Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Su By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:40:29

SU, SULAR




Ýki hidrojen ve bir oksijenin bileþiminden meydana gelen sývý. Yer yüzünde insan, hayvan, bitki ve tüm canlýlarýn ana yapý oluþum unsuru ve varlýðýnýn devamý için içmek veya almak zorunda olduðu kaçýnýlmaz madde.

Kur´an-ý Kerim´de bütün canlýlarýn ve bitkilerin suya dayandýðý þöyle açýklanýr: "Biz canlý olan herþeyi sudan yarattýk" (el-Enbiyâ, 21/30). "O, gökten su indirip onunla türlü türlü ürünleri sizin için rýzýk çýkardý" (el-Bakara, 2/22). "Allahýn yukarýdan indirip onunla yer yüzünü, ölümünden sonra, dirilttiði suda, deprenen her hayvaný orada üretip yaymasýnda, gökle yer arasýnda boyun eðer rüzgârlarý ve bulutlarý evirip çevirmesinde aklý ile düþünen bir topluluk için nice âyetler vardýr" (el-Bakara, 2/164). Dünya yaratýlmadan önce Arþ´ýn (bk. "Arþ" mad.) su üstünde olduðu (bk. Hûd,11/7) ve suyun yer yüzüne ayný zamanda bir temizlik aracý olarak indirildiði de âyetlerde haber verilir (el-Enfâl, 8/11; el-Furkân, 25/48.

Su, içme ve bitkilerin sulanmasý yanýnda önemli bir temizlenme aracýdýr. Bazý ibadetleri yapabilmek için farz olan abdest veya gusül abdesti ancak su ile alýnýr. Su bulunmadýðý veya bulunup da kullanýlamadýðý olaðan üstü durumlarda ise "teyemmüm" abdest yerine geçer (bk. en-Nisâ, 4/43). Diðer yandan namaz için giysilerin, bedenin ve namaz kýlýnacak yerin temiz olmasý da þarttýr.

Allah Teâlâ þöyle buyurur: Sizi temizlemek için Allah gökten su indiriyor? (el-Enfâl, 8/11). "Biz gökten, temizleyici su indirdik" (el-Furkân, 25/48). "Þüphesiz Allah çok tevbe edenleri ve temizlenenleri sever" (el-Bakara, 2/22). Temizlikleri ümmete örnek gösterilen Kuba halký hakkýnda Yüce Allah þöyle buyurur:

"Orada, temizlenmeyi seven kimseler vardýr. Þüphesiz Allah temizlenenleri sever? (et-Tevbe, 9/108). "Þüphesiz, iyi temizlenen ve Rabbinin adýný zikredip de namaz kýlan kimse umduðuna ermiþtir" (el-A´lâ, 87/14,15). Diðer yandan baþka âyetlerde elbise (el-Müddessir 74/4) ve ibadet yeri (el-Bakara, 2/125) temizliðine dikkat çekilmiþtir.

Hz. Peygamber; "Temizlik imanýn yarýsýdýr" (Müslim, Tahâre, 1; Ahmed b. Hanbel, IV, 260, V, 342-344).

"Allah temizdir, temizliði sever" (Tirmizi, Edeb, 41) buyurmuþtur.

Temizlik için kullanýlacak su; yaðmur, kar, nehir, deniz, göl, kuyu, pýnar ve sarnýç sularý olabilir. Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: "Su temizdir. Onu; rengini, tadýný veya kokusunu deðiþtirmesi dýþýnda hiçbir þey kirletmez" (Zeylai, Nasbu´r-Râye, I, 94).

Sývý olmakla birlikte içine sudan baþka maddeler karýþmýþ bulunan bazý sývýlar ise yalnýz pisliði temizlemede kullanýlýr, fakat abdest veya gusül için kullanýlamaz. Gül ve çiçek suyu; sirke, aðaç suyu, limon, portakal ve nar gibi meyve sularý; içinde nohut, mercimek ve fasulye gibi þeyler ýslatýlmýþ sular bu niteliktedir.

Bal, eritilmiþ tereyaðý, süt, et suyu vb. ile ise ne abdest alýnabilir ve ne de pislik temizlenebilir. Ýçine sabun, deterjan veya toprak gibi maddeler karýþmýþ olan sular, karýþým az olduðu takdirde temizleyicidir. Abdest ve gusülde kullanýlmýþ olan sular temizdir, fakat temizleyici deðildir. Bunlara "müsta´mel (kullanýlmýþ)" sular denir. Bunlarla pislik temizlenebilir, fakat abdest veya gûsül alýnamaz. Ancak, içine pislik karýþan veya kendisiyle pislik yýkanan kullanýlmýþ sular temiz olmaktan çýkar (el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, Beyrut 1328/1910, I, 83-87; Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, Bulak 1315 H. I,133-138; Ýbn Abidîn, Reddü´l-Muhtâr, Mýsýr t.y., I, 284-302; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 24 vd; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Ýslâm Ýlmihali, Ýstanbul 1991, s. 128, 129).

