Peygamberlere iman By: armi Date: 15 Mart 2010, 15:55:18
PEYGAMBERLERE ÝMAN
Tevhid inancýnýn temellerinden biri. Peygamber farsça bir kelime olup; sözlükte, "haberci" demektir. Arapçadaki "Nebî" ve "Resul" kelimelerinin karþýlýðý olarak kullanýlýr. Bir terim olarak peygamber; Allah Teâlâ´nýn, kullarýna isteklerini bildirmek ve onlara hakký, doðruyu ve yanlýþý açýklamak üzere seçtiði ve görevlendirdiði insaný ifade eder. Yeni bir kitap ve þeriat getirmiþ olan peygambere hem Nebî, hem de Resul denir. Yeni bir kitap getirmeyip kendinden önceki peygamberin þeriatýný devam ettiren, onunla amel eden peygambere de sadece Nebî denir. Resulün çoðulu "rusûl"; Nebî´nin çoðulu ise "enbiyâ"dýr. Ayet ve hadislerde Resul karþýlýðýnda "mürsel" ve çoðulu "mürselûn" de kullanýlýr.
Peygamberlere inanmak, iman esaslarýndandýr. Yüce Allah, insanlardan bazýlarýný, diðer insanlara müjdeleyici ve azabý haber verici elçiler olarak göndermiþtir. Bu elçiler insanlarýn ihtiyaç duyacaklarý her þeyi onlara açýklamýþlardýr. Ýlk peygamber, Hz. Âdem; son peygamber ise, Muhammed (s.a.s)´dir. Bu ikisi arasýnda sayýsýný ancak Allah´ýn bildiði kadar peygamberler, gelip geçmiþtir. Kur´an-ý Kerim´de yalnýz yirmi beþ peygamberin adý zikredilir. Âdem, Ýdris, Nuh, Hud, Salih, Ýbrahim, Lût, Ýsmail, Ýshak, Yakub, Yusuf, Eyyub, Þuayb, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Ýlyas, El-Yesa´, Zül-Kifl, Yunus, Zekeriyya, Yahya, Ýsa ve Muhammed (hepsine selâm olsun). Bir de Uzeyr, Lokman ve Zül-Karneyn´in isimleri geçer ki, bu üçünün peygamber mi yoksa velî mi olduklarý ihtilaflýdýr.
Bazý hadislerde peygamberlerin sayýlarý zikredilmiþse de, bu konudaki hadisler âhâd yoluyla geldiðinden, kesin delil sayýlmamýþtýr. Çünkü peygamberleri bir sayý ile sýnýrlandýrmak, bu sayýnýn dýþýnda kalanlarý peygamber kabul etmemek sonucuna götürür ki, bunun için kesin delil gerekir. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: Daha önce bazýlarýný sana anlattýðýmýz, bazýlarýný da anlatmadýðýmýz peygamberler gönderdik. Allah Musa ile bizzat konuþtu" (en-Nisâ, 4/164). Peygamberlerden beþ tanesi getirdikleri tevhîd dininin yerleþmesi için büyük sýkýntý ve cefalara katlanmalarý, üstün irade ve fazîletleri sebebiyle Ulûl-azm peygamber sayýlmýþlardýr. Bunlar; Hz. Nuh, Hz. Ýbrahim, Hz. Musa, Hz. Ýsa ve Hz. Muhammed´tir (bk. el-Ahzâb, 33/7).
Allahu Teâlâ her millete bir peygamber göndermiþtir. Andolsun ki biz, her millet için; Allah´a kulluk edin, taðuttan kaçýnýn diye bir elçi gönderdik" (en-Nahl, 16/36). Buna göre, hak ve batýl her ümmetin önüne, bir elçi aracýlýðý ile serilmiþ, Allah emir ve yasaklarýný onlara duyurmuþtur. Ayetlerde þöyle buyurulur: Ýçinde azabý haber veren bir korkutucunun geçmediði hiç bir ümmet yoktur" (el Fatýr 35/24); "Her ümmetin bir elçisi vardýr" (Yunus, 10/47). Bu elçi bazan bir peygamber, bazan da peygamberin o kavmi irþad için görevlendirip gönderdiði bir elçidir. Yasin Suresinde Ýsa (a.s) tarafýndan, gönderilen elçiler, Hz. Muhammed´i dinledikten sonra kavimlerine giderek Ýslâm dinini teblið eden cinler bunlar arasýnda sayýlabilir.
