Islam hukukundaki vergiler By: ecenur Date: 19 Mart 2010, 16:01:26
DOKUZUNCU KÝTAB
DEVLETÝ ÝSLÂMÝYYENÝN VARÝDATINA VE BÝR KÝSÝM ÞER´Î MÝKYASATA MÜTEALLÝK MESELELERÝ CAMÝ OLUB ÝKÝ BÖLÜME AYRILM1ÞDIR.
(BÝRÝNCÝ BÖLÜM)
ÝSLÂM HUKUKUNDAKÝ VERGÝLER HAKKINDADIR.
ÝÇÝNDEKÝLER : Vergilere dair bazý ýstýlahlar. Beytülmâiin varidat menbalarý ve sarf mahalleri. Emvali zahire ve bâtýna. Araziyi öþriyedeki ekinlerden, meyvalardan alýnacak vergiler. Araziyi haraciyyeden ve araziyi mevatdan alýnacak vergiler. Haracýn sukutunu icab edib etmeyen haller. Araziyi memleket mahsulâtýndan alýnacak vergiler Araziyi memlûke mahlâtýmn vergileri. Hayvanatý ehliye vergileri. Koyunlardan sýðýrlardan, develerden alýnacak vergiler. Atlarýn, hirrvarlarýn, katýrlarýn vergiye tâbi olub olmadýklarý. Ticaret mallarýndan alýnacak vergiler. Cizyenin mahiyeti, nevileri ve kimlerden kabul edileceði. Cizyeyi mucib sebebler ve cizyenin lüzumundaki þartlar. Cizyelerin mikdarý, cizyenin vazedileceði ve lâzýmüi´eda olduðu zaman. Cizyeyi îskat eden haller. Cizyenin sukut edib etmiyaceðine dair olan Ýhtilâfýn"men}«i ve cizyenin ezaya mukarin olub olmamasý. Rikâz denilen madenler ile definelerin varidatý. GanaÝmi emyal varidatý, müseleha bedelleri ve hediyyeier varidatý. Lukatalar, diyetler ve terikeler varidatý. Bir lahika: Zekât hakkýnda, [50]
Vergilere Dair Ýstýlahlar :
1 - (Aþýr) : Lûgatde onuncu manasýnadýr, Istýlahda ticaret mallarýndan «sadaka = zekât» namiyle alýnacak vergiler için memleket dahilinde icabýna göre bir veya müteaddid yerde vücude getirilen bir malî müessesenin bas memuru demekdir.
ö§r ise onda bir manasýnadýr. Maamafih ýstýlahda mutlaka onda bir yerinde kullanýlmaz. Belki âþirin muhtelif mikdarlarda tahsil etdiði vergiler «sadakalar» mânasýnda bir ismi cins olarak kullanýlýr. Bu cihetle onda bire ö§r denildiði gibi yirmide bire, kýrkda bire de öþr namý verilir.
Bu halde âþir, böyle bir vergiyi tahsile memur olan zat demekdir. Yoksa ticaret mallarýndan her halde onda bir nisbetinde vergi alan bir memur demek deðildir. Alacaðý vergi, ekseri öþr, nýfsý öþr, rub´u öþr nisbetinde olacaðýndan bu alâka ile kendisine âþir denilmiþ oluyor, cem´i: uþþadýr.
2 - (Araziyi öþriyye) : Vaktiyle müslümanlar tarafýndan feth edilerek ya mücahidlere veya sair müslümanlara temlik edilmiþ olan arazidir. Cezire-tülarab ile Basra arazisi bu kabildendir.
3 - (Araziyi haraciyye) : Müslümanlar tarafýndan anveten zabt ve feth edildiði halde kadîm, gayri müslim ahalisi elinde býrakýlan veya haricden getirilen gayri müslim ahaliye temlik edilen veya sulhen feth edilib de bir vergi vaz´iyle gayri müslim ahalisine terk olunan arazidir. Vaktiyle Þam, Mýsýr arazisi, araziyi haraciyyeden olduðu gibi Sevamý Irak yani : Basra hariç olmak üzere Baðdad ile Küfe karyeleri de bu kabilden bulunmuþdu.
4 - (Araziyi memleket) : Müslümanlar tarafýndan vaktiyle feth edilib de kimseye temlik edilmeksizin bilâ müddet umum müslümanlar için ibka edilen arazidir.
Vaktiyle araziyi öþriyye veya haraciyyeden iken bilâhare sahihlerinin tamamen inkýraziyle beytül´mâle intikal eden arazi de bu kabildendir. Þam, Mýsýr gibi yerlerin bir çok arazisi, muahharan araziyi memleket haline gelmiþtir.
Araziyi memlekete araziyi emîriyye, araziyi milliyye, arazayi havz namý da verilir.
« (Eimmei selâseye göre Sevadý Irak, araziyi memleket kabilindendir. Bu arazi umum müslümanlar namýna bir vakýf mahiyetinde olarak ibka edilmiþ-dir.
5 - (Araziyi memlûke) : Araziyi memleketden madud, beytülmâle aid iken bilâhare bir bedel mukabilinde hükûmetden satýn alýnmýþ olan arazidir. Bunlara sýrf mülk arazi de denir.
6 - (Araziyi mevat) : Mevat denilen yerlerden olub da veliyyülemrin izniyle ihya edilen arazidir, imam Ebu Yusüfe göre araziyi mevat, araziyi öþriyyeye mücavir ise öþriyye, araziyi haraciyyeye tabi ise haraciyye olur Müftabih olan da budur.
imam Muhammede gelince bu arazinin mahiyeti, kendisini iska eden suya tabidir. Þöyle ki: mai haraç ile sulanýyorsa haraciyye, mai Öþr ile sulanýyorsa öþrriyye olur,
7 - (Bâc) : Halkdan alman öþr ile haracdan ve tacirlerden alýnan temettü resminden, gümrük rüsumundan vesaireden ibaretdir.
Büyük bir hükümdarýn kendisinden dûn mertebedeki hükümdarlardan aldýðý aidata da bac adý verilmiþdir.
8 - (Beyti mali müslimîn) : islâm hükümetinin maliyye hazinesi demekdir ki bu, âmmei müslimîne aid bulunur.
9 - (Cizye) : Gayri müslimlcrin mükellef olan erkeklerinden senede bir defa alýnan þahsî bir vergidir ki buna «harucürrüûs) da denir.
