanýn bedenindeki azalarýn deðerini bilip þükretmesi sadakadýr; iki düþman arasýnda adaletle hüküm vermek sadakadýr; hayvanýna binmek veya yükünü yüklemek isteyen kimseye yardým edip hayvanýna bindirmek veya yükünü yüklemek de bir sadakadýr. Güzel söz, güzel bir sadakadýr. Yolda, gelip geçenlere eza verecek bir taþý kaldýrmak dahi büyük bir sadakadýr" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, V, 356-358).Kýsaca, Müslümanýn her hareketinde kendisi için bir sevap vardýr; yeter ki, Allah adýna, Allah için yapsýn, heva ve hevesinin güdümünden kurtulsun. O takdirde ailesi, hatta kendisi için çalýþmasý, yemesi-içmesi, uyumasý, eþiyle oynaþmasý bir ibadettir, sadakadýr, tasadduktur. Müslümanýn hayatý ve ölümü Allah içindir, çalýþmasý ve kazanmasý Allah içindir, malý ve caný Allah içindir; Allah´ýn dini için gerekli olduðu an varýný-yoðunu ortaya koyabilecek ruhi olgunluða eren Müslümanýn her davranýþýnda sevap vardýr. Çünkü o bilir ki, "Allah, müminlerin canlarýný, mallarýný cennet karþýlýðýnda satýn almýþtýr... O halde O´nunla yaptýðýnýz bu alýþ-veriþten dolayý sevinin. Gerçekten bu büyük bir baþarýdýr. (Bu alýþveriþi yapanlar) tövbe eden, ibadet eden, hamdeden, seyahat eden, rükû eden, secde eden, iyiliði emredip kötülükten meneden ve Allah´ýn sýnýrlarýný koruyan insanlardýr. O müminleri müjdele" (et-Tevbe, 9/111, 112).
radyobeyan