Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Otuz iki farz By: armi Date: 15 Mart 2010, 10:55:30
OTUZ ÝKÝ FARZ



Yapýlmasý dinen kesin olarak emredilen iþlere "farz" denir. Farzlar sübûtu ve delâleti kesin olan ayet ve hadis delillerine dayanýr. Farzý ifa etmek sevabý; terketmek ise azabý gerektirir. Bu çeþit emirleri inkâr eden dinden çýkar. Ýman, temizlik ve ibadet konularýnda her ergin ve akýllý müslümanýn fert olarak yerine getirmek zorunda olduðu farzlarýn sayýsý otuz iki olarak meþhur olmuþtur. Ancak Ýslâm´ýn bütün emirleri bunlardan ibaret olmayýp; medenî, borçlar, ticaret, ceza hukuku ve benzeri alanlarda da uyulmasý gereken prensipler vardýr. Otuz iki farz; iman, Ýslâm, abdest, gusül, teyemmüm ve namaz konularýna aittir. Bunlarý yedi maddede açýklamaya çalýþacaðýz.

A. Ýmanýn Þartlarý. Altý tane olup Cibril hadisinde þöyle ifade edilmiþtir: "Ýmân; Allah´a, O´nun meleklerine, kitaplarýna, peygamberlerine, ahiret gününe, hayýr ve þerriyle kadere inanmaktýr" (Buhârî, Ýmân, 37; Müslim, Ýmân, I).

a. Allah´a iman*. Allah, bütün varlýklarý yoktan var eden, yöneten, baþlangýcý ve sonu olmayan, sonsuz güce sahip yüce yaratýcýdýr. "De ki, göklerin ve yerin rabbi kimdir? De ki Allah´týr" (er-Ra´d, 13/16).

b. Meleklere iman *. Melekler; Cenab-ý Hakk´ýn nuranî, latîf yaratýlýþlý, güçlü bir takým kullarý olup; istedikleri þekle girebilen, yorulmaz, usanmaz, üremez, daima Allah´a itaat üzere bulunan varlýklardýr. "Üzerinizde zaptedici melekler vardýr. Onlar þerefli kâtiplerdir. Ýþlediklerinizi bilirler" (Ýnfitâr, 82/10-12).

c. Kitaplara iman*. Allah, peygamberleri vasýtasýyla insanlýða kitaplar göndermiþ; emir, yasak, va´d, mükâfat ve ceza hükümlerini onlara ulaþtýrmýþtýr. Ýlk peygamberlere sayfalar, Musâ, Dâvud, Ýsa ve Hz. Muhammed´e kitap halinde vahyini duyurmuþtur. "Allah bir insanla karþýlýklý konuþmaz. Ancak vahiyle yahut perde arkasýndan konuþur, yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediðini vahyeder" (eþ-Þurâ, 42/51).

d. Peygamberlere iman*. Allah, insanlardan bazýlarýný elçi olarak görevlendirmiþ, emir ve yasaklarýný insanlara onlar vasýtasýyla ulaþtýrmýþtýr.

"Þüphesiz biz, her millet içinde; Allah´a kulluk edin, þeytandan kaçýnýn diye bir elçi gönderdik" (en-Nahl, 16/36); "Peygamberlerden kimini daha önce sana anlattýk; kimini de anlatmadýk" (en-Nisâ, 4/164).

e. Ahirete iman *. Ýnsan, bedeni varlýðý ölünce kabir hayatýna geçer; kýyamet kopunca da insanoðlu kabirlerden kalkacak ve böylelikle ahiret hayatý baþlayacaktýr. Orada insan, dünyada yaptýðý iþlerin durumuna göre, Cennet veya Cehennemdeki yerini alýr, sonsuz ve yeni bir yaþamýn içine girer. Kur´an-ý Kerim´de ahiretten söz eden pek çok ayet vardýr: Yüce Allah takva sahiplerinin niteliklerini belirtirken; "Onlar ahirete kesin bir kanaatle inanýrlar" (el-Bakara, 214) buyurur.

