Sahihayn By: armi Date: 18 Mart 2010, 15:22:01
SAHÝHAYN
Buharî ve Müslim´in sahihlerine "iki sahih hadis kitabý" anlamýnda kullanýlan bir usul-u hadis terimi.
Bu iki imamdan sonra gelen hadis hafýzlarýndan, kendilerine göre yalnýz sahih hadisleri toplayanlar olmuþsa da, hiç biri bu iki kitapta gösterilen dikkat ve basireti göstermeye muvaffak olamamýþtýr. Bundan dolayý bu iki kitaba hadis kitaplarýnýn en sahihleri denilmiþtir. Aslýnda daha önceleri en sahih olan kitap, Ýmam Malik´in Muvatta´ý idi. Ancak, Muvatta´daki hadis-i þeriflerin hiç biri bu iki kitabýn dýþýnda kalmadýðý için, Mütekaddimînin de Müteahhirînin de, en sahih olma hususunda ihtilaflarý yok demektir (Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, I, 50).
Sahihayn´ýn Mukayeyesi:
1- Sýhhat yönünden: Bu açýdan Buharî´nin üstünlüðü kabul edilmiþtir. Buhari, bir hadisin mevsul olmasý için lika (ravi ile karþýlýklý görüþme)´yi þart koþtuðu halde; Müslim muasara (ravi ile çaðdaþ olma)´yý yeterli bulur. Buharî´nin en önemli üstünlüðü budur.
2- Tertip yönünden: Bu açýdan Müslim´in üstünlüðü kabul edilir. Buharî, kitabýnda hadisleri, hadiste var olan fýkýh hükmü adedince, bölerek tekrar ederken; Müslim, kitabýnýn en uygun yerinde kaydeder; nadiren tekrara yer verir. Müslim´in esas gayesi fýkýh yapmak deðil; hadislerin senedlerini biraraya getirmektir.
3- Fýkýh yönünden: Bu hususta Buhari üstündür. Buhârî, daha önce de belirttiðimiz gibi, bâblarý fýkhî açýdan düzenlemiþ, teracim denen bab baþlýklarýnda özellikle fýkýh beyanýna gayret göstermiþ; bablar arasýnda mantýkî bir irtibat gözetmiþtir. Müslim´de fýkhî açýdan tertip ve tanzim söz konusu deðildir. Buhârî´de fýkýh öylesine üstünlük gösterir ki, bazý âlimler onun müstakil bir müctehid olduðu kanaatine varýrlar.
Buhârî ve Müslim, diðer meslektaþlarýna göre hadis kabulünde çok daha titiz olmalarýna raðmen, bir kýsým tenkidlerden uzak kalamamýþlardýr. Kastalanî, Sahihayn hadislerine gelen tenkidleri altý kýsma ayýrýr. Bunlarýn her birine gerekli cevaplarý vererek onlarýn haksýzlýðýný gösterir:
1- Bazý senetlerin ricalinde þahýslar sayýca farklýdýr.
2- Ýsnadýn deðiþmesiyle ravilerinde ihtilaf edilen rivayetler vardýr.
3- Bazý raviler ziyadelerinde tereddüd ederler.
4- Zayýf kabul edilen ravilerin teferrüd ettiði hadisler mevcuttur (Buhârî´de sadece iki adet).
5- Vehmine hükmedilen (zayýf) raviden rivayetler alýnmýþtýr.
6- Bazý metinlerde lafýzlar deðiþmektedir.
Kastalanî, bunlara teker teker izah getirerek, tenkidlerin haksýzlýðýný gösterir.
Ravilere yöneltilen cerh sebeplerine gelince; bunlar bid´at (ehl-i sünnet dýþý bir mezhepten olma), cehalet (raviden sadece bir kiþinin hadis rivayet etmesi), galat, muhalefet, tedlis ve irsal açýlarýndan gelmektedir. Bunlardan biri veya bir kaçýyla cerhedilen ravilerin sayýsý, -çoðunluðu Müslim´e ait olmak üzere- 210 adettir. Bu ithamlarýn etkili olabilecek bir zayýflýk derecesi olmayacaðýný göstermek için Ýbnü´s-Safah, Hâzimî, Nevevî, Suyuti, Ýbn Hacer gibi araþtýrmacý ve titiz âlimler bazý açýklýklar getirirler.
