Ýslam Tarihi
Pages: 1
Necran heyeti Medine de By: sumeyye Date: 21 Mart 2010, 16:04:33
Necran Heyeti Medine´de


Necran heyeti Medine´ye gelince sefer elbiselerini üzerlerinden çýkardýlar, [25] Yemen bürüdü diye anýlan ipekli elbiselerini, [26] cübbelerini giyinip ipek ridalarýný örtündükten, [27] altýndan yüzüklerini takýndýktan sonra, elbiselerinin eteklerini yerde sürüyerek[28] ikindi namazý vaktinde[29] Mescide girdil er. [30]

Peygamberimiz Aleyhisselama selam verdiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam onlarýn selamlarýna karþýlýk vermedi. [31] Uzun müddet kendileriyle konuþmadý. [32]

Temsilciler, kendilerine mahsus namazýn vakti gelince, [33] Peygamberimiz Aleyhisselamýn mescidinde namazlarýný kýlmaküzere ayaða kalktýlar. [34]

Müslümanlardan bazýlarý onlara engel olmak istediler. [35]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Býrakýnýz onlarý kendi hallerine!" buyurdu. [36]

Necranlýlar doðuya doðru yönelerek namaz kýldýlar. [37]

Bundan sonra, Necran temsilci heyeti, eskiden tanýdýklarý Hz. Osman´la Abdurrahman b. Avf´a git tiler.

Onlarý, Muhacirlerle Ensardan bazýlarýnýn bulunduklarý bir mecliste buldular ve:

"Ey Osman! Ey Abdurrahman! Peygamberiniz bize yazý yazdý.

Biz de, onun davetine icabet ederek geldik, yanýna gidip kendisine selam verdik. Fakat o selamýmýza karþýlýk vermedi.

Gündüzün, uzun müddet kendisiyle konuþmaktan men ve mahrum edildik.

Sizin bu husustaki görüþünüz nedir? Geri dönüp gitmemizi uygun görür müsünüz?" dediler.

Hz. Ali de oradaki cemaatin içinde idi.

Hz. Osman´la Abdurrahman b. Avf, Hz. Ali´ye:

"Ey Ebu´l-Hasen! Bu cemaat hakkýnda sen ne görüþtesin?" diye sordular.

Hz. Ali, Hz. Osman´la Abdurrahman b. Avf´a:

"Ben bunlarýn üzerlerine giydikleri þu etekleri sýrmalý elbiselerini býrakýp sefer elbiselerini giydikten sonra Resûlullah Aleyhisselamýn yanýna dönmelerini uygun görürüm" dedi. [38]

Hz. Osman, onlara:

"Bu, sizin þu elbiseniz yüzündendir!" dedi.

O gün Necran temsilcileri konak yerlerine döndüler. Ertesi günü, üzerlerinde ruhban elbiseleri olduðu halde geldiler. [39]

Peygamberimiz Aleyhisselama selam verdiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam da onlarýn selamlarýna karþýlýk verdi. [40]

Sonra da:

"Beni hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki; bana ilk geliþlerinde Ýblis (Þeytan) onlarýn yanlarýnda bulunuyordu!" buyurdu. [41]

Peygamberimiz Aleyhisselam, kendisiyle konuþan Necran Hýristiyan bilginlerinden ikisini; [42] Seyyid (Eyhem)´le Akîb´i[43] Ýslâmiyete davet etti. [44]

Onlara:

"Müslüman olunuz!" buyurdu.

Onlar:

"Biz eskiden beri Müslümanýz!" dediler. [45]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Siz yalan söylüyorsunuz! [46] Ýsterseniz, Müslüman olmanýza engel olan þeyleri size haber vereyim!" buyurdu.

Onlar:

"Haydi getir, bildir bakalým onlarý!" dediler. [47]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sizin Allah´a oðul isnad etmeniz, haça tapmanýz, domuz eti yemeniz, [48] içki içmeniz[49] sizi Ýslâmiyetten men etmiþ ve ediyor!" buyurdu. [50]

Necranlý Hýristiyan bilginleri sözü uzatýyorlar, çoðaltýyorlar ve Ýsa Aleyhisselam hakkýndaki inançlarýný savunmaya çalýþýyorlardý: [51]

"O, Allahtýr!" diyorlar ve þöyle söylüyorlardý:

"Çünkü o ölüyü diriltirdi, hastalarý iyileþtirirdi, gaybdan haber verirdi, çamurdan yaptýðý kuþ heykeli ni üfleyip canlandýrýrdý.

