Nemrut By: armi Date: 14 Mart 2010, 16:21:37
NEMRUT
Hazreti Ýbrahim´in yaþadýðý dönemde ülkenin hükümdarýnýn veya makamýnýn ismi.
Bunun böyle biliniyor olmasýna, üstelik yer olarak da kimilerince Þanlýurfa, kimilerince de Ninova´nýn zikredilmesine karþýn, devletin bulunduðu coðrafya kesin olmadýðý gibi, ülkenin hükümdarýnýn "Nemrut" olduðuna iliþkin bilgiler de "rivayet"ler halindedir. Çoðu "Ýsrailiyyat" kökenli efsanevî rivayetleri bir yana býraktýðýmýzda, "Nemrut"a iliþkin bilgilerimiz kýttýr. Ve bunlar da tek saðlam kaynak olan Kur´an-ý Kerim´deki kýssalardan ibarettir.
Gerçekten de, Kur´an-ý Kerim´de, Hazreti Ýbrahim ile ilgili kýssalardan birinde, kendisine "mülk" verilmiþ bir kimsenin Hazreti Ýbrahim ile olan tartýþmasý þu þekilde aktarýlýr: "Allah kendisine mülk verdi diye (þýmararak) Ýbrahim ile Rabbý üzerine tartýþaný görmedin mi? Ýbrahim, "Rabbým öldüren ve diriltendir" demiþti de, o, ben de diriltir ve öldürürüm? demiþti. Ýbrahim, "Allah, güneþi doðudan getirir; haydi sen de batýdan getir" deyince, o inkârcý dona kaldý. Allah, zulmeden kimseleri doðru yola eriþtirmez" (el-Bakara, 2/258). Bu ayette görüldüðü üzere, Nemrut ya da bir baþka isim geçmemektedir. Hadis-i Þeriflerde de böyle bir isme rastlanmaz.
Efsanelerden daha farklý kimi ipuçlarý yakalamak amacýyla peygamber kýssalarý ile ilgili oldukça ayrýntýlara kaynaklýk eden Tevrat´a baktýðýmýzdaysa, Nimrod adýna rastlarýz: "Ve Kuþ Nimrod´un babasý oldu; o, yeryüzünde kudretli adam olmaya baþladý. O, Rabbin indinde kudretli aver idi; bundan dolayý: Rabbin indinde Nemrud gibi kudretli avcý, denilir. Ve, onun krallýðýnýn baþlangýcý Þinar diyarýnda Babil ve Erek ve Akkad ve Kalne idi. O diyardan Aþura çýktý ve Nineveyi ve Rehobot-iri, Kalah´ý ve Nineve ile Kalah arasýnda Reseni bina etti; büyük þehir budur" (Tevrat, Tekvin, 10/8-12).
Olayý bütünleþtiren ve Hazreti Ýbrahim´le ilgili olan bir bölüm de de þöyle denir: "Ve Terah oðlu Abramý, ve Haran´ýn oðlu, torunu Lûtu, gelini Sarayý, oðlu Abram´ýn karýsýný, beraber aldý; ve Kenan Diyarýna gitmek üzere Kildanîlerin Ur þehrinden onlarla çýktý; ve Haran´a geldiler ve orada oturdular. Ve Terakýn günleri ikiyüz beþ yýl oldu; ve Terah Haran´da öldü. Ve Rab Abrama dedi: "Memleketinden ve babanýn evinden, sana göstereceðim memlekete git" (Tevrat, Tekvin, 11/31-32 ve 12/I).
Tevrat´ýn bu cümlelerinden belirleyeceðimiz noktalar þunlardýr:
Nimrod, Ham´ýn oðullarýndandýr. Hazreti Ýbrahim ise, Sam´ýn neslindendir. Nimrod, Þinar, Babil, Erek, Akkad, Kalne hükümdarýdýr; Hazreti Ýbrahim, baþlangýçta Kitdanilerin Ur kentinde oturmakta, sonra babasýyla birlikte Haran´a göçmektedir. Amaçlarý, Kenan illerine gitmektir...
Nimrod ile Ham arasýnda üç göbek vardýr. Yani, Nimrod, Ham´ýn oðlunun oðlunun torunudur. Hazreti Ýbrahim ile Sam arasýnda ise, sekiz göbek vardýr.
