Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Siccil By: armi Date: 22 Mart 2010, 17:05:15
SÝCCÎL




Farsçada taþ anlamýna gelen "seng" ile çamur ve toprak anlamýna gelen "kil"den terkib olunmuþ seng-kil þeklinde mürekkeb bir kelime. Arabçada "siccîl" þeklinde telaffuz olunmuþtur. Çok piþmiþ sert kiremit gibi çamurdan taþlaþmýþ taþ demektir. Veya taþ ve çamurdan yapýlmýþ taþ demektir. Bu kelime Kamus tercemesi Okyanusta þöyle açýklanýr: "Siccîl, kesek tarzýnda bir çeþit taþa denir. Ve bu "sengu kil" in arapçalaþmýþ olanýdýr. Bundan murad, kumlu çamur ile, piþmiþ olup sonra taþlaþmýþ olan taþtýr. Allah Teâlâ´nýn; "Onlara, siccîlden taþlar atýyorlardý? (el-Fil, 105/4) sözünde geçen siccîl bundandýr.

Arabça "s.c.l"den türemiþ olduðu düþünülünce, siccîl; üzerlerinde inecekleri ve isabet edecekleri þahýslarýn isimleri yazýlý olan taþlardýr. Ayrýca siccîl; kâfirlerin amel defterlerinin ismi olduðu gibi siccîl de azablarýnýn yazýldýðý kitabýn ismi olduðu ifade edilir. Sanki, yazýlmýþ azab cümlesinden taþlarla azablandýrýldýlar, demektir. Taþlar ile azab olunacaklarý, yazýlý olan mahfuz kitabýn hükümlerindendir. Çünkü Allah bu kitabta azablarýný yazdý. Bu takdirde siccîl, irsal anlamýna gelen iscâldendir. Azab, irsal ile tavsif olunur. "Onlarýn üzerine tufaný gönderdik..." (el-A´râf, 7/133) gibi... Ve ersele aleyhim tayran ebabîl. Termihim bi-hicâretin min siccîl...

"Yazýlý olan azab cümlesinden olarak onlara taþlarý atmak iþin Ebabil kuþlarýný gönderdi" demek olur. Böylece siccîl kelimesinin manasýnda azabýn kimin tarafýndan gönderilip yapýldýðý da belirtilmiþ olur.

Bazý âlimler; siccîl kelimesinin su ile dolu büyük kova anlamýna gelen "es-Secl? kelimesinden türediðini, büyük kovadan dökülen su gibi birbiri ardýnca þiddetle atýlan taþlar manasýnda bir istiâre olduðunu söylemiþlerdir.

Siccîl, dünya semasýna da isim olarak verilmiþtir. Ayrýca Cehennemde bir vadinin ismidir ve bu sebeple Cehennemin taþlarýna da siccîl denilir.

Yemen´de Habeþistan hükümdarý adýna vali olan Ebrehe, Ka´be´yi yýkmak için bir iri fil önünde ve 12 fil de arkasýnda olmak üzere büyük bir orduyla hareket etmiþti. Mekke´ye bir konaklýk mesafede bulunan Muðammes´e gelince, Allah Teâlâ, onlarýn üzerine bölük bölük bir takým kuþlar (Ebâbîl kuþlarý) sevketti. Her bir kuþ biri gagasýnda, ikisi de ayaklarýnda olmak üzere taþýdýklarý nohut kadar büyüklüðünde taþlarý -ki bunlar siccîl-çamurdan piþmiþ çok sert taþlar idi bunlarýn üzerine attýlar. Atýlan taþlarýn her biri bir kâfire isabet edip baþýndan girip ötesinden çýkarak onu helâk ederdi. Cenab-ý Allah, kiremitten daha sert çamurdan piþmiþ taþlarý (siccîl´i) Ebabîl kuþlarýna attýrmasý neticesinde onlarýn bedenlerinin delik deþik edilerek kýrýlýp seriliþlerini "asfý me´kül" (yenmiþ ekine) yani hayvanlar ve böcekler tarafýndan yenip çiðnenmiþ, lime lime olup özleri çekilmiþ ekin ve yapraklara benzetmiþtir. Fillerine ve askerlerinin çokluðuna güvenerek önlerinde kendilerine karþý duracak bir kuvvet göremeyerek Beytullah´ý yýkmaya gelen zalim ve maðrur bir orduyu Cenab-ý Hakk bu suretle helâk eylemiþtir.

