Sihir By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:19:42
SÝHÝR
Ýnsana yönelik olarak tabiat üstü gizli güçlerin yardýmý ve aracýlýðýyla belli bir maksadý gerçekleþtirmek ve belli bir gayeye ulaþmak için uygulanan ve etkili olduðu kabul edilen eylem; bir þeyin veya olayýn gerçek hüviyetinden uzak olarak baþka bir halinin gösterilmesi.
Sihir, Ýslâm´ýn kesin olarak yasaklayýp reddettiði bir inanç ve iþlem olup tabiat kuvvetleriyle insanlara bir takým etkilerin yapýldýðý söylenen ilkel bir anlayýþ ve olgudur. Tevhid inancýnýn insanlarýn hayatýndan uzak kaldýðý dönemlerde toplumlarýn ilkel inançlara saplanmasýyla ve özellikle totem inancýnýn yaygýn olduðu kitleler arasýnda çeþitli göz boyama yollarýyla yapýlan sihir, eski Ýran, Çin, Mezopotamya, Arap yarýmadasý, Mýsýr ve Hindistan´da rastlanan bir meslek haline getirilmiþtir. Allah inancýnýn ve saðlam düþüncenin zayýfladýðý dönemlerde daha çok rastlanan bir olay olan sihir, bazý toplumlarda dinî törenlere bir inanç haline getirilmiþ ve Allah´ýn kudreti unutularak bir çok sihirbaz ve kâhinin sözleri geçerli kýlýnmýþtýr. Ýslâm´ýn sihirbaz ve kâhinleri kýnamasý, insanlarý basit inanç ve düþüncelerle oyalayýp onlarý gerçek Allah inancýndan uzaklaþtýrarak ilkel ve akýl dýþý anlayýþlara sürüklemelerini engellemek içindir.
Genellikle Ýslâm alimleri sihri þu kategorilere ayýrmýþlardýr. Birincisi; tapýnmaya ve yýldýzlarýn etkisine dayandýrýlan ve týlsým adý verilen daha çok Keldanilerin yaptýðý sihir. Hz. Ýbrahim (a.s) bu inanç ve anlayýþ ile mücadele vermek ve yýldýzlara tapýnan bu insanlarý hidayete davet etmek üzere gönderilmiþtir. Ýkincisi; ruh çaðýrma, ipnotizma ve benzeri yollarla insana etkili olduðu kabul edilen sihir. Bu sihri yapanlar insanlarý öldürmek ve diriltmek marifetlerinin olduðunu baþkalarýna telkin ile kabul ettirirler. Üçüncüsü, Ervah-ý arziyye denilen yer yüzündeki cinlerin gizli kuvvetlerinden yararlanarak yapýldýðý ileri sürülen sihir. Genellikle cincilik olarak halk arasýnda yayýlan ve cahil kimselerin itibar ettiði bir kandýrmacadan ibarettir. Dördüncü çeþit sihir ise; herhangi bir olaðanüstü yönü olmayan, sadece insanlarýn idraklerini bir an için yanýltarak yapýlan bir göz boyamadan ibaret olan sihirdir. Buna daha çok illüzyon denir. Beþinci sihir yolu da; olaðan üstü iþler yaptýðýna inanýlan çeþitli aletlerle yapýlan sihirdir. Ýnsanlar bu aletlerin özelliklerini bilmedikleri için, bunlarýn bir el marifetiyle kullanýlmasýyla olaðan üstü iþlerin becerildiði intibaýný vermektedir. Hz. Musa´ya karþý içine cýva doldurulmuþ hortum gibi bazý iplerin sýcak bir alana býrakýlmasý sonunda cývanýn genleþmesiyle iplerin yýlan gibi kývrýldýðý görülmekte ve bu hortumlarýn yýlana çevrildiði iddia edilerek insanlar aldatýlmaktadýr. Bu gibi oyunlar her zaman var olagelmiþtir. Altýncý sihir oyunu da; çeþitli ilaçlarýn ve kokularýn kullanýlmasýyla yapýlan sihirdir.
Bu gibi ilaç ve maddelerin kimyevî özelliklerini bilmeyen kitleler sihirbazýn iþ becerdiðine inanýrlar. Yedinci sihir çeþidi de; Ýsm-i A´zam´ý bildiðini insanlara kabul ettirerek karþýsýndakileri psikolojik baský ile cezbetmek suretiyle yapýlan etkileþimle ortaya çýkarýlan sihirdir.
