Nakid By: armi Date: 12 Mart 2010, 16:05:51
NAKÝD
Akçe, madenî para, para olarak bulunan servet, peþin para, altýn ve gümüþ için kullanýlan bir Ýslâm hukuku terimi. Çoðulu nukud gelir. Vezni ve ayarý düzgün, gerekli özellikleri taþýyan paraya da nakid denir. Bir mastar olarak, paranýn züyûfunu hâlisinden, sahtesini hakikisinden ayýrma anlamýnda da kullanýlýr. Bir Ýslâm hukuku terimi olarak altýn ve gümüþü ve bunlarýn madrûb ve meskûkünü ifade eder. Diðer yandan Ýslâm hukukçularý altýn ile gümüþten baþka madenden basýlýp kabul edilen fels ve kâðýt paralara, ancak kýyas ve benzetme yoluyla nakid tabirini kullanýrlar.
Ýktisatçýlarý, alýþ-veriþlerde mübâdele aracý olan her þeyi gerçek anlamda nakid saymýþlardýr. Ýslâm hukukçularýna göre ise, satýþ bedelinin (semen) geçerli olmasý için, onun þer´an kullanýmýnýn caiz ve helâl olan eþyadan bulunmasý þarttýr. Bu yüzden raký, þarap gibi sarhoþ edici þeylerin ve domuz etinin nakid yerinde mübâdele vâsýtasý olarak kullanýlmasý caiz deðildir. Fakat ekonomi ilmi kendisini dinî bir kayýtla baðlý saymadýðý takdirde eþyanýn helal veya haramlýðýný dikkate almaz. Ancak Ýslâm´la, çaðdaþ egemen ekonominin birleþtiði nokta þudur: Piyasada satýþ bedeli ve mübâdele aracý olarak kullanýlan, toplum tarafýndan ittifakla kabul ve itibar olunan her þey altýn ve gümüþ gibi mübâdele aracý sayýlýr. Çünkü Ýslâmî açýdan ölçü, tartý veya standard olup sayý ile alýnýp satýlan þeylerin (misliyât) satýþ bedeli (semen) yapýlmasý mümkün ve câizdir. Bir ton buðday karþýlýðýnda on tane koyun satýn almak gibi (el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sânayi´, V, 234; Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadir, V, 368; el-Fetâvâ´l-Hindiyye, IV,12,13; K. Miras, Sahih-i Buhari Tecridi Sarîh Tercemesi, Ankara 1978, V, 71, 72).
Ýslâm fýkhý kaynaklarýnda kullanýlan nakdeyn (iki nakid) tabiri altýn ve gümüþ parayý ifade eder. Çünkü gerek Hz. Peygamber ve Râþid halîfeler ve gerekse büyük müctehidler dönemlerinde tedavülde bulunan para, altýn ve gümüþten ibarettir. Ýslâm´dan önce kullanýlan Ýran, Roma, Bizans ve Yemen sikkeleri Emevî hükümdarý Abdülmelik b. Mervan´ýn H. 75 tarihindeki para basýmýna kadar piyasaya hâkim olmuþtur. Hz. Ömer´den itibaren, Hz. Osman (Ö. 35/655), Muaviye (Ö. 60/679) ve Abdullah b. Zübeyr (Ö. 72/691) para basmýþlarsa da bu paralar mevziî kalmýþ ve ülke çapýnda yayýlmamýþtýr. Hz. Ömer, gümüþ para birimi olan dirhemle, altýn para birimi olan miskal (dinar) arasýnda standard bir oran tesis etmiþtir. Hz. Peygamber devrinde aðýrlýk bakýmýndan 10 dirhem (10 miskal), 10 dirhem (6 miskal), 10 dirhem (5 miskal) olmak üzere üç çeþit dirhem vardý. Hz. Ömer´in kurduðu para komisyonu, standardizasyon çalýþmasý sonunda üç çeþit dirhemi toplayarak, çýkan ayý üçe böldü. Bu duruma göre, 10 dirhem (7 miskal) aðýrlýðý esas alýndý. 1 Þer´î dirhem 2,8 gr.; 1 dinar (miskal) yaklaþýk 4 gr. olunca,10 dirhem gümüþ 28 gr.; 7 dinar altýn da 28 gr. olur. Bu oran, daha sonraki devirlerde de genellikle korunmuþtur (Ýbnül-Hümâm, a.g.e., II, 522; el-Mâverdî, Ahkâmûs-Sultâniyye, Kahire 1298, s. 148; K. Miras, a.g.e., V, 40, 48, 49; Ö. Nasuhî Bilmen, Ýstilâhât-ý Fýkhýyye Kâmusu, Ýstanbul 1967, 120, 121, 124; Ý. Artuk, "Sikke", Ý.A. X, 622; Hamdi Döndüren, Ýslâm Hukukuna Göre Alým Satýmda Kâr Hadleri, Balýkesir 1984, s. 62, 68; çaðdaþ Ekonomik Problemlere Ýslâmî Yaklaþýmlar, Ýstanbul 1988, s. 24, 46).
radyobeyan