Tahkik By: rabia Date: 13 Mart 2010, 18:00:54
4- Tahkik Ýçin Seyahat
Hadîs âlimleri bazan bir hadîsin, bazan bir âyetin, bazan da bir râvinin durumunu aydýnlýða çýkarmak, ortadaki ihtilaf veya iþkâli bertaraf etmek için seyahatler yapmýþlardýr. Bu çeþit seyahatlere, bazan bir hadîs, bazan bir kelime ve hatta bir tek harf için çýkýldýðý olmuþtur. Mesela diyar diyar dolaþmada en çok isim yapanlardan Mesruk ve Ebu Said´in tek harf için seyahat ettiði bilhassa belirtilir. Þam´ýn ötesinden kalkýp Yemen´in ötelerine bir tek kelime için gitmeye deðdiðini söyleyen Þâbî, talebesine bazan "bir tek hadîs" rivayet ettikten sonra: "Bunu sana bedâva veriyorum; halbuki, zaman oldu, araþtýrýp bundan daha az ehemmiyetli birþey (mesela bir kelime veya bir harf için (bin bir zahmeti göze alýp) Medîne´ye kadar giderdi" demiþtir.
Hasan Basrî hazretleri der ki: "Ka´b Ýbnu Ucre´yi görmek için Basra´dan Kufe´ye gittim. Kendisine: "Sana ezâ geldiðinde kefâret olarak ne verdin?" diye sordum. "Bir koyun" diye cevap verdi."
Bu rivayet, Hasan-ý Basri hazretlerinin bir âyetin açýklýk kazanmasý için seyahate çýktýðýný gösteriyor. Zira Ka´b Ýbnu Ucre, Hudeybiye Seferine çýkmýþ, ihram giyerek umre´ye niyet etmiþti. Baþý bitlenince fazla rahatsýz oldu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) "kefâret ödeyerek traþ olmasýný söyledi". Bu hâdise üzerine þu âyet indi: "... Ýçinizde hasta olan veya baþýnda rahatsýz bulunan varsa, fidye olarak, ya oruç tutmasý, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir" (Bakara: 2/196)
Ka´b Ýbnu Ucre baþýný traþ etmiþ, bu ihram yasaðýný iþlemiþ olmanýn fidyesi olarak kurban kesmeyi tercih etmiþti. Hasan-ý Basrî, hâdisenin fâilinden tahkikle, Ka´b (radýyallahu anh)´ýn bir koyun kestiðini öðreniyor.
Said Ýbnu Cübeyr buna benzer bir tahkik hâdisesini anlatýr:"
Kufeliler "Kim bir mü´mini kasden öldürürse cezâsý içinde temelli kalacaðý cehennemdir..." (Nisa: 4/93) mealindeki âyet hakkýnda ihtilaf ettiler. Bu konuyu sormak maksadýyla Ýbnu Abbas´ý görmek üzere seyahate çýktým. Kendisini bulup sordum. Bana bu âyetin en son inen âyetlerden olduðunu, bunu nesheden herhangi bir âyetin inmediðini söyledi".
Herhangi bir hadîsi tahkik için yapýlan bir seyahat örneðini Zeyd Ýbnu´l-Hubâb´tan kaydedeceðiz.[137] Zeyd: "Süfyân-ý Sevrî´nin Usâme Ýbnu Zeyd´den, O´nun da Mûsa Ýbnu Uleyye el-Lahmî´den, O´nun da babasýndan, Onun da Ebu Kays Mevlâ Amr´dan, Onun da Amr´dan, Amr´ýn da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den rivayet ettiði: "Bizimle ehl-i kitab´ýn orucu arasýndaki fark sadece sahur yemeðidir" hadîsini Süfyân-ý Sevrî´den dinledim. Meclisinden ayrýlacaðý sýrada, bana birisi: Süfyan´a bu hadîs´i rivayet eden Usâme´yi Medine´de henüz hayatta biliyorum" dedi.
Ben hemen bineðime atlayýp Medine´ye gittim. Orada Üsâme´yi buldum. Senden Süfyan-ý Sevrî´nin rivâyet ettiði, senin de Musa Ýbnu Uleyye, O da babasýndan, O da Ebu Kays Mevlâ Amr´dan, O da Amr´dan, O da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den rivayet ettiði: "Bizimle ehl-i kitab´ýn orucu, arasýndaki fark, sadece sahûr yemeðidir" hadîsi için geldim dedim.