Bu, insanlarý kandýrmakta baþka bir þey deðildir. Diðer bir sihir çeþidi de insanlarýn gizli ve bilinmeyen yönlerini sahtekar ve gammazlarýn yardýmýyla öðrenen ve bu gizli yönlerini bildiklerini onlara ispatladýðýný söyleyenlerin yaptýðý sihirdir. Bu da insanlarý aldatýp birbirine düþüren, birbirlerinin aleyhine kýþkýrtan ve aralarýný bozan bir hokkabazlýktan baþka bir þey deðildir.
Bütün bunlara bakýldýðýnda sihir, hayal olan þeyleri gerçekmiþ gibi göstermek suretiyle insanlar üzerinde aldatýcý bir tesir oluþturmaktan ibaret bir olaydýr. Buna raðmen bir gerçek yönünün olduðu ve hakikaten etki yaptýðý kabul edilmektedir. Bakara süresindeki (2/102.) âyet bunun bir gerçeklik payýnýn olduðunu haber vermektedir. Ama ne olursa olsun Ýslâm, sihri yasaklamýþ, haram saymýþ ve buna inananlarý, kâfir kabul etmiþtir.
"Abdullah b. Ömer (r.a) þöyle diyor: "Bir gün iki kiþi Rasûlüllah (s.a.s)´in huzuruna geldi. Bunlardan birisi, yaptýðý konuþmayla cemaati hayrete düþürdü. Rasûlüllah (s.a.s), "Öyle konuþma vardýr ki; sihir gibidir, insaný büyüler" buyurdu". Daha sonra þöyle diyor: "Bir gün böyle güzel bir konuþmayý baþka bir kimse Halife Ömer b. Abdülaziz (r.a)´in huzurunda yaptý. Herkes bu konuþmadan sanki büyülendi. Halife bu olay üzerine: "Bu tip konuþmalar sihir gibidir, ancak helaldir" dedi.
Kurtubî ise; "Sihir, hile ile bir þeyi örtmektir. Çünkü sihirbazlar hile ile bir takým þeyler yaparak sihir yapýlan kimseye, bazý þeyleri olduðundan farklý gösterir. Serabýn uzaktan su görünmesi gibi, sihir de gerçek dýþýdýr" demektedir.
Allah Teâlâ þöyle buyuruyor: "Þeytanlarýn, Süleymanýn mülk (ü saltanat ve nübüvveti) aleyhinde uydurup takip etlikleri þeylere (yalanlara) uydular. Halbuki Süleyman asla kâfir olmadý. Fakat o þeytanlar kafirlerdir ki insanlara sihri (büyücülüðü) ve Bâbil´deki iki meleþe, Hârut ve Mârut´a indirilen þeyleri öðretiyorlardý. Halbuki onlar (o iki melek); "Biz ancak imtihan için gönderilmiþizdir, sakýn (sihir, büyü yapýp da) kâfir olma"demedikçe, hiç bir kimseye (sihir) öðretemezlerdi. Ýþte onlardan (o iki melekten koca ile karýsýnýn arasýný ayýracak þeyler öðrendiler. Halbuki (sihirbazlar) Allah´ýn izni olmadýkça onunla hiç bir kimseye zarar verecek deðillerdir. Onlar ise kendilerini zarara sokacak, onlara fayda vermeyecek þeyleri öðreniyorlardý. Andolsun, onlar muhakkak biliyorlardý ki onu (sihri) satýn alan (ona revac veren) kimsenin ahiretten hiç bir nasibi yoktur. Onlarýn kendilerini cidden ne kötü þey mukabilinde satmýþ olduklarýný bilmiþ olsalardý.
Eðer onlar (yahudiler, Peygambere ve Kur´an´a) iman edip de (sihir yapmak gibi günahlardan) sakýnmýþ olsalardý, Allah katýnda (kazanacaklarý) sevab, (haklarýnda) elbet daha hayýrlý olurdu. Eðer bunu bilselerdi" (el-Bakara, 2/102-103).
Yahudiler, Hz. Süleyman devrinden kalma sihirle ilgili rivayetlere uydular. Oysa Hz. Süleyman sihirbaz deðildi. Þeytanlar ise insanlara vesvese veriyorlardý ve sihri onlara öðretiyorlardý. Sihir iyice yaygýnlaþtý. Allah (c.c) bunun üzerine Bâbil´e, melek tabiatlý Hârut ve Mârut´u gönderdi. Bazý yahudi büyükleri bunlara uydular. Hârut ve Mârut sihri, kötü gayelerle kullanmak için deðil, sihir ile mucize arasýndaki farký anlayabilmeleri için öðretiyorlardý ve öðretmeden önce de onlarý ikaz ediyorlardý. Ancak onlarýn ikazlarý, sihri öðrenmek isteyenler tarafýndan dikkate alýnmadý ve onu kötü gayeleri uðrunda kullanmaya baþladýlar.
