Saff suresi By: armi Date: 18 Mart 2010, 15:18:54
SAFF SÛRESÝ
Kur´an-ý Kerim´in altmýþ birinci süresi. On dört âyet, iki yüz yirmi kelime ve dokuz yüz yirmi altý harften ibarettir. Fasýlasý mim, nun ve sad harfleridir. Medenî sürelerden olup Teðâbun süresinden sonra nâzil olmuþtur. Adýný dördüncü âyetinde geçen Saf kelimesinden almýþtýr.
Süre, Allah Teâlâ´nýn göklerde ve yerde bulunan herþey tarafýndan tenzih ve tesbih edildiði, O´nun Azîz ve Hakîm olduðu gerçeðinin bildirilmesiyle baþlamaktadýr. Bu giriþ bölümünde, iman eden kimselerin, Allah Teâlâ´nýn göstermiþ olduðu doðrultuda hayatlarýný tamim edip ibadette hiç bir þeyi ortak koþmadan O´nu tesbih ve tenzih eden kutlarýn, mahlukatýn fýtrî olan özellikleriyle bezenmiþ olacaklarý ve bütün iyi amellerinin baþarýya ulaþtýrýlýp mükafatlandýrýlacaðý açýklanmaktadýr. Sürenin mü´minlere hitap eden birinci bölümünde Allah Teâlâ, yapamayacaklarý þeyleri söyleyenlerin ve vaadlerini yerine getirmeyenlerin büyük bir gazaba uðrayacaklarý, müþriklerin saldýrýlarýna karþý sebat ederek birbirine kenetlenmiþ bir þekilde savaþarak karþý koyanlarýn ise ilahî sevgiye muhatap olacaklarý bildirilmektedir:
"Ey iman edenler! Yapmayacaðýnýz þeyi niye söylüyorsunuz? Yapmayacaðýnýz þeyi söylemeniz, Allah nezdinde büyük bir gazaba sebeb olur. Þüphesiz ki Allah, kendi yolunda birbirine kenetlenmiþ gibi saf baðlayarak savaþanlarý sever" (2-4).
Müslümanlar, Ýslâm´a ve onun peygamberine karþý takýnmalarý gereken tavýr konusunda uyarýlmaktadýr. Ýsrailoðullarýnýn Musa (a.s)´a yaptýklarý ve daha sonra Ýsa (a.s)´ý yalanlayarak ona düþmanlýk ettikleri hatýrlatýlarak, samimi bir þekilde Ýslâm´a baðlýlýk iþlenmektedir. Ýsrailoðullarýnýn, apaçýk mucizeler ile desteklenmiþ bulunduðu halde Ýsa (a.s)´ý yalanlamalarýndan bahsedilirken, Ýsa (a.s)´ýn kendisinden sonra gelecek olan peygamberi yani Muhammed (s.a.s)´ý haber vermiþ olduðu kaydedilmektedir:
"Hani bir zaman Meryemoðlu Ýsa da: Ey Ýsrailoðullarý Ben Allah´ýn size gönderdiði, benden önce gelen Tevrat´ý doðrulayan ve benden sonra gelecek Âhmed" adýnda bir Peygamberi müjdeleyen bir peygamberim" demiþti. Fakat Ýsa´nýn müjdelediði peygamber kendilerine apaçýk delillerle gelince: Bu getirdiklerin apaçýk bir sihirdir" dediler" (6).
Allah Teâlâ´nýn gönderdiði peygamberin yalancýlýkla suçlanmasý ve Kur´an-ý Kerîm´i onun uydurmasý olarak nitelendirilmesinden daha büyük bir zulmün olmadýðý zikredildikten sonra, Ýslâm´ý yok etmeye çalýþanlarýn böyle bir þeyi gerçekleþtirmeye asla güçlerinin yetmeyeceði þu âyet-i kerime ile ortaya konulmaktadýr:
"Onlar aðýzlarýyla Allahýn nûrunu söndürmek istiyorlar. Kafirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktýr" (8).
Hicrî 3. yýlda yapýlan Uhud savaþýndan sonra nâzil olduðu gözönüne alýndýðý zaman bu âyetin, müslümanlarýn azýnlýkta, korku ve endiþe içerisinde bulunduklarý bir sýrada inandýklarý dinin gelecekteki durumu onlara bildirilerek moral verildiði sonucu çýkarýlabilir. Uhud savaþýnda müslümanlar yenilmiþlerdi. Bütün araplar, Ýslâm´ý yok etmek için azimli ve kararlý bir þekilde faaliyet içerisinde idiler. Öte taraftan Medine´nin etrafýndaki düþman kabileler bu yenilgiden dolayý oldukça cesaretlenmiþlerdi. O dönemde Ýslâm´ýn geleceðinin ne olacaðýný Allah´tan baþka kimse bilemezdi. Þartlar her yönüyle müslümanlarýn aleyhine gözüküyordu. Müslümanlar böyle zor durumda bulunduklarý bir sýrada Allah Teâlâ, kafirlerin Ýslâm nûrunu söndürmeye güç yettiremeyeceklerini, aksine kendi tekeffülünde olan hak dininin yeryüzüne yayýlýp hakim olacaðýný haber vererek, imanla mutmain olmuþ kalplere ferahlýk vermiþti. Asr-ý Saadet´te yaþanýlan olaylar, sonraki nesiller için birer örnek teþkil etmektedir. Ayný þekilde o zamanki olaylar sebep kýlýnarak nâzil olan âyetlerdeki hitap da kýyamete kadar bütün nesillere yöneliktir. Þirkin ilk ortaya çýkýþýndan beri kafirler, Allah´ýn dinini yeryüzünden silmek için çabalamýþ durmuþlardýr. Bu durum bugün ve gelecekte de devam edecektir. Ancak; Müþrikler istemeseler de, dinini bütün dinlerden üstün kýlmak için peygamberini hidayet ve hak dinle gönderen O´dur" (9).
Allah Teâlâ, iman yolunda irþad ettiði mü´minlerin, cehennem azabýndan kurtulmalarý ve hesapsýz nimetleri hak edebilmeleri için sürekli olarak yollar göstermektedir. Bu sürede de mü´minler için, nefislerini can yakýcý cehennem azabýndan kurtarmalarýný saðlayâcak bazý ameller zikredilmektedir. Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr:
"Ey iman edenler! Sizi can yakýcý bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah´a ve peygamberine iman edip mallarýnýzla canlarýnýzla Allah yolunda cihad edersiniz. Eðer bilseniz bu sizin için daha hayýrlýdýr" (10-11).
Daha sonra Allah yolunda, kendilerinden istendiði gibi ibadet etmeye gayret gösteren ve dinini hakim kýlmak için her türlü zorluða göðüs geren müminler için þöyle buyurulmaktadýr:
"Sevdiðiniz bir þey daha vardýr. O da, Allah nezdinden bir yardým ve yakýn bir zaferdir. Ey Muhammed! Müminlere müjdele" (13).
Sûre, iman edenlere Ýsa (a.s)´ýn havarilerini misal göstererek, Allah´ýn dininin yardýmcýlarý olmalarýný emretmekte ve müminlerin kafirlere karþý mutlaka desteklendiklerini haber vererek son bulmaktadýr:
"... Biz. iman edenleri düþmanlarýna karþý destekledik de muzaffer oldular" (14).
radyobeyan