Suyun Satýþý:

Ýslâm´da bir þeyin satýþa konu olabilmesi için dört niteliðe sahip olmasý gerekir.

1. Satýlacak þeyin mevcut olmasý. Henüz olmayan bir þeyin satýþý caiz deðildir. Hayvanýn doðacak yavrusunu, olgunlaþmadan önce meyvelerin ve saðýlmadan önce memedeki sütün satýþý gibi. Ancak standard (misli) olan þeyler üzerinde "selem" ve "istisnâ" akdi yapmak bunun istisnasýdýr.

2. Satýlanýn mütekavvim mal olmasý. Bunlar, insanýn mülk edinebildiði, ihtiyaç zamaný için biriktirebildiði ve mutat þekilde yararlanabildiði þeylerdir.

3. Mülk edinilmiþ olmasý. Ýþte su, ot ve odun gibi þeyler henüz mülk edinilmeden, yer yüzünde tabiî kaynak ve durumlarýnda bulunduklarý sürece satýþa konu olmazlar.

4. Akit sýrasýnda teslimine güç yetirilecek durumda bulunmasý, kaçýp giden hayvan veya havada uçmakta olan kuþ satýlsa, o anda teslim imkâný bulunmadýðý için teslime güç yetmez.

Sular genel olarak dört kýsma ayrýlýr:

1. Deniz Sularý:

Bütün insanlarýn güneþ, ay ve havadan yararlanma hakký olduðu gibi deniz sularýndan da ortaklaþa yararlanma hakký vardýr. Kýsaca insan deniz suyundan özel ihtiyaçlarý veya arazi sulama iþleri için yararlanabilir. Bu "þefeh" ve "þirb" haklarýný kapsar (Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, Bulak 1316/1898, VIII,144; Ýbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, Mýsýr t.y., V, 311).

2. Büyük Irmaklar:

Dicle, Fýrat, Nil, Seyhan, Ceyhan vb. büyük nehirler bu niteliktedir. Bunlarda herkesin þefeh hakký vardýr. Bu hak; içme, kullanma ve hayvanlarý sulama hakkýný kapsar. Toplumun maslahatýna zarar vermediði sürece, bunlarýn suyu ile arazi sulama hakký da vardýr. Eðer toplumun, içme, kullanma veya hayvanlarýný sulama gibi haklarýný ciddi olarak tehlikeye sokarsa "sulama" caiz olmaz. Çünkü umuma ait zararý kaldýrmak vacibtir.

Diðer yandan bu gibi nehirlerin üzerinde yine aþaðýda yaþayan toplumlarý sýkýntýya sokmayacak þekilde baraj, elektrik santralleri, deðirmen, dolap vb. tesislerin kurulmasý mümkün ve caizdir. Bir ülkede doðup, baþka ülkelerde devam eden büyük nehirlerdeki baraj ve benzeri tesisleri bu ölçülere göre deðerlendirmek gerekir.

3. Bir topluluða ait mülk edinilmiþ sular:

Küçük bir nehrin, kaynak, pýnar veya kuyunun belli bir köy veya topluluða tahsis edilmiþ olmasý halinde bu topluluðun her ferdinin bu su üzerinde yalnýz "þefeh" yani su içme ve kullanma hakký doðar, kanaletlerle su getirme durumu da böyledir.

4. Kaplara Konulmuþ Sular: Bu, kaba koyana ait bir mülk sayýlýr. Sahibinden baþkasýnýn bunda bir hakký bulunmaz. Mâlikinin izni olmadýkça bundan yararlanmak da caiz olmaz.

Buna göre, sular mülk edinme ve satýþa konu olup olmamasý bakýmýndan ikiye ayrýlmaktadýr. Ýlk iki maddede yer alan deniz, büyük göl ve büyük ýrmak gibi su kaynaklarý kimsenin mülkiyetinde sayýlmaz ve her ferdin bunlardan yararlanma hakký vardýr. Hadiste þöyle buyurulmuþtur:

"Müslümanlar üç þeyde ortaktýrlar. Su, ot ve ateþ" (Ebû Dâvud, Büyü´, 60; Ýbn Mâce, Ruhûn, 16; Ahmed b. Hanbel, V, 364).

Üçüncü ve dördüncü maddede yer alan fert veya topluluk mülkiyetine girebilen sulardan ise baþkasýnýn yararlanmasý yasaklanabilir. Ya da bu izin veya satýn alma yoluyla mümkün olur.