O, Allah´ýn oðludur. Çünkü, onun bilinen bir babasý olmamýþtýr.

O beþikte konuþmuþtur! Bunu kendisinden önce hiç kimse yapamamýþtýr!

O, üçün üçüncüsüdür! Çünkü Allah, ´Yaptýk!1, ´Emrettik!´, ´Yarattýk!´, ´Hükmettik!´ diyor.

Eðer Allah Bir olsaydý, Yaptým!´, ´Hükmettim!´, Yarattým!´ derdi.

O halde, Allah üçtür Allah, Ýsa ve Meryem´den ibarettir!" diyorlardý. [52]

E bu Harise:

"Ya Muhammedi Ýsa hakkýnda sen ne dersin?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"O, Allah´ýn kulu ve resûlüdür!" buyurdu.

E bu Harise:

"Ey Ebu´l-Kâsým! Yüce Allah, senin dediðin gibi demiyor, þöyle þöyle diyor!" dedi. [53]

Temsilcilerin en üstünü olan kiþi de:

"Sen ona ne için ´kuldur´ diyerek hakaret ediyorsun?!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet! O, Allah´ýn kuludur! Meryem´e ilkâ ettiði kelimesidir!" buyurdu.

Necran temsilcileri kýzdýlar

"Biz senin dediðini kabul etmeyiz! O, Allahtýr! Öyle deðilse, haydi söyle, onun babasý kimdir?!" dediler. [54]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Siz, sýfatlarý babasýnýn sýfatlarýna benzemeyen bir oðul olamayacaðýný biliyorsunuz deðil mi?" diye sordu.

"Evet!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sizler, Rabbimizin hiç ölmeyen, diri, Ýsa´nýn ise fani olduðunu biliyorsunuz deðil mi?" diye sordu.

Hýristiyan temsilcileri:

"Evet!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Sizler, Rabbimizin kendi Zâtýyla kâim olduðunu ve herþeyi koruduðunu, rýzýklandýrdýðýný biliyor sunuz deðil mi?" diye sordu.

Hýristiyan temsilcileri:

"Evet!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Ýsa bunlardan herhangi birþeye malik bulunuyor mudur?" diye sordu.

Hýristiyan temsilcileri:

"Hayýr!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Hiç þüphe yok ki, Ýsa´ya ana rahminde dilediði gibi suret veren Rabbimiz Allahtýr.

Yemeyen, içmeyen Rabbimiz Allahtýr!

Sizler Ýsa´ya annesi (Meryem)´in herhangi bir kadýnýn hamile kaldýðý gibi hamile kaldýðýný, sonra onu herhangi bir kadýnýn çocuðunu doðurduðu gibi doðurduðunu, sonra onun bir çocuðun emzirilmesi gibi emzirilip beslendiðini, sonra yiyip içtiðini, iþediðini biliyorsunuz deðil mi?" diye sordu.

Hýristiyan temsilciler

"Evet!" dediler.

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Hal böyle olduðuna göre, iddia ettiðiniz gibi Ýsa nasýl Allah veya Allah´ýn oðlu olabilir?!" buyurunca, Necran Hýristiyan temsilcileri susakaldýlar. [55]

Yüce Allah, onlarýn sözleri ve üzerinde ihtilafa düþtükleri herþeyleri hakkýnda indirdiði âyetlerde[56] þöyle buyurdu:

"Elif Lâm Mim. Allah o Allahtýr ki, Kendisinden baþka hiçbir ilah yoktur. Diridir, Zâtýyla kâimdir.

O, Kitabý hak ve önündekileri de tasdik edici olarak indirdi.

Daha önce de insanlara doðru yolu göstermek üzere Tevrat ile Ýncil´i indirmiþti.

Bir de, hak ile bâtýlý ayýrt eden Furkan (Kurbân)´! indirdi.

Allah´ýn âyetlerini tanýmayanlar (var ya)! Onlar için pek çetin bir azap var!

Allah, kudretiyle herþeye üstün gelen intikam sahibidir!

Þüphe yok ki, ne yerde, ne de gökte hiçbir þey Allah´a gizli kalmaz!

