Ýslam Tarihi
Pages: 1
Peygamberimiz as dan zevcelerinin istedikleri By: sumeyye Date: 16 Mart 2010, 12:59:01
Peygamberimiz Aleyhisselamdan Zevcelerinin Ýstedikleri Þeyler



Zevcelerinin Peygamberimiz Aleyhisselamdan istedikleri:

a) Dünya yaþantýsý ve geçim bolluðu,[5]

b) Giyim kuþam [6]

c) Dünya mutluluðu, [7]

d) Bol nimetler içinde gösteriþli yaþantý idi. [8]

Deniliyor ki; Peygamberimiz Aleyhisselamýn zevceleri bir gün biraraya gelerek: "Biz Peygamber Aleyhisselamdan baþkasýyla evli olsaydýk, herhalde bizim de itibarýmýz, elbiseler­imiz ve ziynetlerimiz olurdu!" diyecek kadar ileri gittiler.

Peygamberimiz Aleyhisselamdan her biri birtakým þeyler istediler. Bu cümleden olarak:

1. Hz. Ümmü Seleme, damgalý kumaþtan yapýlmýþ kýsa bir elbise,

2. Hz. Meymûne, pahalý Yemen kumaþýndan yapýlmýþ, altlý üstlü iki parça elbise (etek, ceket),

3. Hz. Zeyneb, Yemen kumaþýndan yapýlmýþ bir elbise,

4. Hz. Ümmü Habibe, ak bezden yapýlmýþ pamuklu bir elbise,

5. Hz. Hafsâ, Mýsýr iþi bir elbise,

6. Hz. Cüveyriye, bir baþörtüsü,

7. Hz. Þevde, Hayber kadifesi istemiþ;

8. Hz. Âiþe bir þey istememiþti.[9]

9. Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah´ým! Muhammed´in ev halkýnýn rýzkýný, yetecek kadar ver!" diyerek dua etmiþ bulunuyordu. [10] Kendisi, Medine´ye geliþinden Rabbine kavuþuncaya kadar, üç gün arka arkaya doyasýya buðday ekmeði bile yemediði gibi, ev halkýnýn da ardarda iki-üç gün doyasýya arpa ekmeði yedikleri olmamýþtýr. Bazan, bir ay ateþ yakmadan dururlar da, [11] ocaklarýnýn tüttüðü görülmezdi. [12] Hz. Âiþe´nin bildirdiðine göre; Peygamberimiz Aleyhisselamýn zevceleri iki gruba ayrýlmýþlardý. Gruplardan birisinde:

1. Hz. Âiþe,

2. Hz. Hafsâ,

3. Hz. Safiyye,



Diðer grupta da:



1. Hz. Ümmü Habibe,

2. Hz. Ümmü Seleme,

3. Hz. Zeyneb,

4. Hz. Meymûne,

5. Hz. Cüveyriye bulunuyordu. [13]

Hz. Âiþe ile Hz. Hafsâ, Peygamberimiz Aleyhisselama karþý birbirlerini desteklemekte, birbirlerine arka çýkmakta idiler. [14]

Peygamberimiz Aleyhisselam Hz. Hafsâya bir sýrrý söylediði ve gizli tutmasýný da sýký sýký tenbih eylediði halde, o bunu Hz. Âiþe´ye söylemiþti.

Bu hadise de, Kur´ân-ý Kerîm´de þöyle açýklandý:

"Hani, Peygamber, kadýnlarýndan birine gizli birþey söylemiþti de, o kadýn bunu habervermiþ; Allah da Peygamberine açýklayýnca, Peygamber, bunun ancak bir kýsmýný ona bildirmiþ, bir kýsmýndan da vazgeçmiþti.

Peygamber bunu kendisine söyleyince, kadýn:

´Bunu sana kim haber verdi?´ diye sordu.

Peygamber de:

´Bana, herþeyi bilen, herþeyden haberi olan Allah haber verdi!´ dedi. [15]

Bazý rivayete göre; Peygamberimiz Aleyhisselam Hz. Hafsâya, kendisinden sonra Hz. Ebu Bekir´in, ondan sonra da Hz. Ömer´in halife olacaðýný haber vermiþti. [16]

Yüce Allah, Peygamberimiz Aleyhisselama indirdiði âyette, Peygamberimiz Aleyhisselama karþý birbirlerini destekleyen Hz. Âiþe ile Hz. Hafsâ´yý þöyle uyardý:

"Eðer her ikiniz de Allah´a tevbe ederseniz, ne âlâ!

