Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Sema By: armi Date: 20 Mart 2010, 17:58:30

SEMA (GÖK)




Tavan, gök; yukarý, üst; her bir þeyin üst tarafý; yörünge; yukarý taraf; evin revaký ve saçaðý; geniþ fezada (boþlukta) arzý kuþatan þeyler.

Arabça olan "Semâ" kelimesi müennes ve müzekker olarak kullanýlýr. Müfred ve çoðul olarak da geçer. Çoðulu "Semavât"týr. Sema; lügatta bulut ve yaðmura da denilir. Bu anlamda olan Semâ´nýn çoðulu (Esmiye ve sümiyyün) olur.

Cenab-ý Allah yedi semâ (7 kat gök) yaratmýþtýr. Bunlardan dünya semasý (bize en yakýn gök) yýldýzlarla donatýlmýþtýr: "Gerçekten en yakýn göðü bir ziynetle ve yýldýzlarla donatýp süsledik" (es-Saffat, 37/6). "O Centauri" ismi verilen dünyaya en yakýn yýldýzýn ýþýðý bize 4,3 ýþýk yýlýnda gelir. Iþýðýn saniyedeki hýzý üçyüz bin km.dir. Son yýllarda yapýlan araþtýrmalara göre dünyaya en uzak yýldýzýn ýþýþý da 15 milyar ýþýk yýlýnda gelir. Yapýlan araþtýrmalardan alýnan neticelere göre, yýldýzlarýn bulunduðu dünya semasýnýn çapý muhtemelen 15 milyar ýþýk yýlýdýr. Bugün evrenin yaþý yaklaþýk 10 milyar yýl olarak hesaplanmaktadýr (Prof. Dr. Cengiz Yalçýn, Doç. Dr. Nuray Büjet, Modern Fizik ve Atom Fiziði, Ýstanbul 1981, s. 130).

Güneþ sisteminde, yýldýz olmayan dokuz gezeðen (seyyâre) vardýr. Baþka yýldýzlar birer küçük ve daha büyük güneþtirler. Son yýllarda modern astronomi araþtýrmalarýyla bazý yýldýzlarýn gezeðenlerinin olabileceðine dair bir takým ipuçlarý tesbit edilmiþtir.

Güneþ ve sistemine dahil gezeðenlerin yaþýnýn 3 milyar yýl olduðu tahmin edilmektedir. Eddington´a göre evrenin muhtemel çapý 6 milyar ýþýk yýlýdýr (Prof. Dr. F. L. Breuseh. Genel Anorganik Kimya, Çev. Prof. Dr. E. Ulusoy, Ýstanbul 1976, s. 58-59). Fakat Arþ ve Kürsî hariç yedi göðün çapý muhtemelen 70-100 milyar ýþýk yýlýna varabilir.

Kur´an-ý Kerim´in izahý ilmi araþtýrmalardan çýkan sonuca uygundur:

"O (Allah) bunun üzerine iki günde (dönemde) yedi gök var etti. Yakýn göðü de ýþýklarla (yýldýzlarla) donattýk ve bozulmaktan koruduk. Birbirleriyle ahenktar yedi göðü yaratan O dur" (el-Mülk, 67/3) göðün üstünde bunlarý çepeçevre kuþatan "Kürsî" ve Kürsi´yi de "Arþ" kuþatmýþtýr:" Allahýn Kürsî´si gökleri ve yeri kuþatmýþtýr" (el-Bakara, 2/255). Bütün bunlarýn hepsi içindekilerle birlikte Yüce Allah´ýn hükmü, idaresi ve tasarrufu altýndadýr.

