Saibe By: armi Date: 18 Mart 2010, 15:28:03
SAÝBE (Deve)
Bir hastalýktan ve tehlikeden kurtulmak gayesiyle yapýlan adaðý yerine getirmek için bir onur iþareti olarak serbest býrakýlan ve yük vurulmayan erkek veya diþi deveye Arap müþriklerince verilen isim. Araplar cahiliye döneminde, seferden döndükleri zaman veya herhangi bir hastalýktan kurtulmak için, yahut buna benzer herhangi bir hususta adak adayacaklarý zaman; "benim bu devem Saibe" dir derlerdi.
Araplarýn cahiliye dönemindeki bu tür adlandýrmalarý birer âdet haline gelmiþti. Bunlar, Allah´ýn hükümlerini tanýmayarak, kendi hevâ ve heveslerine göre bir yol takib ediyorlardý. Rasûlüllah (s.a.s) Saibe ismini ilk kullanan adamýn, Amr olduðunu bildirmektedir.
Zeyd Ýbn Eslem´den gelen rivayette Rasûlüllah (s.a.s) þöyle buyurmuþtur: "Doðrusu ben Saibe yi ilk salýveren ve Ýbrahim (a.s)´ýn dinini ilk deðiþtireni çok iyi biliyorum. " Orada bulunanlar; "Kimdir o, ey Allah´ýn Rasûlü?" diye sorduklarýnda Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki; Kaboðullarýndan Amr Ýbn Luhay´dir. Ben onu baðýrsaklarý Cehennemde sürüklenirken gördüm. Onun kokusu Cehennemdekileri rahatsýz ediyordu...". Bundan baþka bazý rivayetler kaydedilir. Ýbn Ýshak bu konuda þunlarý söylemektedir: Saibe aralarýnda erkek bulunmamak üzere on tane diþi yavru yapmýþ devedir. Böyle deveyi Araplar baþýboþ býrakýrlar ve üzerine binmedikleri gibi; yüzünü kesmezler, sütünü saðmazlardý. Ancak sütünden misafire ikram ederlerdi. Ebu Revk diyor ki: "Saibe þu anlamdadýr: Bir kiþi gidip ihtiyacýný gördüðü zaman, malýndan bir diþi deveyi veya baþkasýný serbest býrakýr ve bu putlar için olsun derdi. Bundan sonra o hayvan ne doðurursa putlarýn olurdu". Ýmam Süddî ise þunlarý kaydediyor: "Araplardan herhangi bir kiþi ihtiyacýný giderir veya bir hastalýktan þifa bulur veya fazla mal kazanýrsa; malýndan bir kýsmýný putlar için serbest býrakýrdý. Böyle serbest býrakýlmýþ mala kim dokunacak olursa, dünyada cezaya çarptýrýlýrdý" (Ýbn Kesir, Tefsirul-Kurânil Azim, Ter. B. Karlýða, B. Çetiner, Ýstanbul 1984, VI, 2497-2505).
Allah´ýn hâkimiyetine tecavüz eden ve bununla birlikte, kendi heva ve heveslerine uyarak atalarýný izleyip uydurduklarý hükümlerine geçerlilik kazandýrmak için bu inançlarýný Allah´a atfediyor ve yalan yere iftira ediyorlardý. Bunlar:
"Bu davarlar ve ekinleri dilediðimizden baþkasýnýn yemesi yasaktýr; bir kýsým develerin sýrtlarýna (Saibe vb.) yük vurmak haramdýr" derler. Diðer bazý hayvanlarý da Allahýn ismini anmadan boðazlarlar. Bütün bunlarý Allah´a iftira ederek yaparlar. Allah, yaptýklarý iftiralara karþý onlarý cezalandýracaktýr. "Bu davarlarýn karýnlarýndan olan yavrular yalnýz erkeklerimize aittir, karýlarýmýza yasaktýr; ölü doðacak olursa hepsi ona ortak olurlar" dediler. Allah bu tür sözlerin cezasýný verecektir. Çünkü O Hakim´dir, Alim´dir" (el-En´am, 6/ 138-139).
Aziz ve Celil olan Allah bütün bunlarýn, kendi dini ve þerîatiyle alakasý olmadýðýný; bu gibi inançlarla kendisine yaklaþýlamayacaðýný açýklamaktadýr. Ancak müþrikler hayvanlar hakkýndaki bu açýklamalarý iftira olarak uydurup þeriat haline getirdiler. Allah Teala bu kimselerin iddialarýna, basit düþüncelerine cevap vermekte ve bu hayvanlardan herhangi birini meþru kýlmadýðýný bildirmektedir.
Âllah, "Bahira, Saibe, Vasile ve Hamdan" hiç birini meþru kýlmamýþtýr. Fakat küfretmekte olanlar, Allah namýna yalan söyleyerek O´na iftira ediyorlar. Onlarýn çoðunun akýllarý ermez" (el-Mâide, 5/103).
Böylece Allah Teâlâ bu þekilde hüküm koyanlarý, akýllarý ermeyen kiþiler olarak nitelendirmektedir. Akýllarý ermeyen, Allah´ýn hükümlerine itaat etmeyen kimselerin uydurduklarý hükümler mü´minler için geçerli deðildir. Ayrýca Kur´ân-ý Kerim, belirtilen hükümleri koyanlarý, bu iþleri yaparken de Allah´a iftira edenleri tehdit etmektedir.
radyobeyan