Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Nisab By: armi Date: 14 Mart 2010, 16:41:21

NÝSÂB




Sýnýr, iþaret, miktar, pay; bir þeyin aslý; asýl, kök; servetin zekâtý gerektiren miktarý; oturumu açmak için yeterli üye sayýsý; zekât gibi bazý yükümlülüklerin, hýrsýzlýk haddi gibi bazý cezalarýn sabit olmasý için ALLAH veya Resulü tarafýndan belirlenen muayyen miktarlar anlamýnda bir Ýslam fýkhý terimi. Zekâtta nisap, zenginlik sýnýrým belirleyen miktarlardýr. Ýslam´da nisap miktarý ve daha faýla mala sahip olan, zengin; daha azýna sahip olan ise yoksul sayýlýr.

Bir kimsenin zekatla yükümlü olmasý için hür, ergin, müslüman olmasý; borçlarýnýn ve aslî ihtiyaçlarýnýn dýþýnda yýllanmýþ nisap miktarý mala sahip bulunmasý gerekir. Zekâta tabi olan nakit para ve mallarýn çeþidine göre nisap miktarlarý da farklýdýr. Kendilerine zekât gereken mallar beþ sýnýftýr. Nakitler; altýn, gümüþ ve nakit paralar bu sýnýfa girer. Madenler ve defineler; ticaret mallarý; tarým ürünleri ve meyveler; çoðunluða göre evcil sâime hayvanlar; Mâlikîlere göre ayrýca yýlýn yarýdan fazlasýnda aðýlda beslenen hayvanlar. Bu mallarýn kiþiyi zekat yükümlüsü kýlan nisaplarý þöyledir:

a. Nakitler. Altýn, gümüþ ve nakit paralar. Altýnýn nisabý, yirmi miskal veya yirmi dinar altýndýr. Dinar, miskal´in sikkeli (madrûb) hâli olup, þer´î ölçüye göre yaklaþýk 4 gram, örfî ölçüye göre ise 4,8 gram altýndýr. Gümüþün nisabý 200 dirhem gümüþ olup; þer´î dirhem ölçüsüne göre 560 gram, örfi ölçüye göre ise 640 gram aþýrlýðýndaki gümüþtür. Altýn veya gümüþün zekâta tabi olmasý için para, süs eþyasý, kap-kacak þeklinde bulunmalarý sonucu etkilemez. Kâðýt veya madeni paralarýn nisabý da altýna göre hesaplanýr. Çünkü muâmelelerde asýl olan altýndýr. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) devrinde ve Mekke halký arasýnda paranýn esasý altýn idi. Diyet miktarýnda da altýn ölçü alýnýr. Para mübâdelesi yapanlar, her beldede mahallî rayiç para için, altýn fiyatlarýna göre iþlem yaparlar. Baþka bir deyimle, deðiþik cins nakit paralarýn satýn alma gücünü belirlerken daima altýný dikkate alýrlar (Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 519-525; Ýbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, II, 36-38; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 148 vd.; eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, I, 157 vd.; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, III, 1-16; ez-Zühaylî, el-Fýkhul-Ýslâmî ve Edilletuh, II, 759).

Nakid nisaplarýnýn dayandýðý deliller:

Hz. Ali´den Resulullah (s.a.s)´in þöyle dediði nakledilmiþtir: "Senin iki yüz dirhem gümüþ paran olduðu ve üzerinden bir yýl geçtiði zaman, buna beþ dirhem zekât gerekir. Yirmi dinara ulaþmadýkça, altýna birþey yoktur. Senin yirmi dinar altýn paran olduðu ve üzerinden de bir yýl geçtiði zaman, buna yarým dinar zekât vardýr" (eþ-Þevkânî, Neylü´l-Evtâr, IV,138).

Ebû Said el-Hudrî þu hadisi nakletmiþtir: "Bess vesak (1 ton) hurmadan daha azýnda zekat yoktur. Beþ ukiyye (200 dirhem) gümüþten daha azýnda zekât yoktur. Beþ deveden azýnda zekât yoktur" (eþ-Þevkânî, a.g.e., IV, 126, 138).

Ýslâm hukukçularýnýn çoðunluðuna göre, nisabý tamamlamak için altýn veya gümüþten birisi diðerine eklenir. Meselâ; bir kimsenin yüz dirhem gümüþü ve kýymetçe yüz dirhem gümüþe denk olan beþ miskal altýný olsa, buna zekât gerekir. Bunlar tek cins gibi kabul edilir. Þâfiîlere göre ise bunlardan birisi diðerine eklenemez. Bunlar deve ve sýðýr gibi ayrý cinslerdir. Ancak günümüzde çeþitli dövizlerin birbirine eklenip zekâta tabi tutulmasýnda, ilk görüþ daha uygundur.

b. Madenlerin ve definelerin zekât nisabý.

