Siyaset By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:30:39
SÝYASET
Devleti idare etme sanatý; diplomatlýk, politika; insanlarý, dünya ve âhiret saâdetlerine yöneltme gayret ve mesaisi.
Ýslâmi devletin temel prensiplerini, miladî 620 ve 622. yýllarýnda yapýlan meþhur Akabe Beyatlarýnda görmek mümkündür. Beyatlarýn içeriði incelendiði zaman, bunlarýn ruh temizliði, sosyal reform ve hukuka dayandýðý görülür.
Kur´ân´a göre, mülk Allah´ýndýr, yani yer yüzünde Allah hükmeder. Bu bakýmdan Kur´ân´ýn þu âyetleri anlamlýdýr:
"Rasûlüm deki " Ey mülkün sahibi Allah´ým! Sen dilediðine mülkü verirsin, dilediðinden de çeker alýrsýn... " (Alû Ýmran, 3/26).
"Göklerin ve yerin hükümranlýðý Allah´ýndýr" (Alû Ýmran, 3/189).
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allahýndýr" (Lokmân, 29/26).
Bu âyetlerden anlaþýldýðýna göre, evrende Allah´ýn hükümleri uygulanmalýdýr. Çünkü evren onun mülküdür.
Ayetlerden çýkarýlan bir baþka hüküm; Allah´ýn hükümranlýðý karþýsýnda insanlar týpký bir yöneticinin tebâsý gibi bir ve ayný hizadadýr.
Bir baþka nokta da; insanýn ilâhi kudret ve ilâhi kanun karþýsýnda son derece acz içinde olduðudur.
Ýslâm, siyâsi birliðe çok önem verir, siyâsi birliði bozacak hareketlere müsâmaha göstermez. Onun için, fitneyi katilden daha kötü görür (el-Bakara, 2/217). Fitneye neden olan, Allah´ýn gazabýna müstahaktýr:
"Demek, idâreyi ve hâkimiyeti ele alýrsanýz hemen yer yüzünde fesat çýkaracak, akrabalýk münâsebetlerinizi bile keseceksiniz, öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kendilerini rahmetinden uzaklaþtýrmýþ da kulaklarýný saðýr, gözlerini kör etmiþtir" (Muhammed 47/22-23).
Ýslâm, siyâsi karýþýklýk çýkaranlara itâat edilmemesini emreder: "Müfterilerin (Müþriklerin) emrine boyun eðmeyin ki, onlar yer yüzünü fesada verir, ýslâh etmez kimselerdir" (eþ-Þuarâ, 26/151-152).
Onlarýn bu hareketlerini, Allah´a ve Rasûlüne karþý harp açmak kabul eder, öldürülmelerini veya sürülmelerini emreder. Bu. hususta þu Kur´ân âyeti çok açýktýr:
Allah´a ve Rasûlüne (mü´minlere) harp açanlarýn yer yüzünde (yol kesmek suretiyle) fesadçýlýða koþanlarýn cezâsý, ancak öldürülmeleri, ya asýlmalarý, yâhut sað elleriyle sol ayaklarýnýn çaprazvâri kesilmesi, yahutta bulunduklarý yerden sürülmeleridir" (el-Mâide, 5/33).
Ýslâm siyasetinin baþarýlý olmasý için, müslümanlar birlik halinde olmalýdýrlar: "Hepiniz toptan sýmsýký Allah´ýn ipine (dinine, þeriatýna) sarýlýn; parçalanýp ayrýlmayýn. " (Alû Ýmran, 3/103). Müslümanlar, birbirleriyle uysal ve kardeþçe bir birlik kurmalýdýrlar: "Eðer mü´minlerden iki zümre birbiriyle dövüþürlerse, hemen aralarýný (bulup barýþtýrýn)... Mü´minler kardeþtirler. O halde iki kardeþinizin arasýný bulup barýþtýrýn... "(el-Hucurat, 49/9-10).
Ýslâm siyasi anlayýþýnda, Peygamber (s.a.s)´e vahyedildiði þekilde, ilâhi kânuna itaat emredilir:" Ey Ýmân edenler! Allah´a ve Rasûlüne itaat edin. Kendiniz (Kurâný) dinleyip durduðunuz halde ondan yüz çevirmeyin" (el-Enfâl, 8/20).
