Hukuku Ýslamiye
Pages: 1
Vakiflara ait tamirat ve insaata, sarfiyata, istidaneye vs. mahsus By: ecenur Date: 18 Mart 2010, 20:22:53
(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)

VAKIFLARA AÝD TAMÝRAT VE ÝNÞAATA,
SARFÝYATA, ÝSTÝDANEYE, CÝHETLERE, VAZÝFELERE MAHSUS UMUMÝ MALÛMATI HAVÝDÝR.




ÝÇÝNDEKÝLER : Vakýflara aid tamirat ve inþaat. Bir vakfa aid varida­týn baþka bir vakfa sarf ve naklinin caiz olub olmamasý. Vakýflar Ýçin istida-ne. Cihetlerin tevcihi. Cihetlerde istinabenin ve feraðýn cereyaný. Cihetlerin muattal býrakýlmasý. Vazifelerin aksamý ve mürtezikaya vakfýn gailesinden vazifelerinin nasýl verileceði. [20]

Vakýflara Aid Tamirat Ve Ýnþaat



615 - : Vakýflarýn tamiratý vazifelerden mukaddemdir.

Binaenaleyh tamire muhtaç bulunan bir vakfýn gailesi, evvelâ tamirine sarf edilir. Tamir yapýlmadýkça vazifelere bîr þey verilmez. Vâkýf tarafýndan bu husus, þart edilmiþ olsun olmasýn müsavidir. Þayed mütevelli, gaileyi va­zifelere sarf edib de tamir için bir þey kalmazsa vazifelere sarf ettiði meb­lâðý zamin olur. Çünkü vâkýfýn maksadý, vakfýnýn devamiyle gailesinin müeb-beden sarf edilmesidir. Bu maksadý ise tamir Ýle kabil olabilir. Bu halde ima­ret ciheti iktizaen meþrut bulunmuþ olur. Artýk mütevelli, tamiri takdim et­meyince vâkýfýn iktizaen olsun þartýna muhalefet etmiþ, kendisine mevdu olan emanete teaddîde bulunmuþ, âdeta müvekkilinin enirine muhalefet eden bir vekil hükmünde bulunuvermiþdir. Hidaye, Ankaravî HâmiþJ.

616 - : Bir vakfýn gailesi bir camii þerifin yalnýz imam ve hatibine meþ­rut bulunsa bu gaile, o camiin tamirine sarf olunamaz. Feyziyye.

Bir de imam, müezzin, ferraþ, medrese müderrisi gibi hizmetlerinin mu-attaliyyetî zararý beyyini müsteizim olan hademei hayrat, imarete mülhak­týrlar, ki bunlara «erbabý þeair» denir.. Binaenaleyh bir mescid. tamire muh­taç olub gailesi hepsine kifayet etmediði gibi bu hademeye vazifeleri veril­mediði takdirde mescidin tatili lâzým gelecek olsa galiden bunlarýn vazifeleri kesilemez. Belki gaile, tamirat ile beraber bunlarýn vazifelerine - imkân nisbetinde - sarf edilir. Fakat hizmetlerinin devam etmemesinde zararý beyyin olmayan sair bir kýsým hademeye bu tamir esnasýnda bir þey verilmez. Tenkihi Hâmiüý.

617 - : Gailesi fukaraya veya vâkýfýn evlâdýna meþrut olan bir vakýf haraba yüz tutunca mütevelli gailesinden evvelâ tamiratým yapar, sonra bir þey kalýrsa aný da fukaraya veya evlâdý vâkýfa sarf eder, yoksa fukara ve­ya vâkýfýn evlâdý, buna muhalefet ederek gailenin tamamýný aramýzda ikti-sam ederiz diyemezler. Mülteka, Damad.

618 - : Medrese, mekteb gibi vakýf bir mahal, tamire muhtaç olduðu halde gailesi bulunmasa tamirine kâfi bîr mikdarýnýn kiraya verilerek bede­liyle tamirini yapmak caiz olur, Mecmuai Cedide.

619 - : Süknasý meþrut olan bir vakýf akar, tamire muhtaç oldukda baký­lýr. Eðer bu akarýn gailesi vakýf dan tamir edilmesi vâkýf tarafýndan þart kýlýn­mýþ ise bu akar, vakfýn gailesinden tamir edilir, çünkü vâkýflarýn bu gibi þartlarýna riayet icab eder. Ve eðer vâkýf tarafýndan böyle þart edilmemiþ veya cart edilmiþ ise de vakýfda gaile bulunmamýþ olursa bu akarý onun meþ­rutun îehi kendi malýndan teberrüan tamir eder.

