Secde By: armi Date: 19 Mart 2010, 16:15:20
SECDE
Baþ eðme, itaat etme, üstün bir varlýðýn önünde yere kapanma; namazda veya Allah´a ibadet niyeti taþýyarak alýn ve burun yere deðecek þekilde yere kapanma ve dua etme anlamýnda bir fýkýh terimi. Kur´an-ý Kerim´in birçok âyetinde müslümanlar, rükû ve secde edenler þeklinde tanýmlanmýþ; Allah´a yaptýklarý secde nedeniyle yüzlerinin nurlandýðý ve alýnlarýndaki secde izlerinden tanýnacaklarý bildirilmiþtir (el-Fetih, 48/29). Diðer yandan, secdenin, müslümanlarýn namaz kýlarken alýnlarýný yere koymalarý dýþýnda, aslýnda Allah´ýn emirlerine uymak, O´nun kainattaki düzenine riayet etmek anlamýna geldiði þu âyet-i kerimeyle daha iyi anlaþýlmaktadýr: "Göklerde ve yerde olanlarýn, güneþ, ay, yýldýzlar, daðlar, aðaçlar, hayvanlar ve insanlarýn çoðunun Allah´a secde ettiklerini görmüyor musun?" (el-Hacc, 22/18). Dolayýsýyla secde, Allah´ýn buyruklarý dýþýna çýkmamak anlamýna gelirken; namazda yapýlan secde ise Allah´a itaatin bir sembolü, bir göstergesidir. Namazda secde eden müslüman, hayatýnýn diðer zamanlarýnda da O´na boyun eðiyor, buyruklarýndan dýþarý çýkmýyor demektir. Kur´an-ý Kerim´de Hz. Yusuf´un kýssasý anlatýlýrken, anasýnýn, babasýnýn ve on bir kardeþinin Yusuf´a secde ettikleri bildiriliyor (Yusuf, 12/100). Allah´ýn dýþýnda hiç bir varlýða secde edilmeyeceðini, bunun þirk olduðunu söyleyen Ýslâm alimleri söz konusu âyeti açýklarken, buradaki "secdeye kapandýlar" cümlesine iki tür anlam yüklüyorlar: Ya onlar sevinçlerinden Allah´a þükür niyetiyle yere kapandýlar; ya da, Hz. Yusuf´un emrine girerek hayatlarýnýn diðer bölümünde Onun buyruklarýnýn dýþýna çýkmadýlar. Bir diðer anlamý, Yusuf´un önünde saygýyla eðildiler demektir. Hangi anlam kabul edilirse edilsin, Allah´ýn dýþýnda hiç bir canlýya secde edilebileceði yönünde bir anlam çýkarýlamaz.
Namazýn farzlarýndan olan secde þöyle yapýlýr:
Rasûlüllah´ýn, "Alýn, iki el, iki diz ve iki ayak uçlarý olmak üzere yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 847) hadisi gereðince sözü edilen yedi uzvun yere deðmesi gerekir. Alýnla birlikte burnun da deðdirilip deðdirilmeyeceði konusunda tam bir görüþ birliði olmamasýna raðmen; hadisi rivayet eden Abdullah b. Abbâs, Hz. Peygamber´in alnýný gösterirken burnunu da iþaret ettiðini bildiriyor. Bir baþka hadisi de Ebu Said el-Hudri rivayet ediyor: "Rasûlüllah´ýn halka kýldýrdýðý bir namazda, alnýnda ve burnunda çamur eseri görüldü" (Sünen-i Ebu Davud, II, 54).
