Haya Utanmak By: neslinur Date: 27 Mart 2010, 15:26:45
Haya-Utanmak
Evliyânýn meþhurlarýndan Abdullah bin Menâzil (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Devamlý utanmaktan ve sýkýlmaktan bahseden, fakat Allahü teâlâdan sýkýlmayan kimseye ne kadar þaþýlýr."
HAYÂ ÎMÂNDANDIR
Bu mübârek Velî´nin, bir hizmetçisi vardý,
Ehl-i hâl biri olup, hasta olmuþ yatardý.
Git gide hastalýðý, arttý ziyâdesiyle,
Artýk öleceðini, anladý kalp gözüyle.
O, Ali bin Heytî´ye, dedi ki: "Ey üstâdým,
Tâze hurma yemeði, istiyor þimdi caným."
Lâkin hurma mevsimi, henüz olmadýðýndan,
Bu arzûyu yerine, getirmek zordu o an.
Ali bin Heytî ona, buyurdu ki: "Ey evlât!
Bu zaman tâze hurma, bulunmaz gerçi fakat,
Keffan´da bolca vardýr, olma hiç müteessir,
Çünkü þimdi orasý, tam hurma mevsimidir."
"Abdüsselâm" adýnda bir zât vardý orada,
Altý aylýk mesâfe, vardý fakat arada.
Ali bin Heytî ona, seslendi ki odadan;
"Ey Abdüsselâm, bize, hurma getir oradan."
Hizmetçi alýyorken, en son nefeslerini,
O getirip bir anda, bir hurma sepetini.
Dedi: "Niçin dünyâya, böyle meylediyorsun?
Bak ömrün sona gelmiþ, sen hurma istiyorsun."
Hizmetçi çok üzülüp, dedi: "Bu, dünyâ deðil
Asýl sen, çok yakýnda, edersin küfre meyil.
Hýristiyan olarak, tam verirken canýný,
Yine üstâdýmýzýn, görürsün imdâdýný."
Bu sözleri söyleyip, göç etti bu dünyâdan,
Döndü Abdüsselâm da, biraz sonra oradan.
Yolda bir kadýn gördü, çok güzel, açýk saçýk,
Gözü ona takýlýp, bir anda oldu âþýk.
Evlenmek isteyince, dedi ki ona kadýn:
"Hýristiyan olmazsan, yanýma gelme sakýn!"
Nefsine aldanmýþtý, kabûl etti mâlesef,
Bir kadýnýn uðruna, dînini etti telef.
Âniden hasta oldu, bir müddet sonra dahî,
Ve Ali bin Heytî de, haber aldý bu hâli.
Birine buyurdu ki: "Su dolu bir testi al,
Ve git Abdüsselâm´a, ölmeden yetiþ derhâl.
En son nefeslerini, almaktadýr o hâlen,
O suyu üzerine, birden boþalt tamâmen."
"Peki" deyip bir anda, vardý onun evine,
Götürdüðü o suyu, boþalttý üzerine.
O hasta vücûduna, su temas ettiði an,
"Allah Allah" diyerek, fýrladý yataðýndan.
Kelime-i þehâdet, söyleyip tekrar yine,
Hidâyete kavuþup, girdi Ýslâm dînine.
Bu hâli görür görmez, hanýmý, çocuklarý,
Hidâyete geldiler, hepsi de ayrý ayrý.
Buyurdu ki: "Bir kimse, hayâ etse Allah´tan,
Allah da hayâ eder, ona azâb yapmaktan.
O, Allah´a ne kadar, ederse çok itâat,
Ona da o nisbette, herkes eder iltifat.
O, ne kadar korkarsa, Allahü teâlâdan,
Herkes de o nisbette, çekinir, korkar ondan.
Kim azîz tutar ise, Rabbinin her emrini,
Allah da azîz tutar, mahþerde kendisini.
Kim hizmet eder ise, yaþlýlara genç iken,
Yaþlanýnca ona da, bulunur hizmet eden."