Dölyataklarýnda sizi ve herkesi dilediði gibi tasvir eden, O´dur!

O´ndan baþka hiçbir ilah yoktur!

O, kudretiyle herþeye üstün gelen ve her yaptýðýný yerli yerince yapandýr!

(Ey Resûlüm!) Sana Kitabý indiren O´dur!

Ondan bir kýsým âyetler muhkemdir ki, bunlar Kitabýn anasý, temelidir.

Diðer bir kýsmý da müteþâbihlerdir.

Amma kalblerinde eðrilik bulunanlar, sýrf Müslümanlarý saptýrmak ve kendi keyiflerine göre tevilini aramak için onun müteþâbih olanlarýnýn ardýna düþerler.

Halbuki, onun te´vilini ancak Allah bilir!

Ýlimde yüksek payeye erenler ise: ´Biz ona inandýk, hepsi Rabbimizdendir!´ derler.

Bunlarý, temiz ve salim akýllýlardan baþkasý düþünemez!

(Onlar derler ki:)

Ey Rabbimiz! Bizi doðru yola erdirdikten sonra, kalblerimizi haktan saptýrma!

Bize Kendi katýndan bir rahmet ver!

Þüphesiz ki, baðýþý en çok olan Sensin Sen!

Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen (vukuunda) hiçbir þüphe olmayan bir günde insanlarý toplayacak olansýn!

Þüphesiz ki, Allah verdiði sözden caymaz!

O küfredenler (var ya)! Onlarýn ne mallarý, ne evlatlarý Allah yanýnda onlarý hiçbir þeyden asla kur taramaz!

Ýþte onlar, (evet!) onlar; ateþ (Cehennem)´in yakacaðýdýr!

Onlarýn gidiþi, týpký Firavun hanedanýnýn ve onlardan önce gelenlerin gidiþi gibidir!

Onlar, Bizim âyetlerimizi yalanladýlar da, Allah da kendilerini günahlan yüzünden yaka I ayý verdi!

Allah, cezasý pek çetin olandýr!

(Ey Resûlüm!) O küfredenlere de ki:

´Yakýnda maðlup olacaksýnýz ve toptan Cehenneme sürükleneceksiniz!´

O, ne kötü yataktýr!

Karþýlaþan iki cemiyet hakkýnda sizin için muhakkak bir ibret vardý.

Onlardan bir cemiyet Allah yolunda dövüþüyordu, diðeri ise kâfirdi.

Onlar, öbürlerini (Müslümanlarý) dýþ gözleriyle kendilerinin iki katý olarak görüyorlardý.

Allah kimi dilerse onu yardýmýyla destekler.

Þüphe yok ki, bunda, kalb gözleri açýk olanlar için kesin bir ibret vardýr!

Kadýnlara, oðullara, yýðýn yýðýn biriktirilmiþ altýn ve gümüþe, salma ve güzel atlara, (deve, sýðýr, davar gibi) hayvanlara, ekinlere karþý aþýrý sevgi insanlar için bezenmiþ, süslenmiþtir.

Bunlar dünya hayatýnýn geçici birer faydasý dýr

Allah´a gelince, nihayet dönüp varýlacak yerin bütün güzelliði O´nun katýndadýr.

(Ey Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha hayýrlýsýný haber vereyim mi?

Takvaya (Allah´ýn buyruklarýný yerine getirmek, yasakladýklarýndan sakýnmak mutluluðuna) erenler için, Rableri katýnda, altlarýndan ýrmaklar akan cennetler-ki, orada temelli kalýcýdýrlar-herþeyden temi zlenmiþ zevceler, Allah´tan da bir rýza, hoþnutluk vardýr.

Allah kullarýný hakkýyla görendir.

O takvaya erenler ki, onlar: ´Ey Rabbimiz! Biz iman ettik, artýk bizim günahlarýmýzý yarlýða ve bizi o ateþin (Cehennemin) azabýndan koru!" diyenlerdir.

Sabreden (karþýlaþtýklarý güçlüklere göðüs gererek katlananlardýr.

Ýmanlarýnda gerçek olanlardýr

Allah´a itaatle boyun eðenlerdir.

Ýnfak edenlerdir.

Seherlerde Allah´tan yarlýganmak dileyenlerdir!