Secde, rükudan doðrulduktan sonra yapýlýr. Hanefi alimlerine göre rükudan doðrulduktan sonra "Semiallahü limen hamideh Rabbena lekel hamd" denir ve ardýndan "Allahu ekber" diyerek secdeye gidilir. Ancak, deðiþik hadis-i þeriflerde, bunlarýn dýþýnda da dualarýn yapýlabileceði ve hatta rükûdan sonraki duruþun kýyamdaki kadar uzun olabileceði bildirilmiþtir. Bu konuya örnek olmasý açýsýndan; Enes b. Malik diyor ki:
"Kýsalýkta ve uzunlukta Rasûlüllah´ýn arkasýnda kýldýðým namaz kadar hiç bir kimsenin arkasýnda kýlmadým. Rasûlüllah (s.a.s) ´Semiallahü limen hamideh´ dediði vakit biz (içimizden) ´herhalde þaþýrdý´ diyecek kadar ayakta durur, sonra tekbir alýr ve secdeye varýrdý. Ýki secde arasýnda da biz, ´herhalde namazda þaþýrdý´ diyecek kadar otururdu" (Sünen-i Ebû Davud II,16). Cemaatle kýlýnan namazlarda "Semiallahü limen hamideh" sözünü imam açýktan söyler, cemaat ise bunu söylemeyip ardýndan sessizce "Rabbena lekel-hamd" der. Secdeye giderken, hadis-i þerif gereðince önce dizleri sonra elleri yere koymak gerekir. Rasûlüllah´ýn bu konuda, ellerin dizlerden önce konulmasýný emreden hadisleri varsa da, bunlarýn daha sonra neshedildiði hakkýndaki rivayetler daha güçlüdür. Ancak, Ýmam Malik, sözkonusu hadisler uyarýnca secdeye inerken önce ellerin sonra dizlerin konmasý görüþündedir. Hanefi ve Þafiîler ise þu hadise göre amel ederler: "Vail b. Hucur´dan; Rasûlüllah´ý secde ederken dizlerini ellerinden önce koyduðunu, secdeden kalkarken de ellerini dizlerinden önce kaldýrdýðýný gördüm" (Sünen-i Ebû Davud, II, 5):
Secdedeki duruþ ve ne okunacaðý: Secdede el ve ayaklarýn kýbleye doðru olmasý gerekir. Yukarýdaki hadis gereði burun da dahil yedi uzuv ayný anda yere deðdirilir. Göðsü ve dirsekleri yere deðdirmemek, büzülmeyip kollarý açýk tutmak ve düz durmak sünnettir. Rasûlüllah buyuruyor:
"Sizden biriniz secde ettiði vakit ellerini köpeðin döþediði gibi döþemesin, uyluklarýný bitiþtirsin" (Ebu Davud, II, 48). Ayaklar, parmak uçlarý yere deðecek þekilde dik tutulur, secde anýnda ayaklar yerden kalkmamalýdýr.
Secdede alnýn konulacaðý yer çok yumuþak olmamalýdýr. Hafif bir yumuþaklýk olduðu halde, alýn, yerin katýlýðýný hissederse bu secde caiz olur; ancak yün, pamuk, saman, kar gibi þeylerin üzerine yapýlan bir secdede yüzün tamamen gömülmesine raðmen alýn yerin katýlýðýný hissetmezse bu secde olmaz. Temel þart, yüzün gömülmemesi ve alnýn yerin katýlýðýný hissetmesidir.
Secde edilecek yer ayaklarýn bastýðý yerden diz boyundan yaklaþýk otuz santimetreden fazla yüksek olmamalýdýr. Bundan daha azý ise namaza bir zarar vermez. Ancak cemaatle kýlýnan bir? namazda yerin darlýðý nedeniyle secdeyi yerde yapma imkaný olmadýðý durumlarda arka saftaki cemaat ön saftakilerin sýrtýna secde edebilir. Bu ise, secde yapanla sýrtýna secde yapýlan kiþinin ayný vaktin namazýný kýldýðý durumlarda geçerlidir.
Secdede okunacak dualara gelince; Hanefiler, Hz. Huzeyfe´den gelen þu hadis uyarýnca secdede "sübhane rabbiyel a´la" duasýný okurlar. Huzeyfe (r.a) diyor ki: "Hz. Peygamber rükuunda ´sübhane rabbiyel azim´; secdesinde de ´sübhane rabbiyel a´la´ derdi" (Ebu Davud, II, 30). Kaç defa söylenileceði hakkýnda da ölçü alýnan hadis þudur: Abdullah b. Abbas bildiriyor: "Sizden biriniz rükû yaptýðý zaman üç defa sübhaneke rabbiyel azim desin. Üç, tesbihin en az miktarýdýr. Secde ettiði vakit de üç defa sübhâneke rabbiyel a´lâ´ desin; bu, tesbihin en azýdýr" (Ebu Davud, II, 40). Ancak Rasûlüllah´ýn secdelerinde bunun dýþýnda da deðiþik dualar yaptýðý bir gerçektir. Örneðin, "Sebbih isme rabbikel a´lâ"; "sübhâne rabbiyel a´lâ ve bihamdih"; "Subbuhun, kuddusün, Rabbul melâiketihî ve´r-rühi"; "Sübhâne zil-ceberüt vel-meleküt, vel-kibriyâi velazameh"; "Allâhümme Rabbenâ ve bihamdike, Allâhümmeðfirlî"; "Allâhümmeðfirlî zenbî küllehu diggahu ve cillehu ve evvelehu ve âhirehu alaniyetehu ve sýrrahu"; "Eüzu bi rýdâke min sehatike ve eüzu bimuâfâtike min ukûbetike ve eûzu bike minke lâ ahsî senâen aleyke, ente kemâ esneyte alâ nefsike" gibi dualarý Hz. Peygamber secdelerinde okurdu (Ebu Davud, II, 28-35).
