Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Tahrim suresi By: armi Date: 30 Mart 2010, 15:19:43

TAHRÎM SÛRESÝ




Kur´an-ý Kerim´in altmýþ altýncý sûresi. Oniki ayet, ikiyüzkýrkdokuz kelime ve binaltmýþ harften ibarettir. Fasýlasý elif, râ, mim ve nun harfleridir. Hucurât sûresinden sonra nâzil olmuþtur. Adýný birinci ayetten almýþtýr. Fakat bu ismin surenin muhtevasý ile doðrudan bir alakasý yoktur. Muteharrim adýyla da anýlmaktadýr.

Resulullah (s.a.s)´in hayatý, her yönüyle müminlere örneklik edecek olan bir hayattýr. Allah Teâla dinini inzâl ederken onu, Peygamber (s.a.s)´e yaþatmýþ ve gereklerinin ne þekilde yerine getirileceðini, sonraki insanlara pratik hayata dökülmüþ bir þekilde aktarmýþtýr. Bunlardan birisi de bu surenin nâzil olmasýna sebep olduðu rivâyet edilen olaydýr. Hz. Âiþe (r.a)´dan nakledilen bir hadis: Resulullah (s.a.s), bir hanýmýnýn odasýnda daha fazla kalýyormuþ. Bunu kýskanan diðer hanýmlarý, bir hileye baþvurarak bunun önüne geçmek istemiþler Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) helâl olduðu halde kýskanýlan hanýmýnýn ikrâm ettiði baldan içmeyecegine yemin ederek, onu kendisine yasak kýlmýþtý (Buhar Talâk, 8; diðer rivâyetler için bk. bn Kesir, Tefsir, VIII, 184 vd).

Allah Teâlâ bu olay üzerine Resulullah (s.a.s)´i uyararak serzeniþli bir uslûbla helâl-haram, caiz olan olmayan ve bunun gibi diðer bütün yasaklama ve serbest býrakmalarýn sadece Allah Teâlâ´nýn belirlemesi ile olduðunu, Peygamber dahi olsa, kanun koyma hususunda hiç kimsenin söz hakký bulunmadýðýný þöyle bildirmiþtir: "Ey Peygamber! Eþlerinin rýzasýný kazanmak için Allah´ýn sana helâl kýldýðý þeyi niçin kendine haram ediyorsun?. ." (1).

Hz. Peygamber (s.a.s) bu yasaklamayý, sadece kendi nefsi için öngörmüþtü. Ancak o, sýradan bir insan konumunda olmadýðý gibi, iþlediði her þey ümmet için bir numûne idi. Bunun için, çok basit görünse bile yaptýðý hatalar hemen Allah tarafýndan düzeltiliyordu. Ayrýca, diðer bir takým insanlar buna bakarak kendilerine bir takým haramlar ihdas ederler ve bunda bir sakýnca görmeyebilirlerdi. Allah Teâlâ böyle bir sapmaya, açýk kapý býrakmamak için, peygamberin hatasýný hemen düzeltmiþtir.

Allah Teâlâ, Peygamber (s.a.s)´in yaþayýþýndaki basit bir yanlýþý bile ihmal etmeyip düzelttiðine göre Resulullah (s.a.s)´ýn iþlediði her þey Allah´ýn murakabesi ve yönlendirmesi ile cereyan etmektedir. Böyle olunca da iþlediðinin ve yasaklayýp serbest býraktýðýnýn müminler için baðlayýcý olduðu sonucu çýkar. Nitekim Allah Teâla; "Onun her konuþtuðu Allah tarafýndan vahiy edilen baþka bir þey deðildir" (en-Necm, 53/4) buyurmaktadýr.

Allah Teâlâ bu tip küçük hatalarý düþüp, sonra tevbe edenleri ise baðýþlayacaktýr: "...Allah, "Gafur´dur, Rahim ´dir" çok affeden ve çok merhamet edendir. (1).

Allah´ýn helâl kýldýðý þeyleri, kendilerine yasaklayarak, yeminlerden bir rahmet olsun diye, kefâretini vermek þartýyla yeminlerden vazgeçilebileceðini beyan ediyor:

"Þüphesiz Allah, yeminlerinizi kefâret vermek suretiyle bozmanýzý size meþru kýldý" (2).

Daha sonra gelen ayetlerde Allah Teâlâ, Peygamber (s.a.s) hanýmlarýnýn bu takým hareketlerini zikrederek, onlarý Peygamber (s.a.s)´e karþý davranýþlarýnda daha dikkatli olmalarý için uyarmaktadýr.

