Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Rekabet By: armi Date: 16 Mart 2010, 15:30:12

REKÂBET




Gözetme, bekleme, murâkabe, sansür, kontrol; "rakaba" kökünden mastar ve isim; esnaf ve tüccarýn kendi malýný satýþa arzederken benzer mallarýn fiyatlarýný dikkate alarak müþterinin tercihini saðlamak için daha kaliteli mal üretme, ilâve hediye verme, fiyat düþürme gibi yollâra baþvurmasý anlamýnda bir Ýslâm ekonomi terimi.

Hz. Peygamber, kendi devrinde piyasa fiyatlarýný dondurmama, narh koymama ve esnafý Ýslâmi ölçüler içinde alýþ-veriþlerinde serbest býrakma yoluyla ticarette serbest rekabet esasýný yerleþtirmek istemiþtir. Çünkü Allah´ýn Rasûlü narh konulmasýný isteyenlere þu cevabý vermiþtir: "Þüphesiz fiyat tayin eden, darlýk ve bolluk veren, rýzýklandýran ancak Allah´týr. Ben sizden hiç kimsenin mal ve canýna yapmýþ olduðum bir haksýzlýk sebebiyle hakkýný benden ister olduðu halde, Rabbime kavuþmak istemem" (Ebû Dâvud, Büyü´, 49; Tirmizi, Büyü´, 73; Ýbn, Mâce, Ticârat, 27). Yine benzer istekte bulunanlara Allah elçisinin þöyle cevap verdiði nakledilir:

"Belki bu konuda Allah´a dua ederim" "Belki fiyatlarý ucuzlatan ve pahalandýran Allah´týr" (eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, Mýsýr t.y., V, 219).

Ýslâm ekonomisinde piyasa fiyatlarýnýn serbest rekabet sonucunda oluþmasý esasý benimsenmiþtir. Bu rayiç eþya fiyatlarý da arz ve talebin þeffaf bir piyasada karþýlaþmasý sonucunda oluþur. Bunun gerçekleþebilmesi için de serbest rekabeti engelleyen þartlarýn Ýslâm devleti tarafýndan ortadan kaldýrýlmasý gerekir.

Serbest Rekabet Engelleri

1. Fiyatlara yapýlacak dýþ müdahale:

Fiyatlara dýþ müdahale sýk sýk maliyet deðiþikliði sebebiyle üretici ve satýcýlarý sýkýntýya sokabilir. Bu durum gerçek piyasa fiyatýnýn oluþmasýna engel teþkil eder. Hz. Peygamber (s.a.s) kendi devrinde fiyatlarý dondurmak istememiþ, baþka bir deyimle narh uygulamasý yoluna gitmemiþtir.

Medine´de piyasa fiyatlarýnýn yükselmesi üzerine kendisine baþvurup narh koymasýný isteyenlerin bu talebini reddetmiþtir. Ancak bu durum; isteyen dilediði fiyata satýþ yapar, her türlü hile, ticarette meþrûdur anlamýna gelmez. Çünkü Allah elçisi karaborsacýlýk yoluyla sun´î olarak fiyatlarý etkileyen ve toplumun ihtiyaçlarýný istismar edenleri kýnamýþ ve bunlarýn uðrayacaðý manevi zararlara dikkati çekmiþtir. Þu hadislerde bu anlamý görmek mümkündür: "Karaborsacý ne kötü kuldur! Fiyatlarýn düþtüðünü öðrenince üzülür, yükseldiðini duyarsa sevinir" (Kamil Miras, Tecrîd-i Sarih, Ankara 1957-1972, VI, 449). "Bir gýda maddesini kýrk gece satmayýp depolayan kimse, Allah´tan uzaklaþmýþtýr. Allah da onu kendisinden uzaklaþtýrmýþtýr" (Ahmed Ýbn Hanbel, Müsned, II, 33).

2. Üretici ile tüketici arasýna girmek:

Serbest rekabeti önleyen ve normalin üstünde fiyat artýþlarýna yol açan sebeplerden birisi de hadislerde telakký´r-rukbân denilen uygulamadýr. Hz. Peygamber devrinde ürettiði malý hayvanýna yükleyerek þehre, pazara getiren köylünün yolda karþýlanarak malýnýn satýn alýnmasý anlamýnda kullanýlýrdý. Burada, köylünün þehirdeki günlük rayiç fiyatlarý öðrenmesi engellenmekte þehirli tüccarýn onun elinden ucuza aldýðý malý piyasaya kontrollü ve pahalý olarak sürmesi veya karaborsaya düþürmesi söz konusu olmaktadýr.

