Fitoplanktonlar By: rabia Date: 29 Mart 2010, 16:37:36
Ýklim Dengesinde Fitoplanktonlar

Okyanus sahillerinde iyotlu bir deniz kokusu hissedilir. Bu koku, köpük ve dalgalardan rüzgârla yayýlan tuz kokusudur. Bu kokuya ayrýca okyanuslarda yaþayan mikroskobik bitkilerin (fitoplanktonlar) sentezlendiði gazlar da karýþtýrýlmaktadýr. Bu bitkilerin birçok türü mevcuttur. Okyanuslarda bolca yetiþen fitoplanktonlar, ideal þartlarda sadece bir veya iki gün yaþar; öldüklerinde ise dibe çökerler. ‘Deniz çimleri’ olarak da adlandýrýlan bu tek hücreli canlýlar, okyanuslardaki besin zincirinin en önemli halkalarýndandýr. Bu canlýlara ayrýca karbon devr-i dâiminde de vazife verilmiþtir; bu sayede atmosferdeki ýsý dengesi saðlanmakta ve hayatýn devamý için gereken oksijen miktarý kontrol altýnda tutulmaktadýr. Bu sebeple fitoplanktonlar, okyanus bilimcilerin önemli ilgi alanlarýndan olmuþtur.
Fitoplanktonlarda fotosentez ve önemi
Bütün canlýlarýn hayatlarýnýn devamý ve büyüyüp geliþmeleri için, enerji ve organik yapý taþlarýna ihtiyaçlarý vardýr. Canlýlarýn enerji ihtiyaçlarý güneþten gelen enerjiyle karþýlanýr. Bu enerji bitkilerin bünyesinde kimyevî enerjiye dönüþtürülür ve bu esnada inorganik maddelerden organik maddeler yaratýlýr. Bu hâdise fotosentez olarak bilinmektedir. Diðer canlýlar ise besin ve enerji ihtiyaçlarýný bitkileri yiyerek karþýlar. Fitoplanktonlar da fotosentez yapacak þekilde klorofil pigmentlerine sahip yaratýlmýþlardýr. Onlar da karalardaki bitkiler gibi fotosentez yapar ve böylece deniz ve okyanuslardaki canlýlarýn rýzýklarý saðlanýr.
Fitoplanktonlarýn yerküre ölçeðindeki tesirleri
Dünyanýn fitoplankton popülasyonu ne kadar büyük olursa, bu canlýlarýn deniz suyunda çözünmüþ karbondioksiti fotosentezle bünyelerine alma nispeti de o kadar fazla olur. Karbondioksit, toplam sera tesirinin tek baþýna % 50 kadarýndan sorumludur. Atmosferdeki karbondioksit miktarýnýn ve dolayýsýyla sera gazý seviyesinin kontrolünde, bu canlýlarýn büyük bir popülasyona sahip yaratýlmasýnýn önemli payý vardýr.
Fitoplanktonlar ve çevre arasýnda karþýlýklý münasebet vardýr. Tabiî dengenin saðlanmasý için fitoplanktonlar çevreye, çevre de fitoplanktonlara tesir edecek þekilde yaratýlmýþtýr. Bu bitkilerin popülasyonu, çevrelerindeki deðiþikliklere baðlý olarak artmakta veya azalmaktadýr. Bilim adamlarý, fitoplankton popülasyonunun bir günde ikiye katlanabildiðini tespit etmiþlerdir. Belli bir fitoplankton popülasyonunun yoðunluðu, mahallî daðýlýmý, popülasyonun artma veya azalma nispeti gibi verilerdeki deðiþme, bölgede çevre þartlarýnýn deðiþtiði konusunda fikir vermektedir. Çünkü fitoplanktonlar, çevrelerindeki deðiþikliklere çok çabuk cevap verebilecek kabiliyette yaratýlmýþlardýr.
Fitoplanktonlarýn kükürt devr-i dâimindeki rolü
Ýklimin yumuþatýlmasýnda ve bulutlarýn þekillenmesinde ö-nemli bir rol üstlenen kükürt temelli bir bileþik olan dimetilsülfit (dimethylsulfide-DMS), fitoplanktonlarda sentezlenen gazlardan biridir. Kendine has kokusu olan bu gaz, ilk bakýþta çok zararlý kirletici kimyevî bir madde gibi algýlanmasýna karþýlýk, aslýnda yeryüzündeki biyo-jeo-kimyevî devir için yaratýlmýþ olan maddelerden biridir. Bu önemli gaz hakkýnda daha fazla bilgi sahibi olunursa, yerküre ölçeðindeki iklim deðiþiklikleri daha iyi anlaþýlabilecek ve daha akýllýca bir çevre politikasý geliþtirmek mümkün olabilecektir.