Þayed meþrutun lehin tamire iktidarý olmaz, veya olur da tamirden kaçý­nýrsa hâkim, o akarý mütevellisinin marifetiyle kirasýna mahsuben tamir et­mek ü-zeýc baþkasýna kiraya verir, tamir masraf ´kiradan ödenince bu akar yine meþrutun lehine iade edilir. Þerhi Vatý

620 - : Süknasý meþrut bir vakýf akarda meþrutun lehi kendi mâlinden badana ve saire gibi meremmeti müstehleke kabilinden bazý tamirler yapsa bunlar her halde vakfa teberru olmuþ olur. Çünkü bu gibi aynini ahz etmek mümkün veya vakfa zarardan hali olmayan þeyler, helak olmuþ sayýlýr.

Fakat bir oda1 ilâvesi gibi meremmcü gayri müstehleke kabilinden bir þey ise bu kendisinin malý olur. vefatýnda da vârislerine mevrus olur.

Bu hr.ide o akar, bu meþrutun lehin vefatýndan sonra baþka bir zata tev­cih edilince o zat, bu ilâve edilen binanýn kýymetini müteveffanýn vârisleri­ne vurý´î d binaya mâlik olur. Fakal bunu vermekden imtina etdiði takdirde o akar, ücretinden o binanýn kýymeti temin ve tamamen vârislere ita edilin­ceye kadar hâkim tarafýndan baþkasýna kiraya verilir, badehu o zata iade ve tesüm olunur. Yoksa bu zat, o binanýn hedm ve kal´ýna razý olamaz. Is´af, Bahri Raik. C4ÛH) inci meseleye müracaat!.

621 - : Süknasý iki kimse arasýnda müþterek bir vakýf hane harab ol­makla bunlarýn biri tamirden imtina edib diðeri hâkimin emriyle kendi ma-iýndan tamir eylese bu masrafýný istifa etmedikçe diðeri bu hanede sakin olamaz. Abdurrahim fetâvasý.

622 - : Bîr vakfýn müsteciri, mütevellinin emriyle vakýfda tamirat ya-

pýnca bakýlýr: Bu tamirat, damýn kiremitlerini aktarmak, mecurun ýslahýna ve halelden vikayesine aid þeyler ise masrafýný vakfýn gailesinden olmak üze­re mütevelliden alabilir. Velev ki mütevelliden almasý þart edilmiþ olmasýn. Fakat me´cur hanenin fýrýný tamir etmek, pislik çukurunu boþaltmak gibi mü-cerred müstecirin menafiine aid ise masrafýný vakýfdan alamaz. Meðer ki al­masý þart edilmiþ olsun. Tenkihi Hamîdi, Hayriyye.

623 - : îcareteynli bir vakýf yerin taksimi mümkün olmadýðý veya vakýf hakkýnda muzir bulunduðu halde haraba yüz tutmakla hissedarlardan biri kirasýna mahsuben malýndan tamir etmek, isteyib de diðer hissedarlar buna razý olmasalar, tamir etmek isteyen hissedar, hâkime müracaat eder. Hâkim rîe mütevellinin re´yile bu tamire ve masrafýnýn kirasýndan istifasýna izin ve­rirse o hissedar, yapacaðý tamir masrafýndan sair hissedarlara isabet eden mikdarý istif edinceye kadar bu akarý kiraya verib bedelini alabilir.

624 - : îcareteynli bir vakýf akarý, hissedarlarýndan biri diðerlerinin emri hâkimin izni olmaksýzýn kendi malýndan para sarf ederek tamir etse´ müteberri olmuþ olur.

Binaenaleyh diðer hissedarlarýn hisselerine isabet eden masrafý anlar­dan isteyemez. Fakat hissedarlarýn emirleri ve kendilrine rücua muvafaket-leri ile veya görülen lüzumuna mebni hâkimin izniyle tamir etdiði takdirde anlarýn hisselerine isabet eden masrafý kendilerinden isteyebilir. Nefakatü´´-hüiâsa.

625 - : Bir vakfýn bizzat ayninden vücude gelen hâsýlat, meselâ : mür:-hedim bir vakfýn ankazý, o vakfýn imaretine sarf edilir, m ür tezi kasýn a sarf çdilemez. Çünkü bu, gaile kabilinden deðil, mevkufun rakabesi cümlesindendir.

626 - : Vakýf müsakkafatýn kadim vaziyetini taðyir caiz deðildir. Me­ðer ki taðyir için bir zaruret ve vakýfça bir menfaat tahakkuk etsin. O tak­dirde hâkimin re´yi ve mütevellinin izniyle taðyiri caiz olur.