Peygamberlere imanýn bütün peygamberleri kapsamasý gerekir. Bir tanesine bile inanmamak kiþiyi dinin dýþýna çýkarýr. Buna göre, iman yönüyle hiç bir peygamberi diðerinden ayýrdetmemek gerekir (el-Bakara, 2/285). Ancak peygamberler arasýnda resul veya nebî olma, daha faziletli bulunma gibi sebeplerle farklýlýk olabilir. Her resul nebîdir, fakat her nebî resul deðildir. Kur´an-ý Kerim´de Hz. Muhammed´le Ýsmail aleyhisselâmýn hem resul ve hem de nebî olduklarý belirtilir: "Muhammed, adamlarýnýzdan hiç birinin babasý deðildir. Fakat o, Allahýn resulu ve nebilerin sonuncusudur" (el-Ahzâb, 33/40); Kitapta Ýsmail´i de zikret. Çünkü o, sözünde duran, resul ve nebî olan bir zat idi" (Meryem, 19/54).
Peygamberlerin en üstünü Hz. Muhammed, sonra ûlûl-azm diðer dört peygamber, daha sonra resuller ve nebiler gelir. Bu duruma göre, Allah nezdinde bir peygamber, peygamber olmayan bütün insan, melek ve cinlerden daha üstündür: "Biz onlardan her birine âlemlerin üstünde yüksek meziyetler verdik" (el-En´âm, 6/86).
Peygamberlere, sahip olduklarý sýfatlarla birlikte inanmak gerekir. Onlar da bizim gibi birer insan olmakla birlikte, Allah tarafýndan seçilmiþ kimseler olduklarý için, diðer insanlardan ayrý bazý vasýflarý vardýr. Bu sýfatlarý þöylece özetleyebiliriz:
1. Sýdk (doðru olmak); Peygamberler kesinlikle yalan söylemezler. Onlar doðru ve dürüst kimselerdir.
2. Emânet (güvenilir olmak) Peygamber güvenilir kimselerdir. Asla emânete hýyanet etmezler.
3. Fetânet (zeki olmak); Bütün peygamberler insanlarýn en akýllýlarýdýr.
4. Ýsmet (günah iþlememek); Peygamberler, günah iþlemezler. Ýnsanlýk icabý olabilen bazý küçük hatalarý "zelle (ayak kaymasý)" adýný alýr ve Allah tarafýndan uyarýlarak düzeltilir (bk. Abese, 80/1-2).
5. Teblið (açýklamak); Peygamberler Allah´tan almýþ olduklarý emirleri ümmetlerine mutlaka ulaþtýrmýþlardýr. Hiç bir þeyi gizlememiþ ve hiç bir þey de ilâve etmemiþlerdir. Yukarýda sayýlan sýfatlar da bunu gerektirir (el-Mâide, 5/67).
Son peygamber Hz. Muhammed´tir. Kur´an-ý Kerim´de; "Muhammed Allah´ýn elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur" (el-Ahzâb, 33/40) buyurulur. Bunun bir sonucu olarak Hz. Peygamber´i diðerlerinden ayýran bazý özellikleri vardýr:
a. Önceki peygamberler yalnýz bir þehre, bir kavme gönderilirken (es-Sâffât, 37/147), Hz. Muhammed gerek kendi devrinde yaþayan ve gerekse kýyamete kadar gelecek olan bütün insanlýða peygamber olarak gönderilmiþtir: Biz seni baþka bir maksatla deðil, âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik" (el-Enbiyâ, 31/107); Biz seni bütün insanlara bir rahmet müjdecisi ve azap habercisi olarak gönderdik" (es-Sebe ; 34/28); De ki, ey insanlar, ben sizin tamamýnýza gönderilmiþ olan bir Allah elçisiyim" (el-A´raf, 7/158).
b. Diðer peygamberlere verilen sahîfeler bugün elde mevcut olmadýðý gibi; Tevrat, Ýncil ve Zebur´un da orijinal nüshalarý yok olmuþ, eldeki nüshalar ise tahrife uðramýþtýr. Halbuki Hz. Muhammed´e indirilen Kur´an-ý Kerim hiç bir deðiþikliðe uðramadan orijinal nüshalarýyla ve bu nüshalardan çoðaltýlan þekilleriyle günümüze intikal etmiþtir. Çünkü Kur´an ilâhi koruma altýndadýr: "Kur´an´ý biz indirdik biz, onu koruyacak olan da biziz" (el-Hicr, 15/9).
c. Hz. Muhammed son peygamber olunca, Kur´an da, toplumlarýn kýyamete kadar ortaya çýkacak ana problemlerine çözümler sunmak üzere en mükemmel þekilde gelmiþtir. Ayette; Bugün size dininizi mükemmel hale getirdim" (el-Mâide, 5/3) buyurulur.
