Apandis By: rabia Date: 30 Mart 2010, 14:13:05
Bir Körelmiþ Organ Yalaný Daha: Apandis

Tüketilen gýdalarýn nebatî veya hayvanî oluþu ile baðýrsak uzunluðu arasýnda nispî bir münasebet bahis mevzuudur. Hayvanî gýdalarýn sindirimi kolay olduðundan et yiyen hayvanlarýn (carnivor) baðýrsaklarý, ot yiyenlere (herbivor) nazaran daha kýsadýr. Zîrâ bitki hücrelerinde bulunan selülozun sindirimi zor olduðu için, Yaratýcý’mýz nebatî gýda ile beslenen (otobur) hayvanlarýn baðýrsaðýný hem daha uzun yaratmýþ, hem de ince baðýrsak ile kalýn baðýrsaðýn birleþme yerinde araya uzun bir baðýrsak daha eklemiþtir. Çekum veya kör baðýrsak denen bu uzun kýsmýn içine de selülozu sindiren mikroorganizmalar yerleþtirip, burayý bir nevî fermantasyon odasý yapmýþtýr. Ýnsan gibi hem et hem de nebatî gýdalarla beslenen (omnivor) canlýlarýn böyle uzun bir kör baðýrsaklarý yoktur. Ayný bölgede solucan biçimindeki, uzunluðu genellikle 7-12 cm olan kýsa parçaya ise, appendix (veya halk tabiriyle apandis) adý verilir.
Her organa ve sisteme basit bir þekilden kendi kendine, tesadüfen evrimleþmiþ gözüyle bakan evrimci düþünce mensuplarý, solucan biçimindeki bu küçük organý da otobur atalarýmýzdan(!) kalan, dejenerasyon neticesinde körelmiþ ve iþe yaramaz bir baðýrsak parçasý olarak görmektedir. Hâlbuki kalýn baðýrsaðýn baþlangýç kýsmýnda bulunan parmak þeklindeki bu küçük organ, bir lenf dokusudur. Bütün lenf dokularýnda olduðu gibi apandis de, çocuklarda eriþkinlere göre vücut nispetine nazaran daha uzundur. Zîrâ çocukluk çaðýnda her türlü mikropla karþýlaþan ve onlarla mücadele için hazýrlanmýþ immün sisteme ait bütün lenf düðümlerinde olduðu gibi apandis de, bol miktarda lenfoid doku taþýmanýn yanýnda, kalýn bir kas tabakasý ile çevrili ucu kapalý, ince bir borucuk þeklindedir.
Evrimciler tarih boyunca devamlý olarak insanda körelmiþ organ aradýklarýndan fonksiyonunu bilemedikleri herhangi bir doku gördüklerinde, hemen ona ‘körelmiþ’ veya atalarýmýzdan(!) miras ‘kalýntý’ ve ‘iþe yaramaz’ damgasýný vurmaktadýr. Hâlbuki ciddi ve hikmet arayacak þekilde yaklaþýlsa, insan vücudunda gâyesiz ve hikmetsiz tek kýlýn bile bulunmadýðý fark edilecektir. Evrimciler, bu bakýþ açýsýný yakalayamadýklarýndan, Allah’ýn ilim ve kudreti hakkýnda asgarî bir bilgiden mahrum olduklarýndan, apandisi de çok basit ve iþe yaramaz olarak görmeleri kendi zâviyelerinden tabiîdir.
Anatomi ve histoloji biliminin yanýnda son yýllarda oldukça büyük geliþmeler gösteren immunoloji bilimi de, apandisin baðýrsak olmadýðý gibi, baðýrsak vazifesi de yapmadýðýna temas etmektedir. Anatomik, histolojik ve fizyolojik bakýmýndan incelendiði zaman bu küçük çýkýntýnýn bir baðýrsak deðil, vücudun savunma sistemi içinde bir lenfoid organ olduðu görülür. Apandisin lenfoid organ olduðunun delili; histolojik kesitlerinde görülen mukoza tabakasýnýn (epitel dokunun) hemen altýndaki submukoza tabakasýnda, vücuda giren yabancý ve zararlý maddeleri yok eden aktif lenfosit hücrelerinin bulunduðu lenfoid folliküllerin bulunuþudur.
Apandisin çeperindeki dairevî kas tabakasý kalýn baðýrsaða nispeten daha kalýndýr ve bu tabakanýn kalýn baðýrsaktaki gibi çizgi þeklinde kabartýlarý (taenia) yoktur. Boyuna uzanan kas tabakasý ise incedir. Hâlbuki kalýn baðýrsaktan kalýntý þeklinde güdük kalmýþ bir kýsým olsa idi, kas tabakasýnýn daha incelmesi ve kabartý kalýntýlarýnýn olmasý gerekirdi. Apandisteki lenf drenajý, mesoappendix içinde bulunan bir veya iki adet lenf düðümüne dökülür; buradan nodi lymphatici mezenterici superior’a ulaþmak için baðýrsak etrafýnda koruyucu karakollar olarak yerleþtirilmiþ çok sayýda mezenterik lenf düðümleri içinden geçer. Apandis bol miktarda lenfoid doku ihtiva ettiði için sindirim kanalýna bulaþmýþ çeþitli virüs, bakteri ve protozoon tipindeki her türlü mikroba karþý hemen silâh üretip harbe giriþecek önemli bir müdafaa organýdýr.