Esasen cizye, ývez ve kifayet mânasýna gelir. Müslümanlarýn zimmetine, ahd ve emanýna nail olarý ve m üs lü mani arýn lehinde ve aleyhindeki bir çok hukuka iþtirak´eden gayri müslim tabeadan alýnana cüz´i bir vergi, þu nail olduklarý nimet ve salâhiyete bir nevi ývez olmak üzere kâfi görüldüðünden cizye namýný almýþdir.
Maahaza cizye lâfzý, ceza mânasýna da gelir. Ceza ise hem mükâfat, hem de mücazat = ukubet manasýnadýr. Taatin sevabýna ceza denildiði gibi ma´-siyetin ukubetine de ceza denir.
10 - (Divanüssaltana) : Ýslâm hükümetinin idari, askerî malî iþlerine aid malûmat ve kuyudu muhtevi defterlerden, sicilâtdan müteþekkil bulunur.
Ýlk evvel Hazreti Ömer (radýyallahü tealâ anh) in hilâfeti zamanýnda «divan» unvaniyle böyle bir müessese vücude getiriîmiþdir. Bu müessese, aþaðýdaki yazýldýðý üzere dört kýsma ayrýlmýþdýr :
11 - (Divanül´cüyuþ) : islâm mücahidlerînin adlarýný, neseblerini, ýrklarýný, kabilelerini ve her birine idaresine kâfi mikdarda verilecek atiyeleri, vazifeleri muhtevi sicilâldýr. Bunlarda mukayyed olanlara «ehî dîvan» denir.
12 - (Divaný amal) : Rüsumu, hukuka, þehirler ile kasabalarýn, mezrea-larýn vesairenin ahvaline, bunlarýn ne suretle feth edilmiþ olduðuna dair malûmatý muhtevi sicillâtdýr.
13 - (Dîvaný umma!) : Devlet memurlarýnýn tayinlerine, azillerine, ter-cemei hallerine müteallik sicilâtdýr.
14 - (Divaný istifa) : Beytülmale mahsus varidat ve masarifi ihtiva eden sicillerdir.
15- (Emvali zahire) : Gizlenmesi mümkün olmayan mallardýr. Ekinler, meyvalar, mevaþî denilen hayvanlar gibi. Ýslâm ülkesinde bir memle-ketden diðer bir memlekete, bir beldeden diðer bir beldeye ticaret için giden tacirlerin ellerindeki altýn, gümüþ ile ticaret eþyasý = uruz da emvali zahireden maduddur.
16 - (Emvali bâtýna) : Sahihlerinin ikametgâhlarýnda veya ticarethanelerinde bulunan ve bu cihetle ihfasý kabil olan altýn, gümüþ ile ticaret eþyasýndan ibaretdir.
17 - (Feyi) : Lûgatde rücu = dönme demekdir. Güneþin þarkdan garbe doðru dönmeðe baþlayan gölgesine de feyi denilmiþdir. Bu, bir zeval vaktidir. Tam bu zeval ânýnda güneþe karþý dikilmiþ bir þeyin yere düþen gölgesine de «feyi zeval» denir. Guruba kadar plan gölgeye de «feyi» denilir. Haraç, cizye, ticaret rüsumu, gayri müslimlerden harb etmeksizin alýnan müsaleha bedelleri ve onlardan bihakkin alýnan sair mallar da «feyi» namiyle yad olunur. Beytül´malde mevcud olan her hangi bir male de feyi tabir edilir.
18 - (Hayvanatý ehliyye) : Koyun, sýðýr, deve, at gibi insanlarýn enzdinde beslenilen, medenî hayata hizmet eden hayvanlardýr. Bunlara «hayvanatý ünsiyye» de denir.
19 - (Hayvanatý saime) : Senenin yansýndan ziyade günlerde mer´alar da. otlamak suretiyle barýnan ve kendilerinden süt, döl alýnmasý veya kendilerinin semizlenib yaðlanmasý matlûb olan koyun, sýðýr, deve gibi hayvanlardýr. Bunlara «hayvanatý sâiyye» debelenilir.
20 - (Havli havelân) : Bir senei kameriyenin geçmesidir. Meselâ : ticaret mallarýndan zekât verilmesinin lüzumu için havli havelân, yani bir so-nei kameriyenin geçmesi lâzýmdýr.
21 - (Havayici asliye) : Bir kimsenin ber hayat oldukça muhtaç bulunduðu bir takým þeylerden Ýbaretdir.
22 - (Haraç) : Lûgatde kira, gaile manasýnadýr, istilanda : araziyi ha-raciyyeden ve ihya edilen bir kýsým araziyi mevatdan muayyen mesahalara göre beytülmâl namýna alman vergidir ki, iki nev´e ayrýlýr :
23 - (Haracý mukaseme) : Arazinin hâsýlatýndan yerin tahammülüne göre alýnacak bir vergidir. Bu haraç, hâsýlata teallûk eder, bir sene içinde hâsýlat tekerrür ederse bu haraç da tekerrür eder. Fakat mahsulât mevcud olmayýnca bu vergi istifa edilmez.
24 - (Haracý muvazzaf) Arazi üzerine her dönüm baþýna senevi mak-tuan muayyen bir mikdar meblâð olarak alýnacak bir vergidir. Buna «haracý vazife» adý da verilir. Bu vergi, zimmete teallûk eder ve araziden yalnýz bilfil´i intifa edilmekle deðil, intifaa temekkün ile de tahakkuk eder. Binaenaleyh böyle bir araziyi sahibi kasden muattal býrakacak olsa haracýný yine vermekle muvazzaf bulunur.
25 - (Ikla) : Araziyi memleketden bazý parçalarýn = çiftliklerin vergilerini beytülmâlden vazife almaya müstahik olan bazý zevata veliyyüTemrin tevcih ve tahsis etmesidir. Bu halde bunlarýn vergilerini istifa salâhiyeti o zatlara atd olur.
26 - (Kýssis) : Hýristiyanlarýn ilim ve dince reisleri olan kimsedir ki, keþiþ denilir.
27 - (Kenz) : Define demekdir. Yer altýnda medfun olub sahibi bilinmi-yen altýn, gümüþ meskukât ile silâhlar, âlrtlrr, esasi beyt gibi emval ve eþyadan ibaret olub üç kýsma aürýlmýþdýr.
28 - (Kenzi Ýslâm!) : Üzerinde islâm simesi = alâmeti bulunan, yani : üzerinde kelimei þahadet yazýlý veya müsiümanlara aidiyeti malûm bir nakþý hâvi olan medfun meskukât ve sairedir.