Ninova, Nimrod zamanýnda yoktur; kenti Aþura kurmuþtur.
Hazreti Ýbrahim´in Haran´da oturduðu anlatýlmakta, ardýndan bir baþka bab´a geçildiðinde O´nun göç etmesine iliþkin buyruðu görmekteyiz. Demek ki, ateþe atýlma ve çýkýþ yeri Haran´dýr. Haran ise, Nimrod´un kentleri arasýnda deðildir. Bu bilgiler Tevrat´a göredir.
Bütün bu durumlarý dikkate aldýðýmýzda Nimrod´un Nemrut olmadýðý sonucuna varýyoruz. Ola ki, Nimrod´un çok büyük bir ünü olduðundan, ondan yýllar sonra Hazreti Ýbrahim´le tartýþan ve O´nu ateþe atan kiþinin olaylarý dilden dile dolaþýrken, olay, bu ünü dillerde dolaþan kiþiye maledilmiþtir.
Tarih kitaplarý da, kimi efsanelerle doldurulmuþ olanlarýný bir yana býrakýrsak, Nemrut´tan söz etmezler. Ya da, söz edenler, iþe, "Nemrut kimdir?" sorusunun yanýtýný aramakla baþlarlar. Bunlardan bir bölümü, Nemrut´un tanýnmýþ Babil Hükümdarý Hammurabi olduðu görüþündedirler. Kimileri ise, bir Babil hükümdarý olduðuna kesin gözüyle bakmakta; ancak, hangi hükümdar olduðunun belirlenemediðini ifade etmektedirler. Bunlara göre, Nemrut, Firavun gibi, Babil hükümdarlarýnýn ünvanýdýr; eski tarihçilerden bir bölümü, Hammurabi´ye ilâveten Sinaharib ve Buhtunnasýr adlarýný sýralarken; yeni tarihçiler de Þemsiulana ve Buhtunnasýr adlarýný Hammurabi´yle birlikte saydýklarýna göre, "demek ki, Babil hükümdarlarýnýn böyle bir ünvaný yok, her biri adlarýyla anýlmakta" düþüncesiyle, "ünvandýr" görüþüne iltifat etmemek gerekir.
Bu durumda, verilen tek isim olan Hammurabi´ye bakmak gerekecektir. Ancak aradaki zaman farký pek olumlu ipucu vermemektedir. Nitekim Ýsrailoðullarý´nýn Mýsýr´a göçtükleri M.Ö.1780 yýllarýnda Hammurabi 12 yaþýndadýr. Mýsýr´a göçenler oðlunun torunu olduðuna göre, 12 yaþýndaki bir çocuðun Hazreti Ýbrahim´e yetiþmiþ olmasý düþünülemez. Hazreti Ýbrahim´in Milattan 2000 yýl önce doðduðu "rivayet"ini esas aldýðýmýzda ise, bu takdirde Mýsýr´a göç M.Ö. 1630´larda olmuþ olur ki, bu da Hammurabi´nin ölümünden sadece 56 yýl sonradýr. Yine, zaman uyumu yoktur. Hele bir de, Hammurabi Kanunlarý´nýn Hazreti Mûsâ þeriatýndan alýndýðý yolundaki görüþe iltifat edecek olursak, araya giren zaman daha da büyüyecektir.
Öte yandan, Nemrut´a iliþkin rivayetlerde sözü edilen "doðum" ve "ýrmak"a býrakýlma olayýnýn benzeri bir baþka rivayette, Akad devletinin kurucusu Sargon için anlatýlýr. Sargon, M.Ö. 2350´lerde yaþamýþtýr. Hazreti Mûsâ ile arasýnda 650 yýl vardýr. Bunun 430 yýlý Mýsýr´da geçtiðine göre, geriye kalan yaklaþýk 200 yýl, Hazreti Ýbrahim´in torununun oðluna kadar geçen süreye pek uygun düþmektedir. Hazreti Ýbrahim´in M.Ö. 2000´lerde yaþadýðý "rivayet"i ile pek baðdaþmasa da, Hazreti Musa´nýn yaþadýðý yýllardan çýkarak yaptýðýmýz hesap, Hazreti ibrahim ile Sargon´un çaðdaþ olabileceðini göstermektedir. Nitekim, yine Nemrut´a ait rivayetlerde anýlan "savaþarak devleti ele geçirme" olayý da, Sargon´un tarihsel kiþiliðine uymaktadýr. Belki ileride Nemrut´un tarihsel kimliði tam olarak belirlenecektir. Ama, þu aþamada Sargon´un Nemrut olma olasýlýðý, Hammurabi´ye göre, çok daha büyüktür.