Allah, þu hakikat; Kendisinden baþka hiçbir ilah olmadýðýný, adaleti ayakta tutarak delilleriyle, âyet-leriyle açýkladý. Melekler bunu ikrar etti. Gerçek ilim sahipleri (peygamberler ve bilginler) de böylece inandý ki, O´ndan (Allah´tan) baþka hiçbir ilah yoktur.

O, izzetiyle herþeye üstün gelen Azîz´dir, hikmetiyle her yaptýðýný yerli yerince yapan Hakîm´dir.

Hak ve gerçek din, Allah katýnda Ýslâm´dýr.

Kendilerine Kitab verilenler, baþka suretle deðil, ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarýndaki ihtirastan dolayý anlaþmazlýða düþtüler.

Kim Allah´ýn âyetlerini inkâr ederse, þüphe yok ki, Allah hesabý pek çabuk görendir.

(Ey Resûlüm!) Seninle mücadele eder, tartýþýrlarsa þöyle de:

´Ben, bana tâbi olanlarla birlikte, kendimi Allah´a teslim etmiþimdir!´

Kendilerine kitab verilenlerle ümmîlere (Arap müþriklerine) de: ´Siz de Ýslâm´ý (Allah´a teslim olmayý) kabul ettiniz mi?´ de!

Eðer onlar Ýslâm´a girerlerse, muhakkak doðru yolu bulmuþlardýr.

Yüz çevirirlerse, artýk sana düþen (vazife) ancak tebliðdir!

Allah, kullarýný lâyýkýyla görendir!

Allah´ýn âyetlerini inkârla kâfir olanlar, haksýz yere peygamberleri öldürenler ve insanlarýn içinde

adaleti emredenlerin canýna kýyanlar var ya! Onlarý pek acýklý bir azapla müjdele!

Onlar öyle kimselerdir ki, bütün yaptýklarý dünyada da, ahirette de boþa gitmiþtir!

Onlarýn (azabýna mani olacak) hiçbir yardýmcýlarý da yoktur!

Kitabdan kendilerine bir nasip verilmiþ olanlarý görmedin mi ki, Allah´ýn Kitabýna (aralarýnda hakem olmak için) çaðrýlýyor da, sonra onlardan bir zümre o Kitaba arkasýný çeviriyor!

Onlar böyle (gerçeklerden) yüz çevirmeyi âdet edinmiþ kimselerdir!

Bunun sebebi þudur: Onlar, ´Sayýlý günlerden baþka bize asla ateþ dokunmayacak!´ dediler.

Onlarýn uydurduklarý bu þey, dinleri hususunda da kendilerini aldatmýþtýr.

Onlarý (vukuunda) hiçbir þüphe olmayan bir günde topladýðýmýz ve herkesirvhaksýzlýk edilmeyerek-kazandýklarýnýn karþýlýðý eksiksiz olarak kendilerine ödendiði zaman halleri nice olur!

(Ey Resûlüm!) De ki:

´Ey mülkün sahibi olan Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin!

Sen mülkü kimden dilersen ondan alýrsýn!

Sen kimi dilersen onun kadrini yükseltirsin!

Sen kimi dilersen onu alçaltýrsýn!

Hayýr yalnýz Senin elindedir!

Hiç kuþkusuz Sen herþeye hakkýyla kadirsin!

Sen geceyi gündüzün içinde koyarsýn, gündüzü de gecenin içine sokarsýn!

Sen ölüden diri çýkarýrsýn! Diriden de ölü çýkarýrsýn!

Sen kimi dilersen ona sayýsýz rýzýk verirsin!´

Mü´minler, mü´minleri býrakýp da kâfirleri dost edinmesin!

Kim bunu yaparsa, artk ona Allah´tan hiçbir þey (hiçbir yardým) yoktur!

Meðerki onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayý sakýnmýþ olasýnýz!

Allah size asýl Kendisinden korkmanýzý emrediyor!

Nihayet gidiþ de ancak Allah´adýr!

De ki: Göðüslerinizin içinde olaný gizleseniz de, onu açýklasanýz da, onu Allah bilir!

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini O bilir!

Allah herþeye hakkýyla gücü yetendir!

Anýnýz o günü ki, herkes (dünyada) ne hayýr iþlediyse karþýsýnda onu hazýrlanmýþ bulacak ve ne kötülük yaptýysa onunla kendisi arasýnda uzak bir mesafe olmasýný arzu edecektir.