29 - (Kenzi cahili) : Üzerinde cahiliyye simesi bulunan, yani : üzerinde put resmi veya gayri müslim hükümdarlardan birinin sureti mevcud olan medfun meskukât ve sairedir.
30 - (Kenzi müþtebeh) : Hususî bir simeden hali veya darb ve nakþý karýþýk olub müslümanlara mý, gayri miislimlere mi aidiyeti anlaþýlamýyan medfun meskukât vesairedir.
31 - (Mail nâmî) : Nema bulan, yani : ziyadeleþen maldýr, nema ise þer´i þerifde iki nev´e ayrýlýr : Biri : nemayý hakikîdir ki, bir mâlin tevalüd, tenasül ve ticaret yoliyle artmasýdýr. Diðeri : nemayý takdiridir ki, bir mâlin arttýrýlmasýna kudret ve istidat bulunmasýdýr. Sahibinin elinde veya sahibinin naibinin elinde bulunan nükudun tedavül yoliyle artmaya kabiliyeti gibi.
32 - (Maden) : Lûgatde ikamet mânasýna olan adn maddesinden ahn-mýþdýr. Esasen bir þeyin istikar üzere duracaðý mahal demekdir. Cem´i «madin» dir. Istýlahda : yaradýldýðý gündenberi yer altýnda müstakar olarak bulunan bir takým ceza ve eesamdan ibaretdir ki, baþlýca üç kýsma ayrýlýr:
(1) : izabeye, yani ateþ ile yumuþnyýb erimeðe kabiliyetli olan maden lerdir. Altýn, gümüþ, demir, bakýr, kurþun, gibi.
(2) : îzabeye kabiliyeti olmayan madenlerdir. Kireç, alçý, yakut, zümrüd gibi.
(3) : Mayi halinde bulunan madenlerdir. Su, tuz, zift, cýva, neft gibi.
33 - (Mevaþî sadakasý) : Sâime olub müslümanlara aid bulunan hayvanlardan senede bir defa sâî vasýtasiyle bir muayyen nisbet dahilinde alýnan vergidir.
34 - (Musaddýk) : Nûkud ve eþyai ticariyye kabilinden olan mallarýn zekâtlarýný hükümet memuru sýfatiyle cibayet ve tahsil eden zatdýr.
35 - (Meks) : Ticaret mallarýndan öþr ve bac namiyle alýnacak olan vergidir. Bu vergileri cibayete memur olan kimseye de «mekkâs = gümrükçü» adý verilmiþdir. Öþr veya bacý cibayet etmeðe de meks denir.
Meks tabiri esasen bir þeyin eksikliðini, bir þeyin diðerinden eksik bir fiyatla alýnmasýný ve zulm ve teaddiyi ifade eder.
Tacirlerden alýnacak vergi ile onlarýn mallarýna noksan arýz olacaðýndan bu cihetle bu vergiye «meks» adý verilmiþ oluyor.
Bu memuriyet, gayri meþru bir veçhile cibayetde bulunulmasý haline nazaran þer´i þerif lisaniyle zem edilmiþ ve bu sebeble bazý zevat, mekkâs olmakdan kaçýnmýþlardýr.
36 - (Mu´temÝl) : Çalýþmaya muktedir olan fakirdir, velev ki tutduðu iþi, sanati güzelce yapmaya kadir bulunmasýn.
37 - (Nisab) : Zekât gibi bazý vecibelerin, haddi sirkat gibi bazý cezalarýn vücubüne alâmet olmak üzere þarii hakim tarafýndan nasb edilen muayyen bir mikdardýr. Zekâta nazaran iki yüz dirhem gümüþün nisab olmasý gibi.
38 - (Râhib) : Nesârâ taifesinden âbid, daniþmend olan kimse demekdir. Cem´i : rehabibdir, Rehb ise korku, haþyet manasýnadýr.
39 - (Rikâz) : Lûgatde tesbit mânasýna olan rekzden me´huz olub merkûz mânasýnda müstameldir. Istýlahda : yer altýnda hýlkî olarak bulunan madenler ile medfûn olan kenzlerden ibaretdir.
40 - (Sâî) : Mevasî denilen hayvanlarýn vergilerini bulunduklarý yerlerde cibayet etmek üzere tayin edilen beytülmal memurudur ki, köylerde, kabileler arasýnda dolaþarak bu vergiyi tahsil eder.
41 - (Zekât) : Lûgatde nema tathir, güzel zikr manasýnadýr. Lisaný þeriatde «bir mâlin muayyen bir mikdarým muayyen bir zaman sonra müs-tahik olan bir kýsým müslümanîara Haktealânm rýzasý için tamamen temlik ve ita etmekden ibaretdir.» [51]
Beytül´malin Varidat Menbalar! Ve Sarp Mahalleri :
42 - Beytülmâli müslimîn denilen devleti islâmij´ye malîyye hazinseinin baþbca varidat, menbalan dört nevidir :
(1) : Emvali zahirenin öþrü, tüccardan alýnan gümrük rüsumu.
Bu nevi varidatýn mahali sarfý, fakirler, parasý/, kalan yolcular, borcunu ödemeden âciz medyunlar, kitabet bedelini edaya knriir olamayan mültâteh-erzaký bulunmayan gaziler, öþr nýcmurl.´in vesnireJir.
(2) : Haraç, cizye, ecnebilerden alýnan hediyeler, harbsiz olarak elde edilen müsaleha bedelleri vesaire.
Bunlarýn mahali sarfý, umum müslümanlarýn mesalihiclir. Bu mesalih, sinirleri sed ve takviye, yollan ve köprüleri inþa ve imar, mücahidler ile ailelerinin maiþetlerini temin, devlet memurlarýnýn ve Ýlm sahihlerinin maaþlarýný tesviye gibi þeylerdir.
(3) : Rikâz denilen madenler ile kadîm kcnzlerin ve harb neticesinde düþmandan alýnan ganaimin muayyen bir kýsmý.
Bunlarýn mahalli sarfý, fakirler, kimsesiz muhtaç yetimler, parasýz kalmýþ yolculardýr.
(4) : Lûkatalar, vâris býrakmaksýzýn ölenlerin terikeleri, velîsi bulunmayan maktullerin diyetleri.
Bu nevi varidatýn sarf mahallesi de lâkitlerin, velîsiz fakir çocuklarýn nafakalarý, tedavi ücretleri, teçhiz ve tekfinleri, hastahaneler vesairedir.