- Evet, dedi. Bana Musâ Ýbnu Uleyye Ýbnu Rabâlý el-Lahmî, babasýndan, O da Ebu Kays Mevlâ Amr´dan, O da Amr Ýbnu´l-Âs´dan, O da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den rivayet etti: "Bizimle ehl-i kitab´ýn orucu arasýndaki fark, sâdece sahûr yemeðidir" dedi.
Zeyd der ki: "Üsame´nin meclisini terkedeceðim sýrada birisi bana: "Ona bu hadîsi rivayet eden Musa Ýbnu Üleyye´yi Mýsýr´da hayatta biliyorum" dedi. Hemen bineðime atlayýp Mýsýr´ýn yolunu tuttum. Musa´yý bulup kapýsýna oturdum. Bana at üzerinde bir ihtiyar geldi. "Bir ihtiyacýn mý var?" dedi.
- Evet, dedim, bana Süfyân-ý Sevrî´nin rivayet ettiði bir hadîs var, o Üsâme Ýbnu Zeyd´den, o da Senden sen de babandan, o da Ebu Kays Mevla Amr´dan, o da Amr´dan, o da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den rivayet etmiþtir: "Bizimle ehl-i kitab´ýn orucu arasýndaki fark sadece sahur yemeðidir"
Zeyd, evet dedi, bana babam, Ebu Kays Mevla Amr´dan, o da Amr´dan, o da Hz. Peygamber (aleylýissalâtu vesselâm)´den rivâyet etmiþtir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Bizimle ehl-i kitab´ýn orucu arasýndaki fark sâdece sahur yemeðidir".
Ýþitilen hadîsi tahkik için gösterilen gayret ve yapýlan seyahate son bir örneðimiz, Müemmil Ýbnu Ýsmâil´in, Kur´ân-ý Kerîm´deki her bir sûrenin
faziletiyle ilgili olarak Ubey Ýbnu Ka´ab vasýtasýyla Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den yapýlan rivâyeti tahkik için yaptýðý seyahattýr.
Der ki: "O hadîsi, (ismini verdiði) sika bir zat bana rivayet etmiþti. Medâin´e gelip hadîsi rivâyet eden o zâtý buldum. Kendisine: "Hadîsi bana söyle, zirâ Basra´ya gideceðim" dedim. Bana:
- O hadîsi bize rivayet eden Þeyh Vâsýt´ta Ashâbu´l-Kasab arasýnda dedi.
Vâsýt´a geldim, o râviyi buldum. Kendisine "Ben Medâin´de idim. Sizden falanca þeyh bahsetti, ben Basra´ya dönmek istiyorum" dedim. Bana:
- Bu hadîsi kendisinden dinlediðimiz zât, el-Kellâ´da[138] dedi. Basra´ya geldim. Kella´da Þeyh´le karþýlaþtým. Ona: "Þu hadîsi bana rivâyet et. Abadan´a gitmek istiyorum" dedim. Adam:
"- Bu hadîsi dinlediðim zât Abadan´da" dedi. Abadan´a geldim. O þeyhi buldum. Kendisine: "ALLAH´tan kork, bu hadîsin hâli ne?" dedim ve sonra: Mâceramý anlatarak: "Medâin´e geldim, sonra Vâsýt´a, sonra Basra´ya gittim, en sonunda size gönderildim. Ben bunlarýn hepsini ölmüþ zannetmiþtim. Þu hadîsin hikâyesini anlat bakayým!" dedim.
Bana þu cevabý verdi: "Onu bana kimse anlatmadý. Biz burada toplandýk. Gördük ki, insanlar Kur´ân´dan yüz çevirmiþ, herkes Ebû Hanîfe´nin fýkhý ve Ýbnu Ýshâk´ýn Meðâzî´si ile meþgul. Biz de oturup ALLAH rýzasý için sûrelerin faziletiyle ilgili bu hadîsi uydurduk."
Hadîs´in el-Ýtkan´da kaydedilen vechinde bu uydurma iþini itiraf eden kimsenin tasavvuf ehlinden müteþekkil bir cemaat içinde yer alan bir "þeyh" olduðu belirtilir. [139]
radyobeyan