Biyoloji Dünyasý
Pages: 1
Sindirim Sistemi By: rabia Date: 30 Mart 2010, 13:52:57
Sindirim Sistemi



Hayatýn idame ettirilmesinde hücrelerin ihtiyaç duyduðu enerji, gýda maddelerinden temin edilir. Ýnsan; nebatî ve hayvanî gýdalarda protein, karbonhidrat, yað ve vitamin þeklinde depolanmýþ organik ihtiyaçlarla birlikte mineral maddeleri, vücudun ihtiyaçlarýný karþýlamak üzere belli aralýklarla temin etmek mecburiyetinde yaratýlmýþtýr. Allah’ýn, Rezzâk isminin bir tecellisi olarak insana sunduðu gýda maddelerinin, vücuda girdiði þekilde kullanýlmasý mümkün deðildir. Gýda maddeleri, basit birimlerine parçalanmadan (sindirilmeden) emilemez ve hücrelerin hizmetine sunulamaz.

Sindirim sisteminin baþlangýcý olan aðýzdan, atýklarýn boþaltýldýðý son noktaya (makat) kadar uzanan kývrýmlý uzun hortumun her milimetresinde yüzlerce hikmetli nakýþ vardýr. Bir fabrikanýn ‘yürüyen platform’ þeklindeki tezgâhýnda, adým adým inþa edilen bir otomobilin inþa sürecinin tam aksine bir yýkým ve parçalama ünitesi gibi çalýþtýrýlan sindirim sisteminin iþleyiþi akýllarý durduracak mükemmellikler arz eder. Bu iþleyiþte hiçbir israf ve abesiyet görülmez. Zîrâ her organ, doku ve hücre kendi iþini þaþýrmadan yerine getirecek hassasiyette yapýlmýþtýr.

Aðýz ve diþler

Gýdalarýn kimyevî sindirime hazýrlanmasý için, parçalanýp ufalanmasý gerekir. Bunun için, bir deðirmendeki taþlarýn yaptýðý gibi mekanik prensiple çalýþan sert yapýlar olan diþler, gýdalarýn öðütülme iþini yapar. Yeni doðmuþ bir çocuðun çenesine gömülmüþ durumda olan diþleri, vücudunun ancak % 0,05 (on binde beþi) nispetindedir. Embriyonik hayatýn henüz ikinci ayýnda temelleri atýlarak çenelere bir tohum gibi ekilen diþlerin ilk kesicileri (a1) doðumdan 6-8, ikinci kesiciler (a2) 8-12, köpekdiþleri (a3)16-20, birinci küçük azýlar (a4)12-16, ikinci küçük azýlar (a5) ise 20-24 ay sonra yerlerini alýrlar. Yaklaþýk iki yýlda geliþme programý tamamlanan 20 adet süt diþinin sekizi kesici diþ, dördü köpekdiþi, sekizi de küçük azýdýr.

Yaratýlýþ programý gereði 6-7 yaþlarýnda dökülmeye baþlayan süt diþlerinin yerini alan kalýcý diþlerin sayýsý 28-32 arasýnda deðiþir. Birinci azýlar (b6) 6-7, ortadaki kesiciler (b1) 7-8, yanlardaki kesiciler (b2) 8-9, birinci küçük azýlar (b4) 9-11, ikinci küçük azýlarla (b5) köpekdiþleri (b3) 11-13, ikinci büyük azýlar (b7) ise 12-14 yaþlarýnda görülür. 17-40 yaþlarý arasýnda çýkan üçüncü büyük azýlar (b8) (akýl diþi olarak da isimlendirilir) ise, bazen hiç çýkmaya da bilir (günümüzde insanlar eskisi kadar çiðneme faaliyeti ile uðraþmadýklarýndan, çene kemikleri daha küçük kalmakta ve bu diþlerin yerleþmesinde sýkýntý olmaktadýr).

Diþlerin þekilleri ve çýkýþ sýralarý yenen gýdalarýn sertliðine ve insanlarýn ihtiyacýna uygundur. Bir azý diþi, 1900 Newtonluk çiðneme kuvvetine sahip yaratýlmýþtýr. Diþlerin gücü, saðlamlýðý ve yaratýlýþlarýndaki mu’cizevî mühendislik düsturlarý; bir kiþinin 281,5 kg’lýk bir yükü ýsýrarak 17 cm. yukarý kaldýrdýðý düþünüldüðünde daha iyi anlaþýlýr.