Gerçekten, sizin kalbleriniz kaymýþtýr.

Yok! Onun aleyhinde birbirinize arka olursanýz, hiç þüphesiz, Allah bizzat onun yardý m asýdýr!

Cebrail de, mü´minlerin salih olanlarý da, bunlarýn ardýndan bütün melekler de, ona yardýmcý dýr." [17]

Hz. Âiþe der ki:

"Resûlullah Aleyhisselam, tatlýyý ve balý severdi.

Ýkindi namazýný kýlýp dönünce, kadýnlardan birinin yanýna varýrdý.

Hafsâ´nýn odasýna varýp onun yanýnda herzamanki kalýþýndan daha çok kalýnca, [18] kýskandým. [19]

Resûlullahýn Hafsâ´da bu kadar kalýþýnýn sebebini sordum.

Hafsâ´ya kavminden bir kadýn küçük bir tulum bal hediye etmiþ, o da bu baldan þerbet yapýp Resûlullaha içirmiþ!

Kendi kendime:

´Biz de, vallahi, ona bir tedbir düþünürüz!1 dedim.

Bunu Þevde binti Zem´aya anlattým ve dedim ki:

´Resûlullah yakýnda senin yanýna gelecektir. Yanýna gelince, ona:

´Yâ Rasûlallah! Megâfir mi yedin?´ dersin.

O, sana:

´Hayýr!´ diyecektir.

Bunun üzerine, sen ona:

´Ya bu koku nedir?1 dersin.

[Resûlullah Aleyhisselam, üzerinde böyle aðýr koku bulunmasýndan hiç hoþlanmazdý.]

Tabiî ki, sana:

´Hafsâ bana bir bal þerbeti içirmiþtü´ diyecektir.

Sen de o zaman:

´Demek o balýn arýsý urfut* aðacýndan yayýlmýþ, bal toplamýþ!´ dersin.

Ona ben de böyle diyeceðim!´

Safiyye´ye de:

´Ey Safiyye! Sen de ona böyle dersin!´ dedim.

Þevde:

´Kendisinden baþka ilah olmayan Allah´a yemin ederim ki; Resûlullah Aleyhisselam yanýma geldiðinde, ey Âiþe, söylememi istediðin sözü, senden korktuðum için, Resûlullah Aleyhisselam daha kapýda iken, neredeyse s öyleyi verecektim!1 dedi.

Resûlullah Aleyhisselam yanýna gelince, Þevde:

´Yâ Rasûlallah! Megâfir mi yedin?´ diye sordu.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Hayýr!´ buyurdu.

Þevde:

´Ya bu koku nedir?1 diye sordu.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Hafsâ bana bir bal þerbeti içirmiþti´ buyurdu.

Þevde:

´Demek ki, o balýn arýsý urfijt aðacýndan yayýlmýþ, bal toplamýþ´ dedi.

Resûlullah Aleyhisselam benim yanýma geldiði zaman, ben de kendisine böyle söyledim.

Sonra, Safiyye´nin yanýna vardý.

O da bunun gibi söyledi.

Resûlullah Aleyhisselam Hafsâ´nýn yanýna varýnca, Hafsâ:

´Yâ Rasûlallah! Sana þu bal þerbetinden yine içireyim mi?´ diye sordu.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Hayýr! Artýk onun bana gereði yok!´ buyurdu.

Hafsâ, bana:

´Sübhânallah! Vallahi, onu bal þerbetinden mahrum ettin!?´ dedi.

Ben de, ona:

´Sus, sesini çýkarma!´ dedim." [20]

Hz. Âiþe, Hafsâya karþý yaptýðý bu iþin açýða çýkmasýndan korktu. [21]

Peygamberimiz Aleyhisselamýn zevceleri, gerek birtakým dünyalýklar isteyip durmalarýyla, gerek bir­birlerini kýskanmalarýyla, Peygamberimiz Aleyhisselamý üzmüþlerdi. [22]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, kadýnlarýnýn odalarýndan ayaðýný çekip, Meþrebe diye anýlan çardakta 29 gece yalnýz baþýna oturdu. [23]

Sabah akþam, yemeðini orada tek baþýna yedi. [24]

Peygamberimiz Aleyhisselam, evvelce, attan hurma kütüðü üzerine düþüp sað yan bacaðý sýyrýldýðý zaman da [25] Meþrebe´ye çekilmiþti. [26]

Sahabileri kendisini orada ziyaret etmiþler, Peygamberimiz Aleyhisselam orada oturarak namaz kýlmýþ ve ki Ýdi rm iþti. [27]

Kadýnlarýndan bir aylýk inzivasýný da bu Meþrebe´de geçirdi.