f. Kaza ve kadere iman *. Cenab-ý Hakk´ýn, insanýn ileride yapacaðý iyi ve kötü þeyleri ezelde bilip yazmasýna "kader"; zamaný gelince ezelî ilmine uygun olarak o eþyayý veya olaylarý yaratmasýna da "kaza" denir. Kader, Allah´ýn ilim sýfatýnýn ürünüdür. Ayette þöyle buyurulur: "Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her þey için bir ölçü koymuþtur" (et-Talâk, 65/3). Hz. Peygamber; "Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmýþ olmasýn..." (Buhârî, Cenâiz, 83; Tefsîru Sure, XCII/6; Müslim, Kader, I; Ýbn Mâce, Mukaddime, 10).

B. Ýslamýn Þartlarý. Beþ tane olup, bir hadiste þöyle ifade edilmiþtir: "Ýslâm beþ þey üzerinde kuruldu: Allah´tan baþka ilâh olmadýðýna, Hz. Muhammed´in Allah´ýn kulu ve elçisi olduðuna þehadet etmek; namaz kýlmak; zekât vermek; Ka´beyi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak" (Buhârî, Ýmân, I, II; Müslim, Ýmân, 19-22; Tirmizi, Ýmân, III; Nesâî, Ýmân, 13).

a. Allaha ve peygamberine iman etmek ve bu imaný açýklamak. Ayette þöyle buyurulur: "Allaha iman edin. Allah´a ve sözlerine iman eden, okuyup yazmasý olmayan, Allah´ýn elçisi Peygamber (s.a.s)´e de iman ediniz" (el-A´râf; 7/158).

b. Namaz* kýlmak. Kur´an-ý Kerim´in bir þok yerinde; "Namazý kýlýnýz, zekâtý veriniz"bir ayette de; Bütün namazlarý ve orta namazý (ikindiyi) muhâfaza ediniz" (el-Bakara, 2/238) buyurulur.

e. Zekât* vermek. Kur´an-ý Kerim´de "Zekâtý veriniz" (el-Bakara, 2/43); "Onlarýn mallarýnda dilencinin ve yoksulun bir payý vardýr" (el-Meâric, 70/25) buyurulur.

d. Haccetmek. Müslüman, ergin, akýllý, hür, yeterli vakte sahip, saðlýklý, gidiþ-geliþ süresi içinde yol masrafý ile kendisinin, eþ ve çocuklarýnýn geçimi temin edilen kimselere, ömründe bir defa hac farzdýr. Kur´an´da þöyle buyurulur: "Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev´e hac etmesi Allah´ýn bir hakkýdýr" (Âl-i Ýmrân, 3/97).

e. Oruç* tutmak. Ergin, akýllý her müslümanýn üzerine Ramazan orucu farzdýr. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: "Ey iman edenler! sizden önceki ümmetlere oruç farz kýlýndýðý gibi size de farz kýlýndý" (el-Bakara, 2/ 183).

C. Abdestin Farzlarý. Abdest üç organý su ile yýkamak ve baþý meshetmekten ibaret bir temizliktir. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: "Ey inananlar! Namaz kýlmak istediðiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yýkayýn; baþlarýnýzý meshedin ve topuklara kadar ayaklarýnýzý da (yýkayýn)" (el-Mâide, 5/6). Abdestin farzlarý dörttür.

a. Yüzü yýkamak. Tüy bitimi ile çene altý ve iki kulak arasýnda kalan yüzü bir defa yýkamak farzdýr.

b. Elleri yýkamak. Dirseklerle birlikte kollarý yýkamak gerekir.

c. Baþa meshetmek. Baþýn dörtte birini meshetmek gerekir. Bazý bilginler baþýn çok az bir kýsmýnýn, hattâ saçýn bir iki telini meshetmenin yeterli olduðunu söylerler.

d. Ayaklarý yýkamak. Topuklarla birlikte iki ayaðý yýkamak gerekir.

Kur´an-ý Kerim´e el sürmek, namaz kýlmak ve Ka´be´yi tavaf etmek için abdestli bulunmak þarttýr.