Görüldüðü gibi âyette; "Halbuki Süleyman asla sihir yapmadý " yerine, "Halbuki Süleyman asla kâfir olmadý" buyuruluyor. Bu da sihrin kötü ve çirkinliðini göstermektedir. Burada küfürden gaye, sihirdir. Ayrýca âyette "sihir" yerine "küfür" kelimesinin kullanýlmasý, müfessirlerce halký sihirden nefret ettirmek ve insaný küfre götürebilecek günahlardan olduðunu belirtmek içindir. Hârut ile Mârut´un sihir öðrettiði kiþilere; "Biz ancak imtihan için gönderilmiþizdir sakýn (sihir, büyü yapýp da) kâfir olma" diye ikazda bulunmalarý, sihrin küfre götüren sebeplerden olduðunu göstermektedir.
Rasûlüllah (s.a.s)´da bir hadislerinde sihrin büyük günahlardan ve helak edici yedi þeyden biri olduðunu belirtmiþlerdir. Yine Rasûlüllah (s.a.s); "Bir düðüme üfüren sihir yapmýþ olur. Sihir yapan da þirke girer" (Nesâi, Tahrimüd-Dem, 19) buyurmuþlardýr.
Kur´an-ý Kerim´de müslümanla sihirbazlarýn þerrinden sýðýnmalarý âyetle öðretilmiþtir: "Düðümlere nefes eden büyücülerin þerrinden Allah´a sýðýnýrým" (Felâk, 113/4).
Ehl-i sünnet alimlerinin çoðunluðu sihrin varlýðýnýn ve tesirinin bulunduðunu belirtmiþlerdir. Mu´tezile ise sihrin gerçekte olmadýðýný, onun bir aldatma ve saptýrma ile el çabukluðu olduðunu belirtmiþlerdir.
Ulemanýn çoðunluðu sihri öðretme ve öðrenmenin haram olduðu hususunda ittifak etmiþlerdir. Çünkü Kur´an-ý Kerim sihri kötülemiþ ve küfür olduðunu bildirmiþtir. Fahreddin er-Râzî ve Âlûsî ile bazý âlimler sihr öðrenmekte fayda olduðunu söylemiþlerdir. Bunlar da sihri bilmek suretiyle mucize ile arasýndaki farkýn anlaþýlabileceði görüþünden hareket ederek bu hükme varmýþlardýr.
Selef, sihirbazýn öldürülmesinin farz olduðunda ittifak halindedir ve bazý Selef âlimleri Rasûlüllah (s.a.s)´ýn: "Her kim falcýya, gaipten haber verene ve sihirbaza giderek onlardan bir þey sorar, söylediklerine inanýr ve tasdik ederse kâfir olur" (Tirmizi, Tahare, 102; Ýbn Mace, Tahare, 122) hadisini delil getirerek, sihirbazýn kâfir olduðunu belirtmiþlerdir.
Ý.mam Ebu Hanife´ye göre sihirbazýn küfrüne hüküm verilerek, tevbe etmesine dahi lüzum görülmeden öldürülmesi mübahtýr. Ýmam-ý Þafii´ye göre, sihrinden dolayý sihirbazýn küfrüne hüküm verilmez. Sihriyle bir müslümaný öldürmeye kalkarsa öldürülür. Ýmam Mâlik´e göre müslüman sihirbaz, sihir yaptýðý takdirde kâfirdir ve öldürülür. Ehl-i kitaptan ise öldürülmez. Ýmam Ahmed b. Hanbel´e göre de, sihirbaz sihriyle adam öldürse de öldürmese de küfrüne hükmedilir. Ehl-i kitaptan olanlar, müslümana zarar vermedikçe, öldürülmezler. Ýbn-i Sücca ise "Sihirbazlarla ilgili hükümler, mürtedlerle ilgili hükümler gibidir" der. Yani üç defa aralýklý olarak tevbeye davet edilir, bu arada yaptýðý iþin kötülüðü anlatýlýr; tevbe etmediði takdirde öldürülür.
Buna göre sihir vardýr ve tesir edicidir demek mümkündür. Kim Kur´an yolunu terkederek sihir ve benzeri yollardan birine girerse, Allah (c.c)´ýn rahmetinden uzaklaþýr ve kâfir olur.
Þâmil ÝA
Ynt: Sihir By: Hryþ Date: 24 Mart 2010, 12:41:47
sihir,büyü muska gibi islamýn haram kýldýðý þeyler malesef toplumumuzda özellikle de bayanlar tarafýndan ilgi gören konular ,toplumu bilinçlendirmek adýna alimlerin medya aracýlýðýyla etkili olacaðýný düþünüyorum, malum okuma alýþkanlýðý olmayan ülkemiz dünya sýralamasýnda baya gerilerde sayýyor.
radyobeyan