Burasý, Peygamberimiz Aleyhisselama, [28] Hz. Âiþe´ye aitti. [29]

Hz. Ömer der ki:

"Vallahi, biz Cahiliye çaðýnda kadýnlarý hiçbir iþte hesaba almazdýk.

Yüce Allah onlar hakkýnda indirdiðini indirinceye ve kendilerine verdiði payý verinceye kadar, [30] biz Kureyþ cemaati, kadýnlara hakim durumda bir kavim idik.

Medine´ye geldiðimiz zaman, orada bir kavim bulduk ki, kadýnlarý onlara hakim bulunuyor.

Nihayet, bizim kadýnlarýmýz da, onlarýn kadýnlarýndan öðrenerek, bize tahakküme baþladýlar.

Medine´deki evim, Avâlî mevkiinde Benî Ümeyye b. Zeyd mahallesinde idi.

Bir gün [31] bir iþ üzerine kendi kendime düþünürken, karým iþe karýþarak ´Þöyle þöyle yapsana?´ dedi. [32]

Onun böyle iþime karýþmasýndan, bana itirazýmsý karþýlýk vermesinden hoþlanmadým, kýzdým, ken­disini azariadým: [33]

´O iþ seni ne ilgilendirir?! Benim yapmak istediðim bir iþte sen hangi hakla bana teklifte bulunmaya kalkýþýyorsun?!´ dedim.

Karým:

´Þaþýlýr sana ey Ýbn Hattab! Sen kendine itirazýmsý karþýlýk verilmesinden hoþlanmýyor, [34] beni azarlýyorsun ama, vallahi Peygamber Aleyhisselamýn kadýnlarý bile ona itirazýmsý karþýlýk veriyor, söyleniyorlar.

Hem onlardan herhangi biri, o gün, geceye kadar, kendisinin yanýna da uðramýyor. [35] Hatta, senin kýzýn bile Resûlullah Aleyhisselama itirazýmsý karþýlýk veriyor, sesleniyor da, Resûlullahýn o gününü öfke­li geçirtiyor!´ dedi . [36]

Ýçimden:

´Onlardan, bunu yapan kadýn, muhakkak hüsrana uðrar!´ dedim. [37]

Hemen kalkýp yerime vardým. Ridamý üzerime aldým, yola çýktým. Hafsâ´ya kadar gittim.

Ona:

´Ey kýzcaðýzým! [38] Sen Resûlullah Aleyhisselama itirazýmsý karþýlýk veriyor, söyleniyor, [39] hatta ken­disinin o gününü öfkeli geçirtiyormuþsun, öyle mi?´ diye sordum. [40]

Hafsâ:

´Evet! Vallahi, hepimiz ona karþýlýk verir, söyleniriz!1 dedi. [41]

´Sizlerden herhangi birinizin o gün geceye kadar Resûlullah Aleyhisselamýn yanýna uðramadýðý da oluyor mu?´ diye sordum.

´Evet!´ dedi.

´Ýçinizden her kim böyle yaparsa, muhakkak o hüsrana ciüþer! [42]

Ey kýzcaðýzým! Bilirsin ki; ben seni Allah´ýn azabýndan ve Resûlünün gazabýndan sakýndýrýr duru­rum. [43]

Herhangi biriniz, Allah´ýn kendisine Resûlünün gazabýndan dolayý gazab etmeyeceðinden emin mi bulunuyor?

Allah´ýn gazab ettiði ise helak olur gider.

Sen sakýn Resûlullah Aleyhisselama karþý itiraz yollu karþýlýk verme, söylenme!

Kendisinden de birþey istemeye kalkma!

Neye ihtiyacýn olursa, onu benden iste! [44]

Ey kýzcaðýzým! [45] Sakýn þu komþun[46] arkadaþýn-olan Âiþe´nin senden daha güzel ve Resûlullaha senden daha sevgili olmasý dolayýsýyla nazlanmasý, itiraz yollu karþýlýk vermesi seni aldatmasýn!´ dedim. [47]

Resûlullah Aleyhisselama karþý böyle cephe aldýklarý zaman, Resûlullahýn kadýnlarýna:

´Eðer o sizi boþayacak olursa, onun Rabbinin ona sizin yerinize sizden daha hayýrlýlarýný vermesi memuldur1 dedim.[48]

Hafsâ´nýn yanýndan ayrýlýp, akrabam olan Ümmü Seleme´nin yanýna vardým. Ona da, söyleyecek­lerimi söyledim.