Allah size asýl Kendisinden korkmanýzý emreder. Allah kullarýný pek çok esirgeyendir!

(Ey Resûlüm!) De ki: Eðer Allah´ý seviyorsanýz, hemen bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarýnýzý örtsün!

Çünkü, Allah çokyarlýgayýcý, çok esirgeyicidir!

De ki: Allah´a ve Peygambere itaat ediniz.

Eðer yüz çevirirlerse, þüphe yok ki, Allah da o kâfirleri sevmez.

Muhakkak ki, Allah, Âdem´i, Nuh´u, Ýbrahim hanedanýný, Ýmran ailesini (hepsi de birbirinden gelme tek birzürriyet olarak) âlemlerin üzerine mümtaz kýldý.

Allah hakkýyla iþitici ve kemâliyle bilicidir.

Hani, Ýmran´ýn zevcesi:

´Rabbim! Kamýmdakini azadlý (Beyt-i Makdis´e hizmet edecek) bir kul olmak üzere Sana adadým.

Benden olan bu adaðý kabul et!

Hiç kuþkusuz niyazýmý hakkýyla iþiten, niyetimi kemâliyle bilen Sensin Sen!´ demiþti.

Fakat kýz çocuðu doðurunca, Allah onun ne doðurduðunu daha iyi biliciyken:

´Rabbim! Hakikat, ben onu kýz olarak doðurdum! Erkek kýz gibi deðildir!

Gerçekten onun adýný da Meryem koydum.

Onu da, onun zürriyetini de, o taþlanmýþ (kovulmuþ) Seylan´dan Sana sýðýnýr, ýsmarlarým!´ dedi.

Bunun üzerine Rabbi, onu iyi bir rýza ile kabul etti.

Onu güzel bir nebat gibi büyüttü.

Zekeriya´yý, ona bakmaya memur etti.

Zekeriya, ne zaman kýzýn bulunduðu mihraba girdiyse, onun yanýnda biryiyecek buldu.

´Meryem! Bu sana nereden geliyor?´ der, o da:

´Bu, Allah tarafýndandýr! Hiç kuþkusuz Allah kimi dilerse ona sayýsýz rýzýk verir!´ derdi.

Orada, Zekeriya Rabbine dua etti:

´Rabbim! Bana Senin tarafýndan çok temiz bir zürriyet ihsan et!

Muhakkak ki, Sen duayý hakkýyla iþitensin!´

O mihrabda durup namaz kýlarken, hemen melekler ona þöyle nida etti:

´Gerçekten, Allah sana Kendisinden gelen bir Kelimeyi (Hz. Ýsa´yý) doðrulayýcý, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya´yý müjdeler!

Zekeriya:

´Rabbim! Kendime gerçekten ihtiyarlýk çatmýþken, zevcem de bir kýsýr iken benim nasýl bir oðlum olabilir?´ dedi.

´Öyledir! Fakat, Allah dilerse yapar!´ buyurdu.

Zekeriya:

´Rabbim! Bana bu hususta niþan, alâmet ver!´ dedi.

Allah ona:

´Senin niþanýn, alâmetin, sade bir iþaretten baþka, insanlara üç gün söz söylem emendir!

Bununla beraber, Rabbini çok an ve akþam-sabah teþbih et!´ buyurdu.

Hani melekler

´Ey Meryem! Þüphe yok ki, Allah sana seçkin bir özellik verdi, seni tertemiz büyüttü, seni âlemin kadýnlarý üzerine mümtaz kýldý.

Ey Meryem! Rükû ile Rabbin divanýna dur! Secdeye kapan! Allah´a rükû edenlerle birlikte rükû et!´ demiþti.

(Ey Resûlüm!) Bunlar, sana vahyetmekte olduðumuz gayb haberlerindendir.

Meryem´i onlardan hangisi himayesine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarýnda deðildin.

O hususta çekiþirierken de yine yanlarýnda deðildin!

Melekler

´Ey Meryem! Allah, Kendisinden bir Kelimeyi sana müjdeliyor Adý Ýsa, lakabý Mesih, sýfatý Meryemoðlu´dur. Onun dünyada da, ahirette de þaný yücedir! O Allah´a çok yakýn kullardandýr da! Beþiðinde de, yetiþkinlik halinde de insanlara söz söyleyecektir. O, salihlerdendir´ dediði zaman da (sen yanlarýnda deðildin)!