Hadiste þöyle buyurulur: "Tâvus, Ýbn Abbas´tan, o da Rasûlüllah (s.a.s)´den þunu rivayet etmiþtir: "Allah´ýn Rasûlü, binitlileri yolda karþýlamayý (pazara gelmeden yüklerini satýn almalarýný), þehirlinin köylü adýna satýþ yapmasýný yasaklamýþtýr. Tâvus, Ýbn Abbas´tan bu yasaðýn þekil ve anlamýný sormuþ, o da; þehirli köylüye simsar (komisyoncu) olup, onun malýný satamaz, þeklinde cevap vermiþtir" (Buhârî, Büyü´, 72, Ýcâre, II, 19; Nesâî, Büyü´, 18).

Þu hadis konuyu daha açýk hale getirmektedir: "Enes (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)´in þöyle dediðini nakleder: Hz. Peygamber, þehirlinin köylü adýna satýþýný yasaklamýþ, simsar (komisyoncu) olmasýný menetmiþtir. Hatta köylü onun babasý veya kardeþi bile olsa hüküm deðiþmez" (Müslim, Büyü´, 21; Ebû Dâvud, Büyü ; 45; Nesâî, Büyü´, 17).

Þehirli köylü adýna satýþ yapamaz. Ýnsanlarý kendi hallerine býrakýnýz, umulur ki Allah onlardan bir kýsmýný diðerleri sebebiyle rýzýklandýrýr" (Buhârî, Büyü´, 58, 64, 68-71, Ýcâre, 14, Þurüt, 8; Müslim, Büyü´, 11,16; Ebû Dâvud, Büyü´, 45).

Burada amaç arz ve talep dengesinde akýcýlýðýn gerçekleþmesi için aradaki engellerin kalkmasýdýr. Bunun sonunda üretici elindeki mallarý en yüksek fiyat ödeyebilecek pazarlara yöneltmek imkânýný elde edecek, tüketiciler de ihtiyaçlarýný kolaylýkla ve sun´î müdâhalelere uðramamýþ bir fiyat ödeyerek temin edecektir.

Ebû Hanife´ye (ö. 150/767) göre, malýn, üretici yolda karþýlanarak satýn alýnmasý, belde halkýna zarar veriyorsa mekruhtur. Üretici piyasa fiyatlarýný öðrenince aldandýðýný anlarsa akdi bozabilir.

Günümüzde, çeþitli ürünlerin hasat edilir edilmez devlet veya özel sektör tarafýndan satýn alýnýp depolanmasý, daha sonra yapýlan zamlarla, gerçek kârýn üreticiye deðil de, az sayýda kiþi veya kuruluþlara intikali telakký´r-rukbân olayýný hatýrlatmaktadýr. Üreticinin faizli kredilerle borçlandýrýlmasý ve borcunun vadelerinin de hasat mevsimine rastlatýlmasý onlarý ürünlerini satýþa zorlamaktadýr.

3. Kabzdan önce satýþ: Serbest rekabeti önleyen ve piyasa fiyatlarýný etkileyen âmillerden birisi de satýn alýnan bir malý kabzdan önce satmaktýr. Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: Bir gýda maddesini satýn alan kimse onu kabzetmedikçe satmasýn" (Buhârî, Büyü´, 54, 55; Müslim, Büyü´, 29-32, 34-36, 39, 41; Ebû Dâvud, Büyü´, 65). Bu hadiste zikredilen yiyecek maddesi örnek kabilinden olup, hadis bütün menkul mallarýn alým satýmýný kapsamýna alýr. Çoðunluðun görüþü budur. Buradaki endiþe, menkul mallarda çokça karþýlaþýlan hasar veya bir ayýbýn sirâyeti ve bu yüzden sonraki alýcýnýn aldanma riskidir (Ýbn Hazm, el-Muhallâ, Mýsýr 1352/1933, IX, 468, 469; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, 3. baský, Kahire 1979, IV, 235, 236; Hamdi Döndüren, Ýslâm hukukuna Göre Alým Satýmda Kâr Hadleri, Balýkesir 1983, s. 137 vd.).

Kamil Miras (ö. 1376/ 1958), kabzdan önce satýþýn piyasaya olan olumsuz etkisini þöyle belirtir: Satýn alýnan bir malýn, kabz ve teslim alýnmadan önce satýþý yolu açýk býrakýlýrsa, bir ambarda depo edilmiþ mal, yerinden oynamadan elden ele, dilden dile dolaþa dolaþa sebepsiz yere fiyatý yükseltilmiþ olur (Kâmil Miras, a.g.e., VI, 447, 450-451).