Ümmü Seleme:

´Þaþarým sana ey Ýbn Hattab! Sen herþeye girdin, karýþtýn durdun!

Resûlullah Aleyhisselamla kadýnlarý arasýna da girmek istiyorsun?!´ dedi.

Bu söz beni öyle bir tutuþ tuttu ki, içimde duyduðum endiþe ve üzüntüden bir kýsmýný kýrdý, daðýt­tý . [49]

Ensardan bir komþumla birlikte Benî Ümeyye b. Zeydlerin yurdunda otururdum. [50] Resûlullah Aleyhisselamýn yanýna bu komþumla nöbetleþe inerdik. Bir gün o iner, bir gün ben inerdim. Ben, indiðim zaman, o gün vahiy vesairenin haberini komþuma getirirdim. O indiði zaman da, böyle yapardý. [51]

O sýrada, Gassan hükümdarlarýndan birinin üzerimize yürümek istediðini ve bizimle savaþmak için atlarýný nallatmakta olduklarýný haber almýþtýk. [52]

Yüreklerimiz, onlarýn endiþesiyle dolu bulunuyordu. [53]

Arkadaþým iniþ nöbeti günlerinden birinde idi ki, [54] yatsý vakti bana geldi. [55] Birdenbire kapýmý hýzlý hýzlý çalmaya, [56] ´Aç! Aç!´[57] diyerek seslenmeye baþladý. [58]

Çok korktum. Hemen yanýna çýktým.

Bana:

´Çok büyük bir hadise oldu!1 dedi. [59]

´Nedir o hadise? [60] Yoksa Gassanlar mý geldi?´ dedim.

Arkadaþým:

´Hayýr! Ondan daha büyük, daha aðýr! [61]

Resûlullah Aleyhisselam kadýnlarýndan inzivaya çekilmiþ! [62] Kadýnlarýný boþamýþ!´ dedi. [63]

Ýçimden:

´Hafsâ ile Âiþe´nin bumu sürtüldü! Hafsâ hüsrana uðradý!

Ben zaten böyle birþey olacaðýný zan ve tahmin edip duruyordum!1 dedim." [64]

Hz. Ömer, bu haberi alýnca baþýna toprak saçmýþ ve:

"Allah, Ömer´i ve kýzýný ayýplamaz mý?" demiþti. [65]

Hz. Ömer, hadiseyi anlatmaya devamla þöyle der:

"Sabah namazýný kýlýnca, giyinip kuþandým. Sonra, Medine´ye indim.

Hafsâ´nýn yanýna vardým. Aðladýðýný gördüm. [66]

Mü´minlerin diðer analarýnýn odalarýna da uðradým. Hepsinde aðlamalar vardý. [67]

Mescide girdiðim zaman da, gördüm ki; halk, canlarýnýn sýkýntýsýndan, üzüntülerinden, çakýllý yeri d üþüþtürüyorlar ve:

´Resûlullah Aleyhisselam kadýnlarýný boþamýþ!´ diyorlardý.

Kendi kendime:

´Ben bu iþi muhakkak öðrenirim!1 dedim.

Hemen Âiþe´nin yanýna varýp, ona:

´Ey Ebu Bekir´in kýzý! Demek sen iþi Resûlullah Aleyhisselama eziyet verecek dereceye vardýrdýn hâ?Medim.

Âiþe:

´Ey Hattab´ýn oðlu! Benim seninle ne iþim var?! (Benim iþim seni ne ilgilendirir?!) Sen kendi hey­benle (kýzýnla) ilgilen!1 dedi.

Bunun üzerine, Ömer´in kýzý Hafsâ´nýn yanýna vardým.

Ona da:

´Ey Hafsâ! Demek sen iþi Resûlullah Aleyhisselama eziyet verecek dereceye vardýrdýn hâ?!

Vallahi, sen de pekâlâ bilirsin ki; Resûlullah Aleyhisselam seni sevmiyondur!

Ben olmasam, seni muhakkak boþardý!´ dedim.

