Sahih hadis By: armi Date: 18 Mart 2010, 15:22:57
SAHÝH HADÝS
Ameli gerektiren yani kendisiyle amel etmek vacib olan makbul hadis.
Hadis usulü alimlerinin ittifaklý olarak yaptýklarý tarife göre sahih hadis; "Þazz ve illetli olmayarak, isnadý Rasûl-i Ekrem´e veya Sahabeden yahut daha sonrakilerden birine varýncaya kadar adâlet ve zabt sâhibi kimselerin yine kendileri gibi adâlet ve zabt sahibi kimselerden muttasýl senedlerle rivayet ettikleri hadistir" (Ýbn Kesir, Ýhtisaru Ulumil-Hadîs, thk, Ahmed Muhammed Þakir, Beyrut 1951, s. 21).
Sahih hadisle ilgili yapýlan bu tariften kendisiyle amel etmeyi gerektiren sahih bir hadisin, metin ve isnadýnda baþlýca beþ þartý taþýmasý gerektiðini göstermektedir.
1. Sahih hadisin isnadý muttasýl olmalýdýr. Yani isnadda yer alan ilk raviden son ravisine varýncaya kadar isnadý muttasýl, kesintisiz olmalýdýr. Bu nedenle sahih hadisin vasýflarý anlatýlýrken "muttasýl" veya "mevsul" ifadeleri kullanýlýr. Ýsnadda ittisalin þart koþulmasý ile munkatý, mu´dal, mürsel ve müdelles gibi çeþitli inkitalarla gelen hadisler, sahih hadis tarifi dýþýnda býrakýlmýþtýr. Makbul olan görüþe göre mürsel hadis sahih deðil, zayýftýr. Ayný þekilde munkatý hadis de sahih deðildir. Zira onun da isnadýnda bir kiþi düþmüþtür veya senedinde müphem olan bir kiþi zikredilmiþtir. Sened´de müphem bir ravinin yer almasý ise, ondan bir kiþinin düþmesine benzemektedir. Mu´dal da bu durumdadýr; zira mu´dal hadis, senedinden iki veya daha fazla râvisi düþen hadistir (Subhi Salih, Hadis Ýlimleri ve Hadis Istýlahlarý, Trc. M. Yaþar Kandemir, Ankara 1981, s. 119).
2. Sahih hadis þazz olmamalýdýr. Þazz hadis, ravileri adâlet ve zabt yönünden güvenilir, muttasýl isnadla gelmiþ olan fakat daha kuvvetli isnadla gelen ayný hadisin diðer rivayetine veya rivayetlerine muhalefetle münferid kalan hadistir. Böyle durumlarda, daha güvenilir olan ravinin rivayeti tercih olunur; diðer rivayet ise sahih olma vasfýný kaybeder. 3. Sahih hadis muallel olmamalýdýr. Muallel, dýþ görünüþü itibariyle (zahiren) illetten salim gibi görünse de metni veya isnadýnda sýhhatini zedeleyen gizli bir illeti ortaya çýkan hadis demektir.
Ýllet, hadisi zaafa düþüren bir kusurdur. Bu kusur tesbit edilinceye kadar, zâhirî olarak sahih olduðu sanýlan hadis, kusurun anlaþýlmasýndan sonra sahih olma özelliðini kaybeder.
4. Sahih hadisin ravileri âdil yani adâlet vasfýna haiz olmalýdýr. Adâlet ise, insaný takva ve mürüvvet sahibi yapan bir melekedir. Zira insanýn þirk, fýsk ve bid´at gibi her türlü büyük ve küçük günahlardan sakýnmasý, ancak bu meleke sâyesinde mümkün olabilir. Bu nedenle takva ve mürüvvet sâhibi râvilere, hadis ýstýlahýnda adl veya âdil denilmiþtir (Nureddin Itr, Mu´cemill-Mustalahâtil-Hadîsiyye, Dýmaþk 1977, 5-64).
5. Sahih hadisin râvileri zabt sâhibi kimseler olmalýdýrlar. Zabt, ravinin, rivayet ettiði hadiste, yahut hadisi yazmýþ ise, kitabýnda fazla hata yapmayacak derecede hâfýz, dikkatli ve titiz olmasýný saðlayan bir melekedir (Nureddin Itr, a.g.e., s. 60). Ravilerde zabt vasfýnýn þart koþulmasý, galatý çok, gafleti fâhiþ olan kimselerin hadislerini sahihin dýþýnda býrakmak içindir (Talat Koçyiðit, Hadis Istýlahlarý, Ankara 1981, s. 384).