Lenfoid doku bakýmýndan son derece zengin olan apandisteki lenf folliküllerinin (küçük yuvarlak adacýklar þeklindeki topluluklar) sayýsý 12-20 yaþ arasýnda en fazladýr; 30 yaþýndan sonra azalmaya baþlar. 60 yaþýndan sonra son derece azalýr ve ileri yaþlarda tamamen kaybolur. Lenfoid özelliðinin giderek azalmasý ile (atrofiye olma) birlikte giderek artan histolojik yapý bozulmasý neticesinde apandis kanalý kýsmen veya tamamen týkanabilir. Apandisin içindeki ince kanalýn küçülmeye baþlamasý, bütün organlarda olduðu gibi bu dokunun da ihtiyarlamasý sebebiyledir.
Apandiste bulunan lenfoid doku miktarý ile akut apandisit hastalýðý arasýnda kabaca da olsa bir paralellik vardýr. Apandisit denen iltihaplanmanýn genellikle çocuklarda ve yaþlýlarda görülmesi, çocuklarýn mikroplarla mücadeleye daha fazla ihtiyaç duymalarý sebebiyle, ilâhî rahmetin bir tecellisi olarak lenf dokularýnýn daha fazla geliþtirilmesinden, yaþlýlarda ise apandisin savunma yapacak güçte olmamasýndandýr. Orta yaþlarda daha fonksiyonel olduðu için, apandis iltihaplanmasýna (apandisit hastalýðýna) çok az rastlanýr.
Apandise körelmiþ organ diyebilmek için, þu sorulara tatmin edici cevaplar bulmak lâzýmdýr:
1- Ýnsan vücudunda hangi organ, körleþirken kendi histolojik yapýsýndan baþka bir doku olan lenfoid dokuya dönüþmüþtür? Apandis körleþirken lenfoid doku gibi çok kompleks ve mükemmel mekanizmalarla donatýlmýþ bir müdafaa organý hâline gelmesi için hangi mutasyonlarla histolojisini deðiþtirmiþtir?
2- Çekum (körbaðýrsak) gibi yarýçapý 7-8 cm olan ve farklý bir histolojiye sahip olan baðýrsak bölgesi, tesadüfen yarýçapý 0,5-1 cm ancak olan apandisit hâline kendi kendine dönüþürken niçin farklý kalýnlýklarda ve boylarda ara formlara rastlanmýyor da, bir anda sýçrama yapar gibi büyük bir çaptan, küçük çaptaki ince bir borucuk hâline dönüþebiliyor?
3- Körelmeye giden çekumun çapý 7 cm’den, 1 cm’ye inerken, normal olarak bütün tabakalarýn birden incelmesi gerekmektedir; hâlbuki apandisin kas tabakasý inceleceði yerde kalýn baðýrsaktan daha fazla kalýnlýða sahip kýlýnmaktadýr. Bu durum ise gittikçe hýzlanmasý gereken yok olma sürecine ters deðil midir?
4- Kalýnbaðýrsakta bulunan kývrýmlarýn körelmiþ izlerine, apandiste neden rastlanmamaktadýr?
Bu kadar cevapsýz sorunun cevabýný tabiî ki evrimcilerin vermesi gerekmektedir. Hâlbuki organlarýn yaratýlýþ gâyelerine, hikmetli bir þekilde en uygun yerlere yerleþtirilmelerine dikkat edilirse, her þeyin ne kadar mükemmel olduðu açýkça görülmektedir. Vücudun dýþarýya açýk bütün organlarýný korumak için lenf organlarýný nöbetçi karakolu þeklinde en kritik noktalara yerleþtiren Rabb’imiz, gözümüze plica semilunaris, boðazýmýza tonsilla (bademcik), baðýrsaklarýmýza da appendix adýný verdiðimiz lenf dokularýný yerleþtirmiþtir; bu lenf düðümlerinde eðitilip yetiþtirilen lenfositlere de, vücudumuzun her türlü dýþ ve iç yabancý istilasýnda nasýl savaþmalarý gerektiðini öðretmiþtir. Dolayýsýyla apandis de artýk evrimcilerin iddia ettiði gibi ‘körelmiþ’ ve ‘kalýntý’ bir organ olarak görülmemeli, onun Yaratan’ý bulmaya vesile olabilecek tefekkür kaynaklarýndan biri olduðu unutulmamalýdýr.
Dr. Arslan MAYDA