Hafsâ, son derecede aðlamaya baþladý. [68]

Ona:

´Sen ne diye aðlýyorsun? Ben seni bundan sakýndýrmamýþ mý idim?´ dedim. [69]

Ona:

´Resûlullah Aleyhisselam sizleri boþadý mý?´ diye sordum.

Hafsâ:

´Bilmiyorum!´ dedi. [70]

Ona:

´Resûlullah Aleyhisselam nerede?´ diye sordum. [71]

Hafsâ:

´O, þuradaki Meþrebe´de! [72] Meþrebe gilarýnda [hücresinde] [73] inzivaya çekilmiþ bulunuyor!´ dedi.

Hemen oraya varýnca, karþýma Resûlullah Aleyhisselamýn kölesi Rebah çýkmaz mý!

Kendisi, Resûlullah Aleyhisselamýn Meþrebe´ye çýkar, Meþrebe´den inerken, merdiven basamaðý gibi üzerine bastýðý kütüðe de ayaklarýný dayamýþ, oturuyordu.

Bu zenci köleye: [74]

´Ey Rebah! Yanýndaki Resûlullah Aleyhisselamýn huzuruna girmek için bana kendisinden izin iste!´ diyerek seslendim.

Rebah bir içeri baktý, bir de bana baktý. Fakat birþey söylemedi. [75]

Dönüp Mescide gittim.

Minberin çevresinde birtakým kimseler oturmuþlardý. Bazýlarý aðlýyorlardý.

Orada ben de biraz oturdum. Ýçimde duyduðum endiþe ve üzüntü bana galebe çaldý. Tekrar kölenin yanýna vardým ve:

´Ömer´in içeri girmesi için izin iste!´ dedim.

Köle, içeri girdikten sonra, yanýma çýktý ve:

´Seni kendisine söyledim, sustu, birþey söylemedi´ dedi.

Yine, dönüp Mescide gittim. Minberin yanýnda oturdum.

Ýçimde duyduðum endiþe ve üzüntü bana galebe çaldý da, tekrar kölenin yanýna vardým. [76]

Sesimi yükselterek:

´Ey Rebah! Resûlullah Aleyhisselamýn huzuruna girmem için izin iste!

Herhalde Resûlullah Aleyhisselam benim Hafsâ için geldiðimi sanýyor!

Vallahi, Resûlullah Aleyhisselam onun boynunu vurmamý bana emrederse, boynunu da vururum!´ diye seslendim. [77]

Köle, içeri girdikten sonra, yanýma çýktý.

´Seni kendisine söyledim. Sustu. Birþey söylemedi´ dedi.

Bunun üzerine geri dönüp giderken, köle beni çaðýrdý ve:

´Gir içeri! Sana izin verdi!´ dedi.

Ýçeri girdim. Resûlullah Aleyhisselama selam verdim.

Gördüm ki; Resûlullah Aleyhisselam bir hasýrýn üzerine uzanmýþ!

Hasýrýn örgüleri kendisinin böðründe iz yapmýþtý ! [78]

Hasýrla bedeni arasýnda birþey (bir döþek) de bulunmuyordu!

Baþýnýn altýnda, içine hurma lifi doldurulmuþ bir (ot) yastýk vardý. [79] Ben oturunca, Resûlullah Aleyhisselam

izarýný (yorgan gibi) üzerine çekti.

Zaten, üzerinde ondan baþka da birþey yoktu! [80]

Resûlullah Aleyhisselamýn hücresine (gilarýna) göz gezdirdiðim zaman, gördüm ki; avuçla avuçlanacak kadar azýcýk, bir sa´a* yakýn arpa. [81] Ayaklarýnýn yanýna da, onun kadar (deri dabaklan-masýnda kullanýlan) garez (selem aðacý posasý) dökülmüþ! Baþucunda ise, dabaklanmasý tamamlan­mamýþ bir posteki asýlý idi.

Resûlullah Aleyhisselamýn böðründeki hasýr izlerini görünce, gözlerimin yaþýný tutamayarak aðla­maya baþladým. [82]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Ey Ýbn Hattab! Neye aðlýyorsun?´ diye sordu. [83]

´Ey Allah´ýn Peygamberi! Ben ne diye aðlamayayým ki; üzerine uzandýðýn þu hasýr senin böðründe izler yapmýþ! Þu da senin yatýp kalktýðýn tamtakýr hücren ki, içinde birkaç þeyden baþka birþey göremiy­orum ! [84]

Vallahi, çok iyi biliyorum ki, sen Allah katýnda Kisrâ ve Kayser´den daha þerefli ve kýyým etlisin ! [85]

Halbuki yâ Rasûlallah! Kisrâ ve Kayser, bulunduklarý refahlý yaþantý içinde dem sürüyor! [86] Nimetler ve nehirler içinde yüzüyorlar! [87]

Sen ise, yâ Rasûlallah! Görmüþ olduðum yerde ve þu haldesin!? [88] Sen ki, Allah´ýn Resûlü[89] ve en seçkin kulusun!