Hadis alimlerine göre, sahih hadisle ilgili aranan bu þartlarý kendisinde bulunduran hadisin sahih olduðuna hükmedilir. Diðer taraftan bazý hadislerin sýhhati üzerinde hadis alimleri arasýnda bir görüþ ayrýlýðý ortaya çýkmýþ olmasý da bir gerçektir. Bu durum, aranan bu beþ þartýn o hadislerde bulunup bulunmadýðý hususunda ortaya çýkan görüþ ayrýlýðýndan kaynaklanmaktadýr. Çünkü bazý muhaddislerin tadil ettikleri bir ravi, diðer bazýlarý tarafýndan cerhedilmiþ ise, ravi üzerinde hasýl olan bu görüþ ayrýlýðý, o ravinin rivayet ettiði hadisin sýhhati üzerinde de ortaya çýkar. Raviyi tadil edenler hadisi sahih kabul ederken; cerhedenler, onun sýhhati üzerinde tereddüd gösterirler.
Adalet ve zabt þartý, her ravide ve her insanda ayný derecede bulunmaz. Bazý kimseler, çok daha âdil ve çok daha hâfýz olduklarý halde, diðer bazýlarý, bunlara nisbetle daha az âdil ve daha az hafýzdýr. Bu azlýk, onlarý zayýf hadis râvileri seviyesine düþürmese bile, diðerlerine kýyasla daha aþaðý derecede olduklarýna kolayca hükmedilebilir. Bu sebeple, denebilir ki, ne kadar sahih hadis râvisi varsa, o kadar da birbirinden farklý adalet ve zabt dereceleri vardýr. Ýþte râvilerin adâlet ve zabt yönünden bu farklý durumlarý, onlar tarafýndan rivayet edilen hadislerin de birbirinden farklý sýhhat derecelerinde bulunmasý sonucunu doðurur. Buna göre, ravileri adâlet ve zabt yönünden en üstün derecede bulunan bir hadisin, sýhhat yönünden de en üstün derecede bulunduðuna hükmedilir. Bu hüküm, bazý muhaddisleri, adâlet ve zabt yönünden en üstün seviyede bulunan hadis ravilerinden müteþekkil isnadlarý esahhu´l-esânîd (isnadlarýn en sahîhi) vasfý ile belirtmelerine yol açmýþtýr (Talat Koçyiðit, Hadis Istýlahlarý, Ankara 1981, s. 386).
Sahih hadis için aranan þartlarýn her râvide farklý þekilde olmasý sebebiyle, sahih hadisin de kýsýmlarý bulunabilmektedir. Ýbnü´s-Salah´a göre sahih hadis; isnadý yönünden, meþhûr, azîz veya garip olur (Ýbmi´s-Salah Ulumul-Hadîs, Tahkik. Nureddin Itr, Beyrut 1981, s. 11). Ancak hadis ehlinin sýhhati üzerinde ittifak ettiði (müttefekun aleyh) hadislerin yanýnda, mezkûr vâsýflarýn bulunmasý üzerindeki ihtilaflarý sebebi ile sýhhati üzerinde ihtilaf ettikleri (muhtelefûn fîh) hadisler de bulunmaktadýr.
Sahih hadis, "sahih lizatihi" ve "sahih ligayrihi" olmak üzere iki kýsma ayrýlýr.
Sahih lizâtihi, makbuliyet ve sahihlik þartlarýný en üstün derecede kendisinde bulunduran hadistir. Sahih ligayrihi, bazý kusur sebebiyle bu sýfatlarýn en üstün derecesine þâmil olmaz, fakat isnadýnýn çokluðu gibi mevcut kusuru giderecek hususiyetleri bulunursa, bu çeþit hadisler de sahihtir; ancak bunlara sahih lizatihi deðil, sahih ligayrihi denir. Hasen hadisler de sahihin altýnda bulunan hadislerdir (Ýbn Hacer, Nüzhetü´n-Nazar, Medine (t.y), s. 29; Kasimî, Kavaidýý´t-Tahdîs, Dimaþk 1925, s. 56).
Sahih hadise müsned, muttasýl dendiði gibi; mütevatir ve ahâd da denir. Ayrýca garib ve meþhur demek de mümkündür (Ýbn Kesir, a.g.e., s. 22).