Maden sözcüðü "adn" kökünden ism-i mekân olup sözlükte; kalýcý olarak yerleþme yeri demektir. Bir terim olarak; toprak dýþýnda toprakta yaratýlan ve kýymetli olup topraktan çýkan her þeyi içine alýr. Altýn, gümüþ, bakýr, demir, kurþun, kireç, alçý gibi. Ehl-i küfür tarafýndan topraða yerleþtirilen definelere "kenz" denir. Rikâz ise; maden ve kenzi kapsamýna alan bir terimdir (Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 537-543; Ýbnül-Esîr, en-Nihâye, III, 82; Ýbn Kudame, el-Muðnî, III, 23). Müslümanlara ait özellikler taþýyan define, "Lukâta" hükümlerine tabi olur.

Hanefîlere göre, ateþte eriyebilen madenlerle defineler beþte bir zekâta tabidir. Hz. Peygamber: Maden ve definelerde (rikâz) beþte bir zekât vardýr" (Buhârî, Musâkât, 3, Zekât, 66; Ebû Dâvud, Lukata, Ýmâre, 40, Diyât, 27; Müslim, Hudûd, 45, 46; Tirmizî, Ahkâm, 38; Mâlik, Muvatta´, Zekât, 9) buyurmuþtur.

Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri ise rikâzý yalnýz define anlamýnda kabul ederek, madenlerin altýn ve gümüþ gibi kýrkta bir zekâta tabi olduðunu söylerler (Ýbn Rüþd Bidâyetül-Müctehid, I, 250; el-Fýkhul-Ýslâmî ve Edilletüh, II, 778 vd.).

Hanefilere göre maden ve definelerde nisap söz konusu olmaksýzýn, topraktan çýkan miktarýn tamamýna beþte bir zekât, ganîmet hükümlerine göre daðýtýlýr. Onlar, nisap aranmamasý konusunda, rikâz (maden ve define) la ilgili hadislerin genel anlamýna dayanýrlar.

Ýmam Þâfiî, Ýmam Mâlik ve Ýmam Ahmed b. Hanbel ise, madenlerde de nisabý gerekli görür, nisap miktarýna ulaþmayan kýsmýný zekâttan muaf sayarlar. Burada nisap, çýkan madenin kýymetinin para nisabý tutarý kadar olmasýdýr. Dayandýklarý delil; altýn ve gümüþ nisabýyla ilgili hadislerin genel anlamlarýdýr (eþ-Þevkânî, a.g.e., IV, 126, 138; Seyyid Sabýk, Fýkhu´s-Sünne, Kahire t.s., I, 316; el-Kardâvî, Fýkhu´z-Zekât, terc. Ýbrahim Sarmýþ, Ýstanbul 1984, I, 453). Mâlikîler dýþýnda üç mezhebe göre madenler özel mülkiyete konu olabilir. Mâlikîlere göre ise, sulh yoluyla Ýslâm devletine baðlanan ehl-i küfre ait madenler dýþýndaki tüm madenlerin mülkiyeti devlete ait olup, geliri zekâtýn sarf yerlerine harcanýr (ez-Zühaylî, a.g.e., II, 778, 779).

c. Ticaret mallarýnýn nisabý. Arz ve çoðulu urûz; altýn, gümüþ, madenî ve kâðýt para dýþýndaki her çeþit ticaret eþyasýný kapsamýna alýr. Emtia, gayri menkuller, hayvan çeþitleri, tarým ürünleri, elbise, kumaþ ve benzerlerinden, alýp satmak üzere, ticaret amacýyla elde bulunan mallar, urûz tabilindendir. Bu mallarýn zekâta girmesi için yýllanma yanýnda, kýymetlerinin altýn veya gümüþ nisabý seviyesine ulaþmasý gerekir. Kýymet konusunda malýn bulunduðu beldedeki rayiç fiyatlar esas alýnýr (ez-Zeylaî, Nasbu´r-Raye, II, 375-378). Günümüzde, eldeki ticaret malý 20 miskal (96 gram) altýn karþýlýðýna kýymetçe ulaþmýþ olur ve diðer þartlarda bulunursa, kiþi nisap miktarý mala sahip sayýlýr ve kýrkta bir zekât vermesi gerekir. Gümüþ, altýna göre büyük bir satýn alma gücü kaybýna uðradýðý için, ticaret mallarýnýn nisabýný belirlemede ölçü olma niteliðini kaybetmiþtir. Ticaret mallarýnýn zekâtý malýn kendi cinsinden verilebileceði gibi, kýymet olarak bedeli de verilebilir (el-Kâsânî, a.g.e., II, 21; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, III, 31).

d. Tarým ürünlerinin ve meyvelerin nisabý.