Hal böyle iken, iþte þu hücren tamtakýr!´ dedim. [90]

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam, bana:

´Ey Ýbn Hattab! Sen dünyanýn onlara, ahiretin de bize ait olmasýna razý deðil misin?´ diye sordu.

Ben de:

´Evet! Razýyým!´ dedim. [91]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Öyleyse, bu iþ böyledir ve böyle olacakür!´ buyurdu. [92]

´Yâ Rasûlallah! Bari Allah´a dua et de, ümmetine geçim bolluðu versin!

Allah´a ibadet etmezlerken, Allah onlara (gayrimüslimlere) geçim bolluðu vermiþtir!´ dedim.

Ben böyle söyleyince, Resûlullah Aleyhisselam, doðrulup oturdu ve:

´Ey Ýbn Hattab! Yoksa sen þüphe içinde misin?!

Onlar hazlarý, nasipleri dünya hayatýnda tez elden verilip geçiþtirilen bir kavimdir!´ buyurdu. [93]

´Öyleyse yâ Rasûlallah! Benim için Allah´tan maðfiret dile!´ dedim. [94]

´Yâ Rasûlallah! Yüzünde gazab eseri görüyorum.

Yoksa, kadýnlarýnýn sana karþý takýndýklarý tutum canýný mý sýkýyor?

Þayet sen onlarý boþarsan, Allah seninledir.

Allah´ýn melekleri Cebrail, Mikâil, ben, Ebu Bekir ve mü´minler de seninledir!´ dedim . [95]

Kimlere ve neler söylediðimi Resûlullah Aleyhisselama birer birer anlatýp, Ümmü Seleme´nin haber­ine geldiðim zaman gülümsedi. [96]

´Yâ Rasûlallah! [97] Kadýnlarýný boþadýn mý?´ diye sondum. [98]

Resûlullah Aleyhisselam baþýný bana doðru kaldýrýp: [99]

´Hayýr!´ buyurdu.

´Allâhuekben!´ dedim. [100]

´Yâ Rasûlallah! Ben Mescide gindiðimde Müslümanlar üzüntülerinden çakýllarý dürtüp kanþtýnýyonlan, ´Resûlullah Aleyhisselam kadýnlarýný boþamýþ!´diyorlardý.

Ýneyim de, boþamadýðýný onlana habenveneyim mi?´ dedim.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Haber vermek istiyorsan, evet! Haber ver!´ buyurdu.

Yüzünden gazabý açýlýncaya kadar, konuþmaya devam ettim.

Nihayet, þenlendi, güldü.

Sonra, Meþrebe´den indi, ben de indim.

Ben basamaklý kütüðe tutunarak inmiþtim.

Resûlullah Aleyhisselam ise, sanki yeryüzünde yürür gibi inmiþ, inerken de eliyle bir yere dokun­mamýþ, tutunmamý þtý.

´Yâ Rasûlallah! Hücrede 29 gün kaldýn!´ dedim.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Bu ay 29 gündür!´ buyurdu.

Mescidin kapýsýna dikilip en yüksek sesimle:

´Resûlullah Aleyhisselam kadýnlarýný boþamam ýþtýr!´ diyerek baðýrdým.

Bunun üzerinedir ki, Yüce Allah Tahyir âyetlerini indirdi.[101] ve o âyetlerde þöyle buyurdu:

´Ey Peygamber!

Allah´ýn sana helâl kýydýðý þeyi, kadýnlarýnýn hoþnutluðunu arayarak, sen ne diye haram edersin?

Bununla birlikte, üzülme! Allah çokyarlýgayýcý, çok esirgeyicidir.´"[102]

"Ey Peygamber! Kadýnlarýna de ki:

´Eðer siz dünya yaþantýsý ve onun ziynetini istiyorsanýz, geliniz, size boþanma bedellerini vereyim de, hepinizi güzellikle salývereyim.