Peþinden, iman eden insanlarýn çocuklarýna ve eþlerine karþý olan vazifeleri uyarýcý bir uslûbla zikredilmektedir. Bu görev, sorumluluklarý üstlenilen kiþilerin ebedî olan ahiret hayatýna hazýrlanmalarýný saðlamaktýr. Yani onlarý önlerindeki ateþ çukurlarýna düþürecek olan tuzaklardan korumasý gerektiði bildirilerek, Cehennemin baþýnda bekleyen ve verilen emirleri eksiksiz uygulayan meleklerin tavýrlarý gözler önüne serilmektedir: "Ey Ýman edenler! Yakýtý insanlar ve taþlar olan Cehennem ateþinden kendinizi ve ailenizi koruyun. Ateþin baþýnda sert ve þiddetli Allah´ýn emrine karþý gelmeyen, verilen emirleri olduðu gibi yerine getiren melekler vardýr" (6).

Ýman edenlerden, kalpten, içtenlikle tevbe etmeleri istenmekte ve ancak böyle tövbe etmekle Allah´ýn baðýþlamasýnýn umulabileceði gerçeði dile getirilerek, baðýþlanýp Cennete girmeye hak kazananlarýn o gün içinde bulunacaklarý durumlarýn güzelliði zikredilmektedir: "Ey iman edenler! Allah´a samimiyetle tövbe edin. Belki Rabbiniz kötülüklerinizi siler. Peygamberi ve beraberindeki müminleri utandýrmayacaðý günde sizi altýndan ýrmaklar akan cennetlere koyar..."


Bunun hemen peþinden gelen ayette Ýslâm ümmetinin korunmasý için, kâfirlerle ve münâfýklarla savaþ edilmesi emri gelmektedir. Ayrýca onlara karþý takýnýlacak tavrýn nasýl olma gerektiðine de temas edilmektedir: "Ey Peygamber! Kâfirlere ve münâfýklara karþý cihad et. Onlara sert davran. Onlarýn sýðýnacaklarý yer Cehennemdir. O ne kötü bir yerdir." (9)

Burada konunun birden deðiþerek kâfirlere ve münafýklara karþý cihat emredilmesinin hikmeti, daha önceki ayette cehennem ateþinden korunmasý emredilen yuvanýn, ancak yeryüzünde zulüm yapan azgýn ve bozguncu kitlelerin ifsadýnýn önüne bir sed çekilerek Ýslâm toplumunun emniyete alýnmasý ile mümkün olabileceði gerçeðidir. Bunun da tek yolu, Ýslâm´a savaþ ilân edenlere karþý savaþmaktýr.

Surenin bundan sonraki ayetlerinde inanan kadýnlara örnek ve ibret olsun diye, tarihte yaþamýþ iki mümin ve iki de kâfir kadýndan söz edilir. Nuh ve Lût (a.s)´ýn hanýmlarý onlara ihânet edip, kâfirlerle birlik olduklarý için helâk olanlardan olmuþlardý. Peygamber hanýmý olmalarý, onlarý bu elim azaptan kurtaramamýþtý. Bu insanoðlunun kendi amelleriyle baþbaþa kalacaðýnýn açýk bir delilidir.

Firavun´un hanýmý ise yaþadýðý þirk ve küfür tufaný içerisinde tek baþýna kurtuluþ yolunu bulabilmiþ ve kralýn sarayýnda, bütün dünyevi nimetleri teperek, ahiret yurdunun güzelliklerine talib olabilmiþti. Firavun´un bir kötülüðünün dokunmasýndan endiþe ettiði için de Allah´a sýðýnmýþtý: "Rabbim Cennete rahmetine yakýn bir yerde bana bir ev yap. Beni Firavun ´dan ve onun kötü amellerinden kurtar. Beni þu zâlim kavimden kurtar" (11). Allah Teâlâ, iman edenlere yine, seçkin kadýnlardan biri olan Meryem´i misal vererek, sureyi bitirmektedir; Meryem, kendini Allah´a adamanýn bir numûnesidir: "Allah iman edenlere, namusunu koruyan Ýmran´ýn kýzý Meryem´i de misâl gösterir. Biz ona, ruhumuzdan üfledik. O, Rabbinin sözlerini ve kitaplarýný tasdik etmiþti ve itaatkâr olanlardandý" (12).

 


radyobeyan