Seyyie By: armi Date: 22 Mart 2010, 16:49:01
SEYYÝE
Kötülük, kötü iþ manâsýna gelen bir Kur´anî terim. Seyyie, iyilik, güzellik manâsýna gelen "hasene" kelimesinin karþýtýdýr. Buna "Seyyie" veya "efal-i seyyie" denir.
Seyyie kelimesi Kur´an-ý Kerim´de, zýd anlamlýsý olan "hasene" kelimesi ile birlikte kullanýlýr:
"Kim bir iyilik (hasene) yaparsa, ona o yaptýðýnýn on misli sevap vardýr. Kim de bir kötülük (seyyie) yaparsa, sadece onun dengiyle cezalandýrýlýr, onlar haksýzlýða uðratýlmazlar. " (el-En´âm, 6/160).
Burada "hasene" ve "seyyie" akýl ve þeriat ölçüsüne göre deðerlendirilmiþtir.
Bir de insan tabiatý ölçü alýnarak deðerlendirilmesi vardýr. Yani insan tabiatýnýn hafif veya aðýr kabul etmesine göre deðerlendirilir. Bunun için þöyle buyurulur:
"Onlara bir iyilik (hasene) geldiði zaman, "Bu bizimdir" derler. Kendilerine bir kötülük (seyyie) ulaþýrsa, Musa ve onunla beraber olanlarý uðursuz sayarlardý" (el Araf; 7/131).
Seyyie, "kýtlýk" manâsýna da kullanýlmýþtýr. Bu durumda hasene de "bolluk" manasýnadýr:
"Sonra kötülüðü (kýtlýðý) deðiþtirip yerine iyilik (bolluk) getirdik" (el-A´râf, 7/95).
Seyyie, bazan "azab? manasýnda da kullanýlmýþtýr. Dolayýsýyla hasene azabsýz, rahat yaþamak manâsýna gelmektedir:
"Senden iyilikten önce kötülüðü (azabý) acele istiyorlar" (er-Ra´d, 13/6).
Kök ve manâ itibariyle seyyie kelimesiyle ilgili olan sû, sev", "sev´e" kelimeleri ve ayný kökten fiil olarak türetilmiþ olan "sâe" kelimesi de Kur´an ve hadiste kullanýlmaktadýr.
Bunlardan "sû" kelimesi gerek dünya, gerek ahirete ait iþlerde insana gam ve keder veren þeylere denir. Türkçe tam karþýlýðý "kötü"dür. Meselâ mal kaybetmek, bir yakýnýný kaybetmek kötüdür, kötü bir iþtir ve bunlar sû kelimesiyle ifade edilir. Bunun karþýtýda hüsn´dür. Hadis-i þerifte:
"Allahým, kötü (sû) ahlâktan sana sýðýnýrým " (Ebû Davûd, Vitr, 32) buyurulur.
"Sû" kelimesi Tâhâ süresi 20-22. ve Kasas süresi 31. âyetlerinde kusurlu, hastalýklý manasýna kullanýlmýþtýr. Musâ (a.s)´in yed-i beyzâ (beyaz el) mucizesinden bahseden bu âyette;
"Elini yanýna sok, bir kusur (hastalýk) olmadan, ayrý bir mûcize olarak bembeyaz bir durumda çýksýn" (Tâhâ, 20/22) buyurulur. Mamafih burada sû kelimesinin baras-alaca hastalýðý manâsýna geldiðini söyleyenler de olmuþtur.
"Sûâ"ise kötü olan þey manâsýna gelmektedir. Bunun karþýtý ise "hüsnâ´dýr. Sûâ kelimesi "Sonra kötülük edenlerin akýbeti çok kötü oldu" (er-Rûm, 30/10) âyet-i kerimesinde bu manâdadýr.
"Sev" kelimesi þer ve insanýn baþýna gelebilecek her felâket manâsýný ifade eder. "Bedevîlerden kimi var ki verdiðini angarya sayar ve sizin baþýnýza belâlar gelmesini gözetler. O kötü belâ (þer, hezimet, felâket) onlarýn baþýna gelsin" (et-Tevbe, 9/98).
Bunun müennesi olan Sev´e kelimesi Kur´ân-ý Kerim´de avret yeri (Tâhâ, 20/121) ve ceset (Mâide, 5/31) manâlarýna gelmektedir.
Ayný kökten türeyen Sâe fiili, hoþlanýlmayan iþ yapmak, kemlik, kötülük etmek manâsýnadýr. Fiilin malûm siðasýnýn kullanýldýðý A´râf süresi 177. ayetinde "kötü oldu" meçhûl siðasýnýn kullanýldýðý mülk süresi 27. âyetinde "kötüleþti" manâsýnadýr. Bu son ayette kötü olmanýn yüze nisbeti kötülüðün tesirinin yüzde belirmesi sebebiyledir.
Yine fiilin meçhûl siðasýyla bulunduðu Hûd süresi 77. Âyetinde "kaygýlandý" manâsýna gelmektedir. Ayný fiilin ziyade babtan gelen siðasý "istâe" kötü gördü, kötüye yordu (Ebû Davûd, Sünnet, 8; Ýbn Hanbel, 5/44) tiksindi, müteessir olup gücendi manâlarýna gelir (Mecdüddin Muhammed b. Yakûb Firûzâbâdî, Besair-u Zevi´t-Temyiz, III, 288.
radyobeyan