Suyun satýþýnýn hükmü

Ýslâm bilginleri mülk edinilmiþ olsa bile, suyu bir bedel almadan baðýþlamanýn müstehap olduðu konusunda görüþ birliði içindedir. Ancak suyun maliki buna zorlanamaz. Zaruret hali bundan müstesnadýr. Bir topluluk susuzluktan dolayý ölmekten korkarsa, bunlara su vermek farz olur. Aksi halde susuz kalan topluluðun su sahibi ile silahlý çatýþmaya girme hakký doðar. Hanefilere göre, darda kalan kimse havuz, kuyu veya kendi mülkü içinde bulunan bir akarsu mâliki ile silâhlý çatýþmaya girme hakkýna sahiptir. Ancak onun kaplara konulmuþ sulardan yararlanmada silâhsýz çatýþma hakký vardýr. Bu arada aldýðý suyu da, yiyeceklerde olduðu gibi daha sonra tazmin etmesi gerekir. Çünkü almanýn zarûret yüzünden helal olmasý, tazmine engel olmaz. Ancak mevcut su, sadece malikine yetecek kadar olursa silahsýz saldýrý hakký da bulunmaz (Ýbnül-Hümâm, a.g.e., VIII, 145; Ýbn Âbidîn, a.g.e., V, 313; ez-Zühayli, el-Fýkhul-Ýslâmi ve Edilletüh, Dimaþk 1405/1985, IV, 451, 452).

Suyun satýþý konusunda iki görüþ vardýr.

1. Çoðunluk fakihlere göre, sahibinin yararlanýp, baþkasýný yararlanmaktan yasaklayabildiði kuyu, pýnar, kaplara doldurulmuþ vb. herkese mübah olmayýp malikine ait bulunan sularý satmak câizdir. Bu kimse yakýnda su olunca, baþkasýný içmesi, almasý veya hayvanlarýný sulamasý için kendi mülküne girmekten alýkoyabilir. Eðer yakýnda su bulunmazsa, ihtiyaç sahibine su vermesi veya onu su almasý için serbest býrakmasý gerekir.

Delil þu hadistir. Hz. Osman, Medine´de Rûme kuyusunu bir yahudiden satýn almýþ, bunu müslümanlarýn yararlanmasý için vakfetmiþtir. Hz. Osman, Rasûlüllah (s.a.s)´den þu hadisi iþittikten sonra kuyuyu satýn alma yoluna gitmiþtir: "Kim Rûme kuyusunu satýn alýr ve bunu müslümanlarýn hizmetine sunarsa, onun için cennet vardýr" (Müslim, Þirb, 1; Tirmizî, Menâkrb, 18). Yahudi bu kuyunun suyunu para ile satýyordu. Bu hadis kuyu suyunu satmanýn cevazýna delil olduðu gibi, kýyas yoluyla kaynak vb. mülk edinilmiþ sularýn satýþýnýn caiz olduðunu da gösterir.

Diðer yandan bu olayýn Medine döneminin ilk zamanlarýnda ve yahudilerin güçlü olduðu devrede vuku bulduðu daha sonra, su satýþýnýn ümmet için yasaklandýðý da öne sürülmüþtür. Burada suyun satýþýnýn kuyunun satýþýna dolaylý yoldan girdiði de söylenebilir (eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, V, 146; ez-Zühaylî, a.g.e., IV, 452, 453).

Mübah suyun satýþý, mübah odunlarýn toplandýktan sonraki durumuna da kýyas edilmiþtir. Çünkü Hz. Peygamber þu hadisi ile buna cevaz vermiþtir: "Sizden birinizin ipini alarak ormana gitmesi, oradan topladýðý odunlarý satarak parasýný yemesi ve sadaka olarak vermesi, kendisi için insanlardan dilenmesinden daha hayýrlýdýr" (Buhârî, Zekât, 50, 53; Büyü´, 15; Musâkât, 13; Nesâî, Zekât, 85; Ýbn Mâce, Zekât, 25; Mâlik, Muvatta, Sâdaka, 10; Ahmed b. Hanbel, I, 164-167).

Ancak buradaki kýyas nass´ý tahsis anlamýna geldiði gibi, yalnýz kaplardaki suyun satýþýnýn cevazýný da ifade edebilir. Bu yüzden suyun satýþýnda açýk bir delil sayýlmaz (el-Kâsânî, a.g.e., V, 146; Ýbn Âbidîn, a.g.e., V, 311. vd., IV, 6; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, IV, 79).

2. Zâhirîlere göre, suyun satýþý mutlak olarak helal deðildir. Nehirde, gölde, kaynak, kuyu ve benzerlerinde bulunmasý da hükmü deðiþtirmez. Ancak kuyunun bütün veya hisseli olarak satýþý caizdir. Burada su, arazi ve topraða baðlý olarak satýþa girer.

Ahmed b. Hanbel´in de "su satýþý bana garip geliyor" dediði nakledilir.

