Tabu By: armi Date: 27 Mart 2010, 20:21:19
TABU
Polinezya dilinde iþaretlenmiþ, tayin edilmiþ, Dinler tarihi ve sosyolojide, kutsallýðý nedeniyle dokunulmamasý gereken þey, söylenmesi yasak edilmiþ söz, yapýlmasý istenmeyen fiil, bir þeyin tabiat üstü kudreti.
"Tabu" terimi her ne kadar Polinezya dilinden geliyor ve Polinezyalýlara özgü bir mânâ taþýyorsa da, bu deyimin ifade ettiði "dinî yasak" inancý genel bir anlam dile getirmekte ve bütün animist toplumlardan ortak izler taþýmaktadýr. Bazý sosyolog ve dinler tarihçilerine göre, dinlerdeki yasaklarýn kaynaðý tabuda aranmalýdýr. Tabu kelimesi, Havai´de kapu, Mikronezya´da tambu, taboo þeklinde kullanýlmaktadýr.
Ýslâm dýþýndaki dinlerde müþahade edilen dinî yasaklar, genellikle mukaddes olan mefhum ve eþyaya saygý ile korku temeline dayanýr. E. Durkheim´e göre tabu mukaddes olanla mukaddes olmayan iki ayrý dünya meydana getirir ve bu iki dünyanýn arasýna bir sýnýr koyar. Bazý dini törenlerin gayesi bu iki dünyanýn birbirine karýþmasýný önlemektir. Bu tür ibadet, inançlýlara falan veya filan faaliyetin yapýlmasýný emretmez, aksine yapýlmamasýný emreder. Tabuluk bulaþýcýdýr. Tabu sayýlan kiþinin (kral, râhip, büyücü, hasta, lohusa vb.) ayagýnýn bastýðý toprak da tabu kabul edilir. Çiðnenmiþ bir tabu, günah iþleme muamelesine tâbidir ve çoðunlukla ilâhî ceza sayýlan bir kefâret âyinini gerektirir.
Tabu konusunda, etnografya bilginleri, "Dini törenlerin birtakým tabulardan, yasak veya haramlardan meydana geldiði" görüþünü savunurlar. Tabunun mana, totem ve totemizmle yakýn ilgisi vardýr. Tabu, gücünü ruhtan ve ilâhtan almaktadýr.
Dinler tarihçileriyle sosyologlara göre tabunun en güzel ve çarpýcý örneklerini Avustralya kabilelerinde görmek mümkündür. Bunlar da beþ grupta toplanabilir: 1- Dokunma ile ilgili tabular (dinî hayata girmemiþ olanlarýn mukaddes eþyalara dokunmamalarý), 2- Görme ile ilgili tabular (kadýnlarýn ibadet için kullanýlan araç ve gereçleri hayatlarý boyunca görememeleri), 3- Sözle ilgili tabular (din hayata katýlmasý kabul edilen kiþilerin, dinî töreni idare edenlerle konuþmasýnýn yasak olusu), 4- Ýþitme ile ilgili yasaklar (din þarkýlarýn kadýnlarca iþitilmesinin yasak oluþu), 5-Mukaddesle mukaddes olmayanýn birbirine karýþtýrýlmasýyla ilgili tabular (bazý din törenlerin çýplak olarak yapýlmasý ve kutsal olmayan elbiselerin çýkarýlmasý).
Bu tabu anlayýþýný iki ana noktada toplamak mümkündür: 1. Mukaddesle mukaddes olmayanýn ayný yerde bulunmalarýnýn imkânsýzlýðý (Mâbet ihtiyacý buradan kaynaklanmýþtýr), 2. Mukaddesle mukaddes olmayanýn ayný zamanda bulunmasýnýn imkânsýzlýðý (Bayram ihtiyacý da buradan kaynaklanmýþtýr).
Genellikle kabul edildiðine göre, tabu inancýnýn temel özelliðini ilk tesbit eden sosyal bilimci J. Cook olmuþtur. O, Tongo adasýnda, 1777 yýlýnda yerli kabileler arasýnda yaptýðý incelemelerde, daha sonralarý tabu olarak nitelendirilen inanç motiflerini yakalamýþtýr. Bazý etnograflara göre tabu inancýnda geçici ve daima olmak üzere iki ana unsur mevcuttur. Sosyologlarýn genellikle kabul ettiklerine göre "tabu"nun anamizm, dinanizm ve mana terimleriyle, muhteva ve inanç acýsýndan sýký bir ilgisi vardýr (O. Hançerlioðlu, Ýnanç Sözlüðü, Ýstanbul 1975, s. 606).
Tabu, tabiatüstü, tehlikeli bir kudrete sahip olduðu için ona dokunulmaz. Tabuya yaklaþmak için önceden uzun bir hazýrlýk âyini yapmak gerekmektedir. Ýlkel kabile topluluklarýnýn inancýna göre tabulu sayýlan eþyadan sakýnmak ve tabulu olan iþi yapmamak lâzýmdýr. Bir eþya veya kiþinin tabulu olabilmesi için kutsal olmasý gerekmez (Þ. Sâmi, Kâmûsu´l-A´lâm, Ýstanbul 1308, III, 1604). Murdar ve pis sayýlan kiþi veya maddeler de tabu olabilir. Nitekim lohusa âdeti gören kadýnlar, yeni doðmuþ çocuklar pis sayýldýklarý halde tabulu olabilirler.
Bazý dinler tarihçilerine göre Yahudilikteki cumartesine mahsus yasaklar (ateþ yakmamak, et ile sütü birlikte yememek) ile Hristiyanlýktaki bazý inançlar (ikonalara, bazý putlara, heykellere dokunmamak, Hz. Ýsa´nýn ölüm günü diye inanýlan cuma gününde et yememek, vb.) tabudan kaynaklanmaktadýr. Ayný þekilde Hindistan´daki kutsal sayýlan eþyaya yalnýz râhipler ve din görevlilerinin dokunabilmesi de kaynak itibariyle tabu inancýna dayanmaktadýr.
Burada antropolog, din tarihçisi, etnolog ve din fenemenologlarýndan bazýlarýnýn, ilkel kabile topluluklarýnda, karýþýk bir sosyal olay olarak tabuyu, dinin kaynaðý saymalarýnýn doðru olmayacaðýný özellikle belirtmek lâzýmdýr. Çünkü tabu inancý her kabileye göre deðiþiklik arzetmektedir. Bu bakýmdan, mutlaka her klânýn bir totem ve tabu inancýnýn bulunmasý iddiasý, hâlâ tartýþmalý bir konudur.
radyobeyan