D. Guslün Farzlarý. Cünübün, hayýz ve nifasý kesilenin boy abdesti almasý farzdýr. Guslün farzlarý üçtür. Ayette þöyle buyurulur: "Eðer siz cünüp iseniz, tertemiz yýkanýnýz " (el-Mâide, 5/6).

a. Aðzý yýkamak (mazmaza*). Boy abdestinde aðýz ve burun yüzden sayýlýr.

b. Burnu yýkamak (istinþak *).

c. Bütün vücudu yýkamak. Vücud hiç bir yeri kuru kalmayacak þekilde yýkanmalýdýr. Saç diplerine suyun ulaþmasý yeterli olup, kadýnlarýn uzun olan saç örgülerini çözmeleri gerekmez.

E. Teyemmümün Farzlarý. Su bulunmadýðý veya bulunup da kullanma imkâný olmadýðý zaman temiz toprak veya kum ve kerpiç gibi toprak cinsinden bir þeye ellerini sürüp yüzü ve kollarý meshetmeðe teyemmüm denir. Teyemmüm abdest ve gusül yerine geþer. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: "Su bulamadýðýnýz taktirde temiz topraða teyemmüm ediniz" (el-Mâide, 5/6). Teyemmümün farzý ikidir.

a. Niyet etmek. b. Elleri topraða veya toprak cinsinden bir þeye iki kere vurup, yüzü ve kollarý meshetmek.

F. Namazýn Þartlarý. Namazýn dýþýnda kalan, fakat namaz kýlabilmek iþin mutlaka yapýlmasý gereken þeye "þart" denir. Namazýn þartlarý altý tanedir.

a. Hadesten temizlenmek. Abdestsizlik, cünüplük, âdet veya lohusa hâlinde bulunmaya "hades" denir. Abdest veya boy abdesti almak suretiyle hadesten temizlenme meydana gelmiþ olur (bk. el-Mâide, 5/6).

b. Necâsetten temizlenmek. Vücutta, elbisede veya namaz kýlýnacak yerde bulunan pisliði (necâseti) temizlemek gerekir. Bu, namaz kýlabilmek için bir ön þarttýr (el-Müddessir, 74/4; ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî ve Edilletüh, Dimaþk 1985, I, 871).

c. Setru´l-avret. Bakýlmasý haram olan yerleri örtmek demektir. Avret yerleri, erkekte göbekten diz kapaðýna kadar (diz kapaðý dahil); kadýnlarda el, yüz, ayaklarý hariç bütün vücuttur. Ayette þöyle buyurulur: "Ey Ademoðullarý, her mescide çýkýþýnýzda en güzel elbiselerinizi giyiniz" (el-A´râf, 7/31). Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: "Allah hayýz görecek yaþtaki kadýnýn namazýný baþ örtüsüz kabul etmez" (eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, 2/67); "Ey Esmâ, kadýn hayýz görecek çaða gelince onun þu þu yerleri dýþýndaki vücudunun görülmesi uygun olmaz. Hz. Peygamber, yüzüne ve avuçlarýna iþaret etmiþti" (ez-Zeylaî, Nashu´r-Râye, I, 299).

d. Ýstikbâl-i kýble. Namazda kýbleye yönelmek demektir. Kur´an-ý Kerim´de; "Yüzünü Mescid-i Haram tarafýna çevir. Siz de olduðunuz yerde yüzünüzü onun tarafýna döndürünüz" (el-Bakara, 2/144) buyurulur.

e. Vakit. Vakit girmeden namaz farz olmaz. Bu bakýmdan namaz vakitlerinin belirlenmesi önemlidir. Farz namazlarýn vakitleri bir hadiste þöyle ifade edilmiþtir: "Sabah namazýnýn vakti, ufukta güneþin kenarýnýn belirmesinden hemen öncesine kadardýr; öðlen namazýnýn vakti, güneþin, gökyüzünün ortasýndan saða kaymasýndan itibaren baþlar; ikindi oluncaya kadar sürer. Ýkindinin vakti, güneþ sararýp çemberi tamamen ufukta görünmez oluncaya kadardýr. Akþamýn vakti, güneþin batmasýndan, þafak´ýn kaybolmasýna kadar sürer. Yatsýnýn vakti de gece yarýsýna baþka bir rivayette tan yeri aðarýncaya kadardýr" (Müslim, Mesâcid, 31).