Hz. Peygamber (s.a.s)´den gelen bilgilerde belirtildiðine göre, yedi semanýn Kürsî içindeki büyüklüðü bir kalkanýn içine atýlmýþ yedi dirhem gibidir. Kürsî de Arþ´ýn içinde bir çölün ortasýna atýlmýþ bir demir halka gibidir. Ebu Zer´in rivayet ettiði bir hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s) bunlarýn büyüklüðünü þöyle bir benzetme ile açýklamýþtýr:" Nefsim yed-i kudretinde bulunan Allaha andolsun ki, yedi sema ve yedi arzýn Kürsi´nin yanýndaki büyüklüðü, ancak dünyanýn bir çölünün ortasýna atýlmýþ bir halka gibidir. Arþ´ýn Kürsi ye nisbetle büyüklüðü de bu halkaya nisbetle çölün büyüklüðü gibidir" (Ýbn Kesir, Tefsîrul-Kurânil-Azim, Beyrut 1385/1966, I, 550).

Yüce Allah Kitab-ý Kerim´inde gökte burçlar yarattýðýný söyler (el-Hicr 15/16; el Furkan 25/61), "Ve´s-sema-i zatil buruç" burçlarý olan göðe andolsun ki... diye buyurur. Cenab-ý Allah gökte burçlar yarattýðýný söylerken "es-Semavat" þeklinde deðil de "es-Semâ" þeklinde zikreder. Semâ´nýn lâm-ý tarifi ahid içindir. Bildiðiniz en yakýn semâda (dünya semasýnda) demektir. Burç; yüksek köþk, bina ve kale anlamlarýna gelir. Semadaki burçlar ise; gökte durumlârý birbirlerine göre ayný kalan yýldýz topluluklarý demektir. Müfessirler ayetlerde geçen semadaki burçlarý tefsir ederlerken, bunlarý, büyük yýldýzlar, ya da semânýn kapýlarý diye terceme etmiþlerdir. Gökte yýldýzlarýn araþtýrýlýp üzerlerinde düþünülmesi için burç taksimlerini Ýdris (a.s)´ýn yaptýðý söylenir. Yerin haritasýnda þehir ve kasabalar ve bunlardaki yüksek binalar nasýl bir alamet ve iþaret ise, gökteki yýldýzlar içerisinde büyük yýldýzlar ve yýldýz takýmlarý da böyle birer iþarettir. Güneþ´in bir yýl içinde görünürde içinden geçtiði farz edilen gök kuþaðý ve bunun yanlarýnda bulunan takým yýldýzlarý (Zodyak takým yýldýzlarý)na "Burçlar Kuþaðý" da denir. Burçlar kuþaðý 30 derece uzunluðunda 12 bölgeye ayrýlmýþtýr. Bu 12 burcun teþkil ettiði alana Burçlar Bölgesi denilir. Güneþin ilkbahardan itibaren bir yol boyunca sýrasýyla takib ettiði takým yýldýzlarýna eskiden beri hamel (koç), sevr (boða), cevza (ikizler), seretan (yengeç), esed (arslan), sünbüle (baþak), mizan (terazi), akreb, kavs (yay), cedi (oðlak), delv (kova), hüt (balýk) isimleri verilmiþtir.

Orta çaðdaki filozoflarýn gökler ve yýldýzlar hakkýndaki bilgileri Kur´an´a ve bugünkü bilimin verilene ters düþer. Onlar, gökleri ve yýldýzlarý Kevn-ü fesaddan ârî, ezelî ve edebî olarak düþünmüþlerdir. Tabiidir ki onlar bu düþüncelerinde eski Grek felsefesinin etkisi altýnda kalmýþlardý.

Orta çaðdaki âlimlere göre; her gezeðenin bir gök katý (felek) vardýr. (Gök katlarýna felek de denilirdi). Her gök katýnýn bir aklý ve nefsi vardýr. Bunlara göre göklerin katlarý þunlardýr: Felekül-Kamer (Ay Feleði), Felekül-Utarid (Merkür Feleði), Zühre Feleði, Þems Feleði, Mirrih (Mars) Feleði, Müþteri (Jüpiter Feleði), Zuhal (Satürn Feleði), Felekü´s-Sevabit (sâbit yýldýzlar feleði) ve kendisinde yýldýzlar bulunmayan Felekül-A´zâm (Felekül-eflâk veya Semâ´us-Semâvât). O zamanlar da Hýristiyan ve bazý Ýslâm alimlerince, dünyanýn göklerin merkezinde hareketsiz olduðu, gezeðen, yýldýzlar ve güneþin de yerin etrafýnda döndüðü kabul ediliyordu. Bu Batlamyus nazariyesidir.