Peygamberlik çalýþýlarak elde edilecek bir makam deðildir. Ancak Allah Teâlâ tarafýndan dilediði kimseye verilen bir rütbedir. Ayette þöyle buyurulur: "Onlara bir ayet geldiði zaman, Allah´ýn peygamberlerine verilenin aynýsý bize de verilmedikçe iman etmeyiz, derler. Allah peygamberlik görevini kime ve nereye vereceðini daha iyi bilir" (el-En´âm, 6/124). Buna göre, peygamberlik kesbî deðil vehbîdir. Ancak kadýndan, köleden ve yalancýdan peygamber çýkmamýþtýr. Bu sonuncular þehid, sâlih ve velî (evliya) olabilirler. Bugün ahlâksýz, hatta inkârcý olan bir kimsenin yarýn tevbe ederek, yapacaðý güzel ameller sonucu takvâ sahibi, salih bir insan, hatta Allah´ýn çok sevdiði bir velî olmasý mümkündür. Ashâb-ý Kiramdan bunun pek çok örnekleri vardýr.
Cenab-ý Hak, peygamberlerini tabiat kanunlarýný yýrtan birtakým mucizelerle desteklemiþtir. Asânýn ejderha olmasý, ölüyü diriltmek, parmaklardan suyun fýþkýrmasý bunlar arasýnda sayýlabilir. Peygamberin ümmetinden bir ferdin elinde meydana gelen böyle olaðan üstü bir olaya da kerâmet denir (Kerâmet örnekleri için bk. Âl-i Ýmran, 3/37; el-Kehf, 18/9-10; en-Neml, 27/38-40).
Hz. Muhammed´in peygamber olduðunu gösteren çeþitli mucizeler vardýr. Ýlki Kur´an-ý Kerim´dir. Hz. Peygamber onunla, Arap olan ve olmayan bütün ediblere -bir benzerini yapmalarýný isteyerek- meydan okumuþtur. Ancak buna hiç bir edibin gücü yetmemiþtir. Yüce Allah þöyle buyurur: Eðer kulumuz Muhammed´e indirdiðimiz Kur´an hususunda þüphe ediyorsanýz, haydi siz de ona benzer bir süre getirin" (el-Bakara, 2/23); Deki, þüphesiz bütün insanlarla cinler þu Kur´an´ýn bir benzerini meydana getirmek için bir araya toplanýp yardýmlaþsalar bile, yine onun benzerini yapamazlar" (el-Ýsrâ,17/88). Bunu deneyen bazý edibler olmuþsa da, sözleri Kur´an´ýn fesâhat ve belâðatý yanýnda sönük ve saçma kalmýþtýr. Yalancý peygamberlik iddia eden Müseyfime el-Kezzâb bunlardandýr.
Kur´an geçmiþ ve gelecek olaylara ait haber verir. Âd, Semud, Lût, Nuh ve Ýbrahim peygamberlerle kavimlerine ait Kur´an´da yer alan haberleri gerçekte okuma-yazma bilmeyen Hz. Muhammed´in bilmesi mümkün deðildir (bk. en-Nahl, 16/103; el-Ankebût, 29/48). Kur´an´ýn geleceðe ait haber verdiði þeyler aynen meydana çýkmýþtýr. Bizanslýlarý önce yendiði halde Ýranlýlarýn sonra maðlup olacaðýný Kur´an-ý Kerim bildirmiþ ve zaman da onu tasdik etmiþtir (er-Rûm, 30/ 1-5).
Hz. Muhammed´in peygamberlikten önceki yüksek ahlâký ve yüce kiþiliði de peygamberlik belirtilerindendir. Toplum ona, yalan söylememesi ve güvenilir kiþi olmasý nedeniyle
"Muhammed el-Emîn" lakabýný vermiþtir (Ayrýca bk. Peygamber, Peygamberlik maddesi).
Ynt: Peygamberlere iman By: selinay 7b Date: 01 Ocak 2016, 20:13:36
selamun aleykum
Ýslam dininde inanmamýz gereken esaslardan biride peygamberlere imandir. Allah kýllarýna dinlerini bildirmek için gönderdiði seçkin insanlara " peygamber" denir. Peygamberler Yüce Allah ile insanlar arasýnda elçilik görevi yaparlar.
Allah razý olsun
radyobeyan