Vitir namazý da yatsý namazýnýn vakti içinde ve bu namazdan sonra kýlýnýr (Ýbn Hanbel, Müsned, VI, 7).

f. Niyet. Ýbadeti diðer alýþkanlýklardan ayýrmak ve namazý Allah rýzasý için kýlmak üzere kalp ve düþüncenin yöneliþine niyet denir. Namaz vakitleri içinde ayný cins ibadet birden çok yapýlabildiði için, kýlýnacak namaz çeþidi belirlenerek niyet etmek þarttýr. Kur´an´da þöyle buyurulur: "Onlar, dini sadece Allah´a tahsis ederek, hakka eðilerek, ancak Allah´a ibadet etmekle, namazý kýlmakla ve zekâtý vermekle emrolunmuþlardýr. Ýþte dosdoðru din budur" (el-Beyyine, 98/5). Hz. Ömer´in naklettiði þu hadis, niyet konusundaki genel prensibi oluþturur:

"Ameller niyetlere göredir. Herkes niyet ettiði þeyi görecektir" (Buhârî, Bedül-Vahy,I; Müslim, Ýmâre,155; Ebû Dâvud, Talâk, 11). Baþka bir hadis de þöyledir: "Allah, sizin suretlerinize ve mallarýnýza bakmaz, fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar" (Müslim, Birr, 32; Ýbn Mâce, Zühd, 9; Ýbn Hanbel, II, 285).

G. Namazýn Rükünleri. Namazýn sýhhatli olmasý için yapýlmasý gereken ve namazý oluþturan ana unsurlara "rükün" denir. Namazýn rükünleri altýdýr.

a. Ýftitah tekbiri. Namaza baþlama tekbiri olup, buna "tahrime" de denir. Yemek, içmek, konuþmak gibi namaz dýþýnda yapýlmasý mübah olan þeyleri bu tekbir yasakladýðý iþin "tahrime" adýný almýþtýr. Tekbirin "Allah her þeyden yücedir" anlamýna gelen "Allahu ekber"veya bu anlamda bir zikir olmasý gerekir. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur:

"Rabbinin adýný anýp namaz kýlan, arýnan, kurtuluþa ermiþtir" (el-A´lâ, 87/15); "Kalk insanlarý uyar, Rabbini yücelt!" (el-Müddessir, 74/2,3). Hadis-i þeriflerde þöyle buyurulur:

"Namazýn anahtarý temizlik, baþlamasý tekbir ve bitmesi selâm iledir" (Ebû Dâvud, Tahâre, 31; Salât, 73; Tirmizî, Tahâre, III, Mevâkît, 62);

"Allah, bir kimsenin namazýný, abdesti yerli yerince almadýkça, kýbleye yönelmedikçe ve sonra Allâhu Ekber demedikçe kabul etmez " (Buhârî, Hýyel, II; Tirmizî, Tahâre, 56; Ýbn Hanbel, II, 318). Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf´a göre namazda iftitah tekbiri rükün deðil bir þarttýr.

b. Kýyâm. Ayakta durmak demektir. Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdýr. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden boyun eðerek Allah´ýn huzurunda ayakta durun" (el-Bakara, 2/382). Hadiste; "Namazý ayakta kýl" (Buhârî, Taksîr, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; Ýbn Mâce, Ýkâme, 139) buyurulur.

