Solculuk By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:33:39
SOLCULUK
Aþýrý sosyalist düþünceleri ve solcu politikalarý benimseyen, yani kendilerine halkçý ve demokrat diyenlerin yolunu takip etme veya onlarýn sosyal ve politik olaylara getirdikleri fikri çözümleri benimseme anlamýnda kullanýlan bir terim.
Sosyalist ve Komünist açýdan ise solculuk, geleneksel sol partilere veya sendikalara oranla kitlelerin devrimci rolüne üstünlük tanýyanlarýn siyasi düþüncesi veya tutumuna denir.
Küçümsenen ve aþaðýlanan bir anlamda solculuk, sol bir parti veya sendika içinde aþýrýlýðý, aþýrý sol akýmý ifade için kullanýlýr.
Siyasi ve sosyal anlamda solculuk, 1789 Fransýz Ýhtilâliyle ortaya çýkmýþtý. XIX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda muhafazakârlara saðcý, liberallere de solcu denilmiþti (bk. Saðcýlýk).
"Solculuk" (Gausehisme) terimini ilk defa Lenin´in 1920 de yazdýðý "Sol Komünizm-Bir Çocukluk Hastalýðý" adlý kitabýnda kullandýðý söyleniyorsa da; yukarýda da belirttiðimiz gibi bu terim Fransýz Ýhtilâlinden beri kullanýlmaktaydý. Lenin, adý geçen kitabýnda solculuðu daha ziyade küçültücü anlamda ve tenkit etmek için kullanmýþtýr. Bu solculuk "keskin solculuk"; yani þartlardan faydalanmasýný bilmeyen ve zaman içerisindeki fýrsatlarý deðerlendiremeyen solculuktur. O zaman "solcu" olarak nitelenenlerin, sol komünizm veya iþçi muhalefeti yandaþlarýnýn kabul etmedikleri bu terim, o dönemde, komünist hareketin solunda yer almak isteyen ve 1918´den baþlayarak Rusya ve Almanya´da belirli konular çerçevesinde toplanan kiþilerin ideolojilerini belirlemekteydi. Bu konular; iþçi denetimi, sendikal özerklik, gelirlerin ayný düzeye getirilmesi ve eþit paylaþýlmasý, devrimci enternasyonalizme gitmek, iþçi konseylerinin partinin önüne geçmesini saðlamak vb. dir.
"Solcu" terimi daha sonralarý Stalin´in düþüncesine, þahsýna karþý her çeþit muhalefeti belirtmek için kullanýlmýþtýr. Bu sebeple Troçki, Tito, Mao Zedong, Che Guevara vb., solculukla suçlanmýþlardýr. O zamandan beri, amaçlarý açýk bir þekilde kurumlaþmýþ sosyal, siyasî ve ideolojik sistem dýþýnda ortaya çýkan her sol mahiyetli ifade ve istek "solculuk" olarak nitelendirilmiþtir.
Saðcýlýk ve solculuðun siyaset ve fikir hayatýnda Fransýz Ýhtilâlinden sonra etkin olmaya baþladýðý dikkate alýnýrsa, bu terimler Komünist Manifesto (1848)´sundan yaklaþýk yarým asýr önce kullanýlmýþ demektir. Þu halde, bu tarih olayýnýn ortaya koyduðu önemli gerçek þudur: Sol ve solculuk mutlaka Komünizm demek deðildir. Fransýz ihtilal meclislerinde aþýrý sol hareket de komünizm deðildi. Buna göre, her solcu komünist deðildir; ama her komünist solcudur ve kendisini gizlemek isteyen komünistler bunu bir maske olarak kullanýrlar; sadece solcu olduklarýný, komünist olmadýklarýný söylerlerdi.
"Solculuk" sadece siyasi ve fikri bir özellik deðil; ayný zamanda dini deðerlerle ilgili ve inançla da ilgili bir vasýftýr. Kur´ân saðda olanlardan bahsettiði gibi, solda olanlardan da bahsetmektedir. Kur´âna göre sol ehli; kendi yaptýklarý yüzünden yalanlanacak olanlar; uðursuz, bedbaht ve Allah´ýn kendilerini zillete düþürdüðü, inançsýzlýk ideolojisini benimsedikleri için Allah´ýn huzurunda sol tarafta bulunanlardýr. Bu sol ehli (Ashabu´þ-Þimal). Allah´ýn emrini tanýmayan, namaz kýlmayan, fakire yardým etmeyen ve yedirmeyen, Allah´ýn kullarýna acýmayan, boþ konuþan, beyhude ve bâtýl iþler peþinde koþan, zaman öldüren, gâfillerle gaflette yarýþan, ceza gününü yalanlayan ve inanmayanlardýr. Bütün bu menfi davranýþlarýn gerçek sebebi ise imansýzlýk ve küfürdür.
Kur´ân-ý Kerim, Allah´ý inkâr eden, emir ve yasaklarýný tanýmayan, yaradýlýþ gâyesini idrak edemeyen sol ehlinin âhiretteki durumunu þöyle açýklýyor: "Sol ehli ise; onlar ne acýklý durumdadýrlar!... Hücrelere iþleyen kavurucu bir sýcaklýk ve kaynar su ve kapkara dumandan olan bir gölge içindedirler; ki o, ne serindir, ne ferahlatýcý. Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) zevklerine düþkündüler ve en büyük günah þirk (Allah´a ortak koþmak) üzerinde ýsrar ediyorlardý.... Bir de diyorlardý ki: Öldüðümüz, toprak ve bir yýðýn kemik olduðumuz vakit mi, hakikaten biz mi dirilecekmiþiz? Evvelki atalarýmýz da mý (dirilecek)? Söyle: Bütün evvelkiler ve sonrakiler, belirli bir günün belirli bir vaktinde çaresiz toplanacaklardýr. Sonra siz ey sapkýnlar, yalancýlar! (Cehennemde) Zakkum aðacýndan yiyeceksiniz; karýnlarýnýzý ondan doyuracaksýnýz. Üstüne de (susuzluðunuzu gidermek için) o kaynar sudan içeceksiniz. Öyle ki, suya kanmayan develerin içiþi gibi içeceksiniz. Ýþte hesap günü, onlara ziyafet bu!.? (el-Vakýa, 56/41-56). Ayrýca bk. Saðcýlýk.
radyobeyan