Kimliði ve tarihsel kiþiliði ne olursa olsun, kesin olan birþey vardýr. O da, yaygýn bir biçimde "Nemrut" diye anýlan bir hükümdarýn Hazreti Ýbrahim´e karþý çýktýðý ve onu ateþe atarak yok etmek istediðidir. Bu; isim bir yana býrakýlýrsa, Kur´an-ý Kerim´in haberleri ile sabittir.
Kur´an-ý Kerim´de Hazreti Ýbrahim ile Nemrut´un savaþýmýna iliþkin ayetlerin sayýsý 91´i bulur. Üstelik bunlardan bir bölümü de oldukça uzun metinlerdir. Bu bakýmdan, Nemrut´u tanýtmak için bu ayetleri ve onlardan derlenen gerçek bilgileri teker teker sýralamak mümkün olmayacaðýndan, konunun "icmalen" aktarýlmasý daha uygundur.
Nemrut´un toplumunda putlara tapýlmaktadýr (el-Enâm, 6/74; Meryem,19/42, 48; el-Enbiya, 21/52, 57, 66; eþ-Þuarâ, 26/70, 71; el-Ankebut 29/17, 25; es-Saffat, 37/85, 86, 95). Onlarýn yeyip içtiðine (es-Saffat, 37/91), konuþtuðuna (es-Saffat, 37/92) inanýlmakta; onlardan rýzýk beklenmekte, þifa umulmakta; yaratanýn onlar olduðu sanýldýktan baþka, ölüm de onlarda görülmekte ve kendilerinden baðýþlanma dileðinde bulunulmaktadýr (eþ-Þuarâ, 26/78-82). Toplumda ahiret inancý yoktur (el-Ankebut, 29/19, 20). Gök cisimleri de, putlardan daha üstün bir konumda, ama kendi aralarýnda hiyerarþik bir düzene oturtulmuþ olarak tapýnýlan tanrýlar arasýnda yer almaktadýr ve bunlarýn en büyüðü Güneþ´tir (el-Enâm, 6/74-79).
Halk, alabildiðine dindar olsa gerek ki, hem çok sayýda put edinmiþ bulunmakta (el-Enbiya, 21/58), hem putlarýn bakýmýný üstlenmekte (es-Saffat, 37/91), hem de onlarý inanmayan kimselere karþý canla baþla savunup, üstünlüklerini vurgulamaya çabalamaktadýrlar (el-Bakara, 2/258; el-Enâm, 6/76-80; el-Enbiya, 21/55, 59, 60; el-Ankebut, 29/24; es-Saffat, 37/97). Bu dindarlýk, heykelcilik (el-Enbiya, 21/52; es-Saffat, 37/95) gibi kimi iþ kollarý ile birlikte "aslý astarý olmayan söz yýðýný" (el-Ankebut, 29/ 17) halindeki bir ´edebiyat´ ya da teolojik felsefeye de varlýk kazandýrmýþtýr.
Putlarýn özenle yerleþtirildiði tapýnaklar, ayný zamanda, yargý gibi kimi kamusal iþlerin yürütüldüðü merkezler durumundadýr (el-Enbiya, 21/61). Toplumsal dinamiklerin en güçlüsü olarak gelenekleri görürüz (el-Enbiya, 21/52-54; eþ-Þuara, 26/7174). Geleneklerle þartlanmýþlýklarýndan ötürü, insanlar, gözleriyle gördükleri gerçekleri bile kabullenemez, bir an için sezer gibi olduklarýnda da hemen geleneðin aðýr basmasýyla eski inançlarýna yönelmekten baþka birþey yapamaz durumdadýrlar (el-Enbiya, 21/58-65). Bunda, elbette, geleneklerle þartlandýrma biçimindeki eðitim kadar, korkunun da payý vardýr. Gerçekten de, toplumda geleneklere uymayan ve inançlardan sapan kimseler taþlanma, aforoz, sürgün ve hattâ ateþe atýlma gibi cezalara uðratýlmaktadýrlar (el-En´am, 6/80; Meryem, 19/46-48; el-Enbiya, 21/68; el-Ankebut, 29/24; es-Saffat, 37/97). Böylece, toplumda kendi inançlarýndan baþka hiç bir þeyi ciddiye almayan ya da inançlarýna uymayan þeyleri gayr-ý ciddi bularak hafifseyen, dýþlayan bir yapý oluþmuþtur (el-Enbiya, 21/55).