Meryem:

´Ey Rabbim! Bana bir beþer dokunmamýþken, benim nasýl bir çocuðum olabilir?!´ dedi.

Allah:

´Öyledir! Fakat, Allah dilerse yaratýr!

Bir iþe hükmedince ona ancak ´Ol´ der, o da oluverir.

Allah ona yazmayý, hikmeti, Tevrat´ý, Ýncil´i öðretecek, onu Ýsrail oðullarýna peygamber olarak gön derecektir.

O da onlara:

´Hakikat, ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) getirdim:

Gerçekten ben size çamurdan kuþ biçimi gibi birþey yapar, ona üfürürüm de, o Allah´ýn izniyle der hal canlý bir kuþ olur!

Yine Allah´ýn izniyle anadan doðma körü ve abrasý iyi eder, ölüleri diriltirim!

Evlerinizde ne yiyor, ne biriktiriyorsanýz size haber veririm!

Elbette bunlarda sizin için-eðer iman ediciler iseniz-kesin bir ibret vardýr!

Önümdeki Tevrafý doðrulayýcý olarak ve size haram kýlýnan bazý þeyleri yararýnýza helâl kýlmak için geldim.

Size Rabbinizden (peygamberliðimi isbaflayýcý) âyet (mucize) getirdim!

Artýk Allahtan korkunuz, bana da itaat ediniz!

Þüphe yok ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; öyle ise O´na kulluk ediniz!

Ýþte doðru yol budur!´ diyecektir [dedi].

Vaktâ ki Ýsa onlardan ýsrarla taþan küfrü hissetti de:

´Allah´a doðru giden yolda bana yardým edecekler kimdir?´ dedi.

Havariler

´Biziz Allah´ýn yardýmcýlarý! Allah´a inandýk! Sen de ey Ýsa, þahit ol ki, biz Müslümanlarýz!

Ey Rabbimiz! Senin indirdiðin Kitaba inandýk. O peygambere de tâbi olduk!

Artýk bizi birliðini ve peygamberlerini tanýyan þahitlerle beraber yaz!´ dediler.

Yahudiler gizli hileye saptýlar.

Allah da, onlarýn o hilekârlýklarýna mukabele etti.

Allah, bütün hilekâriarý hakkýyla bilendir.

O zaman Allah:

´Ey Ýsa! Þüphe yok ki seni öldürecek olan onlar deðil, Benim!

Seni Kendime yükseltip kaldýracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz kurtarýp çýkaracak ve sana tâbi olanlarý Kýyamet gününe kadar küfreden (Yahudi)lerin üstünde tutacak da Benim!

Ýþte o zaman aranýzda, hakkýnda ihtilaf etmekte olduðunuz þeylerin hükmünü Ben vereceðim!

Fakat o küfredenlere gelince; Ben onlan dünyada da, ahirette de en çetin azap ile azaplandýra-caðým!

Onlarýn hiçbir yardýmcýlarý da yoktur!

Ýman edip iyi iþler yapanlara gelince; Allah onlarýn mükâfatlarýný tastamam verecektir. Allah zâlim leri sevmez!

(Bu hükümler, bu vak´alar var ya!) Biz bunlarý sana âyetlerimizden, hikmet dolu Kur´ân´dan okuy oruz.

Muhakkak ki, Ýsa´nýn hali de, Allah katýnda Âdem´in hali gibidir.

Allah, onu (Âdem´i) topraktan yarattý! Sonra ona ´ON´ buyurdu, o da oluverdi.

Bu hak ve hakikat Rabbinden gelen bir gerçektir. Bunda þüphecilerden olma!

Artýk sana bu ilim geldikten sonra, kim onun hakkýnda seninle çekiþirse, de ki:

´Geliniz! Oðullarýmýzý ve oðullarýnýzý, kadýnlarýmýzý ve kadýnlarýnýzý, kendimizi ve kendinizi davet edip toplanalým.

Sonra da, hepimiz birarada olarak dua ve niyaz edelim de, Allah´ýn lanetini yalancýlarýn üstüne okuyalým!´

Ýþte Ýsa hakkýnda sana anlatýlan bu haber, elbette en doðru bir haberin beyanýdýr.

Allah´tan baþka hiçbir ilah yoktur!

