Selefiyye By: armi Date: 20 Mart 2010, 17:54:57
SELEFÝYYE
Daha çok bir Kelam ilmi terimi olarak kullanýlan bu kelime, Selef´in mezhebi ve görüþü anlamýna gelir. Akaid konu ve meselelerinde nass (Kur´an-ý Kerim ve Hadis) da varid olan hususlarý müteþabih olanlar da dahil olmak üzere, olduðu gibi kabul edip, teþbih ve tecsime (benzetme ve cisimlendirme) düþmemekle birlikte, te´vile (yoruma) de baþvurmayan Ehl-i Sünnet-i Hassa´ya selefiyye denmiþtir. Bunlar, Hz. Peygamber ile Sahabenin akaid (inanç) hususlarýnda takib ettikleri yolu olduðu gibi izleyenler diye bilinir.
Tâbiîn mezhep imamlarý, önde gelen fakihler ve muhaddisler Selefiyye içinde kabul edilirler. Hicrî dördüncü yüzyýlda Eþ´arî ve Maturidî tarafýndan Ehl-i Sünnet Kelâm ilmi kuruluncaya kadar yaþamýþ olan bütün Ehl-i Sünnet âlimleri Selefin görüþlerini paylaþmýþlardýr.
Selefiyye, metod olarak nakle ve nassa kesin olarak baðlýlýðý kendilerine gaye edinmiþler, tartýþmayý gerektirecek ve çözümü zor olan mesele ve konular ile uðraþmamýþlardýr. Âyetlerde ve Sünnette bulunan her þeye, meselâ; habere ait sýfatlara ve müteþabihat dahil tartýþma götürebilecek konulara teslimiyetle iman etmiþlerdir; teþbihten kaçýndýklarý gibi te´vile (yorum)´de gitmemiþlerdir.
Selefiyye, Ýslâm´a, Yunan düþüncesinin tesiriyle sonradan sokulduðunu kabul ettikleri mantýk akýl metodlarýný, Sahabe ve Tâbiînin bunlarý bilmediðini ve kullanmadýðýný ileri sürerek benimsemezler. Bu sebeple, Mutezile mezhebi ve diðer mezheplerin aksine, mantýkî münakaþa (cedel) ve akýl yürütme metodunu kullanmayýp; akidenin esaslarýný sadece Kitap (Kur´an) ve Sünnetten hareketle tesbit ve tayin etmenin gerekliliðini savunmuþlardýr. Yani, inanç esaslarýnýn kaynaðý nass´lar olduðu gibi; bunlarýn delilleri de oradan çýkarýlmalýdýr. Bu sebeple Selef mezhebi, Kur´an ve Sünnette yani nass´ta Allah´ýn sýfatlarý ve fiilleri ile ilgili hususlarý, mecazi manasýna bakmaksýzýn, olduðu gibi kabul ederler; onlarý te´vil ve yoruma gerek duymazlar.
Selefiyye, sadece kendilerinin takib ettikleri yolun Kur´an yolu ve metodu olduðunu kabul eder. Onlara göre Kur´an´da Ýslâm dinine ve Allah´ýn yoluna davetin metodu gösterilmiþtir:" Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öðütle davet et; onlarla, en güzel tarz hangisi ise onunla mücadele et" (en-Nahl, 16/125).
Görüldüðü gibi, âyette, irþad için; hikmet, güzel öðüt ve cedel olmak üzere üç derece bulunmaktadýr. Hikmet; düþüncede ve fiilde hakikate ulaþmak demek olup, hakký arayan iyi niyetli kimselere uygulanýr. Doðruyu kabul eden, fakat nefsinin arzularýna uyanlara güzel nasihat ve bunlarýn hiç birine sahip olmayanlara ise, durumuna göre cedel metodu uygulanacaktýr (Bekir Topaloðlu, Kelam Ýlmi (Giriþ), Ýstanbul 1987, s. 87 vd.).
Mu´tezile ekolünün akaid konularýndaki aklî yorum ve izahlarýna karþý çýkan ve özellikle nass´daki müteþabih (farklý anlayýþ ve yoruma müsait) ifadelerin te´viline þiddetle muhalefet eden Selef âlimlerinin akaid sistemlerini þu yedi temel prensip karakterize etmektedir:
1- Takdis: Cenab-ý Allah´ý þanýna uygun düþmeyen þeylerden tenzih etmek.
2- Tasdik: Kur´an-ý Kerim ve hadislerde Allah´ýn isim ve sýfatlarý hakkýnda nasýl bir ifade kullanýlmýþ ve ne söylenmiþse, onlarý olduðu gibi kabul etmek; yani, Allah´ý bizzat kendisinin ve peygamberinin tanýttýðý gibi bilip tasdik etmek.
3- Aczini itiraf etmek: Bilhassa nass´ta geçen müteþabih ifadeler konusunda tevil ve yorum yapmadan, bu konuda aczini kabul etmek.
4- Sükût (susmak): Yine nass´ta geçen müteþabih ifadeleri anlamayanlarýn, bunlar hakkýnda soru sormayýp susmalarý.
5- Ýmsak (uzak tutma): Müteþabih ifadeler üzerinde yorum ve te´vilden kendini alýkoymak.
6- Keff: Müteþabih olan hususlarla zihnen bile meþgul olmamak.
7- Ma´rifet ehlini teslim: Müteþabihe giren konularý bilmesi mümkün olan Hz. Peygamber, Sahabe, evliya ve mütehassýs âlimlerin söylediklerini kabul ve tasdik etmek (Ýsmail Hakký Ýzmirli, Yeni Ýlmi Kelam, Ýstanbul 1339/1341, I, s. 98 v.d.; Neþet Çaðatay - Ý. Agah Çubukçu, Ýslâm Mezhepleri Tarihi, Ankara 1976, s. 191).
Son derece muhafazakâr bir özellik gösteren Selef akidesi, halk tabakasý (avam) için en sade ve güvenilir bir yol olarak kabul edilmiþtir. Ancak çeþitli felsefe ve kültürleri tanýmýþ olanlar için, Selefin bu metodu yeterli görülmemiþ; bunlar için Ehl-i Sünnet kelamcýlarýnýn metodu daha uygun bir yol olarak gösterilmiþtir.
radyobeyan