Bu dört nevi varidatdan her biri, lüzumuna göre diðerinin masrafýna muvakkaten tahsis edilebilir. Mebsut, Bedayý, HindÝyye. [52]
Emvali Zahire Ve Bâtýna :
43 - Emval denilen þeyler, vergiye tabi ve binaenaleyh beytülmâlin varidatýndan madud olsun olmasýn esasen emvali zahire ve emvali bâtýna namiyle iki kýsma ayrýlýr.
44 - : Emvali zahire, yukarýda beyan olunduðu üzere ekinlerden, mey-valardan, bir kýsým mevaþî denilen hayvanlar ile bir bcldednn diðer beldeye ticaret için nakledilen mallardan ibaretdir. Bu kabil mallarýn zekât, sadaka, öþür ve saire namiyle yad olunan vergilerini cibayet hakký, hükümeti islâ-miyyeye aiddir. Hattâ zekât itasý, yalnýz müslümanlara mahsus ise de ticaret mallarýndan öþür namiyle þeraiti dairesinde bir vergi alýnmasý yalnýz müslümanlara mahsus deðildir. Bu vergi, aþaðýda yazýldýðý veçhile islâm hükümetinin himayesine mazhar olan gayri müsli tacirlerden de istifa edilir.
45 - : Emvali batmada sahihlerinin ikametgâhýnda veya ticarethanelerinde bulunub ihfasý kabil olan altýn, gümüþ ile ticaret eþyasýndan ibaretdir. Bu kabil mallardan zekât namiyle muayyen bir kýsmýn fukaraya vesaireye tesadduk edilmesi müslümanlar için bir vazife ise do bunu bizzat hükümet istifa etmez. Gayri müslimler ise esasen böyle bir vazife ile mükellef deðildirler.
Vâkýâ asrý saadetde ve ondan sonra Hazreti. Osmanýn hilâfeti zamanýna kadar müslümanlarýn emvali bfýtýnasmdfin þeraiti dahilimle zekât tahsili de hükümeti islâmiyyeye aid idi. Þöyle ki : nisaba mâlik olan, yani : havayici asliyesinden baþka en az iki yüz dirhem gümrüþ veya yirmi miskal altýn mik-darý nakde veya ticaret eþyasýna mâlik bulunan her âkil, balið müslüman dan, bunlarýn üzerinden bir sene geçmek þartiyle kýrkda biri «musaddik» denilen hükümet memuru vasýtasiyle tahsil edilerek þer´an muayyen masrafýna tevzi edilirdi.
Hazreti Osmanýn zamanýnda ise Ýslâm ülkesi pek ziyade geniþlemiþ, müslümanlar çoðalmýþ, bu cihetle zekâtýn hükümet memurlarý vasýtasiyle tahsil edilmesi bazý müþkilâta ve yolsuz harekâta sebebiyet vermeðe baþlamýþ olduðundan bu kabil mallarýn zekâtlarým vermek, sahiblerinin diyanetine tevdi edilmiþ, bunlarýn hükümet tahsildarlarý vasýtasiyle cibayet edilmemesi, cun> huri müslimîn tarafýndan muvafýk görülmüþdür.
Binaenaleyh bir veliyyül´emr, emvali batmanýn zekâtlarýný sahihlerinden cebren ahz edemez. Çünkü aksi takdirde icmaý ümmete muhalefetde bulunmuþ olur. Þu kadar var ki, bu mallarýn zekâtlarýný sahihleri vermedikleri takdirde bunlarý veliyyül´emr, cebren ahz ederek meþru mahallerine sarf edebilir.
46 - : Beytülmâlin varidat menbâfan olan emvali zahireden, emvali zahireden, emvali ticariyyeden ve haraç ile cizyeden, rîkâz ile ganaim mallarýndan alýnacak vergilere ve bir kýsým hediyelerden, müsaleha bedellerinden, lûkatalardan, diyetler ile terikelerden ibaret mallara dair aþaðýda sýrasiyle malûmat verüecekdir.
Burada þunu kaydedelim ki, emvali zahireden olan kinler ile meyvalar-dan alýnacak vergiler, araziye göre tebeddül eder. îsîâm ülkesindeki arazi Ýse araziyi Öþriyye, araziyi haraciyye, araziyi mevat, araziyi memleket, araziyi memlûke namiyle beþ kýsma ayrýlýr. Nitekim bunlarýn mahiyetleri ýstýlah kýsmýnda yazýlmiþdýr. [53]
Araziyi Öþriyyedeki Ekinlerden, Meyvalardan Alýnacak Vergiler :
47 - : Araziyi öþriyye; yaðmur veya dere veya nehir sularîyle sular-dýðý takdirde mahsulâtýnýn onda biri; kovalar ile, dolablar ile sulandýðý veya suyu para ile alýndýðý takdirde de yirmide biri hükümet namýna öþr adiyle tahsil edilir. Tohum ve amele ücretleri gibi masraflar nazara alýnmaz.
48 - : Araziyi Öþriyyeden alýnacak olan öþür ve nýsý föþürden ibaret vergiler, sahiblerinin vefatiyîe sakýt olmaz; belki terikelerinden istifa olunur.
Kezalik : bu arazi bir cihete vakf edilse bu vergisi sakýt olmaz. Araziyi öþriyyede bir sene içinde kaç defa mahsulât vücude gelirse her defasýnda vergi istifa edilir.
49 - : Araziyi öþriyyeden biri, hem yaðmur veya nehr hem de dolab ve saire gibi bir âletle sulanacak olsa galibe itibar olunur. Müsavi olduklarý takdirde - mükellefin lehine olarak - mahsulâtýnýn yirmide biri alýnýr.
«Eimmei selâseye güre yirmid ebirinin durtte üçü alýnýr. Meselâ : mahsulât seksen kileden ibaret olsa bundan üç kile vergi alýnýr,)
50 - : Araziyi öþriyyeden alýnacak vergilerde mal sahibi deðil, arazi nazara alýnýr. Binaenaleyh arazi sahibi, gerek çocuk ve gerek mecnun ve gerek vakýf olsun vergisi istifa olunur.
51 - : Araziyi öþriyye birisinin , ekinler de baþka birisinin, meselâ: tnüstecirin olsa mahsulâtýn vergisi, imamý Azama göre arazi sahibinden îmameyne göre de mahsulât sahibinden aîýnýr. Mtiftabih olan, Imameyn kavlidir. «(Eimmei selâsenin Ýçtihatlarý da îmameyn veçhiledir.)