Eðer Allah´ý, Allah´ýn Resûlünü ve ahiretyurdunu istiyorsanýz, þüphe yok ki, Allah sizlerden, güzel hareket edenler için, büyük bir mükâfat hazýrlamýþtýr." [103]

Hz. Âiþe´nin bildirdiðine göre; Peygamberimiz Aleyhisselam zevcelerini ya dünyayý ve dünya ziyne­tini, ya da Allah´ý ve Allah´ýn Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih etmeleri hususunda serbest býrakmakla emrolunduðu zaman, Hz. Âiþe´nin yanýna varmýþtý. [104]

Hz. Âiþe:

"Yâ Rasûlallah! Yanýmýza bir ay uðramamaya yemin etmiþtin. Sen ise, aydan 29 gün geçince uðradýn. Ben onlarý (geçen günleri) sayýp duruyordum" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bu ay, 29 gündür. [105]

Ey Âiþe! Ben sana bir iþ açýklayacaðým ki, onu ana ve babana danýsýncaya kadar cevaplamakta acele etmemende sana bir vebal yoktur" buyurdu. [106]

Hz. Âiþe:

"Nedir o yâ Rasûlallah!" diye sordu. [107]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ahzâb sûresinin inen 2£^29. âyetlerini okudu.

Hz. Âiþe:

"Aaâ! Ben bu hususta mý ana ve babama danýþacaðým?!

Ben, elbette ki, Allah´ý, Allah´ýn Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih ediyor ve diliyorum! [108]

Ben bu hususu ne Ebu Bekir´e, ne de Ümmü Rûman´a danýþýrým!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam güldü, gülümsedi. [109]

Hz. Âiþe:

"Benim seni tercih ettiðimi (öteki) kadýnlarýna haber vermen[110]

Sana söylediklerimi, öteki kadýnlarýndan hiçbirine haber vermemeni isterim" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onlardan, sorana, muhakkak haber vereceðim ! [111]

Çünkü, Allah beni teblið edici olarak gönderdi. Güçlük çýkarýcý, sýkýntý verici ve bunu arzu edici olarak göndermedi. [112] Fakat, öðretici ve kolaylaþtýrýcý olarak gönderdi" buyurdu. [113]

Hz. Âiþe der ki:

"Resûlullah Aleyhisselamýn diðer kadýnlarý da, benim yaptýðýmý yaptýlar. Allah´ý, Allah´ýn Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih ettiler." [114]

Yüce Allah hepsinden razý olsun![115]


[10] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 446, Müslim, Sahih, c. 4, s. 2281, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 580, Ýbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1387.

[11] Müslim, Sahih, c. 4, s. 2281 -2282.

[12] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 237.

[13] Buhârî, Sahih, c. 3, s. 132.

[14] Buhârî, Sahih,c.6,s. 69,70,71.

[15] Tahrim: 3.

[16] Fahru´r-Râzf, Tefsir, c. 30, s. 43, Beyzavf, Tefsîr, c. 2, s. 486, Ebu´l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 390.

[17] Tahrim: 4.

[18] Ýbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 8, s. 85, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 59, Buhârî, Sahih, c. 6, s.167, Müslim, Sahih,c.2,s.1101.

[19] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 167.

*Urfut; talh diye anýlan bir aðaçtýr (Ýbn E ar, Nihâye, c. 3, s. 218). Büyük dikenli mugaylan aðaçlan dnsindendir (Ffruzâbâdf, Kâm üs, c. 2, s. 287). Bu aðaçtan, tatlý ve fakat kokulu bir zamk çýkar. Balansý o aðaçtan yayýlýrsa, kokusu bala siner (Ýbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 21 8).

Urfut aðacýnýn tatlý ve fakat pis kokulu zamkýna da, megâfir denir (Bedrüddin Aynf, Umdetu´l-kârf, c. 20, s. 245).

[20] Ýbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 8, s. 85, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 59, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 1 67 Müslim, Sahih,c.2,s.1101-1102.

[21] Bedrüddin Aynf, Umdetu´l-kârf, c. 20, s. 245, Ýbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 9, s. 333.

[22] Zemahþerf, Keþþaf, c. 3, s. 258, Meseff, Medârik, c. 3, s. 301, Hâzin, Tefsir, c. 3, s. 464.

[23] Buhârî, Sahih, c. 7, s. 230.

[24] Halebî, Ýnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 406.

[25] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 110, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 100, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.

