Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Talak suresi By: armi Date: 30 Mart 2010, 15:33:30
TALÂK SÛRESi




Kur´an-ý Kerim´in altmýþbeþinci sûresi. Oniki ayet, yüzkýrkyedi kelime, binyetmiþ harften ibarettir. Fasýlasý, elif harfidir. Medenî sûrelerden olup, Ýnsan sûresinden sonra nâzil olmuþtur. Sûre, Talâk (Boþanma)´dan bahsettiði için bu adý almýþtýr. Buharî´nin Ýbn Mes´ud´dan rivâyet ettiði bir hadis-i þerife göre diðer bir adý da "en-Nisau´l-Kusrâ" (Kýsa Nisa sûresi)dir. (Alûs, Ruhu´l-Meâný, XXVIII, 128).

Allah Teâlâ, bu surede boþanmanýn hükümlerini açýklamaktadýr. Bakara suresinde yer alan iddetle ilgili hükümler burada açýklanmakta; boþanmadan (talâk) sonra, boþanan eþler, doðmuþ olan çocuklar ve nafaka ile ilgili uyulmasý gereken kurallar. Müslümanlara emir þeklinde bildirilmektedir.

Ýlk ayette, boþanmanýn zamaný, iddetin hesaplanmasý ve iddet müddetince boþanan kadýnlarýn kocalarýnýn evlerinde kalmalarý gerektiði þeklinde hükümler yer almaktadýr. Ayrýca, boþanma iþlemleriyle alakalý olarak Müslümanlar uyarýlarak, karar verirken ve uygularken Allah Teâlâ´dan korkulmasý emredilmektedir. Boþanmayla ilgili hükümler, Allah Teâlâ´nýn sýnýrlarý olarak nitelendirilmekte ve bu sýnýrlarý aþan kimsenin kendisine zulmetmiþ olacaðý haber verilmektedir:

"Ey Peygamber! Kadýnlarý boþamak istediðiniz zaman iddetleri içinde boþayýn ve iddeti hesaplayýn. Rabbiniz olan Allah´tan korkun. Apaçýk bir edepsizlikte bulunmadýkça onlarý evlerinden çýkarmayýn. Onlar da çýkmasýnlar. Bunlar, Allah´ýn koyduðu sýnýrlardýr. Kim Allah´ýn koyduðu sýnýrlarý asarsa, þüphesiz kendine zulmetmiþ olur. Bilmezsin, belki de Allah boþanmadan sonra yeni bir durum meydana getirir" (1).

Ayette hitap Resulullah (s.a.s)´e yöneliktir. Ancak, ümmetin imamý olduðu için hüküm geneldir (Alûsî, a.g.e., XXIII, 128).

Allah Teâlâ´nýn boþanmayý helal kýlmasý, Müslümanlarýn, aþýrý geçimsizlik sonucunda doðan büyük sýkýntýlardan kurtulmalarýný mümkün kýlmak içindir. Talâka izin verilmiþ olmasý, isteyenin keyfine göre istediði zaman karýsýný boþayabileceði anlamýna gelmez. Evlilik iliþkilerinde doðan problemlere karþý Allah´a tevekkül edilerek sabredilmesi tavsiye edilmektedir. Boþanma aðýr sorumluluklarý olan bir iþtir. Bu konuda rivâyet edilen hadislerde talâkýn ne kadar aðýr bir mesele olduðu þu ifadelerle açýklanmaktadýr: "Allah´ýn en çok buðzettiði helâl, talâktýr?, "Evlenin boþanmayýn. Talâktan arþ titrer?, "Kadýnlarý, onlardan þüphe duymanýn (ahlâksýz konusunda) dýþýnda boþamayýn. Allah acze ve celle zevvak ve zevvakatlarý sevmez", "Talkla yemin yoktur. Ancak münafýk olan kimse onunla yemin ister´: "Ey Muaz! Allah, yeryüzünde köle azad etmekten daha sevdiði bir þey yaratmadý. Yine yeryüzünde, talâktan daha fazla buðzettiði bir þey yaratmadý..." (Kurtubî, elCami´li Ahkami´l-Kur´an, Beyrut 1966, XVIII, 149).

Eðer boþanma, Allah Teâlâ´nýn koyduðu hükümler çerçevesinde hareket edilerek gerçekleþirse, piþman olan kocanýn, ilk iki boþanmanýn iddet müddeti içerisinde karýsýna dönmesi mümkün olur. Ancak üçüncü talâk hakkýný kullanan bir kimse, kadýn baþka bir erkekle evlenip ondan boþanmadýðý sürece, bu kadýnla evlenemez. Talâk ve nikah konusunda yapýlan iþlerde iki adil Müslümanýn þahit tutulmasý gerekir.

Bu ayet hakkýnda bazý hadisler rivâyet edilmiþtir. Abdullah Ýbn Ömer (r.a)´dan nakledilen hadis þöyledir: Ýbn Ömer hanýmýný hayýzlý iken boþadý. Hz. Ömer (r.a) olayý bildirdiði zaman, Resulullah (s.a.s) kýzdý ve þöyle buyurdu: "Ondan geri dönsün ve temizleninceye kadar hanýmýný yanýnda tutsun, sonra bir hayýz görsün ve temizlensin. Ýþte o zaman onu boþamak isterse dokunmadan temiz olarak boþasýn. Allah Teâlâ´nýn emrettiði iddet iste budur" (Kurtub, a.g.e., XVIII, 148).

