Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Sanduka By: armi Date: 19 Mart 2010, 16:02:08

SANDUKA




Mermerden veya çuha kaplý tahtadan yapýlan mezar üstü. Türbelerin içindeki mezarlarýn üzerine tahtadan bir sandýk yapýlýr, üzeri yeþil çuha ile örtülürdü. Sandukalarýn üst tarafý bazý yerlerde balýk sýrtý; bazý yerlerde ise iki taraftan darlaþarak birleþtirilmiþ þekilde yapýlýr, üzerine puþide denilen sade veya sýrma iþlemeli bir örtü örtülürdü. Kadýnlarýn sandukalarý düz olarak yapýlmaktaydý. Erkek sandukalarýnýn baþ tarafýna bir aðaç konarak üzerine kavuk, taç, sikke gibi, ölenin saðlýðýnda giydiði baþlýklar konulurdu. Baþlýðýn konduðu aðaca þal veya baþka deðerli bir kumaþ sarýlýrdý. Sandukalarýn etrafý gümüþten veya sedef, fil diþi kakmalý aðaçtan parmaklýklarla çevrilir; baþ ve ayak ucuna gümüþ yahut bakýr þamdanlar konulup, geceleri mumlar yakýlýrdý. Baþ tarafýna içinde yatan kimsenin ismini gösteren ve faziletinden bahseden yazýlarýn bulunduðu çerçeveli bir levha asýlýrdý. Türbesiz mezarlarýn üzerindeki sandukalar taþtan yahut mermerden yapýlýr, baþ ve ayak ucuna birer taþ dikilirdi. Baþ tarafýnda bulunan taþýn üzerinde bir kitabe yer alýrdý. Yine baþ tarafa dikilen taþýn üzerine ölünün saðlýðýndaki makamý ve rütbesini gösteren taþtan yontulmuþ bir kavuk bulunurdu.

Sandukalarýn üzeri genellikle bir çatý ile örtülür veya bir türbe yapýlýrdý. Türbelerin içinde bazan birden fazla sanduka bulunur. Bir mezarýn üzerinde Türbe inþa edilmiþse, içindeki mezar mutlaka sanduka ile kapatýlýrdý.

Sanduka yapýmýnýn, kaynaðý Eski Mýsýr ve Mezopotamya´da ruhlarýn yeniden bedenlerine döneceði inancýna dayanmaktadýr. Bundan dolayý, önemli kimselerin cesetleri çürümemesi için mumyalanýr ve özel sanduka ve mezar odalarýnda saklanýrdý.

Müslümanlar arasýnda mezarlarýn üzerinde sanduka yapma geleneði Emeviler döneminde baþlamýþtýr. Rasûlüllah (s.a.s), mezarýn üzerinin kireçle boyanmasý ve herhangi bir þekilde bina yapýlmasýný yasaklamýþtýr (Ebu Davud, Cenâiz, 70; Müslim, Cenâiz, 32). Mezarlarýn üzerine sanduka yapýlmasý, bilhassa Emeviler döneminde Ýslam dýþý âdet ve geleneklerin zengin ve yönetici kesimin arasýnda yaygýnlaþmasý ile ortaya çýkmýþtýr. Bu gelenek Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlýlar tarafýndan sürdürülmüþ olup, ayný boyutlarda olmasa da, günümüzde de devam etmektedir.

Fýkýh âlimlerinin tamamý kabrin üzerine bir bina yapýlmasý veya baþka bir þeyle örtülmesinin caiz olmadýðý konusunda ittifak halindedirler. Bu hüküm Cabir (r.a)´ýn rivayet ettiði; "Rasûlüllah (s.a.s)´i, kabirlerin üzerine oturulmasýný, kabirlerin kireçlenmesi ve üzerine bina yapýlmasýný yasaklarken dinledim" (Müslim, Cenâiz, 32; Ebu Davud, Cenâiz, 70) hadis-i þerifine dayanmaktadýr (el-Kasanî, Bedayiu´s-Sanâyî, Beyrut 1982, I, 320; Ýbn Kudame, el-Muðnî, Mýsýr ty., II, 509; Ýbn Abidin, Reddül-Muhtar, Ýstanbul 1984, II, 237). Bu hükmün hikmeti, kabir üzerine yapýlacak herhangi bir þeyin dünya ziynetinden olduðu ve ölünün buna hiç bir þekilde ihtiyacý bulunmadýðý ve gereksiz bir harcama olduðu þeklinde ifade edilmiþtir (Kâsânî, a.g.e., ayný yer).

Rasûlüllah (s.a.s)´in mezarýn þekli hakkýnda ortaya koymuþ olduðu pratik sünneti de mezarlarýn þeklini açýkça belirlemektedir. Buna göre kabir, kazýlýrken çýkan toprakla kapatýlýr, üzeri deve hörgücü þeklinde yerden bir karýþ yükseklikte olmak üzere düzeltilir. Kabrin baþ tarafýna bir taþ konmasý ve üzerine sadece kabirde kimin bulunduðunu belirten bir yazýnýn yazýlmasýnda sakýnca yoktur. Rasûlüllah (s.a.s); Osman b. Ma´zun´u defnettiði zaman bir taþý kabrin baþ ucunâ koymuþ ve; "Bununla kardeþimin kabrini tanýyacaðým ve ailemden vefat edeni bunun yanýna defnedeceðim"demiþtir (Ýbn Abidin, III, 238). Ancak mezar taþlarýna geliþi güzel yazýlarýn yazýlmasý yasaklanmýþtýr (Ýbn Mace, Cenâiz, 43). Kabrin üzerinin bir çadýrla örtülmesi de mekruh olarak kabul edilmiþtir. Ebu Hureyre (r.a), öleceði zaman kabrinin çadýrla örtülmemesi; Ömer b. Abdülaziz de kabrinin üzerine türbe yapýlmamasý vasiyetinde bulunmuþtu (Ýbn Kudame, a.g.e., II, 507). Bütün bunlar müslümanlarca bilinen þeyler olmasýna raðmen bir gelenek halinde süregelmekte, hayatta bulunan muhtaç kimselere harcanmaktan kaçýnýlan büyük meblaðlar ölüye hiç bir faydasý olmayan bu iþlere sarfedilmektedir. Ýbn Abidin, kabir üzerine bina yapmanýn caiz olduðunu söyleyen hiç kimseyi görmediðini, bu binalarý (türbe veya sanduka) yapanlarýn yasak olduðunu bildikleri halde bunu terketmediklerini söylemektedir (Ýbn Abidin, a.g.e., III, 237, 238; Ayrýca bk. Kabir, Mezarlýk ve Türbe maddeleri).

 


radyobeyan