52 - : Araziyi öþriyye, müzarea suretiyle idare olunduðu takdirde mahsulâtýnýn Ýktiza eden vergisi, tmami Azama göre arazi sahibinden alýnýr, îmameyne göre bu vergiyi arazi sahibiyle âmil, hisseleri nisbetinde verirler.
53 - : Araziyi öþriyyenin mahsulâtý satýlacak olsa bakýlýr : eðer mahsulât yetiþmiþ ise vergisi arazi sahibinden, yetiþmiþ deðilse müþteriden alýnýr.
54 - : Araziyi öþriyye üzerinde yatiþib sahihleri tarafýndan kasden vücude getirilmiþ olmayan çubuklardan, kamýþlardan, çoðan aðaçlarýndan, aðaç sakýzýndan çörek otu vesaire gibi nebatî devalardan öþür vesaire namiyle vergi alýnmaz. Fakat arazi, bu gibi þeyleri yetiþtirmeðe tahsis edilmiþ ise o takdirde bu gibi mahsulâtdan da öþür veya nýsýf öþür nisbetinde bir vergi alýnýr.
55 - : Araziyi öþriyyede vücude gelen buðday, arpa, yulaf, darý, mýsýr, pirinç gibi hububat; ceviz, fýndýk, fýstýk, badem, zeytin, palamut, keten, kotentohumu, dut yapraðý, pamuk, nohuf. mercimek, purc;ý!:, susam, soðan, sarýmsak, biber, kimyon, hardal, bakla, pnllrcnn, za^fYan, fesleðen, þekerkamýþý. kudrethelvasý, kavun, karpuz, hýyar vesair sebzelerin kâffesi vergiye tabidir.
Yenilmek suretiyle kendilerinden istifade olunmayýu da yalnýz ziraat veya tedavi için kullanýlan kavun, karpuz ve hatmi tohumlarýndan, hurma yapraðýndan, zamk ve iþnandan, samandan ve mubah meralradan biçilen otlardan ise öþür alýnmaz.
56 - : ötedenberi üzümünden Öþür alýnagelen baðlara ekilen soðan ve sarmýsakdan ve bu baðlarýn derunundaki aðaçlarýn aralarýna ekilen þeylerin mahsulâtýndan öþür namiyle onda veya yirmide bir vergi alýnýr.
57 - : Kadîmen öþrü alman baðlarýn içlerinde haneler yapýlsa da yine bunlarýn öþrü alýnýr. Bu baðlar, o hanelerin avlýsý sayýlmaz.
58 - : Araziyi öþriyye dahilinde vücude getirilen ballardan az olsun çok olsun onda bir nisbetinde bir vergi nltmr.
«(imam Mâlik i!e îmam Þafiiye güre baldan vergi alýnmaz.)
59 - : Meyvalar ile ekinlerin vergilerini ahze istihkak, ne zamandan itibaren hâsý! olacaðý hususunda çimmenin ihtilâfý vnrdýr. Bu zaman, imamý Azam ile imam Züfere göre bunlarýn salâhý zahir, Fesadýndan emniyyet hâsýl olduðu vakitdir. imam Ebu Yusuf e göre hasada imkân hâsýl olduðu vakitdir. imam Muhammede göre de bilfi´l hasad edilib tarlasýnda istif.edildiði vakitdir.
«(Þafiîlere göre hububatýn kuvvetlendiði, meyvalarýn saiâhý zahir olduðu günden itibaren zekâtlarý, vergileri vacib olur.)
60 - : Meyvalar ile ekinlere aid vergilerin ahze istihkak zamaný hakkýndaki ihtilâf üzerine bazý meseleler teferru´ eder. Ezcümle bir ekin veya meyva henüz yetiþib yetiþmemiþ bir halde iken sahibi bunu yese veya baþkasýna yedirse imam Azama göre bunun öþrünü zamin olur. imam Ebu Yusuf ile îmarcý Muhammede göre zamin olmaz. Bazý fukahaca da bunlardan maruf veçhile biraz mikdar yenilmesi, zamaný icab etmez. Fakat badelhasad yenilmesi, bilittifak zamaný mucib olur.
Maahaza bunlardan - harman sürülmedikçe - bilfi´l Öþür alýnmaz. Henüz çimen halinde bulunan mahsulâtdan öþür istemek, caiz deðildir. Üzüm baðlarýndan alýnacak öþür de üzümlerin kesildiði zaman alýnýr.
61 - : Aþar memuru, öþrü harman yerinde tesellüm eder. Ahali verecekleri Öþrü hükümetin anbanna kadar götürmekle mükellef olmaz.
62 - : Araziyi öþriyyeyi sah;bi bir müddet muattal býrakacak olsa vergisi ile mükellef olmaz, velev ki zer´a- kadir olsun.
63 - : Araziyi öþriyyenin mahsulâtý badeFhasad sahibinin sun´i olmaksýzýn telef olsa veya çalmsa Öþrü sakýt olur.
64 - : Araziyi öþriyyeden tahakkuk eden öþür, veliyyül´emr tarafýndan tahsil edilmediði takdirde bizzat sahihleri tarafýndan fukaraya tevzi edilir. Bu husuþdaki mükellefiyet, bu arazi sahihlerinden baþka türlü sakýt olmaz.
65 - Araziyi öþriyyeden birinin öþrünü veliyyül´emr almayýb sahibine baðýþlasa bakýlýr : eðer sahibi fakir ise veliyyül´emre zaman lâzým gelmez. Çünkü bu verginin mahalli sarfý fakirlerdir. Bu halde vergi yerine sarf edilmiþ olur. Fakat zengin ise bu öþür, kendisine bir atiyye mahiyetinde bulunacaðýndan bu halde bunu veliyyül´emr zamin olur. Þöyle ki : bu mikdar bir malý beytülmalin haraca aid kýsmýndan alarak sadakalara aid olan kýsmýna nakl eder, yani: bu atiyeyi haraç kýsmýndan vermiþ olur. Haraç ise görülecek maslahata mebni fakirlere de, zenginlere de sarf edilebilir.
66 - : Hububat ile meyvalarýn vesair araziyi öþriyye mahsulâtýnýn vergiye tabi olmalarý için muayyen bir mikdarda bulunmalarý, yani : bir nisab ile mukayyed bulunmalarý lâzým mýdýr, deðil midir?.
Bu mesele beynel´eimme ihtilâfý bulunmakdadýr. Þöyle ki : imamý Azama göre bunlar çok olsunlar az olsunlar her halde vergiye tabidirler. Fakat îmameyne göre beþ vesak = üç yüz sa´ (312000 dirhem) mikdarý olmayan hu-bubatdan ve nâsm elinde bir sene kalamayacak olan sebzelerden vergi alýnmaz, meðer ki bunlar ticaret için olsun. O takdirde kýymetleri iki yüz dirheme balið olursa vergileri alýnýr. Hidaye, Bahri Raik, HÝndiyye.