[26] Buhârî, Sahih, c. 1, s. 100, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.

[27] Ahmedb. Hanbel, c.1 ,s.110,c.3, s. 200, Buhârî, c. 1, s. 100, E bu Dâvud, c. 1, s. 164.

[28] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 200, Buhârî, c. 1,s. 100.

[29] Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.

[30] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.

[31] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[32] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.

[33] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[34] Buhârî, c, 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1108.

[35] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111.

[36] Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1108, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[37] Tirm izf, Sünen, c. 5, s. 421.

[38] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1109.

[39] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 1 , 33, s. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[40] Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 422.

[41] Ahmedb. Hanbel c. 1, s. 33, Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.

[42] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 422.

[43] Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.

[44] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 422.

[45] Buhârî, c. 1,s.69, Müslim, c. 2, s. 1109.

[46] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1109.

[47] Ahmedb. Hanbel, c.1 ,s.33, s. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 422-423.

[48] Buhârî, c. 6, s. 71.

[49] Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.

[50] Buhârî, Sahih, c. 1, s. 31 , Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 461.

[51] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 33, Buhârî, c. 1, s. 31, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.

[52] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.

[53] Buhârî, c. 6, s. 70.

[54] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Buhârî, c. 1,s.31 Tirm izf, c. 5, s. 421 .

[55] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[56] Buhârî, c. 1,s.31.

[57] Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.

[58] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.

[59] Buhârî, c. 1,s.31.

[60] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.

[61] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109, 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421 .

[62] Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.

[63] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 11112, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[64] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.

[65] Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 163, Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, c. 4, s. 273.

[66] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.

[67] Müslim, c. 2, s. 1110.

[68] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1105-1106.

[69] Halebî, Ýnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 405.

[70] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112.

[71] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.

[72] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c.1 , s. 33, Müslim, c. 2, s. 1106.

[73] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.

[74] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirm izf, Sünen, c. 5, s. 421.

[75] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.76. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.

[76] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizi, Sünen,c. 5, s. 421

[77] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.

[78] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33-34, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1106, 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 422.

[79] Ahm ed b. Hanbel, c. 3, s. 1 39-1 40, Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.

[80] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.

*DâvudPye göre: Peygamberimiz Aleyhisselam m sa´ý: orta büyüklükteki avuçja dört kocam avuç dolusu alan ölçektir(Ffruzâbâdf, Kâmûsu´l-muhft, c. 3, s. 55).

[81] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.

[82] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1106-1109,1110.

[83] Ahmedb. Hanbel, c. 3, s. 1 40, Buhârî, c. 6, s. 70.

[84] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.

[85] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 140.

[86] Ahmedb. Hanbel, c. 3, s. 1 40, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1110.

[87] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.

[88] Ayný kaynaklar.

[89] Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1107, 1110.

[90] Müslim, c. 2, s. 1107.

[91] Ahmedb. Hanbel, c. 3, s. 1 40, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.

[92] Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 1 40.

[93] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 423.

[94] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Müslim, c. 2, s. 1113.

[95] Müslim, c. 2, s. 1107.

[96] Buhârî, c. 6, s. 70.

[97] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 34, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 422.

[98] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 34, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 31, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 422.

[99] Ahmedb. Hanbel, c. 1, s. 34, Buhârî, c. 1,s.31, Müslim, c. 2, s. 1112.

[100] Ahmedb. Hanbel, c.1, s. 34, Buhârî, c. 1,s.31, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 422.

[101] Müslim, c. 2, s. 1107-1108.

[102] Tahrim: 1.

[103] Ahzâb: 28-29.

[104] Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 23, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1103.

[105] Müslim, Sahîh, t 2, s. 1113.

[106] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 23, Müslim, c. 2, s. 11 03.

[107] Ahmedb. Hanbel, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, c. 6, s. 23, Müslim , c. 2, s. 1105.

[108] Ahmedb. Hanbel, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, c. 6, s. 23, Müslim , c. 2, s. 1113, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 423.

[109] Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, c. 4, s. 452.

[110] Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, c. 5, s. 423.

[111] Müslim, c. 2, s. 11 05.

[112] Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, c. 5, s. 423.

[113] Müslim, c.2,s.11O5.

[114] Ahmed b. Hanbel. c. 6. s. 248. Buhârî. c. 6. s. 23. Müslim, c. 2. s. 1113.

[115] M. Asým Köksal, Ýslam Tarihi, Köksal Yayýncýlýk: 7/246-261.




radyobeyan