Meselâ : îcareteynli bir vakýf han, pek büyük olub zaman itibariyle ken­disinin hali hâzýrýndan kira ile istifade kabil olmasa da küçük kýsýmlara ay­rýlmasý ve bazý odalarýnýn dükkân ittihaz edilmesi, maslahata muvafýk, vak­fý için faideli olduðu tahakkuk eylese bu hanýn kadim vaziyetini bu veçhile ýslah etmesi için mutasarrýfýna mütevellisi tarafýndan hâkimin reyüe izin ve­rebilir.

627 - : Vakýf bir mezreayý mezreahkdan çýkararak üzerinde binalar, dükkânlar ve saire inþasiyle kiraya vermek caiz olmaz. Belki mezrea ola­rak istiðlâl olunmasý lâzým gelir. Fakat böyle vakýf arazi, beldenin hanele­rine bitiþik olub da üzerinde bina veya dükkân inþa edilmekle intifa edilme­si, vakýf ve fukara hakkýnda ekin ekmek, aðaç dikmek suretiyle intifadan daha faideli bulunsa mütevelli, vakfýn maliyle onda ebniye inþa ve icar ede­bilir. Bezzaziyye.

628 - : Bir kimse mütevellisi bulunduðu bir vakýf arþa üzerine bir bina yapýnca veya dikince bakýlýr : eðer vakfýn malýndan yapmýþ ise bu bina ve­ya aðaç da vakýf olmuþ olur. Gerek nefsi için veya vakýf için yapdýðým söy-liyerek iþhadda bulunmuþ olsun olmasýn müsavidir. Ve eðer kendi malýndan yapmýþ ve binaya veya aðaç diðmeðe baþlýyacaðý zaman kendi nefsi için yapdýðým söyliyerek iþhadda bulunmuþ ise bina veya aðaç kendisinin olur. Fakat bina veya aðaç dikme zamanýnda iþhad etmeyib sükût eylemiþ ise bi­na ve aðaç vakfýn olur.

Bir de bu hususda mescidler müstesna bir halde bulunur. Þöyle ki : bir mescidin harimine dikilecek aðaçlar, iþhad bulunsun bulunmasýn her halde mescide aid olur. Çünkü hiç bir kimse kendi nefsi için mescide aðaç dike­mez. Rriüi Muhtar.

629 - : Bir kimse kendi vakfýnýn mütevellisi olduðu halde kendi malýn­dan o vakýf üzerinde bir bina yapsa aðaç dikip yetiþtirse bunlar, kendisinin malý olmuþ olur, vefatýnda vârislerine intikal eder. Velev ki bina ve dikme zamanýnda bunlarý kendi nefsi için yapdýðým söyliyerek iþhadda bulunmuþ olmasýn. Kadýhan. [21]

Bir Vakfa Aid Varidatýn Baþka Bir Vakfa Sarf Ve Nakli­nin Caiz Olub Olmamasý :



630 - : Cihetleriyle vâkýflarý müttehid olan iki vakýf dan birinin fazla varidatýný, gailesine zaaf arýz olan diðer vakfýn masarifine sarf etmek caizdir.

Meselâ bir kimse vakf etmiþ olduðu bir medresenin tamiratý için bir akar, bu medresenin müderrislerinin vazifeleri için de diðer bir akar vakýf ve þart etdiði halde meþrut akarýn gailesine bilâhare zaaf arýz olub vazife­lere kifayet edemez olsa tamirata meþrut olan akarýn gailesi fazlasýndan be vazifele; -arf edilebilir. Çünkü bunlar, .bir þey gibidirler. Dürri Muhtar.

631 - : Cihetleri muhtelif olan iki vakýfdan birinin bir cihete meþrut olan gailesini, diðer vakfýn masarifine sarfetmek caiz deðildir. Velev ki vâ­kýflarý müttehid olsun. Þaye3 mütevelli, sarf edecek olursa zamin olur.

Meselâ : bir kimse vakýf etdiði iki medreseden her birinin masrafý için bir akar vakf etmiþ olsa bu medreselerden birinin akarýnýn gailesi, diðer medresenin masrafýna sarf edilemez.

Kezalik bir kimse bir mescid ile bir mekteb yapmýþ olsa bunlardan bi­rine vakýf etmiþ olduðu akarýn gailesi, diðerine sarf edilemez.

Kezalik bir kimse biri süknaya, diðeri istiðlâle mahsûs olmak üzere flri menzil vakf etmiþ olsa bunlardan birinin gailesi, diðerine sarf edilemez.