Zâhirîlerin dayandýðý deliller þunlardýr: Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: "Suyun fazlasý, kendisiyle birlikte otlarýn satýlmasý için satýlmamalýdýr" (Müslim, Müsâkât, 38; Nesâî, Büyü´, 89; Ahmed b. Hanbel, III, 417). Bu hadis, ihtiyaç fazlasý suyun satýþýný yasaklamaktadýr. Ancak hadiste, suyun çevresindeki otlarý korumak amacýyla böyle bir yasaðýn konulduðunu ifade eden bir anlam görülür. Ýyas b. Abd (r.a)´ten; "Hz. Peygamber, suyun fazlasýný satmayý yasakladý" dediði rivayet edilmiþtir (eþ-Þevkânî, a.g.e., V,145). Bu hadisin anlamý daha açýktýr. Ancak bu hadis de, daha kuvvetli olan Rûme kuyusunun satýþýný bildiren hadisle çeliþmektedir. Ya da bu hadis özel bir durumla ilgili olarak deðerlendirilir.

Sonuç olarak burada suyun fazlasýný satmanýn yasaklanmasýndan maksat kuyu, kaynak ve mülk arazide toplanmýþ bulunan çok miktardaki sudur (Ýbn Hazm, el-Muhallâ, thk. A.M. Þakir, Mýsýr 1352/1933, IX, 8; ez-Zühayli, a.g.e., IV, 452, 453).

Suyun Temizlik Ýçin Kullanýlmasý: Yaðmur, vadi, kaynak, kuyu, göl ve deniz sularý ile abdest âlmak veya gusül yapmak caizdir. Kar veya buz suyu da bu hükümdedir. Meyva sularý ile sirke, gül ve çiçek suyu, içinde nohut, fasulye gibi þeyler ýslatýlmýþ bulunan sularla elbise veya bedendeki bir pislik temizlenirse de bu gibi sývýlarla abdest alýnmaz veya gusül yapýlmaz.

Kendisine temiz bir þey karýþýp da renk, tat veya kokudan ibaret olan niteliklerinden birisini deðiþtiren su ile temizlik yapýlabilir.

Ýçine, az olsun çok olsun bir pislik düþen durgun su ile abdest almak caiz deðildir. Bu pisliðin suyun niteliklerini deðiþtirip deðiþtirmemesi sonucu etkilemez. Çünkü Hz. Peygamber, suyun pislikten korunmasýný emrederek þöyle buyurmuþtur: "Sizden biriniz durgun suya abdest bozmasýn ve böyle bir suda cünüplükten dolayý yýkanmasýn" (Buhârî, Vüdû´, 68; Müslim, Tahâre, 36/94-96, TirmiZî, Tahâre, 51; Nesaî, Tahâre, 45). "Sizden biriniz uykusundan uyandýðý zaman, elini üç defa yýkamadýkça su kabýna sokmasýn. Çünkü o, elinin nerede gecelediðini bilmez" (Müslim, Tahâre, 87; Ebû Dâvud, Tahâre, 49; Tirmizî, Tahâre, 19).

Akan suyun içine bir pislik düþmesi halinde ise, bu pisliðin renk, koku veya tattan ibaret olan bir niteliði görülmedikçe bu su ile abdest almak caizdir. Çünkü akan su pisliði alýp götürür. Diðer yandan akan suyun kullanýmýnda tekerrür cereyan etmez. Kullanýlan su, yer deðiþtirir. Ancak akan suya düþen pislik lâþe gibi katý olur ve su üzerinden geçerse, bunun kullanýlmasý caiz olmaz.

Bir tarafýnda oluþturulan dalga, karþý tarafa ulaþmayacak þekilde büyük olan gölün bir kenarýna pislik düþse, diðer kenarýnda abdest almak caizdir. Çünkü dýþ görünüþ bakýmýndan pislik oraya ulaþmaz.

Akýcý kaný olmayan sinek, akrep gibi bir hayvan suya düþse, bu suyu kirletmiþ olmaz.

Yine suda yaþayan balýk, kurbaða, yengeç gibi hayvanlarýn suda ölümü, bu suyu bozmaz.

Kullanýlmýþ su ile abdestsizliðin giderilmesi caiz deðildir. Kullanýlmýþ su; kendisi ile abdestsizlik giderilmiþ olan veya Allah´a yaklaþmak için bedende kullanýlmýþ bulunan sudur (el-Mevsýli, el-Ýhtiyâr, Kahire t.y., I, 13 v.d.; el-Meydânî, el-Lübâb, Ýstanbul t.y., I, 24 vd.; ez-Zühayli, el-Fýkhul-Ýslâmî ve Edilletüh, Dimaþk 1405/1985, I, 98.
 


radyobeyan