Evliyânýn meþhûrlarýndan Ahmed bin Âsým Antâkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) kendisinden nasihat isteyenlere buyurdular ki: En faydalý hayâ, hoþuna giden bir þeyi Allahü teâlâdan isteyip, sonra da O´nun rýzâsýna uygun olmayan iþi yapmamaktýr.
Anadolu´da yetiþen büyük velîlerden Ankaravî Ýsmâil Rusûhî (rah- metullahi teâlâ aleyh) hazretleri, hayâ ile ilgili bir soruya þöyle cevap verdiler: "Bir gün Peygamber efendimiz Eshâbýna buyurdu ki: "Eshâbým! Allahü teâlâdan tam bir þekilde hayâ ediniz." Eshâb-ý kirâm dediler ki: "Yâ Resûlallah! Bizim hepimiz Allahü teâlâdan utanýrýz." Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Hayâ bu deðildir. O kimse ki Allahü teâlâdan tam bir þekilde hayâ eder. Gözünü, kulaklarýný ve diðer uzuvlarýný haramlardan, bâtýnýný ve fercini (edeb yerini) haram ve zinâdan korur, ölümü hatýrlar, âhireti diler, dünyânýn süs ve zînetlerini terk eder ise, hakîkatte bu kimse Allahü teâlâdan hayâ etmiþtir." Hayâ güzel bir huydur ki dînimizce iyi olduðu bildirilmektedir. Hakdan ve insanlardan hayâ etmelidir. Hayâ edilmeyen iþte hayýr yoktur."
Evlîyanýn büyüklerinden Cüneyd-i Baðdâdî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: "Allahü teâlânýn ihsân ettiði nîmetlerin çokluðunu gö- receksin. Bir de, O´na karþý yaptýðýn ibâdet ve tâatlardaki kusurlarýný gö- receksin. Bu iki görüþ arasýnda meydana gelen hâle hayâ denir."
Þam´da yetiþen büyük velîlerden Ebû Süleymân Dârânî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Kul, Allahü teâlâdan hayâ ederse, Al- lahü teâlâ onun ayýplarýný örtüp, insanlardan gizler, hatâlarýný affeder. Ký- yâmet günü hesâbýný kolay eyler."
Evliyânýn büyüklerinden Hâris el-Muhâsibî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Hayâ, Allahü teâlânýn beðenmediði kötü huylardan vazgeçmektir."
Tâbiînin büyük fýkýh âlimlerinden ve velî Sâlim bin Abdullah (rahme- tullahi teâlâ aleyh) bir defâsýnda Harem-i þerîfe girdiðinde Emevî hüküm- darlarýndan Hiþâm bin Abdülmelik ile karþýlaþtý. Onun; "Ey Sâlim! Ne ihtiyâcýn varsa benden iste" suâli üzerine; "Yâ Emîr-ül-Müminîn! Ben Al- lah´ýn evinde baþkasýndan bir þey istemekten hayâ ederim" cevâbýný verdi. Bir defâsýnda Eþ´ab hazretlerine buyurdu ki: "Ýhtiyaçlarýný Allah´tan baþkasýndan bekleme."
Büyük ve meþhûr velîlerden Sýrrî-yi Sekatî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Bâzý Peygamberler kavimlerine þöyle derler: Hayâsýzlarýn çokluðundan hayâ etmez misiniz?"