Ýslâm dünyasýnda bazý müfessirler yedi gökle ilgili ayetleri tefsir ederken eski hey´et (astronomi) alimlerinin görüþlerine uyuyorlardý. Meselâ Güneþ´in 4. semada olduðu söyleniyordu (Mecmuatün Mine´t-Tefasir içinde Medârik, VI, 366; Beydavî, I, 96).

Modern astronomi ve astrofizik, kâinatta kusursuz bir nizamýn, yýldýzlar, galaksi ve gezeðenler arasýnda ince hesaplý, büyük bir bilgiyle iþlenmiþ fevkalade tanzim, tedbir ve dengelerin bulunduðunu göstermektedir. Semanýn içindekiler, en küçük gezegenler ile yýldýzlardan en büyük galaksilere kadar bir denge durumu biçiminde birbirlerinin çevrelerinde dönerek yol almakta ve birbirlerinden açýlýp geniþleyerek boþlukta yolculuklarýný sürdürmektedirler. Kur´an-ý Kerim´de bu gerçek "Göðü kuvvet (enerji) ile kurduk ve muhakkak biz onu geniþletenleriz" (ez-Zariyât, 51/47) denilerek dile getirilmektedir. Yine Kur´an-ý Kerim´de Allah´ýn gökleri yedi kat olarak yarattýðýný, bunlarýn mükemmel bir düzen içerisinde yaratýldýðýný; yaratýlýþlarýnda düzensizlik, çatlak ve kusur olmadýðýný (el-Mülk, 67/3-4); göklerin ve yerin yaratýlmasý, insanlarýn yaratýlmasýndan daha büyük ve hesaplý olduðu, insanlarýn çoðunun bu büyük yaratýlýþýn farkýna varamayacaklarý (el-Müminûn, 23/57) bildirilir. Demek ki yýldýzlar ve galaksiler... Yüce Allah´ýn azametini ve kudretinin büyüklüðünü ilân etmeleri için yaratýlmýþlardýr. Yine "O, yýldýzlarý, kara ve denizin karanlýklarýnda yol bulasýnýz diye sizin için yaratandýr" (el-En´âm, 6/97).

Güneþin ve yýldýzlarýn uzaya yaydýklarý enerjilerinin kaynaðý "Füzyon" olaylarýdýr. Hidrojen gibi hafif çekirdeklerin birleþerek ve bu esnada kütlelerinden kaybederek büyük bir enerji vermesi olayýna "Füzyon" olayý denilir. Mesela 4 hidrojen atomunun birleþmesiyle bir helyum oluþur ve toplam kütlenin binde yedisi enerjiye dönüþerek yok olur. Güneþin atmosferinde son derece bol miktarda (Güneþin yansýndan fazla) hidrojenin bulunduðu tesbit edilmiþtir. Yine bol miktarda helyumun da varlýðý anlaþýlmýþtýr. Kainatta çoðunlukla bulunan element de hidrojendir. Öteki elementler hidrojenin birleþip kaynaþmýþ katlarýdýr. Hidrojenden helyumun oluþmasý için Güneþin ve yýldýzlarýn içlerindeki milyonlarca derecelik ýsý yeter, (soðuk füzyon mümkün deðildir). Güneþin günde yaydýðý enerji karþýlýðýndaki kütle kaybý 1016 kg.dýr. Yani saniyede 4 milyon tondan fazladýr.

Buna göre güneþ 1-2 milyar yýl sonra sönüp bitecektir. Güneþte hidrojenlerin birleþmesi sonucu ortaya çýkan helyum çekirdeklerinin de daha aðýr çekirdeklere dönüþtüðü düþünülür. Demir çekirdeði son üründür.