«(EÝmmei selâseye göre de mahsulâtýn nisabý en az beþ vesakdýr, bundan noksan olan mahsulâtdan Öþür alýnmaz. Sebzeler de öþre tabi deðildir.
Fýkhý Þafiîde deniliyor ki : Musaffa olan hububatýn nisabý beþ, kabuk-lariyle iddihar olunub kabuklariyle yenilmeyen buðday, pirinç gibi hububatýn nisabý da on vesakdýr. Beþ vesak ise bin altý yüz rýtlý baðdadîdir veya üç yüz sa´dýr.
Fýkhý Hanbelîde de deniliyor ki : hububat ile meyvalarýn vergileri - sadakalarý alýnabilmek için iki þart vardýr. Birincisi : bunlar nisab mikda-rina balið olmalýdýrlar. Bu nisab ise kabuklarýndan tasfiye edilmiþ hububat ile kurutulmuþ hurmalar için beþ vesakdýr. Beþ vesak üe üç yüz sa´dýr. ikincisi : bu vergiyi verecek kimseler, bu verginin vücubü zamanýnda nisaba mâlik bulunmalýdýrlar. Vakti vücub ise hububatýn kuvvetlendiði, meyvalarýn da salâhlarý zahir olduðu zamandýr. Kitabül´üm, Tuhfetül´muhtac.)
(imam Ebu Yusüfe göre hububâtdan her hangisi diðerine zam edilerek mecmuu nisab mikdarma, yani : beþ vesaka balið oldu mu zekâtý lâzým gelir.
îmam Muhammede, imam Þafiiye, Süfyaný Sevrîye ve zahiriyye göre buðday, arpaya, hurma bunlarýn hiç birine zam edilmez.
imam Mâlike göre buðday, arpa bir sýnýf sayýlýr. Bunlar zekâtda biri-birine zammedilir. Nohud, bakla, böðrülce, mercimek, burçak, delüce de bir sýnýf addedilerek diðerine zam edilir. Pirinç, darý, susam ise muhtelif .sýnýf Iardir, baþkalarýna zam edilmezler.
(Bir senede iki defa husule gelen ekinler, biribirine zam edilmez. Binaenaleyh her biri beþ vesakdan noksan olursa zekâtlarý lâzým gelmez. (Elmu-hallâ.) [54]
Araziyi Haraciyyeden Ve Araziyi Mevatdan Alýnacak Vergiler :
67 - : Araziyi hariciyyeden ve ihya edilen bir kýsým araziyi mevatdan muayyen mesahalara göre beytüTmâl namýna alýnan vergilere «haraç» adý verilir ki, haracý mukaseme ve haracý muvazzaf namiyle iki kýsma ayrýlýr. Istýlah kýsmýna müracaat!.
68 - : Araziyi mevatdan ihya edilen yerlerin vergileri, bu arazinin kesb etdiði mahiyete göre istifa edilir. Þöyle ki bu yerler, araziyi öþriyyeden madud olduðu takdirde yukarýda bildirilen nisbetler dairesinde mahsulâtýndan vergi alýnýr. Araziyi haraciyyeden sayýldýðý takdirde ise aþaðýda yazýlý olduðu veçhile araziyi haraciyye vergileri hakkýndaki ahkâma tabi olur.
69 - : Haracý mukaseme ve muvazzafýn mikdan, yerin tahammülüne göre mahsulâtýn öþründen nihayet nýsfýna kadar muadil olur, bu mikdardan fazla olamaz. Velev ki arazinin daha ziyade haraca kabil´yeti bulunsun. Hattâ arazinin kabiliyeti görülmediði takdirde tarh edilmiþ olan haracý muvazzaf mikdarý yarýsýna kadar tenzil edilebilir.
Meselâ : bir arazinin mahsulâtý, verilecek haracý muvazzafýn iki mislinden dûn olsa bu haraç mikdarý tenzil edilir.
70 - : Vaktiyle Hazreti Ömer (radiyallahü tealâ anh) zamanýnda haracý muvazzafa tabi, sulu ekin tarlalarýnýn her ceribi = dönümü için bir sa´ ile bir dirhem, yoncanýn ve susamýn her dönümü için beþ dirhem, aðaçlarý muttasýl üzüm baðlariyle hurma bahçelerinin her dönümü için on dirhem; karpuz, kavun ve sair sebzelerin, her dönümü Ýçin de üç dirhem haraç vazedil-miþdi. Bu nisbete her asýrda riayet edilmesi, muktezayi adalet görülmekde, bundan fazla haraç alýnmasý, sair ümerai müslimîn için gayri caiz sayýlmak dadýr.
71 - : Haracý mukasemede mahsulâtýn onda bir, sekizde bir, yedide bir gibi muayyen bir mikdarýnýn, haracý muvazzafda senevi muayyen bir meblâðýn beytül´mal namýna alýnmasý asidir. Bununla beraber bu iki nevi haraç, arazi sahiblerîyle veliyyül´emr tarafýndan mezun olan vergi memurlarý arasýnda þu vecihlerden biriyle de bitterazî tesviye edilebilir.
(1) : Arazinin haline, mahsulâtýn mikdarýna göre mukaaten muayyen bir mikdar para alýnýr.
(2) : Arazideki aðaçlarýn mikdarýna göre bir meblâð takdir edilerek alýnýr.
(3) : Arazideki ekinler ile aðaçlarýn meyvalarý sahibleriyle beytülmal memuru arasýnda bir nisbet dahilinde taksim edilir. Meselâ : arazinin bin kuruþdan ibaret olan haracý muvazzafýna bedel, mahsulâtýnýn biri bitterazi vergi olarak tahsil edilebilir.
72 - : Araziyi haraciyyeye üzüm çubuklarý veya sair meyva aðaçlarý dikilecek olsa bunlarýn semereleri husule gelinceye kadar ve arazinin evvelki haracý kemafissabýk tahsil edilir. Bilâhare semere husule gelince haraç bunlardan alýnmaya baþlanýr. Þu kadar var ki alýnacak haraç, dönüm baþýna on dirhemden zaid, evvelki haraç mikdarýndan noksan olamaz.
