Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Softa By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:32:58

SOFTA



Medrese öðrencisi; ilmiye mensubu; molla; dindar kiþi; bir düþünceye baðnazca baðlanan kimse hakkýnda kullanýlan bir terim.

Bu terimin tarihi süreç içinde onaya çýkýþýnýn anlaþýlmasý için, ekonomik, eðitim ve sosyo-politik kaynaklý üç hususun birlikte ele alýnmasý gerekir.

Bunlardan birincisi; on altýncý yüzyýldan on dokuzuncu yüzyýla dek süren, Ankara´daki tiftik iþletmesi ve bundan "sof" adý verilen bir tür kumaþ üretimiyle ilgilidir. Anýlan dönemde üretilen kumaþlar Osmanlý ekonomisinde önemli bir yer tutmaktaydý. Kumaþlarýn bir kýsmý da yun dýþýna ihraç ediliyordu.

Üretilen softan çeþitli giyim eþyalarýnýn yanýnda, medrese öðrencisinin, ilmiye sýnýfýndan olmadýðýnýn anlaþýlmasýný saðlayan bir çeþit sarýk olan "softa külahý" da yapýlýyordu: Osmanlý medreselerinde öðrencilerin giydiði bir külah bir nevi üniforma iþlevini de görürdü. Daha sonralarý bu tabir, "külahý" kýsmý atýlarak sadece "softa" þeklinde kullanýlacaktýr. Temeli ilk kez Orhan Bey tarafýndan 1331de atýlan Osmanlý Medreseleri, Fatih Sultan Mehmed zamanýnda kendi adýyla anýlan medreselerle en geliþmiþ biçimini almýþtýr. Bu medreseler, en üst düzeyinde sahn-ý seman medreselerinin bulunduðu, sekiz kademeli bir sistemden oluþuyordu. Ýþte bu sistemin ilk yedi düzeyinde okuyan öðrencilere suhte? veya softa? adý veriliyordu. Sekizinci düzey olan sahn-ý semân medreselerine geçenlere ise, ayný zamanda bir akademik ünvan olan daniþmend? denmekteydi. Medrese öðrencilerine suhte denilmesi halk arasýnda yaygýn idi. Bu tabir, medrese öðrencilerinin ilim aþkýný ifade için kullanýlmakta idi; ancak tabir, okullarýn bozulmasý ve öðrencilerin siyasal olaylara karýþmalarýndan sonra softa þeklini alacaktýr.

Softa veya suhte kelimelerinin "sofu" kelimesiyle karýþtýrýlmamasý gerekir. Sofu tabiri, dinin emirlerini yerine getiren, nehiylerinden kaçýnan, zahid ve müttakî kiþi anlamýnda kullanýlan bir tabirdir; süfî kelimesinin halk dilinde deðiþerek yerleþmiþ kullanýmýndan ortaya çýkmýþtýr. Ancak daha sonralarý dinî-siyasî bir tavýr olarak onaya çýkan akýmý ifade eden softa kelimesinin anlamýyla özdeþ bir kullaným almýþtýr. Zira sofu tabiri zaman içinde, ne tasavvuf, ne de felsefe ile alakasý olmayan, bilakis bunlarla uðraþanlarý tekfir edecek kadar ileri giden kiþiler hakkýnda kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Bu tavýrda olanlar hakkýnda ayný anlama gelen "zühd-i huþk" da denilmekteydi.

Nihayet softa kelimesinin doðuþunda üçüncü etken ise, ucu Celâlî isyanlarýna dek varan, siyasî-içtimaî olaylardýr. Osmanlý Devletinin çöküþ döneminde medreselerin durumu gayet bozuk idi. Medreselerin bozulan yapýsýyla beraber, kýrsal kesimlerden akýn eden öðrencilerin durumu da krizi artýrmaktaydý ve okullar tembellik, ahlaksýzlýk ve karýþýklýk merkezi haline gelmiþlerdi. Öðrenciler (softalar) zaman zaman toplumsal kargaþa ve kýþkýrtmalara karýþmaya baþlamýþlardý. On yedinci yüzyýlda baþ gösteren siyasal kargaþa ve ayaklanmalar, büyük ölçüde sipahiler ve devþirmelerden oluþan Yeniçeriler arasýndaki sürtüþmeyi artýrmýþtýr. Anadolu kökenli Türk soylularla þeyhülislamlýk da yapmýþ olan Sunullah Efendi, Ýstanbul medreselerindeki öðrencilerin de desteðiyle 6 Ocak 1603te bir isyana giriþtiler. Padiþah, isyancýlarýn isteklerini kabul edip Sunullah Efendi´yi de görevine iade etmek zorunda kaldý.

Yine on yedinci yüzyýl baþlarýndan itibaren, o zamanki dinî ve fikrî hoþgörü çok azaldý ve tasavvuf ehline aþýrý düþmanlýk besleyen bir vaizler gurubu çýktý. Bunlar devletin geri kalýþýný ve buna baðlý olarak siyasî ve ekonomik bir yýðýn problemin sebebini de, sonradan ortaya çýkmýþ olan bid´atler olarak gösteriyorlardý. Bu vaizler grubuna Kadýzadeliler veya Fakýlar deniyordu. Vaizler grubunun faaliyetleri neticesinde Halvetî ve Mevlevî tekkeleri oldukça sýkýntýlý günler yaþadýlar. Zira vaizler, zikir, sema´, devran.... gibi sütî pratiklerini bid´at, hattâ küfür olarak görüyorlardý.

Bu grubun baþýnda Kadýzade Mehmet Efendi (öl. 1635) ve daha sonra da Üstüvânî Mehmed Efendi (öl. 1668) bulunuyor; karþý tarafta da sufî eðilimi temsil eden Sivâsî Efendi (öl. 1640) ve taraftarlarý yer alýyordu. Kadýzadelilerle Sivasi Efendi taraftarlarý, bir baþka ifadeyle, ulemâ-i rusûm ile tasavvuf ehli olanlar arasýnda ortaya çýkan anlaþmazlýk temelde on altý mesele idi. Konuyu aydýnlatmak, bir anlamda orta yolu bulmak amacýyla Katip Çelebi, Mizânül-Hakk adlý eseri kaleme almýþtýr.

IV. Murad da Kadýzadeliler tarafýný tutuyor; tekke ve zaviyelere baský uyguluyor, hatta kimi ileri gelenlerini hapsettiriyordu. Halk bu durum karþýsýnda Celâlî isyanlarýný destekleme durumuna gelmiþti. Ýþte ulamanýn ve medrese öðrencilerinin sufîler karþýsýnda takýndýklarý olumsuz tutum, halk arasýnda bu kesime karþý hoþnutsuzluðun giderek artmasý sonucunu doðurmuþtur. Neticede, bazý þeklî ve sýð bir dinî anlayýþý yansýtan hoþgörüsüz ve saldýrgan tutumu ifade için "softa" tabirini benimsemiþtir. Dilimize de ilmiyeden olanlarý aþaðýlama amacýyla kullanýlan, körükörüne bir düþünceye baðlanan sýð anlayýþý ifadede kullanýlan kelime olarak yerleþmiþtir. Ayný anlamda kullanýlan "sofu" kelimesi ise sadece bir yanlýþlýktan kaynaklanmaktadýr.

 


radyobeyan