Kur´an-ý Kerim´in Hazreti Ýbrahim´le ilgili kýssalarda yer alan 91 ayetine topluca baktýðýmýzda, Nemrut toplumu hakkýnda bize çok ilginç ve önemli ipuçlarý verecek bir baþka belirleme daha yapabiliriz. Ayýrým yapmaksýzýn sýralayacak olursak, bu ayetlerde, "tanrý" kavramý eksenli dört kelime/ isimle karþýlaþýrýz. Allah, Rahman, rab, ilâh ve put...
Bunlardan ilâh ya da ilâhlar sözcüðü yedi yerde geçmektedir. Put kelimesi sekiz yerde kullanýlmýþtýr. Yýldýz, ay ve güneþ birer kez dile getirilmiþtir. Rahman, tek bir ayette anýlmaktadýr. Ve, Rab adý, bütün ayetlerin çevresinde döndüðü bir eksen durumundadýr. Hem Yüce Allah´tan, hem de Nemrut toplumunun tapýnmakta olduklarýndan haber verilirken "Rab" kelimesi aðýrlýklý bir biçimde vurgulanarak kullanýlmýþtýr.
Ýkinci husus, gerek Hazreti Ýbrahim ve gerekse Nemrut kavmi, putlar için "Rab" kelimesini hiç kullanýlmamaktadýrlar. Onlarý anlatmak için kullanýlan kelimeler "taptýklarýnýz" ve "ilahýnýz/ilahlarýnýz" biçimindedir ve Nemrut halký, ancak, gök cisimlerinden söz edildiðinde "rab" kelimesini kullanmaktadýr.
Üçüncü hususa gelince: Hazreti Ýbrahim, sürekli bir biçimde "Allah´tan baþka taptýklarýnýz" anlatýmýný vurgulamakta ve Allah adýný devamlý olarak dile getirmektedir.
Bu üç husustan çýkarýlacak kimi sonuçlar vardýr:
Nemrut toplumunda putlara tapýnýlmasýna karþýn, onlara "rab" gözüyle bakýlmamaktadýr. Rablýk, ancak, gök cisimlerine tanýnmaktadýr.
Toplum, Cahiliye arabý gibi. Allah´ýn varlýðýndan haberli bir toplumdur.
"Allah´ýn kendisine hükümranlýk verdiði kimse" de Rab sayýlmaktadýr. Çünkü, Hazreti Ýbrahim karþýsýnda kendini böyle tanýtmýþtýr.
Nemrut toplumunda tapýnýlmakta olan putlar, "rab" deðilse, nedir? Putlar, "dünya hayatýnda Allah´ý býrakmýþ" olan bu toplum için, doðrudan doðruya bir "dostluk vesilesi" dir (el-Ankebut, 29/25). Ýþte, bu nokta belirlendiðinde, artýk, Hazreti Ýbrahim ile ilgili kýssalarýn niye baþtan baþa "Rab" kavramýyla donanmýþ olduðu daha iyi anlaþýlacaktýr. Demek ki, toplum üyeleri için aralarýnda bað ve baðlantý kurucu bir "gözetici", bir "yüklenici", bir "gereksinme karþýlayýcý", bir "düzenleyici", bir "eðitici", bir "seçkin", bir "sözü dinlenir", bir "üstünlüðü onaylanýr" varlýða gereksinme duyulmaktadýr. Bu, her türlü iliþkiyi üzerine kurabilecekleri, her þekil baðlantýya dayanak yapabilecekleri, her çeþit dayanýþmada aracý edinebilecekleri, her nevi iþlerinde tutunabilecekleri bir þey olmalý ve üstelik kendileri nasýl yorumlarsa, o konumda sayýlabilmelidir. Ýþte "putlarýn dostluklar için vesile kýlýnmasý" olayýndaki etki budur.