Kezalik iki kimseden her biri bir mescid yapmýþ oîsa birine meþrut aka­rýn fazla varidatý, diðerine sarf edilemez. Dürri Muhtar, Reddi Muhtar.

632 - : Hayýr müesseselerinden biri harab ve kendisinden istiðna hâsýl olunca varidatý, amn cinsinden olub varidatý az ve kendisine en yakýn bulu­nan diðer bir hayýr müessesesine hâkimin reyile sarf olunabilir.

Meselâ : vakýf bir imarethane harab olub müstaðna anh bir hâle gelse vakýfakaratmýn gailesi, amn yakinindeki diðer bir imarethaneye sarf edile­bilir.

Kezalik bir dere üzerinde bulunan vakýf bir köprü, o vadideki sulann geçilib baþka bir dereye akmasiyle müstaðna anh olub o diðer derenin köp­rüsü tamire muhtaç bulunsa bakýlýr : Eðer bu ikinci köprü de âmmeye aid olub birinci köprüye kendisinden daha yakýn ve âmmeye aid bir köprü bu­lunmazsa o birinci köprünün varidatýný, bu ikinci köprüye sarf etmek caiz olur. Hindiyye.

633 - : Kiraya verilib gailesi bir cihete sarf edilmek üzere vakf edilmiþ olan bir mahal, harab olsa, imamý Muhammede göre de vâkýfýnýn mülküne avdet etmez, belki bunun yalnýz ankazý avdet eder. Fetva bu veçhiledir. Ar­sasý yine vakýf olarak kalýr, çünkü bu arsadan velev az bir kira ile intifa edilmesi mümkündür. Reddi Muhtar.

634 - : Ýstiðlâle mahsus olmayan vakýf bir bina veya vakýf bir havz ha­rab olub da tamiri mümkün olmamakla müstaðna anh bir hâle gelse bunla­rýn yerleriyle nakazý, îmam Muhammede göre vâkýflarýna veya vârislerine aid olur. Bunlar Tnaîûm ve mevcud olmayýnca o vakýf yerler; lûkata hük­münde olarak fakirlere tesadduk edilir. Fakirler de bunlarý satarak seme-niyle intifa ederler. Hindiyye. îmam Ebu Yusüfün muhtar olan kavli ise bu­na muhaliidir. [22]

Vakýflar Ýçin Ýstidanenin Caiz Olub Olmamasý



635 - : Bir vakýf namýna istidanede bulunmak, yani ödünç para almak, veya veresiye bir mal satýn almak caiz deðildir. Meðer ki vakfýn maslahatý için bu istidaneye ihtiyaç görülsün.

Söyle k: : bir vakfýn akarý tamire muhtaç olduðu halde gailesi filhal mevcud bulonmasa bakýlýr :. eðer ihtiyaç halinde mütevellinin istidanede bu­lunmasý, vâkýf tarafýndan vakfiyyesinde zikr edilmiþ, ise mütevelli, kendi kendine istidanede bulunarak vakfýn tamiratýna sarf edebilir. Fakat böyle bir þey zikr edilmemiþ Ýse istidane hâkimin iznine tevakkuf eder, Binaena­leyh mütevelli, hâkimin reyini istihsal etmedikçe istidanede bulunamaz- Ten-kini Hâmidî, Reddi Muhtar.

Mezhebrie mutemed olan budur. Fakat bazý ulemaya göre mütevelli, zaruret tahakkuk edince hâkimin izni olmaksýzýn da istikrazda. bulunabilirbahusus hâkim, uzak bir mahalde bulunub da kendisine müracaat müteazziý olursa. Haniyye, Hayriyye.

636 - : Müstegaliâtý tamire muhtaç olub filhâl gailesi mevcut bulunma­yan bir vakýf için rýbýhsýz = faizsiz olarak istidane mümkün oldukça rýbýh ile istidane cihetine gidilemez. Fakat rýbýhsýz istidane kabil olmayýnca hâki­min emriyle ve muamelei §eriyye veçhile istidane caiz olur.

Binaenaleyh mütevelli, böylece istidane etdiði meblâðý vakfýn tamirine kadri maruf olarak sarf edince bu meblâð ile muayyen rýbhýný - mukrize vermek için - bu vakfýn müstakbel gailesinden istifa edebilir. Kendisi he­nüz istifa etmeden vefat edince vârisleri bunu biTisbat istifaya müstahik olurlar. Çünkü istidane edilmediði takdirde vakýf harab olub gidecekdir. Þer­hi Vehbaniyye, Behcetül´fetâvâ.