Anlaþýldýðý gibi koca karýsýný dilediði gibi boþayamamaktadýr. Bunun belirli bir vakitte olmasý gerekmektedir. Boþanmaya karar veren kimse, karýsýnýn hayýzdan temizlenmiþ olmasýna ve temizlik döneminde onunla bir iliþkiye girmemiþ bulunmasýna dikkat etmek zorundadýr.

Boþamanýn ikinci merhalesi ise boþanmadan sonra baþlayan iddet müddetidir. Ýddet süresi içerisinde ve bitiminde nasýl davranýlmasý gerektiði þu þekilde bildirilmektedir:

"Boþanan kadýnlar iddetlerinin sonuna varýnca onlarý, güzelce nikâhýnýz altýnda tutun veya onlardan güzellikle ayrýlýn. Ýçinizden adalet sahibi iki kiþiyi yaptýklarýnýza þahit tutun. Þahitliði de, Allah için yapýn. Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere bununla öðüt verilir. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir kurtuluþ yolu gösterir? (2).

Uyulmasý emredilen hükümleri Allah´tan korkarak tam bir samimiyetle uygulayan kimseler bir kurtuluþ bir çýkýþ yolu gösterileceði ve ummadýðý yerden rýzýklandýrýlacaðý haber verilmekte ve böylece diðer iþlerde ve sýkýntýlarda olduðu gibi, evlilik iliþkileri ve boþanma halinde Müslümanlardan, Allah Teâlâ´ya tevekkül ederek hileli yollara yönelmekten kaçýnmalarý gerektiði anlatýlmaktadýr.

Peþinden iddetle alakalý bazý ayrýntýlar verilmektedir:

"Âdetten kesilen kadýnlarýnýzýn iddetinde þüphe ederseniz, bilin ki onlarýn iddeti üç aydýr. Hiç âdet görmeyenler de böyledir. Hamile kadýnlarýn iddeti ise, doðum yapmalarýyla tamamlanmýþ olur. Kim Allah ´tan korkarsa Allah ona iþlerinde kolaylýk verir" (4).

Bu hükümlerin, Allah´ýn emirleri olduðu ve O´ndan korkarak bu emirlere uyan kimselerin kötülüklerinin örtüleceði ve mükafatlarýnýn büyütüleceði bildirildikten sonra, iddet süresi içerisinde boþanan kadýnlarýn barýnma ve geçimlerinin saðlanmasý, gebe olan kadýnlara doðumlarýný yapana kadar nafakalarýnýn verilmesi, boþanmýþ olan çocuk sahibi kadýnlar eðer çocuklarýný emziriyorlarsa onlara ücretlerinin verilmesi ve çocuðun süt emmesi meselesinin boþanmýþ eþler arasýnda güzellikle halledilmesi, ancak bu çözümde anlaþamazlarsa çocuða sütanne bulma yükümlülüðünün babaya ait olmasý gibi hükümler yer almaktadýr (Ayetlerden çýkarýlan fýkhî kaideler için bk. Kurtubî, a.g.e., XVIII, 148 vd.).

Allah Teâlâ, Müslümanlarýn zor durumda kalmamalarý için, onlara güçleri ölçüsünde mükellefiyet yüklemiþtir. Boþanan kadýnlarýn nafakasýnýn karþýlanmasý hususunda þöyle buyurulmaktadýr:

"Varlýklý kimse nafakasýný, varlýðý ölçüsünde versin. Rýzký dar olan da Allah´ýn kendisine verdiði kadar versin, Allah, kiþiyi ancak verdiði þeyle mükellef tutar. Allah güçlükten sonra kolaylýk getirecektir" (7).

Peþinden gelen ayetlerde, Allah Teâlâ, insanlarýn mutlak anlamda iyiliði için vazetmiþ olduðu hükümlere uyulmasýný, aksi halde peygamberlerin getirdiklerine uymaktan kaçýnan geçmiþ zalim kavimlerin durumuna düþüleceðini haber vermekte ve Müslümanlarýn kendileri için bir kurtuluþ vesilesi olan Kur´an´a uymaya çaðýrmaktadýr:

"Allah, onlar için þiddetli bir azap hazýrlamýþtýr. O halde ey iman eden akýl sahipleri! Allah´tan korkun, Allah size bir Kur´an indirmiþtir.? (10).

Ýman edip salih amel iþleyenleri bilgisizliðin ve inkarýn karanlýðýndan çýkarýp, kurtuluþ nuruna ulaþtýrmak için, içinde hak olduðuna dair apaçýk deliller bulunan Kur´an ayetlerini getiren bir peygamber gönderdiðini, onun getirdiklerine iman ederek salih amel iþleyenlerin, içinde ebedi kalacaklarý altýndan ýrmaklar akan cennetlere konulacaðý haber verildikten sonra sûre, Allah Teâlâ´nýn kudretinin bütün varlýk alemini kuþattýðý ve bunun insanlar tarafýndan bilinebilmesi için emirlerinin göklerle yer arasýnda inip durduðunu bildiren þu ayet-i kerîme ile son bulmaktadýr:

"Yedi göðü ve yerden de bir o kadar yaratan Allah´týr. Allah´ýn her þeye kadir olduðunu ve ilminin her þeyi kuþattýðýný bilmeniz için, Allah´ýn emirleri göklerle yer arasýnda inip durmaktadýr" (12).
 


radyobeyan