Nemrut toplumunu tekdüze bir eþitlik içinde düþünmek mümkün olmayacaðýna göre, putlarý dostluk vesilesi kýlmýþ bu insanlarýn "dostluklar"ý ile bir ehram oluþturduklarýný da varsayabiliriz. Herkesin kendisinden bir üstününü rab sayýp, bir altta olanýna da rablýk ettiði bir ehram. En tepede de, kendisinde yaþatma ve öldürme yetkisi bulunduðunu açýkça belirterek rablýðýný Hazreti Ýbrahim´e karþý ilân etmeye kalkýþmýþ olan "Nemrut"... Evet; gökyüzündeki güneþ, ay, yýldýzlar sýralamasýnýn tapýnaklardaki putlara öylece yansýtýlmasýnýn ardýndan, bu putlar vesilesi ile kurulmuþ bulunan dostluklardaki hiyerarþik ehram... Dostluk, bilindiði Üzere, "velâ" anlamýnda bir dostluk... Hazreti Ýbrahim´in topluluða karþý kullandýðý Eski atalarýnýzýn ve sizin nelere taptýklarýnýzý görüyor musunuz? Doðrusu onlar benim düþmanýmdýr. Dostum ancak âlemlerin Rabbýdýr. Beni yaratan da, doðru yola eriþtiren de O´dur. Beni yediren de, içiren de Odur. Hasta olduðumda bana O þifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan O´dur. Ahiret gününde yanýlmalarýmý bana baðýþlamasýný umduðum, O´dur" (eþ-Þuarâ, 26/75-82) cümleleri, O´nun reddettiði putlarýn dostluðunun ve dostluk vesilesi yapýlmasýnýn boyutlarýný açýkça ortaya koymaktadýr. Rýzýktan, ölüme dek her alanda... Kullarýn rablýðýnýn, putlarýn dostluklarýna dayanýlarak, yürürlüðe konulduðu bir toplum "Nemrut" da tepedeki "rab"týr:
Bir yaratýðýn rablýk davasýna kalkýþmasý... Bir insanýn Allah´tan baþka rab veya rablar edinmesi ya da baþkalarýna böyle bir kapý açmasý... Bir kimsenin Yüce Allah´ýn gönderdiði elçiyi yadsýmasý, öldürmeðe kalkýþmasý, hattâ onu ya da herhangi bir insaný zulmen öldürmesi... Hele peygamberi ateþe atmak... Bunlar, hep, Nemrut´u "Nemrut" yapan tutumlardýr.
Ama, onun asýl "Nemrutluk"u bunlar deðil de, tüm bunlarý uygulayabileceði bir ortama elveriþli düzeni kurabilmiþ olmasýdýr. Çünkü, "düzen" vardýr ve tüm bunlara imkân veren de, zemin hazýrlayan da, hattâ yönlendiren de iþte bu düzendir. Öyle bir düzen ki, Yüce Allah, yaþamýn dýþýnda tutulmuþtur. Dünya yaþamýnda Allah býrakýlmýþtýr da, insanlar arasý iliþkilerin kurulmasý ve yürütülmesi için putlar "vesile" edinilmektedir. Ýnsanlar arasýndaki iliþkiye putlarýn vesile kýlýnmýþ bulunduðu bu düzenin yürümesi için can, mal, akýl ve nesil güvenliði ortadan kaldýrýlmýþ; tüm bunlar "Nemrut Dini?nin ayakta kalabilmesi uðruna güdüm altýna alýnmýþtýr, ayrýca... Böylece, insanlarýn "can"larý üzerinde tasarruf edebilme yetkisi, "mal"larýný yönlendirebilme gücü, "akýl"larý denetim altýna alan gelenekler birikimi "edebiyat"ý oluþturma imkâný, "nesil"leri uyumluca yoðurabilme iþlevini veren "eðitim"i yönlendirme araçlarý elde tutulmuþ; bunlar birer silah gibi kullanýlarak insanlar güdülmüþtür. Bu, tersine de olsa, dört dörtlük bir düzendir ve Nemrut´un asýl "Nemrutluk"u da iþte bu noktadadýr. Kiþisel tutumlarýndan çok, Yüce Allah´a giden yollarý týkayýcý bir iþlev veren bu düzenlemesindedir.
radyobeyan