637 - : Bir vakfýn mütevellisi, o vakfýn filhal gailesi mevcud olmamak­la lüzum görülen tamirat ve mühimmatýna hâkimin reyile ve vakfa rücu et­mek þartiyle kendi malýndan -kaderi maruf bir meblâð sarf etmiþ bulunsa bu meblâðý hayatýnda kendisi, vefatýndan sonra da vârisleri vakfýn gailesinden istifa edebilirler. Þu kadar var ki hâkimin izniyle ve rücu þartiyle sarf edil­miþ olduðu beyyine ile sabit olmalýdýr. Aksi takdirde mütevelli, müteberri olacaðýndan vakfa rücu edemez. TenkihÝ Hâmidi.

638 - : Hademe ve mürtezikanýn vazifelerini Ödemek için vakýf namýna istidane caiz deðildir. Mütevelli, bunlar için istidanede bulunacak oisa bunu kendi malýndan ödemesi lâzým gelir.

Fakat imam, hatib, müezzin gibi mesalihi mescidden bulunan hademenin vazifeleri için hâkimin reyile istidane tecviz edilm^þdr. Bu halde bununla vakfýn gailesine rücu edebilir. Aksi takdirde mescidin muatta! kalmasýna sebebiyet verilmiþ olur. Tenkihi Hâmidî, Reddi Muhtar.

639 - : Bir mütevelli, vakfýn imar ve ýslahý için gailesi mevcud iken kendi malýndan bir mikdar meblâð sarf etse veya vakýf için bir þey satýn alsa bu bir istidane sayýlmaz. Bununla vakfýn gailesine dýyaneten rücu ede­bilir, velev ki hâkimin reyi munzam bulunmasýn. Þu kadar var ki vakfa rücu etmek niyyetiyle sarf etdiðine þahid ikame etmedikçe hu: babdaki iddiasý hükmen kabul olunmaz. Reddi Muhtar.

640 - : Bir vakfý bir kimse, meselâ o vakfýn müüteciri, müteveHisinin emriyle vakfa rücu etmek üzere kendi malýndan tamir edecek olsa bununla vakfa rücu edebilir. Fakat gerek mütevellinin ve gerk mütvelli tarafýndan mezun olan kimsenin vakfa rücuu þart etmeksizin kendi malýndan vakfýn ta­miratýna sarf etdiði meblâð, bir kavle göre teberru sayýlýr, bununla vakfa rücu edilemez. Diðer bir kavle göre de teberru sayýlmaz. Bununla vakfa rü­cu edilebilir. Reddi Muhtar

(Hanbelî fukahasýna göre bir mütevelli, hâkimin izni olmaksýzýn vakýf için bir maslahata mebni istidanede bulunabilir. Nitekim sair tasarrufatý da böyledir. Çünkü mütevelli, mütemendir. mutlakuttasarrufdur, hakkýnda izin ve i´timan sabitdir. Keþþafül´kýna.) [23]

Cihetlerin Tevcihi :



641 - : Ýmamet, hitabet, müderrislik, vaizlik, kurralýk gibi ilmi cihet­lerin ve kayyýmlýk^ türbedarlýk gibi bedenî cihetlerin ehil olmayanlara tev­cihi caiz deðildir.

Binaenaleyh böyle bir cihet, ehil olmayan bir kimseye tevcih olunsa uh­desinden ref ile ehline tevcih edilmesi hâkim üzerin vâcib olur.

Bir cihetin nâ ehle tevcihinde iki bakýmdan zulm ve teaddî vardýr: biri­si, o cihetin ehil olmayana verilmesi, diðeri de o cihetden ehil olanýn mah­rum býrakýlmasýdýr. Hayrüddin.

642 - : Hademesinin azl ve nasbi´mütevellisine meþrut olan bir vakfýn tevcihatma hâkim müdahale edemez. Çünkü hâkimin velayeti meþrutun lehin velayetinden müteahhirdir. ftÝeðer ki mütevelli; cihetleri nâ ehle tevcih ve­ya bir kimsenin uhdesindeki bir ciheti haksýz yere ref etsin, o takdirde hâkim müdahale edebilir. Bahri Raik.

643 - : Bir zata tevcih edilen bir cihet refini mucib bir sebeb bulunmak­sýzýn bilâhare baþkasýna da tevcih olunsa bu ikinci tevcih muteber olmaz. Fakat bir kimsenin uhdesindeki bir cihet, refini icab eden bir sebebden do­layý ref edilerek baþkasýna tevcih edilirse muteber olur. Artýk o kimse, bu cihete müdahale edemez. Ali Efendi Fetâvasý.

