Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Nebe suresi By: armi Date: 12 Mart 2010, 16:27:06

NEBE´ SURESÝ




Kur´an-ý Kerim´in yetmiþ sekizinci suresi. Kýrk ayet, yüz yetmiþ üç kelime ve yedi yüz yetmiþ harften ibarettir. Fasýlasý "elif ´, "mim" ve "nun" harfleridir. Mekkî surelerden olup, Mearic süresinden sonra nazil olmuþtur. Adýný "Kýyamet ve ahiret gününden haber" anlamýndaki, "en-Nebe"´ kelimesinden almýþtýr.

Mekke döneminde inen bütün surelerde olduðu gibi, bu surede de ahiret hayatýndan ve kýyametten þüphe içerisinde olan Mekkeli müþriklere, baþlarýna mutlaka gelecek olan o günün dehþetli anlarý tablolar halinde sunularak "ah keþke." dememeleri için þimdiden hakka dönüp Muhammed (s.a.s)´in getirdiði ilkelere uymaya çaðrýlmaktadýrlar. Resulullah´ýn tebliðinde üç ana ilke vardý: Allah´dan baþka ilahlara tapmamak, Muhammed (s.a.s)´in O´nun kulu ve elçisi olduðunu kabul etmek, bu geçici dünya hayatýnýn ardýndan ebedî bir ahiret yurdunun var olduðu ve insanlarýn bu dünyada yaptýklarýnýn karþýlýðýný orada ceza veya mükâfat olarak görecekleri gerçeðine iman etmek. Mekkeliler bu üç ilkeye de karþý çýkýyorlardý. Onlar, Allah´ý yaratýcý, rýzýk verici, gören, bilen, gözeten olarak kabul etmelerine raðmen, dünyadaki hayatlarýna yön vermesine tahammül edemiyorlar, bu konuda atalarýnýn ve önde gelenlerin, taðutlarýn yolunu izliyorlardý. Muhammed´in peygamberliðini de bir türlü anlamlandýramýyorlardý. Onlarýn inancýna göre bir peygamber ya melek olmalý ya hiç deðilse toplumun ileri gelen zenginlerinden seçilmeliydi. Muhammed (s.a.s) onlar için iyi, ahlâklý dürüst biriydi ama, peygamber olacak kadar zengin deðildi. Onlar, ölümün yokluk olduðuna inanýyor, ikinci bir hayatýn varlýðýna akýl erdiremiyor, akýllarý bunu kavrayamýyor ve "Çürüyen vücudumuz toz-toprak olduktan sonra tekrar mý dirilecek" (el-Vâkýa, 56/97) diye peþin hükümler veriyorlardý. Ýþte sure, onlarýn bu inançlarýný deðiþtirmek için örnek üzerine örnek veriyor; onlarýn gözlerini göðe, yeryüzüne, daðlara, geceye, gündüze, güneþe, yýldýzlara, bulutlara, yaðmurlara, kuru topraktan çýkan rengarenk bað-bahçeye, çift çift canlýlara çeviriyor; belki bunlardan kýyasla Allah´ýn, ölümden sonra tekrar diriltmesinin, zannettikleri kadar zor olmadýðýný anlatmak istiyor:

"Yapmadýk mý biz, yeryüzünü bir beþik; daðlarý birer kazýk? Ve çift çift yarattýk sizi. Uykunuzu dinlenme, geceyi bir elbise, gündüzü ise çalýþýp geçiminizi kazanma zamaný yaptrk. Üstünüze yedi saðlam gök bina ettik. Parýl parýl parlayan bir lamba astýk. Sýkýþan bulutlardan þarýl þarýl su indirdik, ki onunla taneler, bitkiler ve bir birine sarmaþ dolaþ bahçeler çýkaralým" (6-16).

Bunun peþinden dünya gözüyle görebilecekleri çeþitli ibretli manzaralar gösterildikten sonra, o inkâr edip durduklarý, kýyamet gününün þiddetli olaylarýnýn ayrýntýlý bir tasviri yapýlmaktadýr: Muhakkak ki hüküm günü belirlenmiþ vakittir. O gün sura üflenir de bölük bölük gelirsiniz. Gök açýlmýþ, kapý kapý olmuþtur. Daðlar yürütülmüþ, bir serap olmuþtur. Cehennem de durmadan gözetlemektedir. Azgýnlarýn varacaðý yerdir. Orada çaðlar boyu kalacaklardýr; orada ne bir serinlik ne de içilerek bir þey tatmazlar. Yalnýz kaynar su ve irin içerler" (17-25). Bütün bu cezalarýn nedeni ise, onlarýn dünyada iken böyle bir hesap görüleceðini yalanlamalarýdýr. Onlar, kendilerine sunulan Allah´ýn ayetlerini de tamamen yalanlamýþlardý. Buna karþýn Allah Tealâ´da herþeyi sayýp, yazdýrmýþtý. Madem ki böyle bir günün varlýðým inkâr etmiþtiniz, o halde kesin bir bilgiyle inanasýnýz diye "Tadýn artýk. Size azabtan baþka birþey arttýrmayacaðýz" (30) denilecektir. Ama o gün henüz gelip çatmýþ deðilken, bu gerçeðe uyar, Allah´dan gereði gibi korkarsanýz, siz de ahirette azab yerine, "takva sahipleri için olan kurtuluþ"dan (31) faydalanýrsýnýz. Eðer bunu yaparsanýz, sizin için orada; "bahçeler baðlar, göðüsleri tomurcuklanmýþ yaþýt kýzlar, dolu dolu kadehler vardýr" (32-34). Oraya gidenler; "ne boþ saz ne de yalan iþitmezler" (35). Bütün bu nimetler ise yaptýklarýnýzýn karþýlýðý olarak Rabbinizin size vereceði bir lütuf ve baðýþtýr. Yoksa sizler bu kadar nimeti, Allah´ýn lütfu olmasa elde edemezsiniz.

Ahiretteki acý ve mutlu son ve bunun yolu açýklandýktan sonra süre, uyarýnýn tekrarlanmasýyla sona eriyor:

O gün ruh ve melekler sýra sýra dururlar. Rahmanýn izin verdiðinden baþka kimse konuþamaz. Rahmanýn konuþmasýna izin verdiði de ancak doðruyu söyler. Ýþte bu hak gündür. Artýk dileyen Rabbine varan bir yol tutar. Biz sizi yakýn bir azab ile uyardýk. O gün kiþi ellerinin yapýp öne sürdüðü iþlere bakar ve kâfir, keþke ben daha önce toprak olsaydým der? (38-40).

 


radyobeyan