Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Ta'dili erkan By: armi Date: 27 Mart 2010, 20:10:44

TA´DÝL-Ý ERKAN




Namazda rükû, rükûdan sonra ayakta durma, secde ve iki secde arasýndaki oturmanýn hakkýný vererek, tam bir sukûnet içinde ve yerli yerinde mutmain olarak yapmak.

Ta´dîl, düzeltmek, kuvvetlendirmek demektir (Ýbn Manzûr, Lisânü´lArab, XI, 432). Erkân ise "rükn"ün çoðuludur. Kelime anlamlarýyla ta´dîl-i erkân, rükünlerin yerli yerinde yapýlmasýný ifade etmektedir.

Allah Teâlâ Kur´an´da, Hz. Peygamber (s.a.s) de hadislerinde namazlarýn gerektiði gibi kýlýnmasýný özellikle belirtmiþtir. Kur´an, namaz kýlmayý ifade için "namaz kýlmak" anlamýna gelen "sallâ" fiili yerine "ekame" fiilini tercih etmiþtir ki, bu kelime "hakkýný vererek yapmak" anlamýna gelmektedir. Hz. Paygamber de pek çok hadisinde bu konuyu iþlemiþtir.

Ebû Hureyre (r.a)´ýn rivâyetine göre bir gün Hz. Peygamber (s.a.s) mescide girdi. O arada bir adam daha mescide girdi ve namaz kýldý. Sonra Hz. Peygambere gelerek selâm verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Dön ve namazýný kýl; çünkü sen namaz kýlmadýn" buyurdu (Buhârî, Eymn, 15; Tirmizî, Salat, 110, Ýsti´zân, 4; Nesâî, Ýstiftâh, 7, Tatbîk, 15, Sehv, 67; Ýbn Mâce, Ýkâme, 72). Bir baþka hadisinde Hz. Peygamber: Rükû ve secdeleri tamamlayýn? buyurmuþtur (Buharî, Eymân, 3; Müslim, Salât, III; Nesâî, Tatbîk, 16, 60). Diðer bir rivâyette de "Rükû ve secdelerinizi güzel yapýn" (Ahmed b. Hanbel Müsned, II, 234, 319, 505) buyurulmuþtur.

Teberanî´nin el-Kebr´indeki bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kýlarken rükûyu tam yapmayan, secdeye de yatýp kalkan bir adamý görünce: "Þu adam bu hali üzere ölse Muhammed milleti dýþýnda ölmüþ olurdu" buyurdu. Huzeyfe (r.a) rükû ve secdelerini tam yapmayan bir adamý gördü ve adam namazý bitirince, namazýnýn olmadýðýný, eðer ölmüþ olsa, sünnet üzere ölmeyeceðini; bir baþka rivâyette de, Hz. Muhammed (s.a.s)´in yaratýldýðý fýtratýn dýþýnda bir fýtrat üzere ölmüþ olacaðýný hatýrlattý (Buhârî, Ezan 119; Nesâî, Sehv, 66; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 384). Ayrýca Hz. Peygamber ahirette kiþinin ilk sorguya çekileceði ibadetin namaz olduðunu haber vermektedir. Eðer namazý düzgün ise felah bulmuþ, kurtulmuþtur. Eðer namaz konusunda baþarýsýz olmuþ ise, hüsrana uðramýþtýr (Tirmizî, Salât, 188; Ebû Dâvud, Salât, 145; Nesâî, Salât, 9, Tahrîm, 2; Ýbn Mâce, Ýkâme, 202; Darimý, Salât, 91,...).

Delâleti zannî olsa da, bu hadîslerin bütünü ele alýndýðýnda, neredeyse delâleti kat´î gibi görünmektedir. Bu nasslardan yola çýkan Ýmam Mâlik, Ýmam Þâfiî, Ahmed b. Hanbel, Ýmam Ebû Yûsuf gibi fukahanýn çoðunluðu ta´dîl-i erkanýn farz olduðu görüþündedirler. Ýmam Ebû Hanîfe ve Ýmam Muhammed´e göre ise, ta´dl-i erkân vâciptir. Muhakkîk fukaha da bu görüþü tercih etmiþtir. Bir gruba göre de ta´dîl-i erkan vacibe yakýn sünnet-i müekkededir (Ali el-Kâr, Risâle fi´l-hâs alâ ta´dîli´l-erkân fi´s-sâlât, Süleymaniye ktp, Es´ad Efendi, nr. 1690, vr. 127b; Tahtâvî, Hâþiye alâ Merâký´l-felâh, Ýstanbul 1985, s. 202).

Ancak Ýbnü´l-Hümâm´ýn naklettiðine göre, Ýmam Muhammed ve Ebû Hanîfe´nin bu konudaki görüþlerinin Ebû Yusuf´un görüþüne benzediðini bildiren bir rivâyeti vardýr. Nitekim Ýmam Muhammed´e rükû ve sücûdda i´tidâlin terki sorulduðunda "namazýn câiz olmadýðýndan korkarým" diye cevap vermiþtir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a). Tercih edilen ve muteber olan görüþ, Ýmam Azam ile Ýmam Muhammed´e göre ta´dîl-i erkânýn vacip olduðu olduðudur (Tahtâvî, Haþiye alâ Merâký´l-felâh, Ýstanbul 1985, s. 201).

Ta´dl-i erkân´ýn farz olduðunu söyleyen fukahaya göre, bunun terki halinde namaz bâtýl olur ve ta´dîl-i erkâna riayet ederek yeniden kýlmak gerekir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 127b,128a). Vacip olduðunu söyleyenlere göre ise sehv secdesi gerekmektedir.

Ta´dl-i erkân´a riayet´in ölçüsü rüknler arasýnda Sübhânallah diyecek kadar durmaktan ibarettir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a; Tahtâvî, Hâþiye alâ Merâký´l felâh, Ýstanbul, 1985, s. 201). Buna göre, meselâ rükûdan doðrulduktan sonra dimdik ayakta durup, en az sübhânallah diyecek kadar beklemek ve daha sonra secdeye gitmek, secdeler arasýnda da en az sübhânallah diyecek kadar oturmak gerekmektedir.

Hanefilerden bazýlarý rükû ve secdelerde i´tidâle riayet etmeyenin namazýný iade etmesi gerektiði görüþündedir. Diðer bazýsý da ta´dîl-i erkânýn sehven terki halinde sehiv secdesi, kasden terki halinde ise namazýn iadesi gerektiði görüþündedir (Ali el-Kârî, a.g.e., vr. 128a, 130a-b).

Ta´dîl-i erkâna riayet etmeksizin kýlýnan namaz, sýfatýndaki noksanlýk sebebiyle kâsýr (eksik) edâdýr. Kasýr eda ile ödenmiþ yükümlülükteki eksiklik, misli varsa misliyle telâfi edilir. Eðer yoksa noksan olanýn hükmü sâkýt olur ve noksanlýktan dolayý günah terettüp eder. Ta´dil-i erkânýn misli olmadýðýndan misli ile telâfisi mümkün deðildir (Þâþý, el-Usûl, Beyrut 1402/1982, s. 150).



Namazda, özellikle rükûdan sonra ayakta durma ve secdeden sonra oturma konusunda dikkatli olmak gerekmektedir. Çünkü bunlar hafif olarak hemen geçiþtiriverilen yerlerdir. Buralarda hiçbir þey okunmasa dahi, bir tesbîha miktarý susarak durulmalýdýr. Bu kadar durulmaz ise, namazý bozulmamakla beraber kiþi günahkâr olur (Tahtâvî, a.g.e., s. 201).


radyobeyan