Bilâkis bað halinde bulunan bir araziyi haraciyye üzerinden çubuklarý kesilerek mezrea haline getirilecek olsa kemakân bað halindeki haraca tabi olur. Çünkü bu arazinin mutasarrýfý daha yüksek semere almaya kadir iken daha aþaðý mahsulât almaya razý olmakla beytülmâlin hukukunu ihlâl edemez, meðer ki mezre halindeki mahsulât daha kýymetli olsun.
73 - : Ellerindeki arazinin haracý mütefavit olan bir karye ahalisi, müsavat üzere haraca tabi tutulmalarýný taleb etdiklerinde bakýlýr : eðer bu arazinin vaktiyle müsavat üzere haraca tabi tutulmuþ olduðu bilinirse ona göre muamele yapýlýr. Ve eðer müsavat üzere haraca tabi olub olmadýðý malûm bulunmazsa haraçlarý hâli üzere býrakýlýr. [55]
Haracýn Sukutnu Ýcab Edib Etmeyen Haller :
74 - Araziyi haraciyye, mâliki tarafýndan bir cihete vakf edilmekle haraciyye olmakdan çýkmaz. Binaenaleyh bu araziden muayyen olan haracý kemafissabýk istifa edilir.
Kezalik : araziyi haraciyyenin zimmî olan sahibi, müslüman olsa veya bu araziyi bir müslümana satsa bu arazinin haracý öþre tebeddül etmez.
«(imam Mâlike göre bu arazi, öþriyyeye tebeddül eder. Çünkü haracda zillet mânasý vardýr, bu, bir müslým hakkýnda ihdas ve ibka edilemez.)
Buna cevaben deniliyor ki : zillet mânasý, haracýn ilk defa vazedilme-sindedir. Bekasýnda deðildir. Haracý rüûs ise bunun hilâfýnadýr, onda hem Ýbtidaen hem de bekaen zillet vardýr. Binaenaleyh bir gayri muslini, müslim olsa artýk bu haracý baki kalmaz.
Bilâkis bir gayri müslim, araziyi öþriyyeden bir yeri satýn alsa - Ýmamý Azama göre - üzerine haraç lâzým gelir. Çünkü Öþür, zekât demekdir. Gayri müslim ise zekâta ehil deðildir, imam Ebu Yusüfe göre iki kat öþür lâzým gelir. Zira bu yere evvelce fakirlerin haklan taallûk etmiþdir. Gayri müslimin hâli ise bu hakký ifaya salih deðildir. Artýk hem fukaranýn hakký, hem de haraca bedel ikinci öþür istifa edilir, imam Muhammede göre bir öþür alýnmakla iktifa çdilir.
«(Ýmam Mâlike göre bu yeri müslümanlara satmaya icbar edilir. Tâ kî bundan zekât alýnmasý devam etsin.
Ýmam Þafiîye göre gayri müslimin bu yeri almasý esasen caiz olmaz. Çünkü bundaki zekât hakký ihlâl edilemez. Diðer bir kavline göre de o gayri müslimden hem öþür, hem de haraç alýnýr, Ibni Ebi Leylâmn kavli de böyledir. Þüreyk îbni Abdillâha göre bu yerden öþür de, haraç da alýnmaz. Nasýl ki bir gayri müslimin bir müslümandan satýn aldýðý hayvanatý saîme hakkýnda da böyle bir þey lâzým gelmez.)
Fakat bu kýyas sahih deðildir. Çünkü araziyi namiyye, dari islâmda bir vazifeden - - vergiden hâli olamaz. Sair emval ise böyle deðildir. Mebsutý Serahsî.
75 - : Araziyi haraciyyenin haracý veliyyül´emr tarafýndan bir kimseye ikta = tevcih edilse o kimse, bu haracý istifa eder, veliyyül´emrin yeni bir kararý bulunmadýkça bu haracý artýramaz.
76 - : Araziyi haraciyyenin mahsulâtý, ihtirazý mümkün olan gayri semavî bir âfet ile, meselâ : hayvanatýn tarlaya sokulmasiyle telef veya ba-del´hasad harmanda herhangi bir suretle zayi olsa muayyen olan haracý sakýt olmz.
77 - : Sularý kesilen veya su baskýnýna uðrayan veya ekinlerine âfeti semaviye isabet eden araziyi haracîyyeden haraç alýnmaz. Þu kadar var ki mahsulâtý yangýn gibi, þiddetli soðuk gibi bir semavî âfet ile mahv olan bir araziyi haraciyye, haracý muvazzafa tabi olub da ayni sene içinde tekrar ekilib mahsulâtýný almaya imkân bulunduðu takdirde muayyen haracý istifa edilir. Bu imkân en az üç ay ile mukayyeddir.
78 - : Araziyi haraciyyenin mahsulâtýndan bir kýsmý, haracý muvazzafý iskat edecek bir sebeple telef olub da bir kýsmý kalacak olsa bakýlýr: eðer bu kalan kýsým, o mahsulât için sarf edilen mebaliðden baþka alýnacak haracýn en az iki misline muadil ise muayyen haraç alýnýr, bundan noksan ise yalnýz bunun yarýsý istifa olunur.
Meselâ, baki kalan kýsým, masrafdan sonra her dönüm baþýna iki sa´ ile iki dirhem mikdarýna balið olsa her dönüm baþýna tarh edilmiþ olan bir sa´ ile bir dirhem haraç alýnýr. Fakat bundan da noksan ise yalnýz bunun yarýsý haracý muvazzaf olarak tahsil edilir, fazla bir þey alýnamaz. 79 - : Haracý muhafaza tabi olan araziyi herhangi bir kimsenin men´ine mebni sahibi ekmeðe kabir olmasa haracý sâkit olur. Nitekim herhangi bir sebeple ekilmeyen araziyi haraciyyenin haracý mukasemesi de sâkit bulunur.
80 - : Haracý muvazzafa tabi olan araziyi mâliki ekmeksizin baþkasýna satacak olsa bakýlýr : eðer o sene içinde o araziyi ekmeðe kâfi bir müddet mevcut ise haracý müþteriden alýnýr, böyle bir müddet kalmamýþ ise haracý bayiinden tahsil edilir.
81 - : Araziyi haraciyyenin mâliki, arazisini ekmekden âciz kalsa veliyyül´emr muhayyer olur, isterse o araziyi baþkasýna müzareaya verib mâlikinin hissesinden haracýný istifa eder, isterse icareye verib haracý bedeli icareden alýr, isterse beytülmâl vasýtasiyle ekdirir, meselâ : mâlikine kâfi mikdarda tohum ve saire borç vererek ziraati temin eder. Bunlarýn hiç biri mümkün olmadýðý takdirde o araziyi satýb semeninden tahakkuk etmiþ olan haracý muvazzafý tahsil eder. Çünkü zararý âmmý def için zararý hâs iltizam olunur.