Allah, hiç þüphesiz, kudretiyle herþeye üstün gelen bir Azîz, hikmetiyle her yaptýðýný yerli yerince yapan bir Hakîm´dir!

Eðer haktan, imandan yine yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah o fesatçýlarý hakkýyla bilendir.

De ki:

´Ey Kitaplýlar! Hepiniz, bizimle sizin aranýzda müsavi ve adil bir kelimeye geliniz de, Allah´tan baþkasýna tapmayalým!

O´na hiçbir þeyi eþ, ortak tutmayalým!

Allah´ý býrakýp da kimimiz kimimizi rabler edinmeyelim, tanýmayalým!

Buna raðmen, eðer yine yüz çevirirlerse, o zaman:

´Þahit olunuz ki, biz Müslümanlanz!´ deyiniz." [57]




[25] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 224, Ýbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 1, s. 357, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 54.

[26] Ýbn Ýshak, Ýbn Hiþam, c. 2, s. 224, Ýbn Sa´d, c. 1 , s. 357.

[27] Ýbn Ýshak,c.2, s. 224, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 162.

[28] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 386, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 54.

[29] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 224, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 376, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 56.

[30] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 224, Ýbn Sa´d, c. 1, s. 357, Taberî, c.3,s. 164, Vâhidf, s. 61, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 316.

[31] Beyhakî, c. 5, s. 386, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 56.

[32] Ýbn Sa´d, c. 1, s. 357, Beyhakî, c. 5, s. 386.

[33] Ýbn Ýshak, Ýbn Hiþam, Sîre,c.2, s. 224.

[34] Ýbn Ý shak, c. 2, s. 224, Ýbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 1, s. 357, Vâhidf, E sbâbu´n-nüzül, s. 61, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvç,
c. 5, s. 382, Kastalânf, M evâhib, c. 1, s. 316, Halebî, Ýnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 235.

[35] Vâhidf, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, Megâzî, s. 578, Kastalânf, c. 1, s. 316, Halebî, c. 3, s. 235.

[36] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 224, Ýbn Sa´d, c. 1, s. 357, Vâhidf, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, s. 578, Kastalânf, c. 1 , s. 316.

[37] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 224, Vâhidf, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, s. 578, Kastalânf, c. 1, s. 316.

[38] Beyhakî, c. 5, s:. 386-387, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s:. 54, Ýbn Kayyým, c. 3, s. 46.

[39] Ýbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 357, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 387.

[40] Ýbn Sa´d, c. 1 , s. 357, Beyhakî, c. 5, s. 387, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 54, Ýbn Kayyým, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 46.

[41] Beyhakî, c. 5, s. 387, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 54.

[42] Ýbn Ýshak, Ýbn Hiþam, Sîre, c. 4, s. 224-225.

[43] Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 61.

[44] Ýbn Sa´d, c. 1, s. 357.

[45] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 225, Taberî, Tefsfr, c.3,s.163,EbuNuaym, Delâilü´n-nübüwe, c. 2, s. 353, Vâhidf, s. 61.

[46] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 225, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, c. 2, s. 353, Vâhidf, s. 61 .

[47] Ebu Muaym,Delâil,c.2, s. 353, Vâhidf, s. 61.

[48] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 76, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Muaym, c. 2, s. 353, Vâhidf, s. 61.

[49] Ebu Nuaym, c. 2, s. 353.

[50] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, c. 1, s. 76, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, c. 2, s. 353, Vâhidf, s. 61 .

[51] Ýbn Sa´d, c. 1, s. 357.

[52] Ýbn Ýshak, Ýbn Hisam, Sîre, c. 2, s. 224-225, Taberî, Tefsfr, c. 3, s. 162.

[53] Yâkubî, Târih, c. 2, s. 82.

[54] Ýbn Ýshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, Fütûhu"l-büldân, c. 1, s. 76, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 163, Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 61.

[55] Taberî, Tefsfr, c. 3, s. 163, Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 61 -62

[56] Ýbn Ýshak, Ýbn Hisam , Sîre, c.2,s. 224-225, Taberî, c.3, s. 163, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvE, c. 5, s. 387, Ebu´l-Fidâ, el- Bidâye veYý-nihâye, c. 5, s. 53.

[57] Âl-i Ýmran 1-64.

M. Asým Köksal, Ýslam Tarihi, Köksal Yayýncýlýk: 8/96-109.



radyobeyan