Hz. Ömer, halife iken, çarþýda kuru üzüm satmakta olan Hâtýb b. Ebî Beltea´nýn fiyatlarýný ucuz bularak þöyle demiþtir: "Tâif´ten üzüm yüklü bir kervanýn gelmekte olduðunu haber aldým. Onlar senin fiyatýna aldanýrlar. Ya fiyatý yükselt ya da üzümü al, evine götür, orada istediðin fiyata sat". Daha sonra, Hz. Ömer kendi kendine düþünmüþ ve Hâtýb´ýn evine giderek þöyle demiþtir: "Sana söylediklerim ne emirdir, ne de hüküm. Bu belde halkýnýn hayrý için arzu ettiðim bir þeydir. Nasýl ve nerede istersen satabilirsin" (Þâfiî, el-Ümm, Mýsýr 1329/1911, II, 209; Ýbn Kudâme, el-Muðni, IV, 240).

4. Yýkýcý rekabet yapmak: Bazý mahâretli iþ adamlarý piyasada belli çeþit mallarýn satýþ ve pazarlamasýný ele geçirerek serbest rekabet ortamýný yok ettikleri görülür. Böyle bir organizeye "tröst" denir. Tröstlerin ana vataný ABD´dir. Tröst fikri XlX. yüzyýlýn büyük iþ adamlarýndan Rockfeller´in avukatý T. Dood´un bir buluþudur. T. Dood, Amerika´da petrol kuyularýný iþleten ayrý ve baðýmsýz kuruluþlarý tek bir idare altýnda toplamayý düþündü. Bu amaçla, Standart Oil Company adýnda bir sendika kurdu. Bu mâlî sendika ellerinde petrol kuyularýna ait hisse senedi bulunanlarýn, bu senetleri kendisine tevdi etmesini istedi ve daha yüksek bir sermaye geliri vadetti. Çünkü bu yolla rekabet ortamý ortadan kalkacak ve petrol fiyatlarý tekel tarafýndan istenildiði ölçüde ayarlanabilecekti.

Diðer yandan çeþitli firmalarýn kendi aralarýnda gizlice anlaþarak rekabete yer vermemek ve piyasayý istismar etmek üzere kurduklarý birliðe "kartel" denir. Kartelden söz edebilmek için belirli bir ticaret eþyasýnýn tekelciliði zarûrî bir þarttýr. Bunlar; satýþ pazarlarýný birleþtirme, sürüm pazarlarýný aralarýnda bölüþme, ortak büro açma ve asgari bir satýþ bedeli belirleme gibi amaçlarla kurulur (Feridun Ergin, Ýktisat, Ýstanbul 1964, s. 308-315).

Ýslâm´da alýþ-veriþ yapanlarýn yýkýcý rekabete giriþmesi yasaklanmýþtýr. Hadiste þöyle buyurulur: "Sizlerden bazýnýz, diðer bazýnýzýn (din kardeþinin) satýþý üzerine satýþ yapmasýn" (Müslim, Büyü´, 6; Nikâh, 51, 54, 55; Ahmed b. Hanbel, II, 411).

Ýmam Mâlik´e göre, piyasa fiyatýndan ne aþaðý ve ne de yukarý bir fiyatla satýþ yapýlmamalýdýr. Piyasa fiyatý, çoðunluðun serbest rekabet sonucu oluþturduðu satýþ bedelleridir. Delil, Hz. Ömer´in Hâtîb (r.a)´a söylediði narh´la ilgili sözler ve Ömer b. Abdîlazîz (ö. 101/720)´in uygulamalarýdýr. Ömer b. Abdülaziz´in halifeliði zamanýnda bir bölge halký, diðer bölge halkýný engellemek için fiyatlarýnda bir indirim yapmýþlardý. Halife, fiyatlarýn Allah´ýn elinde olduðunu belirterek, kendilerinden bu duruma son vermelerini istedi (el-Bâci, el-Müntekâ, V,17,18; Celal Yeniçeri, Ýslâm Ýktisadýnýn Esaslarý, Ýstanbul 1980, s. 356).

Ebû Hanife´ye göre bir menkul veya gayri menkulü paylaþma hakkýna sahip olanlarýn sýrf fiyatlarý yükseltmek amacýyla aralarýnda anlaþarak ortaklýk kurmalarý caiz deðildir. Çünkü bu takdirde serbest rekabet ortamýný ortadan kaldýrmýþ ve mal ile ilgili bir tekelcilik oluþturmuþ sayýlýrlar. Bu da piyasaya sun´i bir dýþ müdahale sayýlýr (bk. Ýbn Teymiyye, el-Hisbe, y.y., 1967, s. 16-18


radyobeyan