Bu arazi, bilâhare zer´a kadir olunca mâlikine iade edilir. Meðer ki satýlmýþ olsun.
Bir kimse, araziyi öþriyye veya haraciyyeden bir yeri mahza ticaret için satýn alsa bundan dolayý kendisine zekât lâzým gelmez, belki yine öþrü veya haracý lâzým gelir. Çünkü zekât ile bunlar içtima etmez. Mebsut.
82 - : Araziyi haraciyye, mâliki tarafýndan fukaraya mesken veya gailesi alýnmak üzere han, yahut âmme için makbere ittihaz edilse - sahih olan kavle nazaran - haracý sakýt olur.
83 - : Gayri müsmir aðaçlardan, tarlalarýn etrafýnda bulunan daðýnýk meyva aðaçlarýndan ve sel sularýnýn araziyi basmasýna mani olmak için sýnýrlarda dikilmiþ aðaçlardan haraç alýnmaz. Bedayî, Bahri Raik, Düri Muhtar, Hindiyye. [56]
Araziyi Memleket = Emiriyye Mahsulatýndan Alýnacak Vergiler :
84 - : Araziyi memleket, veliyyüFemrin müsaadesiyle bâ tapu talibleri-ne tevcih edilir, uhdelerine tevci hedilen kimseler, bu arazinin sahibi deðil, mutasarrýfý ve müste´ciri bulunmuþ olurlar. Kira bedeli olarak mutasarrýflarýndan her sene ya maktuan bir bedel alýnýr ki bu, senevi muayyen bir vergi demekdir. Yahut bu arazi ekildikçe hâsýlatýndan onda bir, dokuzda bir, sekizde bir gibi bir hisse beytül´mâl namýna istifa edilir. Mutasarrýflarý tarafýndan verilen bu vergi veya bu hisse, kendilerine nazaran bedeli icare, hükümete nazaran haraç mesabesindedir. Binaenaleyh bu arazi mahsulâtýndan artýk öþür verilmesi lâzým gelmez. Çünkü bir kerre îmamý Azamýn içtihadýna göre öþür, mucire lâzým gelir. Mucir ise bu arazide beytül´maldýr. Sonra verilen bu bedeli icar, bir haracý muvazzaf, hisse ise bir haracý mukaseme mesabesindedir. Haraç ile öþür Ýse bir arazide içtima etmez.
Türkiyedeki arazi, umumiyeti itibariyle bu kabildendir. Artýk bu arazi, ne Öþre, ne de ayrýca haraca tabi deðildir. ReddüTmuhtar.
Fakat araziyi memleket mahsulâtýndan nisab haddine balið, ihtiyacdan zaid bir mikdarý ticaret maksadiyle der anbar edilmiþ olursa bunun üzerinden bir sene geçince zekâtý icab eder. Nitekim öþrü verilen buðdayýn sahibine kifayet edecek mikdanndan ziyadesi ticaret niyetiyle hýfz nisab mikdarý oîub üzerinden bir sene geçince zekâtý lâzým gelir. AbdurrahÝm fetâvâsý.
85 - : Araziyi memleket, mutasarrýflarýnýn ellerinde muayyen ücretleri verildikçe nez´ edilemez, onlarýn vârislerine þer´an mevrus da olmaz, Þu kadar var ki veliyyül´emr, beytülmâl için nafi görürse bunlarýn vârislere intikaline müsaade edebilir. Nitekim bu arazi, Türkiyede bir kanun dahilinde vârislere intikal etmekdedir.
Muattal býrakýlarak hükümete aid vergisi istifa edilemiyen arazinin mutasarrýflarý elinden alýnmasý hakkýnda da ayrýca hükümler vardýr.
86 - : Araziyi memleketden bazý parçalarýn (çiftliklerin vergileri, bey-tülmâlden vazife almaya istihkak´larý olan zevata veliyyül´emr tarafýndan tevcih edilebilir. Bu tevcihe ikta denir.
Bu zatlar, o araziden minel´kadîm ne veçhile ve ne nisbetde vergi veya hisse alýna gelmiþ ise onu taðyir ederek fazla bir þey alamazlar. Meðer ki bu arazi hakkýnda veliyyül´emr tarafýndan ayrýca bir karar ittihaz edilsin. Dürri Muhtar, Reddi Muhtar.)
87 - : Vaktiyle Türkiyede Umar, zeamet, hâs namiyle sihapilere, kumandanlara vesair ricale tevcih edilen arazi, ikta kabilinden bulunmuþdu.
îktaýn diðer bir nevi de vardýr ki, böyle bir arazi parçasýnýn hükümet tarafýndan bir zata tamamen temlik edilmesi suretiyle olur. 11u halde o arazi hakkýnda sýrf araziyi memlûke hükmü cereyan eder.
88 - : Ýslâm ülkesindeki sahralar, daðlar, araziyi gayri memlûkeden madud, hükümete aiddir. Hükümet tarafýndan ecnebilere, yol kesicilere karþý himaye edilen bu gibi yerlerde yetiþen mahsulâtdan vehusuîe gelen ballardan onda biri beytülmâl nâmýna alýnýr. Çünkü bunlara mâlikiyyetden mak-sad, nemadýr. Nema hâsýl olunca hükümet namýna mâlikiyet husule gelmiþ olur.
Bu mesele, imamý Azama ile îmam Muhammede göredir, imam Ebu Yu-süfe göre daðlarda bulunan nebatat vesaireden beytülmâl namýna bir þey alýnmaz. Çünkü daðlar, araziyi memlûkeden deðildir. Hidaye, Reddi Muhtar, Hindiyye.
89 - : Sahralarda, daðlarda vesair arazide sayd edilen hayvanlardan dolayý vergi alýnmaz. Çünkü bu hayvanlar, hükümetin himayesinde sayýlmaz.
Hüdayý nâbit olub cibali mübaheden kesilen kerestelerden de öþür alýnmaz. Fakat ticaret için vücude getirilen aðaçlýk ve kamýþlýkdan kesilib satýlan odunlardan, kamýþlardan öþür alýnýr.
90 - : Yeri araziyi emiriyyeden, gürumu ise mülk olarak satýn alman baðdan zekât lâzým olmaz. Abdurahim fetavasý. [57]
radyobeyan