Sahih hadislerin Buhârî ve Müslim´in kitaplarýna göre kýsýmlara ayrýlmasý da muhaddisler arasýnda meþhur olan bir deðerlendirme tarzýdýr. Zira hadis âlimleri, Buhârî ve Müslim´in sahih hadisleri seçip kitaplarýna almak hususunda büyük dikkat ve titizlik göstermiþ olduklarý görüþü üzerinde ittifak etmiþlerdir. Bu sebeple Buharî ve Müslim´in "Sahih"leri, tasnif olunmuþ hadis kitaplarý arasýnda en güvenilir kitaplardýr. Ýslâm âlimlerinden bunun aksine bir görüþ ileri süren kimse yoktur. Ancak müsteþrikler ve onlarýn etkisinde kalmýþ olan bazý yazarlarýn görüþünde bu ittifakýn bir önemi olmaz. Mýsýrlý yazarlardan Mahmud Ebu Reyye, Buhârî ve Müslim´in zayýf hatta mevzû hadislerle dolu olduðu intibaýný vermek için zihin ve hakikatleri saptýrmaya baþvururken hayli yorulmuþtur (Mahmud Ebu Reyye, Adva ale´s-Sünnetil-Muhammediyye, Mýsýr 1957, s. 296, terc. Muharrem Tan, Muhammedî Sünnetin Aydýnlatýlmasý, Ýstanbul 1988, s. 355-356).
Araþtýrmacý ve gerçek hadis alimlerine göre, Buhârî ve Müslim (Sahihayn)´deki bütün hadisler sahihtir. Hiç birinde tenkid veya zayýflýk sebebi yoktur (Ahmed Muhammed Þakir, el-Bâisul-Hasîs, Beyrut 1951). Darekutni ve baþka hadis alimlerinin Sahihayn´ýn bazý hadislerini tenkid etmiþ olmalarý, o hadislerin zayýf veya mevzu olduðu anlamýna gelmez. Binaenaleyh Dârekutnî ve baþkalarý Buhârî ve Müslim´in kitaplarýnda gerekli gördükleri hadisleri tenkit etmiþlerdir. Yapýlan tenkit, hadislerin isnadý ile ilgili olup metinlere yönelik deðildir.
Bilindiði gibi sahih hadisleri ilk defa toplayan ve tasnif eden muhaddis, Buharî"dir. Buhârî´yi talebesi Müslim takib etmiþtir. Gerek Buharinin gerek Müslim´in kitaplarýnda bulunan hadislerin sýhhat bakýmýndan dereceleri, yine onlarýn ittifak etmelerine ve infirad etmelerine göre tesbit edilmiþtir. Sahih hadisler için yapýlan dereceler yedi kýsýmda mütalaa edilmiþtir. Bu dereceler þöyledir:
1. Buhârî ve Müslim´in müþtereken kitaplarýna aldýklarý hadisler bunlara "müttefakun aleyh" denir. Bu konuda yapýlmýþ bazý çalýþmalar bulunmaktadýr. En son çalýþma Muhammed Fuad Abdülbâkî tarafýndan "El Lü´lü vel-Mercân fima´t-tefaka aleyhiþ-Þeyhân" adýyla yapýlmýþtýr. Bu çalýþma Türkçeye de tercüme edilmiþtir. Bu araþtýrmaya göre müttefekun aleyh * niteliðinde ve birinci derecede sahih hadis miktarý 1906´dýr.
2. Buhârî´nin yalnýz baþýna rivâyet ettiði hadisler;
3. Müslim´in yalnýz baþýna rivâyet ettiði hadisler;
4. Her ikisinin de þartlarýna uymakla beraber Buhârî ve Müslim´in kitaplarýna almadýklarý hadisler;
5. Buhârî´nin, þartlarýna uymakla beraber kitabýna almadýðý hadisler;
6. Müslim´in, þartlarýna uyduðu halde kitabýna almadýðý hadisler;
7. Her ikisinin de þartlarýna uymamakla beraber, diðer hadis imamlarýna göre sahîh olan hadisler.
Bu derecelere göre, her kýsýmda bulunan hadisler, kendilerinden sonraki kýsýmlara dâhil hadislerden daha sahihtir (Tahir el-Cezâirî Tevcîhu´n-Nazar, Beyrut (t.y)., s. 119).
Sahih hadisle amel etmek, zorunlu olan bir husustur. Alimlerin ittifakýna göre, þartlarýný taþýyan Sahih bir hadis, iþitende bilgi ve kat´î kanaat meydana getirir ve kiþinin, hadisin gereði ile amel etmesini zorunlu kýlar. Ýsterse bu tür bir sahih, mütevatir deðil ahad hadis olsun. Haber-i vahidlerin de bilgi ifade ettiklerini savunan alimler bulunmaktadýr. Burada mühim olan, bilgi ifadesi deðil, sahih haberin amelde esas olmasýdýr (Ýbn Hazm, El-Ýhkam fî Usulil Ahkam, Beyrut 1983, I,119; Serahsi, Usul, Ýstanbul (t.y), I, 112; Ali Osman Koçkuzu, Hadis Ýlimleri ve Hadis Tarihi, Ýstanbul 1983, s. 112).
radyobeyan