Secdede ne kadar süre kalmak gerektiði hakkýnda da yine hadis-i þerif gereði en az üç kez sübhane rabbiyel a´la´ diyecek uzunlukta durmak gerektiðini kabul eden Hanefilere göre tek rakamlý olmak þartýyla beþe, yediye, dokuza çýkarmak mümkündür, müstehaptýr. Bu konuda Hz. Peygamber þöyle buyuruyor: "Kulun secdedeki aný, Rabbine en yakýn olduðu andýr; onun için (secdede) duayý çoðaltýn" (Ebu Davud, II, 33). Bütün bu hadislerden çýkan sonuca göre secde (ve namaz), kesin kalýplarla kuþatýlmýþ statik, dar çerçeveli bir bedensel hareket deðil; müslümanýn þartlandýrýlmýþ kurallardan kendini kurtarýp içten, Allah´a yönelmiþ bir kalple Allah´ýn ve Rasûlünün öðrettiði þekilde gücünün yettiði çoklukta ve uzunlukta dua edeceði deðerli bir andýr. Rasûlüllah´ýn yaptýðý gibi, gerektiðinde secdede uzun süre kalýp gözyaþý dökebilmelidir. Namaz kuru bedensel hareketlerden kurtarýlmalýdýr ki; ruhun derinliklerinde iþlev yüklensin, insaný Allah´a yakýnlaþtýrma fonksiyonunu kazanabilsin.
Ýki secde arasýnda gözönünde bulundurulmasý gereken hususlar:
Secdeleri hýzlý hýzlý yapmamak, Rasûlüllah´ýn deyimiyle "karganýn yem toplamasý gibi acele etmemek" gerekir. Birinci secdeden kalktýktan sonra oturma vaziyetine geçmeden aceleyle ikinci secdeye gitmek namazýn adabýna aykýrýdýr. Hanefi mezhebine göre iki secde arasýnda sað ayak parmaklar üzerine dikili, sol ayak içe bükülerek onun üzerine oturulur; bir kez sübhanellah´ diyecek uzunlukta durulduktan sonra ikinci secdeye gidilir. Bu oturuþ anýnda eller dizlerin üzerine konur, bakýþ ise secde yapýlan yere doðru çevrilir. Hanefi mezhebinin bu kurallarý Peygamberimizin hadislerine dayanmaktadýr; ancak Rasûlüllah´ýn deðiþik zamanlarda farklý þekillerde namaz kýldýðý bir gerçektir ve yine iki secde arasýnda uzun süre oturup dua etmek de onun sünnetlerindendir. Bir hadis-i þerifte; onun rükû, secdesi ve iki secde arasýndaki duruþu ayný uzunlukta olduðu bildirilirken; bir diðer hadiste, Ashab, O´nun çok uzun durmasýný garip karþýlayýp yoksa þaþýrdý mý? diyecek hale geldiði yukarýdaki hadis-i þeriflerden birinde geçti. Bu oturuþlarda da çeþitli þekillerde dua yapan Peygamberimizin þu duayý yaptýðý rivayet ediliyor: "Rabbi´ðfirlî". Secdeye kapanýrken ve kalkarken Allahü ekber diyerek tekbir alýnýr.