644 - : Cihetleri tevcih ve takrire memur olmayan bir hâkim, bir kim­seye bir cihet için takrir ve tevcih hücceti verdikden sonra o cihet, veliy-yül´emrin beratiyle baþkasýna tevcih olunsa o kimse, mücerred hâkimin tak­ririne mebni bu ciheti zabta´kadir olamaz. Behcetül´fetâvâ.

(Berat : bir zata bir cihetin tevcih veya bir vazifenin tahsis edildiðini veya bir rütbe ve imtiyazýn verildiðini tasdik eden ferman demekdir. îlmiyye-ye verilen müderrislik cihet ve payesine «rüusi hümayun» denilmiþdir.

Vaktiyle Türkiyede 2 Ramazaný þerif 1331 tarihli tevcihi cihat nizamna­mesi muçebince imamet, hitabet, müderrislik, meþihat, ve kürsü þeyhliði ve enbiyayý izam hazeratýnuý türbedarlýðý ve haremeyni þerif eyn ve beytül´-makdis hademeliði ile tevliyet ve zaviyedarlýk ciheti beratý âli ile ve maa­da cihatý ilmiyye evkaf nezaretince verilecek bir vesikai resmiyye ile ve be­rata muhtaç olmayan cihatý bedeniyye de kezalik evkaf nezaretince veya nezaret namýna mahallî evkaf idarelerince verilecek vesaik ile tasarruf olu­nurdu.)

645 - : Hidematmýn ifasý bir zamana müsadif olan iki cihetin bir zat uhdesinde cem´i caiz deðildir, iki camii þerifde hitabet gibi.

Binaenaleyh bir zata böyle iki cihet tevcih edilse bunlardan dilediði uh­desinde ibka edilerek diðeri elinden alýnýr.

(Düsturun üçüncü cildinde yazýlý 1290 tarihine müsadif tevcihi cihat ni-zamna;nesinin yedinci maddesinde þöyle denümidir :

«Eda ve ifaýs bir zamana tesadüf eyliyen ve. yahut birinin hizmeti di­ðerinin hizmetim hakkiyle ifaya mani olan iki ciheti müstakille þahsý vahide t&vcih olunmaz.»)

646 - : Cihetlerin meþrutun lehlerindeki vasýflar, birer sarih þart me­sabesindedir. Kendilerinde bu vasýflarýn bulunmasý aranýr.

Binaenaleyh bir vasýf ile m utta sý f, bir sýnýfa mensub zatlara meþrut edan cihetler, o vasfý haiz, o sýnýfa dahil olmayan zatlara tevcih edilemez.

Meselâ : Hanefî fukahasma veya nakþibendî meþayihine meþrut olan bir cihet, Þafiî fukahasma, veya kadiri meþayihine tevcih edilemez. Tevcih edilecek olsa ref olunarak vâkýfýn þartýna riayet edilir. Çünkü vâkýfýn þar­tý, þariin nassý gibi lâzurtürriayedir. Bahri Raik.

647 - : Ýmamet, müezzinlik, müderrislik gibi bir cihet, vefat eden mu­tasarrýfýnýn o cihete ehl olan büyük evlâdýna tevcih edilir. Baþkasýna. tevcih edilmesi lâik olmaz. Çünkü bununla maksadý þer´î hâsýl olmuþ, ve cihet sa­hibinin hukukuna riayet edilmiþ olur. Meðer ki o cihetin ayrýca bir meþru­tun lehi bulunsun. Feyziyye, Hýzanatürrivâyat.

Ramazaný Þerif 1331 tarihli cihat nizamnamesinde þöyle denilmiþdir.

6 - Madde : Meþruta olan cihat, ehliyeti tahakkuk eden meþrutun le­hine usuli þeriyyesine tevfikan tevcih olunur.

7. - Madde : Evkafý gayri sahihaya aid cihatin tevcihinde þartý vâkýfa riayet lâzým olmayýb gayri meþruta cihat gibi tevcih olunur.

8 - Madde : Meþrutiyet vech ile tasarruf olunmayan bir cihetin teVcihi lâzým geldikde müsabaka imtihaný bil´icra en ziyade isbatý ehliyet edenlere tevcih edilecekdir. Ancak babadan kalan postniþînliklerin evlâda tevcihi için bil´imtihan isbatý ehliyet kâfidir.

9 - Madde : Ciheti ilmiyye talibini meyanýnda icra kýlýnacak müsabaka imtihanýnda ehliyetde müsavi olanlar zuhur eder ve bunlar arasýnda mutasar­rýfý sabýkýn evlâdý dahi bulunursa tercih olunacaktýr.

