Tahiyyat By: armi Date: 27 Mart 2010, 20:33:05
TAHÝYYAT
Selâm, azamet ve mülk sahibi olmada baki olma, her türlü afet ve noksanlýklardan beri olma. Tahiyyat çoðul olan bir isimdir. Tekili "Tahiyye"dir.
Tahiyyât kelimesi Kur´an´da altý âyette geçmektedir. Bu âyetlerden birinin meâli þöyledir:
"Bir selâm ile selamlandýðýnýz zaman, siz de ondan daha güzeli ile selâmlayýn yahut verilen selâmý aynen iâde edin" (en-Nisa, 4/86).
Burada söz konusu olan selâm, ayette tahiyyat olarak geçmektedir ve halk arasýnda bilinen selâm demektir. Ayette ifâde edilen, selâmýn aynýsýný veya daha güzelini söyleme hususunda Hz. Muhammed (s.a.s)´in bir açýklamasý vardýr. Bir adam ona uðrayýp: "Es-Selâmu aleyke" deyince, RasûIüllah (s.a.s) adama, " Ve aleyke´selâm ve rahmetullahi? diyerek cevap vermiþtir. Az sonra baþka bir adam gelip: "Es-Selamu aleyke ve rahmetullahi" dediði zaman, Hz. Peygamber (s.a.s) ona: "Ve aleykes-selâm ve rahmetulahi ve berakâtuhu" diye cevap vermiþtir. Üçüncü bir adam gelerek: "Es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu" þeklinde selâm verdiðinde, Hz. Muhammed (s.a.s) kendisine: "Ve aleyke..." karþýlýðýnda bulunmuþtur. Bunun üzerine adam: "Ya Rasûlullah! Annem, babam sana feda olsun. Benden önce iki adam selâm verdiðinde, bana verdiðin karþýlýktan fazlasýný onlara verdiniz" deyince, Rasûlüllah (s.a.s) ona þu cevabý vermiþtir: "Sen bize söylenecek bir fazlalýk býrakmadýn ki!.." (Fahruddin er-Razî, Tefsiru´l-Kebîr, Mýsýr 1308, X, 209 vd.).
Sahih rivâyetlerden edinilen bilgilere göre, selâm verme sünneti Âdem (a.s) ile baþlamýþtýr. Yüce Allah onu yarattýktan sonra þöyle buyurdu: Git de þu oturan bir grup meleðe selâm ver ve sana nasýl karþýlýk vereceklerini dinle! Çünkü bu hem senin, hem zürriyetinin birbirini sevgi ve saygý ile selamlamasý olacaktýr. Bu emir üzerine Âdem peygamber meleklere giderek, "Es-Selâmu aleyküm" dedi. Onlar da ona: "Ve aleykumu´s-selâm ve rahmetullahi..." diye karþýlýk verdiler (Buharî, Enbiya, I; Müslim, Cennet, 28).
"Evlere girdiðiniz zaman, Allah tarafýndan mübârek ve pek güzel bir yaþama dileði olarak kendinize (birbirinize)selâm verin.? (en-Nûr, 24/61).
Bu ayette de Yüce Allah´ýn mümin kullarýna tavsiye ettiði selâm, tahiyyât kelimesi ile ifâde edilmiþtir. Ayný zamanda bu ayette selâmýn, Allah tarafýndan verilen mübârek ve güzel bir þey olduðu ifâde edilmiþtir. Mübârek olmasý, dua manasýný kapsamasý ve kiþiler arasýnda muhabbetin meydana gelmesinde rol oynamasý diye yorumlanmýþtýr. Güzelliði ise, kendisine selâm verilen sevinç duymasý olarak kabul edilir (Muhammed Ali es-Sabûnî, Safvetu´t-Tefâsir, Ýstanbul 1987, II, 350)
Tahiyyât kelimesi, Kur´an´ýn diðer ayetlerinde de, ayný þekilde selâm manasýnda kullanýlmýþtýr.
Namazda okunan teþehhüd´e de, tahiyyât denir. Okunuþu þöyledir: "Et-tahiyyatu lillahi ve´s-salâvatu ve´t-tayyibâtu es-selâmu aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuhu es-selâmu aleyna ve alâ ýbâdi´llahi´s-salihin. Eþhedu en lâ ilâhe illallâh ve eþhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh".