Cemaatle kýlýnan namazlarda arka safta bulunan kadýnlar, erkekler secdeden doðrulmadan baþlarýný kaldýrmamalarý gerekir. Rasûlüllah buyuruyor: "Siz kadýnlardan kim Allah´a ve âhiret gününe inanmýþsa erkekler baþlarýný kaldýrmadan baþýný kaldýrmasýn? (Ebu Davud, II,15). Bu, kadýnlarýn kalplerini þeytanýn vesvesesinden korumak için konulmuþ bir kuraldýr. Namazýn farzlarýndan olan görünen maddi pisliklerden temizlenmek, secde yapýlacak yer için de geçerlidir; dolayýsýyla temiz bir yere secde yapýlýr. Ýnsanlarýn yoðun olarak gelip geçtikleri sokaklar, gübrelik, çöplük gibi yerlerde namaz kýlýnmaz. En deðerli secde, alnýn kuru topraða deðdiði andaki secdedir; ancak hasýr, kilim, halý, elbise, çimen gibi þeylerin üzerine de yapýlabilir. Özürsüz dahi olsa yere serilen herhangi temiz bir þey üzerine secde edilebilir. Dýþarýda yapýlan secdelerde serilen þeyin amacý yerin sýcaklýðýndan-soðukluðundan, sertliðinden, kýsaca namazda insaný rahatsýz edecek bir durumdan korunmak için olursa mümkündür, fakat rahatsýzlýk verecek hiç bir durum olmadýðý halde alnýný yere deðdirmek istemediði için birþey sererse bu caiz olmaz. Zaruret halinde birþey sermek caizdir. Ýmam Mâlik´e göre ise kilim, keçe, posteki gibi yer cinsinden olmayan bir þey üzerine secde edilmesi mekruhtur. Hz. Enes (r.a)´dan nakledilen bir hadis-i þerife göre; "sahabeler Allah´ýn Rasûlü ile birlikte bulunup namaz kýlarken bazýlarý þiddetli sýcaktan elbiselerinin ucunu secde yerine koyup onun üzerine secde ederlerdi" Ancak, özürsüz olarak el veya üzerindeki elbisenin bir ucuna secde etmek mekruhtur. Caferi mezhebine göre, secde ancak toprak ve taþ cinsinden bir þey üzerine yapýlabilir, camilerdeki halý ve kilim üzerine secde yapýlamaz. Bu inançtan dolayý camilerde veya evlerde namaz kýlarken secde edecekleri yere bir taþ parçasý koyarak onun üzerine secde ederler. Ancak, yere deðmesi gereken "alýn"ýn tanýmýndaki farklýlýklar küçük taþ parçasý üzerine secde edilip edilemeyeceðini gündeme getirmektedir. Bir tanýma göre alýn, iki kaþýn üzerinden saç bitimine kadar olan yerdir. Bu tanýma itibar edilirse secde edilecek taþýn en az tarifi yapýlan alýn büyüklüðünde olmasý gerekir. Diðer bir tanýma göre ise alýn, þakaklar arasýnda kalan kýsýmdýr ki buna göre taþ küçük de olsa olur.
Secdede dikkat edilmesi gereken diðer bir nokta da, baþtaki takke ve sarýðýn alnýn yere deðmesine engel olmamasý gerekir. Alýn açýk olmalý, takke veya sarýk ile kapatýlmamalýdýr.
Kur´an-ý Kerim´de secde hakkýnda birçok âyet vardýr: "Ey iman edenler, rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayýr dileyin ki umduðunuza eresiniz" (el-Hacc, 22/77).
Yukarýda anlatýlan namaz secdesi dýþýnda iki tür secde daha vardýr. Namazda yapýlan hatalarý hatýrlayýnca namazýn sonunda yapýlan Sehiv* (unutma) secdesi, diðeri de Kur´an okurken secde âyetlerinden sonra yapýlan Tilavet secdesi *.
Sehiv secdesi, namazýn vaciblerinden birinin veya daha fazlasýnýn unutularak terkedilmesi veya farzlarýnýn geciktirilmesi sonucunda bunlarý telafi etmek için yapýlýr. Yapýlýþý ise þöyledir: Son oturuþtaki dualar okunduktan sonra eðer cemaatla kýlýnan bir namaz ise saða verilen selamdan, tek baþýna kýlýnan namaz ise iki tarafa verilen selamdan sonra namazý bozmadan iki defa secde yapýlýr, ayný son oturuþtaki gibi dualar okunduktan sonra selam verilir ve namaz biter (Ayrýca bk. Sehiv Secdesi).
Tilavet secdesi ise secde âyeti okunduktan sonra ister hemen ister daha sonra kýbleye dönüp bir defa secde yapmak ve kalkarak selam vermekle olur.
Site Ýçi
Ynt: Secde By: queen Date: 19 Mart 2010, 16:16:50
Kulun Rabbine en yakýn olduðu an: secde.
radyobeyan