Kum Saati By: rabia Date: 28 Mart 2010, 03:24:26
Kum Saati

Her gece bir kervan geçer ömrümden, baþýmý secdeye koyduðum yöne doðru. Her gece beklerim onu, elimde çýkýným. En Sevgili'nin kervanýdýr, bilirim. Yârenler Yâri'nin denklerini taþýr katarlar.
Kardelen tohumu oldum, kolladým zamaný bilmem kaç bin gece. Zamaný kolladým, kum saatinin en üstündeki kum taneciði gibi. Zamandan geçip an olabilmek için... O an, ayaðýnýn bastýðý olabilmek için yaratýlmýþlarýn arasýnda.
Sen'i arýyorum Ey Sevgili! Gözümün iliþtiði, düþüncemin geçtiði, yüreðimin eriþtiði her yerde, Sen'i arýyorum. Ýkliminde bestelenmiþ her notada, vuslatýna göçen kervanýnýn izlerini haritalaþtýrýyorum özlem coðrafyalarýnda. Yedi iklim tam yedi bahar, gözlerimde güneþin rengi. Adý konmamýþ diyarlarda bile ararým Sen'i. Bu arayýþ; bazen güneþlerin çarpýþmasýdýr debdebeli. Bazen küçük bir derenin en durgun yerinde, kýyýsýnda su içen karýncanýn ayaklarýný ýslatmasý oluverir köpük dalgacýklarýyla. O kadar naif, týlsýmlý bir o kadar da...
Bebeklerin avuçlarýndaydýn Sen. Fýrtýnada ve sonrasýndaki dingin havada söylenir adýn. Ay her gece þâk olurken þehadet parmaðýnla. Bana düþen hep husûf (Ay tutulmasý)... Zaman, sensiz Kenan olur; mekân bin kuyu. Her kuyuda ben, bin Yusuf... Bastýðým taþlardan silinmiþ, sularda þimdi ayak izim. Suyun sýrrýný ateþe sormalý, ateþin sýrrýný pervaneye. Ya pervanenin sýrrý? Dönmek olsa gerek, hep Sana dönmek. Yýldýzlar, güneþler gibi döne döne yanmak. An döner, ömür döner, âlem döner... Her þey olursa, durmaz baþým dâim döner. Dillerde adýn gibi döner. Ellerimi açmýþým Rahman'a, Sen'i arýyorum ey Sevgili. Sen'i arýyorum...
Menekþe yapraðýnda meltem olur nefesim Sen'i söylerken. Kelebeðin kanadýna nakþedilmiþ rengarenk toz gibi serpilir Sen'i aradýðým geceler ömrüme. Yýldýzlarýn geçtiði çizgide koþuyorum, ben bir karýnca...
Yeþil kuþlara bakarak koþtum hep asumanda. Onlara özendim; kanatlarýný açtýlar onlar, ben yanýk ellerimi. Takýldým çölde Sen'i özleyen kuþun peþine. Zümrüdüanka dedim... Kafdaðý dedim... Efsanelerdeki sevda ülkesinde bulmaktý hayalim efsununu. Ey Yâr! Sen'in diyârýnda bülbül, ikliminde açan gonca olabilmek hulyasýyla gözyaþlarýmda dualarýmý, dualarýmda hep Sen'i istedim. Beyt'ine damladý yanaklarýmdan süzülen hasret. Kevser'le suladým gülünü, neredesin?...
Bir yaðmur taneciðiydin düþen alnýma, kýrk deðil kýrkbin ikindide. "Sen!" deyip yürüdüðüm yollarda saçlarým, omuzlarým, bir de yüreðim ýslandý çaðlar ötesinden türkünü söyleyen saðanaklarda. "Ümmetî!..." deyip döktüðün incileri topluyorum þimdiki zamanda. Hýzýr-Ýlyas seherindeki gül tomurcuðunda þekillenir, çiy tanesi oluverir incilerin. Gözlerime sürerim... Sücûdta ýslatýr denizleri gözlerim.
Yýldýzlarýn arasýndaydý sanki gözlerinin ýþýltýlarý, en parlak yýldýzdý. Burak'ýn ayak izlerine basarak dolaþtým Âlemler'i... Yine böyle bir seyerânda; pýnarlarýn çaðladý, Cemâlin'e âþinâ bir çift zümrüt çekti beni sadaðýmdan. "Yaðma! Servetim yaðma!" deyip dönen Selahaddin'in gerçek hazineleri buluþuydu âdetâ. Cennet rengi zümrütlerin çektiði yöne doðru sürükleniyor caným döne döne. Þems-i Tebrîzî'nin peþinden gidercesine... Gökler ötesinde aradým hep tebessümünü. Ve nihayet, solunmuþ bir nefesten de yakýn, bir yürek atýmlýk benden de ben... Ve Gökçen bir bakýþta buldum Sen'i...
Ne Ankâ kaldý gözümde, ne korktum Kafdaðý'ndan. Ýnsan dünyaya bir kere gelir. Öyleyse, yaþamamýþ olmalýyým bunca zaman. Her þeyim O'na ayak uyduruyordu, kalbimin týp týplarý bile...
Ne var ki; hazan kýskandý gülleri. Yapraklarý savurdu Karayel. Büktü boynunu kardelen. Bana mevsim yine sonbahar... Ýmbatýn estiði memleketteyim, üþüyorum. Þimdi ne Sen varsýn En Sevgili, ne de Sen'i görür gibi olduðum cennet rengi. Kervan, katarlarýný toplar oldu bu diyardan. Mus'ab utancýnda saklýyorum yüzümü....
Her þeye raðmen, hiç tükenmedi yüreðimin orta yerindeki ümit. Ateþ böceði aydýnlýðýyla düþtüm kör karanlýktaki yollara. Kör ufkunda vuslat çýraðý bir ümid.
Kaldýrmadým baþýmý Efendim, koyduðum yerden...
Aradýðým yine Sen!...
Bilal BATMAZ