Bu, pasif anlamda bir itâat deðildir. Müslüman ayný zamanda, Allah´ýn kânununu yeryüzünde yaymak için her türlü ýzdýrâp, zorluk, açlýk ve susuzluða katlanacaktýr (el-Bakara, 2/155-157).
Ýslâm siyâset ve idâresi, adâlet temeline dayanýr. "Peygamberliðin ilk esâsý insanlar arasýnda adâlettir", diyenler vardýr. Hâkimlere, hevâ ve heveslerine, sevgi veya nefrete göre deðil, adâletle hareket etmeleri emredilir (el-Mâide, 5/8). Haksýz hüküm verenlerin Cehennemde demirden bir el ile cezalandýrýlacaklarý haber verilir. Bu demirler bir devletin hukuk sistemini oluþturan en parlak prensiplerdir.
Ýslâm yönetim anlayýþýnda, toplumun, hýrsýzlýk, zina, iftira vs. diðer kötü hallerden uzak olmasý, karþýlýklý iliþkilerde âdâba dikkat olunmasý emredilir (el-Mümtehine, 60/12).
Kur´âna dayalý devlet anlayýþýnda, þurânýn önemli bir yeri vardýr. Ýyi müslümanýn Allah´a güvenen, kötülüklerden sakýnan, hakkýný savunan ve gerektiðinde müþavere eden kimse olduðu belirtilir (eþ-Þurâ, 42/36-39)
Ýslâm siyâset anlayýþýnda, ilâhi hukukun düþmanlarýyla ittifâk akdetmek ve bir kere harp ilân edildikten sonra onlara gevþeklik göstermek yoktur (en-Nisâ, 4/138-139; Muhammed, 47/4).
Ýslâmi devlette, farklý dini inançlara sahip olmak, vatandaþlarýn hakkýdýr:
"Dinde zorlama yoktur. Þüphesiz imân ile küfür apaçýk meydana çýkmýþtýr" (el-Bakara, 2/256).
Ýslâm siyâset anlayýþýnda, baþka inançta olanlara en uysal bir tarzda konuþulur: "(Ýnsanlarý) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öðütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel yol hangisiyse onunla yap..." (en-Nahl, 16/125).
Ýslâm siyâseti, birbirine düþman sýnýf ve kast sistemini kabul etmez. Bunun ilâhi kanunlara karþý gelenlere verilen bir çeþit ceza olduðunu açýklar:
"O, sizi (ey Peygamberin ümmeti) yer (yüzün)´ün halifeleri yapan, sizi, size verdiði þeylerde imtihâna çekmek için kiminizi derecelerle kiminizin üstüne çýkarandýr. Þüphe yok ki, Rabbin, cezasý pek çabuk olandýr. " (el-En´âm, 6/165). Her ne kadar farklý milletler ve kabileler varsa da, bunlarýn fiziki menþeileri birbirinin aynýdýr.
Ýslâm devlet anlayýþýnda asâlet, belirli bir aile, ýrk, kabile ve millete ait deðildir. Asâlet; kiþinin karakterinde, hal ve gidiþinde asil olmasýyla mümkündür:" Ey insanlar! Þüphesiz biz sizi bir erkekle bir diþiden yarattýk. Sizi birbirinizle tanýþasýzýn diye, milletlere, kabilelere ayýrdýk. Þüphesiz ki, sizin Allah nezdinde en þerefliniz, takvâca en ileride olanýnýzdýr..." (el-Hucurât, 49/13).
Onun içindir ki, Hz. Peygamber, kendi halasýnýn kýzýný, kölelikten âzâd edilmiþ olan Zeyd b. Hârise´ye vermiþ; kölelikten âzâd edilmiþ birinin oðlunu Kureyþ asillerinin de içinde bulunduðu bir orduya komutan yapmýþtýr. Yine Ýslam Peygamberi, her türlü imkana sahip olduðu halde, en fakir bir kimse gibi hayat sürmüþ, mazlum ve yoksulun refâhýndan baþka bir þey düþünmemiþtir.
Ynt: Siyaset By: Hryþ Date: 24 Mart 2010, 12:48:12
günümüz siyaseti devlet yönetme sanatý deðilde yalan dolan,entrika vs. sanatý desek daha yerinde bir tabir olur heralde (iþini hakkýyla yapan istisna azýnlýk hariç tabi)
radyobeyan