Dünyamýza düþmüþ olan meteorlarýn ve yýldýzlardan gelen ýþýnlarýn analizleri neticesinde bilinir ki, Güneþ ve sistemine dahil olan gezeðenlerde, hattâ yýldýzlarda dünyada bilinmeyen baþka bir element mevcud deðildir. Bütün elementler de proton ve nötronlarýn katlarýdýr. Son asýrlarda âlimler evrenin kütlesinde (bize göre Dünya semasýnda) 1079 proton ve nötron kütlesinin bulunduðunu tahmin etmektedirler. Semadaki yýldýz, galaksi ve gezeðenleri ne kadar proton ve nötrondan (nükleondan) yarattýðýný Allah Teala bilir. Çünkü O "Herþeyi adediyle saymýþtýr" (el-Cinn, 72/28).

Yýldýzlarda bileþikler, yüksek sýcaklýklara dayanýklý olmadýðýndan bunlar elementlerine ayrýlmýþ olarak bulunurlar. Elementler, son elektron yörüngelerindeki elektron sayýlarýndan daha fazlasýný kaybetmiþlerdir. Yýldýzlarda aþýrý iyonlaþma neticesinde çok fazla yer tutan elektron zarflarýnýn ortadan kalkmasýyla iyonlar birbirlerine daha çok yaklaþýrlar. Bu suretle hacim birimlerindeki atom sayýsý binlerce daha fazlalaþacaðýndan, yoðunluk da çok artar. Sirus yýldýzýnýn bir peykinin yoðunluðu, dünyamýzdaki en aðýr element olan platinin yoðunluðunun 3000 katýdýr.

Yýldýzlar ýþýmalarý için lüzumlu olan enerjiyi çekirdek birleþmeleri (füzyonu) sonucunda kütlelerinden kaybederek temin ettikleri için, gitgide soðuyacak ve küçüleceklerdir. Nihayet küçülme neticesinde birbirlerinin çekimlerinden kurtularak saçýlýp daðýlacaklardýr. Çünkü uzayda iki cisim birbirlerini birleþtiren doðru boyunca, kütleleriyle doðru ve aralarýndaki uzaklýðýn karesiyle ters orantýlý bir kuvvetle çekerler. Güneþ sistemine baðlý gezeðenler ve baþka yýldýzlar birbirlerini çekmek suretiyle dengede kalýyorlar. Yýldýzlarýn sönüp daðýlacaðý zamanda yani "O gün arz baþka bir yere, gökler de baþka göklere tebdil olunacaktýr" (Ýbrahim, 14/48). Güneþ ve yýldýzlarýn sönüp daðýlacaklarý Kur´an-ý Kerim´in baþka ayetlerinde de bildirilir: "Gök yarýldýðý zaman, yýldýzlar daðýldýðý zaman..." (el-Ýnfitar, 82/1-2); "Güneþ dürüldüðü zaman ve yýldýzlar söndüðü vakit..." (et-Tekvir, 81/1-2); "Yýldýzlarýn ýþýðý giderildiði zaman, gök yarýldýðý zaman..." (el-Mürselât, 77/8-9; ayrýca bkz. el-Enbiyâ, 21/104; ez-Zümer, 39/67).

Eðer içindekilerle beraber semâlar ezeli olmuþ olsaydý, þimdiye kadar gelip geçmiþ sonsuz zaman içerisinde yýldýzlar ve güneþ çoktan sönüp daðýlmýþ olacaklardý. Halâ bugün bunlar mevcud olduklarýna göre sonradan yaratýlmýþ olup bir baþlangýçlarý vardýr ve günün birinde de küçülüp daðýlarak sönüp gideceklerdir. Ýþte o zaman kýyamet kopacaktýr. Her sonradan var olanýn bir var edicisi (muhdisi vardýr). Bir þey yokken, kendi kendisini yaratamaz. O halde semâ ve alemleri de yaratan kendileri dýþýnda ezelî ve ebedî olan Allah Tealâ´dýr.


radyobeyan