Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Tahvil By: armi Date: 30 Mart 2010, 15:21:17


 
TAHVÝL




Süresi ve faiz miktarý belirli kredi saðlama yöntemini belirleyen belge. Ortaklar, yatýrýmcýlar veya devlet kuruluþlarý, sürekli ortak payý ile yatýrýmlarýný büyütmek yerine, belirli projeleri tahvil çýkarmak yoluyla gerçekleþtirmeyi tercih ederler. Böylece tahvilin süresi bitince önceden belirlenmiþ olan faizi ile ana parayý ödeyip tahvil sahiplerinin iþletme ile iliþkisini kesmiþ olurlar.

Ýslâmî açýdan faizli karz kullanmakla tahvil çýkarýp faizli kredi saðlamak ayný niteliktedir. Tasarrufu iki yýl vadeli yüzde miktarý belli bir faizle bankaya yatýrmak ne ise, böyle bir tasarrufla iki yýllýk, faiz miktarý belli tahvillere yatýrmak da ayný þeydir. Yatýrýmcýlar bankayý araya sokmadan doðrudan kredi saðlama yöntemi olarak çýkardýklarý tahvilleri çoðu zaman "hamiline" çýkarýrlar. Böylece tahvillerin hisse senetlerinde olduðu gibi elden ele dolaþmasý saðlanmýþ olur. Bunun anlamý tahvil sahibinin tahvilini süre dolmadan da satabilmesidir. Tahvili en son elinde bulunduran kiþi ise bunu çýkaran kuruluþtan bedelini alabilecektir (bk. "Þirket"; "Hisse Senedi", "Mudârebe" maddeleri).

Tahvil çýkararak kredi saðlama yönteminden "kâr-zarar tahvili" çýkararak yararlanmak da mümkündür. Bu takdirde anapara riske sokulduðu için faiz þüphesi kalkar. Buna "Mudarebe Tahvili" (bk. "Mudarebe") de denebilir. Meselâ; bir iþletme belli bir ihracat projesinde kullanýlmak üzere bir yýllýk "Mudârebe tahvili" çýkarsa, yaklaþýk bir yýl sonra bu projeden elde edilecek kâr iþletme ile tahvil sahibi arasýnda paylaþtýrýlýr. Burada iþletme sadece emeðinin ve dýþ satýmý organize etmesinin karþýlýðý olarak kârdan pay alýr. Ýþletme kendisinden hiç sermaye koymamýþsa mudarebe yönteminde kasýt, kusur veya ihmali söz konusu olmadýkça zarara katlanmasý gerekmez. Çünkü onun zararý emeðinin boþa gitmesi olarak ortaya çýkar. Zarar önce kârdan karþýlanýr, bu yeterli olmazsa, anaparadan ödenir. Bu yüzden zarar büyük olunca anapara azalýr veya tamamý yok olabilir. Ýþletme, kâr-zarar tahvil bedelleri yanýnda kendisinden de anapara koymuþsa, bu takdirde belirli proje iþletme ile tahvil sahipleri arasýnda "ortaklýk" yöntemiyle gerçekleþmiþ olur. Bu takdirde taraflar kârý aralarýnda belirledikleri þartlara göre paylaþýrlarken, zarara sermaye oranlarýna göre katlanýrlar. Bu duruma göre, kâr-zarar tahvili uzun veya kýsa vadeli her çeþit projelerin gerçekleþtirilmesinde araya bankayý sokmadan veya faizli muameleye ihtiyaç duyulmadan baþvurulabilecek bir yöntemdir.

Mudarebe veya kâr-zarar tahvili yöntemi daha düzenli bir biçimde Ýslâm bankasý tarafýndan da uygulanabilir. Tahvile süre konulmasý gerektiði için burada projelerin sonuçlarýnýn alýnabileceði süreyi tahmin etmek önem arzeder. Çünkü projenin sonucu alýnmadan tahvillerin ödenme vadesi gelirse iþletme ödeme güçlüðü çekebilir. Diðer yandan tahvil sahibine kârdan pay verileceði için proje sonuçlanmadan kârýn miktarýný belirlemek mümkün olmaz. Bu yüzden Ýslâm´da tahvil süresini yaklaþýk bir süre olarak belirlemek gerekir. Proje bu süreden önce tamamlandýðý takdirde kârýn paylaþýlmasý yoluna gidilir. Proje uzadýðý takdirde ise sonuçlanýncaya kadar sürenin kendiliðinden uzadýðý, kabul edilmelidir.

Meselâ; bir Ýslâm bankasý kendisinden hiç sermaye kullanmaksýzýn, çýkaracaðý üç ay süreli mudârebe tahvili yoluyla peþin para ile satýn alacaðý kâðýtlarý yabancý bir ülkeye akreditifli muamele ile ihraç etse, bu ihracat iþlemini organize karþýlýðýnda anlaþmaya göre kârdan pay alýr. Tahvil sahipleri de anaparalarý yanýnda kârdan da paylarýný almýþ olurlar. Bu ihracat projesi iki ayda sonuçlanmýþsa projenin tasfiyesi süreyi beklemeden yapýlýr. Çeþitli engeller yüzünden ancak altý ayda sonuç alýnmýþsa tahvil sürelerinin kendiliðinden uzadýðý kabul edilmelidir. Çünkü taraflar böyle bir projeye girerken çeþitli riskleri üstlenmiþtir. Zaten kârýn meþru oluþunun nedeni de riske katlanmadýr. Ancak projenin gecikmesi, zararýn meydana gelmesi hallerinde iþletmecinin kusuru bulunmamalýdýr (Hamdi Döndüren, Günümüz Ekonomik Problemlerine Ýslâmî Yaklaþýmlar, Ýstanbul 1988, s. 87 vd.; Delilleriyle Ýslâm Ýlmihali, Ýstanbul 1991, s. 654).

Sonuç olarak sürekli ortak yerine tahvil yöntemi geçici, süresi belirli ortaklýk yöntemini ifade etmektedir. Sermaye piyasanýn oluþmasý ve dengeli biçimde kullanýlmasý kâr-zarar tahvilleri yoluyla saðlanabilir. Ancak Ýslâm´ýn diðer ekonomik ve ticarî yöntemleri gibi "kâr-zarar tahvili" yöntemi de güvene dayanýr. Taraflar bu güveni sürdürdükleri sürece iyi sonuçlar alýnýr. Bu ekonomik yöntem ve modellerle Ýslâm toplumlarýnýn geçmiþ yüzyýllarda dünya ülkeleri arasýnda büyük ekonomik güçler oluþturduklarý, dosta-düþmana örnek müesseseler kurduklarý ve bununla kendi dönemlerinde süper güçler oluþturduklarý bilinmektedir.

 
 


radyobeyan