Manasý ise, þöyledir:
"Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah´a mahsustur. Ey Peygamber! Selâm sana. Allah´ýn rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm ve esenlik bize ve Allah´ýn salih kullarýnýn üzerine olsun. Ben þehâdet ederim ki, Allah´tan baþka bir ilâh yoktur. Muhammed O´nun kulu ve resuludür."
Ashab-ý kirâm namazda oturduklarý vakit, "Esselâmu Alallâh" yani selam Allah´a, "Esselâmu ala fulân" yani filana selâm diyorlardý. Hz. Muhammed (s.a.s) bu durumu öðrenince, ashâbýn bu hareketini tashih ederek, namazdaki oturuþlarýnda, "ettahiyyât"ý okumalarýný öðretti. Çünkü selâm her tür afet, kusur ve ayýptan uzak olma manasýnadýr. Bu nimetlerin sahibi Yüce Allah´týr. Þu halde ashab-ý kirâm "Selâm Allah´a" demekle, Allah´ýn verdiði bu ihsaný O´na iâde etmiþ sayýlýyorlardý (Müslim, Salat, 16).
Bu tahiyyât, Hz. Muhammed (s.a.s)´in Mirac gecesinde Yüce Allah ile yaptýðý selâmlaþmasýdýr. Allah ile onun arasýndaki mesâfe, iki yay kadar yahut daha az kalýnca (en-Necm, 53/9), Allah´a selâmlarýný þöyle arzetti:
"Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah´a mahsustur." Yüce Allah þöyle mukâbele etti:
"Ey Peygamber! Selâm sana. Allah´ýn rahmet ve bereketi senin üzerine olsun" Hz. Muhammed (s.a.s) þöylece yeniden söz aldý:
"Selâm ve esenlik bize ve Allah´ýn salih kullarýnýn üzerine olsun." (Muhammed Hamidullah, Ýslâm Peygamberi, Ýstanbul 1972, 1, 106),
Yukarýda yazýlan tahiyyât, Hanefî mezhebine göre okunan þeklidir. Diðer mezhep âlimlerinin çoðu da, tahiyyâtýn bu þeklini benimsemiþlerdir. Bu, Ýbn Mes´ud´un Hz. Muhammed (s.a.s)´den naklettiði tahiyyâttýr. Þâfiî mezhebine göre okunan tahiyyât bundan biraz farklýdýr. Onlarýn okuduklarý tahiyyât, Ýbn Abbas tarafýndan nakledilmiþtir. Aslýnda âlimler tarafýndan nakledilen daha farklý tahiyyât þekilleri de vardýr. Bütün bu rivâyetlere dayanan tahiyyâtlar okunabilir. Hepsinin câiz olduðu hususunda âlimlerin ittifaký vardýr. Ýhtilaflarý, hangisinin daha faziletli olduðu hakkýndadýr (Nevevî, Müslim Þerhi, 1924, IV, 115; es-Seyyid Sabýk, Fýkhu´sSünne, Beyrut, (t.y)., 139 vd).
Tahiyyât iki, üç ve dört rekat olarak kýlýnan bütün namazlarýn sonunda okunduðu gibi iki rekattan fazla olan üç ve dört rekatlý namazlarda, ikinci rekatýn sonunda da okunur. Son oturuþlarda tahiyyât´ý okuyacak kadar oturmak farzdýr. Ancak tahiyyâtý okumak farz deðildir. Son oturuþta da, ikinci rekatýn sonunda da tahiyyâtý okumak vaciptir. Okunmadýðý takdirde, namazý iâde etmek gerekmez. Namazýn sonunda sehiv secdesi yapýlýr .
Ýmâm, imâma uyan cemâat ve yalnýz baþýna namazý kýlan kiþi, tahiyyâtý okur. Tahiyyât hiç bir yerde sesli okunmaz, daima sessiz okunur. (Ahmed b. Muhammed b. Ýsmail et-Tahtâvî, Haþiye ala-Merâki´l-Felâh Þerhi Nur´il-Ýzâh, Mýsýr 1970, s. 202 vd.)
radyobeyan