1- Bu ravilerdeki zayýflýk, hadislerini terk ettirecek derecede þiddetli deðildir.
2- Onlardan alýnan rivayetler, þevâhid ve mütabaat türündendir; asýl deðildir.
3- Buhari ve Müslim´in bu zayýf ravilerden hadis alma yollarý zaaf sebebinin ortaya çýkmasýndan önceki bir tarihe aittir.
4- Zayýflardan hadis alma iþi bazen onlarýn senedindeki ulviyyetten dolayýdýr. Yani biri âlî fakat zayýf, diðeri nâzil fakat saðlam iki ayrý senetle rivayet edilen bir hadisin ulvî senetle gelen þeklini, öbürünün desteðine dayanarak kitaplarýna almýþlardýr.
5- Buharî ve Müslim´in bazý zayýf ravileri hakkýnda da þunlar söylenmiþtir: Bunlara baþkalarý tarafýndan yapýlan zayýflýk ithamý Buhari ve Müslim açýsýndan sabit ve muteber deðildir. Cerh ve ta´dil, ictihadî bir keyfiyettir. Herkes kendi elde ettiði bilgiye göre hüküm verir. Demek ki Buhârî ve Müslim bu ravileri sikâ biliyor. Üstelik bazý ithamlar çok çabuk yapýlývermiþtir. Bid´a ithamý bunlardan biridir. Bizzat Buhârî´nin kendisi Halkul-Kur´ân meselesinde aðýr ithamlara maruz kalmýþtýr. Nitekim Buharî ve Müslim´in ravileri arasýnda 32 kiþinin ehl-i bid´at´dan olduðundan dolayý itham edildikleri söylenmiþse de, onlarýn gerçekte ehl-i bid´a olduklarý kesin deðildir.
6- Nevevî, bir kýsým râviler hakkýnda cerhin tam anlamýyla açýklanamadýðýný, Buharî ve Müslim´in de bu sebeple onlar hakkýnda cerhi kabul etmediklerini söyler. Hadis ilminin genel kaidelerinden birine göre ravinin kabul edilmesi için cerh yapanýn cerh sebebini iyi açýklamasý gerekir. Sadece "zayýftýr" demek makbul deðildir.
7- Buharî ve Müslim, kendi tabakalarý dýþýnda hadis almýþ ise de, Buharî bu meselede titiz davranmýþtýr. Þöyle ki, ikinci tabakadan aldýðý hadisleri muallak * olarak zikretmiþtir. Üçüncü tabakanýn sadece müksirlerinden ve nadiren almýþ, bunlarý da muallak olarak kaydetmiþtir.
Ýslam âlimlerinin bu konuda en titiz olup iþi çok sýký tutanlarý sahihayn´ý didik didik ederek, tenkid edilecek hiçbir noktasýný býrakmadan, söylenebilecek her þeyi söylemekten çekinmemiþlerdir. Ýlim ve vukufta onlardan geri kalmayan ve hatta onlarý geçen mutavassýt âlimler de bunlara cevap vermiþler; haklý olduklarý noktada haklýlýklarýný, haksýz olduklarý yerlerde de haksýzlýklarýný göstererek sahihayn´ýn gerçek deðerini ortaya koymuþlardýr.
Bu duruma göre, Ýmamül-Harameyn´in "Bir kimse sahihayn´de yer alan bütün hadislerin sahih olduðu hususunda yemin etse veya talakta bulunsa ne yemini bozulur ne de tatlik vaki olur" sözünün doðruluþunda fukahâ ve diðer ilim ehlinin tamamý icma ederek en muteber, en sahih hadis mecmualarý olduklarýný kabul etmiþlerdir. Bir kýsým rivayetleri deðerlendiren Kastalanî þunu ifade eder:
"Buharî ve Müslim, kitaplarýna illetsiz hadisleri almýþlardýr. Þayet illetli olaný varsa, bu da müessir olan, sýhhati bozan bir illet deðildir" (Ýbrahim Canân, Kütüb-i Sitte Terc. Þerhi, I; ayrýca bk. Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim Maddeleri).
radyobeyan