Köklerin rýzkýný unutmayan Allah, elbette ki bizim rýzkýmýzý da unutmaz. Fakat insan doymak bilmeyen bir varlýktýr. Yediðinden fazlasýný biriktirmeye çalýþýr.
Bilmez ki biriktirdiklerinin sadece bekçisidir. Ölen kimsenin malý mülkü geriye kalmýþtýr. Sað iken onlara bekçilik vazifesini iyi yapsaydý, kendisi yiyip içtiði gibi baþkalarýnýn da yemesine, içmesine, giymesine yardým etseydi çok sevap alacaktý.
Ankara'dan Ýstanbul'a giden yolcularýn yanýndaki çanta misali dünyadan ahirete de bir þeyler götüreceðiz... Mal mülk deðil, sevap veya günah çantasý...
Rýzýk, canlýlarýn hayatlarýný devam ettirebilmesi için muhtaç olduklarý bir vasýtadan ibarettir. Canlýlarý yaþatmak da öldürmek de Allah'a ait olduðundan, onlarýn rýzýklarý da Allah'a aittir. Böylece rýzýkla ecelin sýký bir irtibatý olduðu anlaþýlmaktadýr.
Yumurta içinde, anne karnýnda ve denizlerin derinliklerinde beslenenler olduðu gibi doðan yavrularýn sütleri de kendileriyle beraber dünyaya gönderilmekte, aslan gibi bir canavar yavrusuna hizmetçilik etmektedir. Öte yanda aðaçlarýn rýzýklarý koþup kendilerine gelmekte, toprak, su ve hava iþbirliði içinde aðaçlara rýzýk temin etmektedir. Bir insana odun dense veya hayvan, diye hitap edilse nasýl üzülürse, insanýn odun ve hayvan gibi rýzýk beklemesi de ayný þekilde üzücüdür.
Rýzýk, yeme, içme, giyme gibi insanýn külli ihtiyaçlarýný içine aldýðýndan ve insan da çok þeylere muhtaç olduðundan rýzkýný temin için sebeplere sarýlýp aklý, bilgisi ve imaný ile mevcut nizamý kavrayýp, Rezzak-ý Kerim'i görüp, dünya iþlerini ahiret saadetine vasýta etmelidir. Böylece rýzýk için yapýlan çalýþmalarýn bütününü ibadete veya felakete çevirmek bizim elimizdedir.
Ýnsanýn kazancýnýn azalýp çoðalmasý, insanýn bu haller içinde Allah'a baðlýlýðý, Müslüman'ýn vasfýdýr. Bazý kimseler yoksulluk anýnda Allah'ý anarken, bolluk aný onlar için bir felaket olabilir. Zenginlikle birlikte sanki zehirli bir teneke balý yemektedirler. Peþin lezzete karþýlýk ileride bir sürü felaket onlarý beklemektedir ki bunlarýn en büyüðü ahiret azabýdýr.
Kâinatý bir nizam içinde bulunduran Allah, zenginlik ve fakirlik meselesini de ayný nizamýn bir esasý saymaktadýr. Ýnsanlar kendi hatalarý yüzünden zenginlik ve fakirlikten zarar görürler. Herkes Allah'ýn emirlerini ve yasaklarýný bilse ve bunlara tâbi olsa o zaman hayatýn her hali bir nevi saadete sebep olur. Allah'a itaat etmenin dýþýnda, kendilerine saadet arayanlarýn o saadeti bulmalarýna imkân yoktur!
Ben þöyle dua ediyorum: "Allah'ým beni rýzana muvafýk noktada bulundur." Zengin olmak ve imkânlarýmýzý artýrmak herkesin arzu ettiði bir þeydir amma, dikkat edilirse geçmiþte helak olan kavimler fakirlik sebebiyle deðil, zenginliðin getirdiði çýlgýnlýklarla yok olmuþlardýr. Allah, paraya ve mala deðer verseydi bir sürü deðersiz kimseler zengin olmazdý. Allah, kendi uzuvlarýmýzla birlikte malýmýzý, mülkümüzü ve bütün imkânlarýmýzý kendi emirlerine uygun kullanmamýzý emrediyor. Ýnsanlarýn Allah katýndaki deðeri, bu emirlere uymasý ölçüsündedir.
Fakir kimselere ekmek veriyoruz, kendimiz börek yiyoruz. Böreði fakire verip, ekmeði biz yemiyoruz. Fakirlere deðil, zenginlere ziyafet veriyoruz.
Hâlbuki üzüm asmasý böyle yapmýyor... O, kökleriyle çamur yiyip, dallarýnýn ucunda bizim için tatlý, sulu ve kokulu üzümler hazýrlýyor.
Allah bize ne demek istiyor?..
Hekimoðlu Ýsmail
Zaman