Tarým ürünleri ve meyveler, yaðmur suyu ile veya masraf yaparak sulama durumuna göre onda bir veya yirmide bir zekâta tâbidir. Bu zekâta "öþür" adý verilir. Ebû Hanîfe´ye göre tarým ürünlerinde nisap cereyan etmez. Topraktan insan emeði ile yetiþip çýkan buðday, arpa, pirinç, darý, karpuz, patlýcan, þeker kamýþý gibi öþür arazisi ürünlerine, az olsun çok olsun, öþür adýyla zekât gerekir. Delil, konu ile ilgili ayet ve hadislerin genel anlamýdýr. "Tarým ürünlerinden hasat zamaný (yoksulun) hakkýný verin" (el-En´âm, 6/141); Kazandýklarýnýzýn ve sizin için yerden çýkardýklarýmýzýn helâl ve temiz olanlarýndan ALLAH için harcayýn? (el-Bakara, 2/267). Hadiste þöyle buyurulur: "Topraðýn çýkardýðý þeylerde öþür vardýr" (ez-Zeylaî, a.g.e., II, 384). Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed´e göre ise, tarým ürünlerinin nisabý 1 tondur. 1 ton´a (5 vesak) ulaþmayan hububattan ve insanlarýn ellerinde bozulmadan bir yýl kadar kalmayacak sebzelere öþür gerekmez. Þâfiî, Mâlikî ve Hanbeliler de 5 vesak´ý tarým ürünleri için nisap miktarý olarak almýþlardýr. Ancak vesak miktarýnýn hesaplanmasýnda mezhepler arasýnda görüþ ayrýlýklarý olmuþtur (el-Kâsânî, a.g.e., II, 57-63; eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, I, 156 vd.; Ýbn Kudâme, a.g.e., II, 690-695; Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, II, 2 vd.; ez-Zühaylî, a.g.e., II, 802 vd.). Bu nisabýn delili Hz. Peygamber´in; "Beþ vesak (bir ton) tan daha az kuru hurmada zekât yoktur? (eþ-Þevkânî, a.g.e., IV,126, 138, 141) hadisidir.

e. Hayvanlarýn zekât nisabý. Deve, sýðýr ve koyun, zekâta tâbidir. Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed´in aksine, Ebû Hanife atlarda da zekâtý gerekli görür. Ticaret için elde bulunmadýkça, atlara zekât gerekmemesi prensibi fetvâya esas olmuþtur.

Devenin zekât nisabý beþtir. Hadiste þöyle buyurulur: "Beþ deveden azda zekât yoktur" (eþ-Þevkânî, a.g.e., 126,138). Beþ deve olunca bir koyun, on devede iki, onbeþ devede ise üç koyun zekât verilir (el-Kâsânî, a.g.e., II, 31 vd.; Ýbnül-Hümâm, a.g.e., I, 494 vd.; eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, I, 145 vd.).

Sýðýrýn nisabý, Muaz b. Cebel (ö. 18/639) den rivâyet edilen þu hadiste belirlenir: "Hz. Muaz þöyle der: Nebî (s.a.s) beni Yemen´e gönderdi ve her otuz sýðýrdan iki yaþýnda diþi veya erkek bir sýðýr; kýrk sýðýr dan üç yaþýnda diþi bir sýðýr ve her yüklü sýðýrdan da bir dinar para veya buna denk elbiseyi zekât almamý emretti" (Tirmizî, Humus, 1966, II, 388; Ýbn Mâce, Sünen, I, 577). Bu duruma göre, otuz sýðýrdan daha azý zekâttan muaftýr.

Koyun ve keçinin nisabý, kýrktýr. Daha azýnda zekât yoktur. Hz. Ebû Bekir´in mektubundan Enes (r.a)´in yaptýðý þu rivâyet, delildir: "Otlakta yayýlan koyun ve keçilerde kýrktan yüz yirmi ye kadar bir koyun-keçi zekât gerekir. Yüz yirmi´den iki yüz´e kadar iki tane; iki yüz´den üç yüz´e kadar üç koyun-keçi zekât düþmektedir" (Tirmizî, Sünen, II, 387; Ýbn Mâce, Sünen, I, 574, 577).

Ticaret için elde bulunan atlara zekât gerektiði konusunda görüþ ayrýlýðý yoktur. Ticaret için olmayan atlara gelince... Ebû Hanîfe´ye göre, bunlarda da zekât gerekir. Sahibi serbesttir; dilerse, her bir at için bir dinar verir; dilerse ata deðer biçerek, her iki yüz dirhem´e, ticaret mallarýnda olduðu gibi, beþ dirhem verir. Hadiste þöyle buyurulur: "Her sâime (yýlýn yarýdan çoðunda otlakta beslenen) at için bir dinâr veya on dirhem zekât vardýr" (ez-Zeylaî, Nasbü´r-Râye, II, 357 vd.; Ýbnül-Hümâm, a.g.e., I, 502).

Hububât ve meyveler dýþýnda nisabý tamamlamak için bir cins baþka bir cinse eklenemez. Hayvanlar deve, sýðýr ve koyun olmak üzere üç cinstir. Bunlardan bir cins, diðerine eklenemez. Meyveler de baþkasýna eklenemez. Kuru hurma, kuru üzüme, fýstýk veya fýndýða ilâve edilemez Ancak ticaret mallarý nakit paralara, nakit paralar da ticaret eþyasýna eklenerek nisap bulunur (Ýbn Kudâme, a.g.e., II, 730).

Þâmil ÝA


radyobeyan