Tebe-i tâbiînin büyüklerinden, hadîs, fýkýh ve kýrâat âlimi, velî Yûsuf bin Esbât (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Hayâ sâhibi olmanýn alâmetlerinden bâzýlarý þunlardýr: Gönlü kýrýk ve mahzûn olarak Allahü teâlâya kavuþacak, O?na hesab verecek olmanýn büyüklüðünü düþünmelidir. Hiçbir zaman düþünmeden konuþmamalý, sonunda mahcûb olacaðý iþleri yapmaktan çok sakýnmalýdýr. Bütün âzâlarýný, Ýslâmiyyete uygun olmayan her hâlden uzak tutmalýdýr. Dünyâ gösteriþini terk etmeli, bunlarýn yaldýzlý, yalancý ve geçici zevkleri, Allahü teâlânýn rýzâsýný unutup, sonsuz saâdetden mahrum kalmaða sebeb olmamalýdýr. Mezarlýðý ve ölümü çok hatýrlamalý, ölümün bir gün mutlakâ kendisine de geleceðini hiç unutmamalýdýr. Her an ölüme hazýr olmalýdýr.?
Büyük velîlerden Yûsuf bin Hüseyin Râzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Allahü teâlânýn kendilerini her an görmekte olduðunu bilen insanlar, O?nun kendilerini görmekte olduðunu düþünerek, O?ndan ve emirlerinden baþka þeye iltifat etmekten hayâ ederler.?
Büyük velîlerden ve Mýsýr?da yetiþen Þâfiî mezhebi fýkýh âlimlerinden Zekeriyyâ Ensârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Hayâ iki çeþittir: Dînî hayâ, Allahü teâlânýn yapýlmasýný yasakladýðý þeyleri yapmaktan duyulan hayâ utançtýr. Tabiî veya nefsî hayâ ise, yapýlýp yapýlmamasýnda kiþinin kendi reyine býrakýlan hususlardýr. Meselâ kiþinin kendisine yakýþmayan elbise ile sokaða çýkmasý, þahsî ve nefsî arzûlara dayanan hayâ, bir çeþit utanç duygusudur.?
Büyük velîlerden Ma´rûf-ý Kerhî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin bir dayýsý þehrin vâlisi idi. Vâli, bir gün þehrin kenar mahallelerini dolaþýyordu. Ma´rûf´u bir kenarda oturmuþ ekmek yerken gördü. Önünde de bir köpek vardý. Bir lokma kendi yiyor, bir lokma da köpeðin aðzýna veriyordu. Dayýsý, köpekle birlikte yemeðe utanmýyor musun dedi. Utandýðým için bu zavallýyý yediriyorum dedi ve baþýný kaldýrýp havadaki bir kuþa seslendi. Kuþ uçup geldi, eline kondu ve kanadýyla baþýný ve gözünü örttü. Ma´rûf; "Allah´tan utanandan her þey utanýr." buyurdu. Dayýsý bu hâli görüp, bu sözü iþitmekle hem hayret etti, hem de oradan uzaklaþtý.
Osmanlý âlim ve velîlerinden Ziyâeddîn Nurþînî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbeti sýrasýnda þöyle buyurdular: Eðer insan bir hýristiyan çocuðundan utandýðý kadar Allahü teâlâdan utansa, o kimseden ilâhî emirlere zýt bir hareket zuhûr etmez. Meselâ zinâ iþlemek gibi büyük bir günâhý iþlemek üzere olan kimse, bir hýristiyan çocuðunun geldiðini görse, onun kendilerini göreceðini anlasa, hemen bu kötü iþten kaçýnýr. Çocuðun görmesinden utanýr. Halbuki Rabbülâlemînin her an kendisiyle berâber olduðunu düþünmez. O her an insaný görmektedir. Vazîfeli melekler de onun durumunu bilmektedir.
Ynt: Haya Utanmak By: queen Date: 17 Nisan 2010, 20:17:39
hayamýzla imanýmýzla rabbimize kavuþuruz inþaallah
Ynt: Haya Utanmak By: cerendemir Date: 11 Aðustos 2013, 02:41:23
Birinden utanmak,birinden korkmak o kadar anlamsýz ki.Allah dan daha büyük Allah dan daha çok bilen kim vardýr.Allah bütün yaptýklarýmýzý görür ve bilir.Bu yüzden Allah dan haya eden ,Allah dan utanan bir insan olmayý bizlere nasip etsin Rabbim.
radyobeyan