Hadis Tarihi
Pages: 1
Tahkikin Mahiyeti By: rabia Date: 13 Mart 2010, 12:58:11
Tahkikin Mahiyeti

Sahabelerden bazýlarýnýn, ilk defa iþittikleri bir hadîs karþýsýnda, diðer sahâbeye karþý þâhid istemek, yemin ettirmek gibi tavýr almalarý veya bazan birbirlerini "kizb"le ithamlarý, üzerinde iyice durulmasý gereken bir mevzudur. Çünkü bu çeþit tavýrlar, muhatabý "ithâm" mânasý taþýr. Halbuki Ehl-i Sünnet ulemasý Sahâbe´nin hepsinin âdil olduðuna hükmeder.

Burada bir tezâd söz konusu olamaz mý?

Bu husus tâ bidâyetten beri müslüman âlimlerin dikkatini çekmiþ ve mesele üzerinde açýklama yapma gereðini hissettirmiþtir.

Ýmâm Þâfi hazretleri (radýyallahu anh) meseleyi, haber-i vâhid´le amel prensibine baðlý olarak izah eder. Ona göre, haber-i vâhid´le, yani bir kiþinin getirdiði haberle amel edilebilir bu câizdir. Ancak, bâzý mülâhazalarla, haber-i vâhidle amelin cevâzýna raðmen, þâhid istenebilir. Ona göre kiþiyi, haberi getirenden bir de þâhid istemeye sevkeden mülahaza üçtür:

1- Haber-i vâhid, makbul olsa da, rivâyetin çokluðu, getirilen haberi takviye eder, bu sebeple ihtiyâten þâhit istenir.

2- Muhbiri, yâni haberi getiren kimseyi tanýmýyorsa, kiþi, haberine güvenebilmek için tanýdýklarýndan bir þâhid ister,

3- Muhbir, kiþi nazarýnda sözüne güvenilir birisi deðildir, sözüne güvenebileceklerinden bir þâhid getirmesini ister.

Ýmam Þafiî bu açýklamasýný þöyle tamamlar: "Hz. Ömer´in, Ebu Mûsa el-Eþ´arî (radýyallahu anhüma)´ye karþý tutumu birinci þýkka girer, yani ihtiyat için."

Sahâbelerin birbirlerine itirazý, aslýnda, rivâyet ettiði þeye deðil, ondan çýkardýðý hükmedir. Meselâ daha önce kaydettik, Ebu Hüreyre (radýyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´i ateþte piþen bir þeyi yedikten sonra abdest aldýðýný görünce "ateþte piþenin yenmesi abdesti bozar" hükmüne varmýþtýr. Ýbnu Abbas buna itiraz etmiþtir. Þu halde Ýbnu Abbas (radýyallahu anh) burada Hz. Ebu Hüreyre´nin naklettiði vak´ayý reddetmiyor, ondan çýkardýðý hükmü reddediyor. Acaba yemek sýrasýnda Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in abdesti var mýydý?

Þurasý muhakkak ki, bu çeþit itirazlarýn gerisinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan iþitileni kýsmen unutma, eksik iþitme, yanlýþ anlama, nâsih hükümden haberi olmama þüpheleri de vardýr. Nitekim bu þüphelere hak verdiren birçok vak´a mevcuttur, burada teferruata girmiyeceðiz.

Kendisi için "yeni" olan bir hadisi dinleyen Sahâbi, hadîsi rivâyet eden Sahâbî´ye inanmakta ve güvenmekte olmasýna raðmen, o konuda daha bir itminan aramaktadýr. Týpký Hz. Ýbrahim gibi... Hz. Ýbrahim (aleyhisselâm), ALLAH´ýn varlýðýna, birliðine, yaratmasýna, ölümden sonra yeniden dirilmeye vs. tam bir imanla inandýðý halde "ölülerin diriliþi" husûsunda bir de rü´yet yâni "gözü ile görmek" taleb etmiþtir. Cenâb-ý Hak: "Ölüyü dirilttiðime inanmadýn mý?" deyince: "Ýnandým fakat kalbimin tatmin olmasýný istedim" meâlinde cevap vermiþtir (Bakara: 2/260) Bizzât Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Biz þüpheye Ýbrahim´den daha haklýyýz" diyerek -Nevevî´nin ifâdesiyle- burada "yakinin ziyâdeleþmesi"ni taleb etmiþtir. Alimler, Sahâbelerin birbirlerine karþý tutumunu buna benzetirler: Onlar, meþru olan "yakîn´in ziyâdeleþmesini" ve itminanýn kuvvetlenmesini taleb etmiþlerdir."[61]

Þu halde, sahâbenin birbirini tenkidinden sahâbelerin cerhedilmesi gereðine delil bulmaya çalýþanlar, kalplerindeki bir marazý ortaya koymuþ olmaktadýrlar. [62]  


radyobeyan