Sert ve kemikten farklý olan mine ile kaplanmalarý diþlerin güçlü bir yapýya sahip kýlýnmalarýna vesile olmuþtur. Mine tabakasýna çok az suya (% 2,3) ve organik maddeye (% 1,7) karþýlýk, yoðun (% 96) mineral madde konulmuþtur. Kalsiyum (% 36,1), magnezyum (% 0,5), fosfor (% 17,3), fluorid (% 0,02) ve kloridden (% 0,3) ibaret sertliðe vesile minerallerin her birinin miktarý, hassas olarak ayarlanmýþtýr. Bu minerallerin terkipteki nispetleri deðiþtiðinde, sertliði ve dayanýklýlýðý bozulan minede çatlamalar meydana gelir. Minenin altýndaki diþ kemiði veya dentinde su miktarý % 13,5’e, organik maddeler de % 17,5’e yükselirken, mineral madde miktarý da % 69’a düþer. Diþ kemiðine sertliðini veren mineral maddeler de büyük çoðunlukla aynýdýr, bunlarda sadece klorid yoktur. Magnezyum ise yaklaþýk iki mislidir (% 1,2). Diþlerin kök kýsmýnýn çene kemiðine yapýþmasýnda çimento vazifesi gören maddenin terkibi de hususidir. Su miktarý (% 32) ve organik madde daha fazla (% 22), mineral madde miktarý ise daha azdýr (% 46). Böylece çok sert olan canlý bir malzeme, nispeten yumuþak bir yapýþtýrýcýyla çene kemiðindeki oyuklara saðlam bir þekilde yapýþtýrýlmýþ olur. Bu malzemelerin doðru terkiplerde sentezlenebilmesi için, kanda C ve D gibi vitaminlerin bulunmasý ve bu vitaminlerin diþlere yeterli miktarda taþýnmasý gereklidir, aksi takdirde diþler sallanmaya ve dökülmeye baþlar. Ýnsanlar farkýnda olmasa da, kudreti ve ilmi sonsuz Yaratýcý, diþlerin ihtiyacý olan vitaminleri ve hammaddelerin terkibini her an hazýr hâlde kan vasýtasýyla onlara gönderir. Efendimiz’in (sas) diþlerin temizliði için yaptýðý tahþidatta ne kadar haklý olduðunu, onlarýn sýhhatteki ve sindirim faaliyetindeki ehemmiyetini öðrendiðimizde ancak anlayabiliyoruz.

Tükürük bezleri

Diþlerin ufalayýp öðüttüðü gýda maddeleri kuru olduðundan, sindirim enzimlerinin kimyevî tesirleri için uygun deðildir, bu maddelerin ýslatýlýp hamur hâline getirilmeleri gerekir. Bunun için her gün normal olarak aðýz boþluðuna alýnan gýdanýn cinsine göre, yarým ilâ bir buçuk litre arasýnda deðiþen miktarlarda tükürük salgýlanýr. Sakýz çiðnendiðinde saatte 250 ml kadar tükürük salgýlanabilir. Aðýzda gýda maddesi yokken bile, aðzýn kurumamasý için saatte 20 ml kadar tükürük salgýlanýr. Hâlbuki bir ineðin geviþ getirirken çýkardýðý günlük tükürük miktarý 150-190 litre arasýndadýr. Yarattýklarýnýn ihtiyaçlarýný eksiksiz veren kudreti ve ilmi sonsuz Yaratýcý, inekle insanýn ihtiyaçlarýný en ince teferruatýna kadar bildiði için, ihtiyaçlarý olan her þeyi onlara eksiksiz vermiþtir.

Ýnsanýn sindirim sýkýntýsý çekmemesi için, yediði gýdalarýn kimyevî terkibine uygun olarak tükürük salgýlanmasý gerekir. Meselâ su içerken ihtiyaç duyulmadýðýndan hiç tükürük salgýlanmazken; et yerken dakikada 1,1 ml (mililitre), beyaz ekmek yerken dakikada 2,2 ml, bisküvi veya peksimet yerken 3,4 ml, et suyundan yapýlmýþ çorba içerken 4,4 ml tükürük salgýsý yapýlýrken, asitli bir gýda (meselâ klorik asitli) alýndýðýnda aðýz ortamýnýn dengesini saðlamak için dakikada 4,4 mililitreden de fazla tükürük salgýsý yapýlýr.

Aðzýn etrafýndaki uygun yerlere üç çift hâlinde yerleþtirilen tükürük bezlerinin en fazla salgý yapaný (sakin hâlde toplam tükürüðün % 63’ünü, yiyeceklerle uyarýldýðýnda % 70’ini) çenealtý tükürük bezleridir (glandula submandibularis). Kulakaltý tükürük bezlerinin salgýsý (glandula parotis) ise, sakin hâlde tükürüðün % 25’ini, gýda alarak uyarýldýðýnda da % 34’ünü salgýlar. Dilaltý tükürük bezleri (glandula sublingualis) ise, çok az salgý yaparlar (sakin hâlde % 3, gýda alýrken % 5).

Bir litre tükürüðün 994 gramý sudur. Diðer bir tabirle % 99,4’ü sudan ibaret olan bu kimyevî terkibin, % 0,6’sý kuru maddedir. Bunun da % 80’i çözünmüþ, % 20’si süspansiyon hâlindedir. Sudan çok az yoðun (1,01-1,02 gr/ml) olan tükürüðün içindeki niþasta sindirici enzimin (amilaz) miktarý bir litrede 0,3 gramdýr. Aðýzda gýda yokken asitlik derecesi (pH=5,5-6,5) nispeten yüksek olan tükürüðün, gýda alýrken asitlik derecesi düþer ve çok hafif bazik tarafa kayar (pH=7,7).

‘Tükürük’ diyerek hafife alýnamayacak olan bu sývýda, insanlarýn % 80’inde immün sisteme ait ‘antijen’ denen mikroplarla mücadele silâhlarý vardýr. Her türlü mikroba açýk olan aðzýn böyle mükemmel bir sývý ile korunmasý temin edilirken, bu sývý ile ayný zamanda hem sindirime hem de konuþma ve yutma esnasýnda dilin rahat hareket etmesine vesile olunmasý ‘bir þeyden’ ‘çok þeyler’ yaratýlmasýndaki hikmetleri göstermez mi? Hayâsýzlarýn suratýna tükürürken bile, bu sývýnýn ne kadar kýymetli olduðu unutulmamalýdýr.

Prof.Dr. Arif SARSILMAZ


radyobeyan