10. Madde : Maddei sabýkada beyan olunan ehliyeti mütasaviye erbabý meyanýnda mutasarrýfý sabýkýn evlâdý bulunmazsa birinci deredede mütevef­faya karabeti olan, ikinci derecede uhdesinde diðer cihet bulunmayan üçüncü derecede fakri hali bulunan tercih kýlýnýr, dördüncü derecede kura medarý tercih ittihaz edilir.

11 - Madde : Büâ meþrutiyet tasarruf olunan ciheti Ýlmiyyeden birine tasarruf eden kimsenin vefatýnda kebir evlâdý bulunmaz veya. imtihanda kazanamazsa ciheti mezkûre sagîr oðlu "bulunduðu halde bilmüsabaka isbatý ehliyet eden þahsý ahar niyabetiyle saðiri mezkûre ve saðîri evlâdý mü­teaddid ise sinnen ekberine tevcih olunur.

12 - Madde : Tasarrufu meþrutiyet vech ile olmayan müteaddid cihati ümiyyenin mutasarrýfý kebir ve sagir evlâdým terk ederek vefat eyledikde cihati mezkûreden kebir oðullarýnýn bilmüsabaka istihsal edebilecekleri birer adedinden maad kalacak cihet maddei sabýkaya tevfikan sagîr oðluna veya evlâdý sigarýnýn sinnen ekberine tevcih edilir. Evlâdý kibarý müsabakada kazanamaz veya fazla kalan cihet, müteaddid olur iseý evlâdý sigarýna e"h faidelilerinden birer adedi kura ile taksim olunur. Ve sagîr oðlu bir dane ise cihati mezkûreden en faidelisi ana verilerek diðerleri haricden bilmüsa­baka ehliyet edenlere tevcih kýlýnýr,

13 - Madde : kayyýmlýk, ferraþhk, türbedarlýk gibi ciheti bedeniyyenin inhüâlinde mutasarrýfý sabýkýn ehliyeti tahakkuk «den oðluna ve oðlu müte­addid olur ve ehliyetde müsavi bulunurlarsa ekberine ve oðlu ehil olmadýðý veya sagir bulunduðu takdirde haricden ehil ve erbabýna tevcih edilecekdir.

Madde : Sagîr iken uhdelerine binniyabe cihati ilmiyye tevcih edil­miþ olanlar tariki tahsilde bulunmak þartiyle devr hanlýk ve cüz´ hanlýk ve emsali için yirmi ve imamet ve hitabet ve müezzinlik cihetleri için yirmi beþ, ve müderrislik ve tevcih müsabakaya muhtaç olan sair cihetler için otuz ya­þma kadar müsabaka imtihaný taleb edeceklerdir. On beþ yaþýna vâsýl oîub da tariki tahsilde bulunmayanlarýn veya tariki tahsilde buîunub da zikr olu­nan cihat için muayyen olan sinleri tecavüz edinceye kadar a´zarý meþrua olmaksýzýn müsabakaya girmeyenlerin veya imtihanda müsabýkîarýyle müsavi dererecede leyakat ibraz edemiyenlerin uhdelerindeki cihat ref olunarak mü­sabakada kazananlara tevcih edilecekdir.) [24]

Cihetlerde Ýstinabenin Ve Feraðýn Cereyaný :



648 - : Niyabete kabiliyeti olan cihetlerde hâkimin reyile istinabe, ya­ni : naib, vekil tayin etmek caizdir.

Binaenaleyh bir kimse, velev ki ma´zur olmasýn, uhdesinde bulunan imamet, ifta, tedris gibi bir cihetin hizmetini eda için eh] olan bir zatý hâkimin reyile vekil tayin edebilir. Hattâ sahih görülen bir kavle nazaran özrü þer´î mevcud olunca hâkimin reyi bulunmaksýzýn da istinabe caizdir.

Fakat hizmetini bizzat ifa etmesi vâkýf veya hâkim tarafýndan meþrut bulunan bir ciheti mutasarrýfý, mazur olmadýkça yerine baþkasýný vekil ta­yin edemez. Niyabeti kabil olmayan cihetlerde ise istinabe asla caiz deðildir. Taallümi ilm gibi. Tahtavi. Tenkihi Hâmidi.

(Hanbelîlere göre de tedris, imamet, hitabet, ezan, bevvablýk gibi husus­larda niyabet caizdir, velev ki vâkýf bundan neh yetmiþ oisun. Þu kadar var ki naib. bunlarý edaya ehl olmalýdýr. Keþþafül´kýna.)