DMS’nin üretilmesi çeþitli organizmalarýn birlikte bulunmasýna baðlýdýr. Okyanus üst kýsýmlarýnda bulunan fitoplanktonlarýn bazý türlerinde, DMS’nin baþlangýç molekülü olan dimetilkükürtproponat (dimethylsulfideproponade-DMSP) molekülü sentezlenir. Daha sonra, bakteriler ve fitoplanktonlar, sentezlenen DMSP’nin DMS’ye ve diðer bazý maddelere dönüþtürülmesinde vazife alýrlar. Üretilen DMS’nin bir kýsmý tuzlu deniz suyundan atmosfere geçer ve oksitlenerek troposferik sülfat gazýna dönüþtürülür. Bu gaz, etrafýnda su moleküllerinin toplandýðý bir bulut yoðunlaþtýrma çekirdeði (CCN) olarak vazife görür. Bulutlara, yeryüzüne gelen güneþ enerjisi dengesinin saðlanmasýnda, dolayýsýyla yeryüzü sýcaklýðý ve ikliminin oluþumunda büyük bir vazife verilmiþtir. Bilim adamlarý denizlerden gelen DMS miktarýnýn, atmosfere biyolojik kaynaklardan yayýlan kükürt gazýnýn % 50’lik kýsmýný teþkil ettiðini tahmin etmektedirler. Bu da fitoplanktonlarýn iklim üzerindeki tesirini açýkça göstermektedir.
Tabiattaki kükürt devr-i dâiminin gerçekleþmesi için kükürt bileþiklerinin atmosfer yoluyla denizden karaya transfer edilmesi gerekmektedir. Denizlerden gelen tabiî kükürt gazý
kaynaðýnýn % 95’ini teþkil eden DMS, bulut yoðunlaþtýrýcý çekirdek vazifesi gördüðünden, kükürt bileþiklerinin yaðmurla beraber denizden karaya ulaþmasýna vesile olur.
Radyasyon dengesine de yeryüzündeki iklimlerin oluþumunda önemli roller verilmiþtir. Güneþten yayýlýp yeryüzüne ulaþan radyasyonun üçte biri, bulut, buz ve kar yoluyla uzaya geri yansýtýlýr. Diðer üçte ikisinin bir kýsmý atmosfer, büyük bir kýsmý da kaya parçalarý ve okyanuslar tarafýndan emilir. Daha sonra, emilen bu güneþ enerjisi sýcaklýða dönüþtürülür, karalar ve denizler bu enerjinin bir kýsmýný kýzýl ötesi ýþýnlar olarak geri yansýtýr. Bu ýþýnlar, atmosferi ýsýtarak uzaya doðru yoluna devam eder. Eðer yeryüzü kaybettiðinden fazla enerji alýrsa, kürevî ýsýnma; aldýðýndan fazla enerji kaybederse, kürevî soðuma meydana gelir.
Bulutlarýn büyüklük daðýlýmý ve su damlacýklarýnýn büyüklüðü, kürevî iklim deðiþmesini tahmin etmede önemli bir faktördür. Bulut yoðunlaþtýrýcý çekirdek (CCN) ne kadar fazla ise, su damlacýklarý o kadar küçük olur ve bulutun yoðunluðu da o ölçüde artar. Bu da, bulutun radyoaktivitesine tesir eder. Buradan da anlaþýlacaðý üzere DMS, su devr-i dâiminin ve kürevî ýsýnma miktarýnýn belirlenmesinde ve bulutlarýn teþekkülünde -gördüðü vazife itibarýyla- bir faktördür. Yani Yüce Yaratýcý, fitoplanktonlara ürettirilen ve atmosfere karýþan DMS’ye, iklimlerin düzenlenmesinde ve tabiattaki kükürt devr-i dâiminin devamýnda çok önemli vazifeler yüklemiþtir.
Atmosferin kimyasý ve iklim üzerinde, insan ve tabiî kaynaklý tesirleri doðru bir þekilde tahmin edebilecek modeller geliþtirebilmek için, kutuplardan tropikal sulara kadar yerküre ölçeðinde DMS ihtiva eden kimyevî reaksiyonlarý iyi anlamak gerekmektedir. Biz insanlar için ne büyük bir çeliþkidir ki, Allah’ýn koyduðu dengeyi kendi elimizle bozuyor, sonra da O’nun kanunlarýndan faydalanýp ne yaptýðýmýzý anlamaya çalýþýyoruz.
Ali KURTOÐLU