c. Kýraat. Okumak demektir. Farz namazlarýn iki rek´atinde, vitir ve nâfile namazlarýn bütün rek´atlarýnda bir ayet olsun Kur´an okumak farzdýr. Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed´e göre farz olan, uzun bir ayet veya kýsa üç ayet okumaktýr. Kur´an´da; "O halde Kur´an´dan kolayýnýza geleni okuyun" (el-Müzzemmil, 73/20) buyurulur. Hz. Peygamber namazýný yanlýþ kýlan bir sahabiye namazý tarif ederken; "Sonra Kur´an-ý Kerim´den kolayýna gelen yeri oku" buyurmuþtur (Buhârî, Ezân, 95,122; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110). Hanefiler bu delillere dayanarak Fâtiha Süresi veya baþka ayet okumanýn yeterli olduðunu, ancak Fâtiha´yý tercih etmenin farz deðil, vâcib hükmünde olduðunu söylerler. Çünkü Ebû Hureyre (r.a)´den rivayete göre Allah Resulü þöyle buyurmuþtur: "Kim, kendisinde Fâtihayý (ümmül-kitab) okumadýðý bir namaz kýlarsa bu namaz eksiktir" (Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Davud, Salât,132; Tatavvu ; 13; Tirmizî, Salât, 116, 166). Þâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel ise bu son delile dayanarak namazda Fâtiha okumayý farz olarak kabul ederler (Ýbnü´l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193, 205, 322 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, I,110; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 645 vd.).

d. Rükü. Eðilmek, rükü etmek, boyun eðmek demektir. Terim olarak, namazda ellerin diz kapaklarýna ermesiyle, sýrt ve baþ ayný seviyede olacak þekilde eðilmektir. Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin" (el-Hac, 22/77); "Rukû edenlerle beraber rükû ediniz" (el-Bakara, 2/43; Bkz. el-Bakara, 2/125; Âl-i Ýmrân, 3/43; el-Mâide, 5/55; el-Hac, 22/26; Sâd, 38/24; et-Tevbe, 9/ 112).

Namazýný eksik kýlan kimseye Hz. Peygamber namazý tarif ederken; "... Sonra vücûdun sükunet (itmi´nân) bulacak þekilde rükû yap" (Buhârî, Ezân, 95, 122, Ýsti´zân, 18, Eymân, 15; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110; Nesâî, Ýftitâh, 7). Ebû Hanîfe ve Muhammed´e göre rükû ile ilgili ayetlerde itmi´nân´dan söz edilmemesi ve bu konudaki hadislerin de haber-i vahid kabilinden olmasý nedeniyle, rükûda itmi´nân (tama´nîne) farz deðil, vacibtir. Diðer mezhep müctehidleri ise bunu farý olarak kabul etmiþlerdir (eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, II, 268; Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 655 vd).

e. Sücûd *. Secde etmek; boyun eðmek, alçak gönüllülük göstermek demektir. Terim olarak, namaz kýlanýn en az alnýnýn bir kýsmýný ve ayaklarýný toprak veya baþka bir þey üzerine, yere koymasýdýr. Tam secde; ellerin, dizlerin, ayaklarýn ve burunla birlikte alnýn yere konulmasýyla gerçekleþir. Kur´an´da; "Ey iman edenler, rükû edin ve secde edin " (el-Hac, 22/77) buyurulur. Hz. Peygamber de namazýný eksik kýlan kimseye namazý anlatýrken; "... Sonra vücûdun sükûnet (itmi´nân) bulacak þekilde secde et" (Buhârî, Ezân, 95, 122; Ýsti´zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurmuþtur.

f. Ka´de-i ahîre*. Son oturuþ demektir. Namazlarýn sonunda "Tahiyyât"ý okuyacak (teþehhüd) kadar oturmak da namazýn bir farzý, bir rüknüdür. Kur´an-ý Kerim´de, Allah´a oturarak ibadetten söz eden genel anlamlý ayetler vardýr. "Onlar, ayakta iken, otururken, yanlarý üzere yatarken Allah´ý zikrederler" (Âl-i Ýmrân, 3/191). Hz. Peygamber, Abdullah b. Mes´ûd (r.a)´a namazý tarif ederken;

"Sen tahýyyâtý okuduðun veya oturuþu yaptýðýn zaman namazýn tamam olmuþtur" (eþ-Þevkânî, a.g.e., II, 298; ez-Zeylaî, Nasbu´r-Râye, I, 424). Burada Resulullah (s.a.s) namazýn tamam olmasýný fiile baðlamýþtýr. O da oturmaktýr. Tahýyyâtýn okunmasý Hanefilere göre farz deðil vacibtir.

 


radyobeyan