649 - : Bîr Özrden dolayý yapýlan istinabe, cihet sahibinin muayyen va­zifeyi almasýna mani deðildir. Bu halde vekâlet için bir ücret dermeyan edil­miþ olunca vekil de vekâleti müddetince bu ücreti müvekkili olan cihet sa­hibinden alabilir. Çünkü bu vekâlet, bir nevi icare demekdir. Müteahhirini fukaha ise imamet, tedris, talimi kur´an gibi hususlar isticarý caiz görmüþ­lerdir.

Fakat istinabe özre müstenid olmaz veya cihet sahibinin bizzat hizmetde bulunmasý meþrut bulunursa bu cihet sahibi vekâlet müddetince muayyen vazifeye müstahik olmaz.

Þayed vâkýf, imamet ve tedris gibi bir cihetin vazifesini o cihetin hizme­tini biifi´l ifa edene þart etmiþ olursa o hizmeti gören vekil, bu vazifeye müs­tahik olarak bunu vakîfdan alabilir. Tahtavi, Reddi Muhtar. Tenkih.

650 - : Okumaya mübaþeret edecekleri ezanlar veya dualar mukabilin­de bir camii þerifin müezzinlerine meþrut, müretteb olan vazifeye bu ezan ve duayý o müezzinler namýna niyabeten ifa eden kimseler müstahik olurlar. Yoksa asýl olmalarý itibariyle o müezzinler müstahik olmazlar. Çünkü bu va­zife o hizmetlerin mübaþirlerine meþrut bulunmuþdur. Tenkihi Hâmidi. -

651 - : Bir cihet sahibinin ademi ehliyeti, istinabe için bir Özür teþkil etmez. Çünkü ehliyeti olmayan kimseye bir cihetin tevcihi esasen sahih de­ðildir. Binaenaleyh uhdesine meselâ müderrislik tevcih edilen bir kimse, ca­hil bulunursa yerine bir âlim zatý vekil tayin etmekle tedris vazifesine müs­tahik olamaz. Tenkihi Hâmidî.

652 - : Bir kimse uhdesindeki bir ciheti hâkimin tevcihine iktiran et­mek þartiyle baþkasýna ferað ve o cihetden kasrý yed edebilir.

Fakat mefruðün îehin bu cihete ehliyeti hâkimin yanýnda tebeyyün et­meli, ve bu cihet mefruðün lehe hâkim tarafýndan tevcih edilmelidir. Böyle olmayýnca feraðýn hükmü olamaz. Çünkü böyle mücerred bîr ferað, bir se­bebi zayýfdýr, hâkimin takriri inzimam etmedikçe sahih olamaz. Tenkih.

453 - : Cihetlerden, vazifelerden bîr mal mukabilinde nüzul caizdir.

Meselâ : bir kimse uhdesindeki bir imamet veya hitabet cihetini malûm bir bedel mukabilinde ve hâkimin huzurunda her veçhile ehil olan bir zata ferað, hâkim de o feraðý takrir edebilir. Bu halde farið, bedeli feraða müs­tahik olur.

Bu hususda fukahayý kiramýn ihtilâfý vardýr. Bazý fukahaya göre bu, þüfa-cÝ3 olduðu gibi hukuki mücerrede kabilindendir, bundan bir bedel mukabilinde feragat, caiz deðildir. Binaenaleyh mefruðün leh, bedeli feraðdan fariði ibrâi âm ile ibra etmese bilâhare bu bedeli andan istirdad edebilir. Þeyhül´islâm Ali Efendi merhum bu veçhile fetva vermisdir. Tenkihi Hâmidi.

Fakat diðer bazý fukahaya göre bu i´tiyaz. caizdir. Bu zevatýn kavli, as-ph maslahatýna daha muvafýk görüldüðü cihetle bu kavil üzere amel olun­masý için Þurayý Devlet ve mülga Mecelle Cemiyeti ve Meclisi Tedkikatý Þer´iyye tarafýndan verilen karar üzerine 1295 recebi þerifinde bir irade sâ-dir olmuþ, ve andan sonra bu kavi üzere fetva verilmiþdir.

654 - : Bir cihet, bir bedel mukabilinde ve hâkimin huzurunda ferað cdiidikden sonra mefruðün leh. ferað bedeli kendisine geri verildiði takdir­de ciheti fariðe iade edeceðine söz vermiþ bulunsa bu sözü ifasý lâzým gelmez. Çünkü böyle mücerred bir va´din ifasýna - hukukan - mecburiyet yokdur. Fetavâyj Hayriyye. [25]


radyobeyan