Allah´ýn fevkalâde ve ibret dolu olan bu fiilini (iþirü) bayaðý bir hâdise olarak gösteren Ebâbil kuþlarýný, sinek; siccîli de cüderî (çiçek hastalýðý) mikroplarýyla te´vil eden, Ebsbil kuþlarýný ve siccîl´i, karinesiz ve gerekçesiz bir þekilde te´vil edenler olmuþtur (Muhammed Abduh, Tefsirû cüz´i amme). Ama genelde bu izah Ýslâm alimleri tarafýndan reddedilmiþtir. Fil süresi Mekkede nazil olmuþ ve Rasûlullah (s.a.s) de, kendisine, "Allah´a iftira ediyor, Kur´an´ý kendi uydurdu, sahir, mecnûn, þair; Kur´an evvelkilerin masallarýdýr (esâtîrül-evvelîn)´´ diyen düþmanlarý karþýsýnda okumuþtur. Rasûlüllah´ýn karþýsýnda bu vak´ayý müþahede etmiþ pek çok yaþlý kimse de hayatta bulunuyordu. Eðer bir takým sürü sürü kuþlarýn Ebrehe ordusu üzerine attýklarý bu taþlar ve onlarýn bu sebeple helâk olmalarý, yalan veya naklediliþi zayýf olsaydý, bu hâdiseyi görmüþ olan Hz. Peygamber´in düþmanlarý; "Hayýr, yalan söylüyorsun, böyle bir þey olmadý!" diye karþý çýkarlardý. Asla böyle diyen ve karþý çýkan olmadý. Fil süresinde anlatýlan ve tarihlerde Fil vak´asý diye anýlan bu olay Peygamberimizin doðumundan 50 gün önce vukû bulmuþtur. O halde bu vak´a Peygamberimizin irhaslarýndandýr. O´nun dünyaya geleceðine ve bi´setine bir hazýrlýk ve onun þeref ve büyüklüðüne bir iþaret idi.

Rivayetlerde bu taþlarýn mercimek veya nohut kadar, mercimekten büyük, nohuttan küçük veya fýndýk kadar olduðu belirtilmiþtir (Ýbn Kesîr, Tefsir, V, 551; Elmalýlý, Hak Dini, IX, 6106).

Ebrehe´nin ordusu üzerine gönderilen kuþlarýn bireri aðzýnda, ikisi de ayaklarýnda olmak üzere üçer taþ taþýdýklarý ve kime isabet ettiyse baþýndan girip ötesinden çýktýðý ve o þahsý, yenik ekin gibi, delik deþik ettiði nakledilmiþtir (Elmalýlý, a.g.e., IX, 6106).

Ebû Nuaym´ýn Nevfel b. Ebî Muaviye ed-Deylemî´den rivayet ettiðine göre demiþtir ki:

"Ben ashab-ý file atýlan taþlarý gördüm. Nohut kadar ve mercimekten büyük, bir sýrça kýrýðýyla ayrýlmýþ, sanki bir zafar boncuðu gibi idi" der.

Ýbn Abbas ise fýndýk büyüklüðünde olduðunu söyler. Ýbn Merdüye´nin rivayetinde koyun gübresi kadar olduðu söylenir.

Keþþâf Tefsirinde, Ýbn Abbas´ýn bu taþlardan birazýný Ümmü Hânî´nin evinde bir ölçek kadar, zafar boncuðu gibi bir kýrmýzýlýkta olarak görmüþ olduðunu bildirir (Elmalýlý, a.g.e., 6106-6107).

Allah Teâlâ, Fîl vak´asýndan yüzlerce sene önce Lüt kavmini helâk ederken "siccîl"i onlarýn üzerine de attýrmýþtý.

Allah Teâlâ, iman etmedikleri ve livata (homoseksüellik) gibi çok kötü ahlaksýzlýk ve hayasýzlýðý terk etmedikleri için Lût (a.s)´ýn kavmini helâk ediþini Kur´an-ý Kerim´de þöyle anlatýr:

"Azab emrimiz gelince onlarýn memleketinin altýný üstüne çevirdik ve tepelerine çamurdan piþirilmiþ, istif edilmiþ (siccîlin mendûd) yaðdýrdýk ki, bunlar Rabbi´nin katýnda hep damgalanmýþlardý (her taþýn nereye ve kime isabet edeceði takdir olunmuþtur. Onlar (o taþlar ve memleketler) zâlimlerden uzak deðildir" (Hûd, 11/82-83). Böyle hâdiseler tabiatta geliþigüzel meydana gelen ve rastgele tesadüf edilen olaylar deðildir.

Yüce Allah´ýn ahlaksýz ve kötülere dilediði vakit vereceði siccîl yaðdýrmasý gibi çeþitli þekillerde vukua gelen musîbet ve azablarý vardýr. Lût kavmine gönderilen bu taþ (siccîl) azabý Hicr süresinde bazý açýklayýcý açýlardan tekrarlanarak bunda fikir ve firaseti bulunanlar ve aklý baþýnda olanlar ve müminler için ibret ve dersler olduðu zikredilmiþtir (el-Hicr, 15/73-77).

 


radyobeyan