kelam 4.hafta By: zahdem Date: 11 Mart 2010, 12:10:22
KELAM ÝLMÝNÝN TARÝHÝ GELÝÞÝMÝ
A.HZ. PEYGAMBER DONEMÝ
Bu donemde beliren ihtiyaclara uygun olarak (esbab-ý nuzul) bir cok konuda ayetler inmekte; Ýslam’ýn iman ve Ýslam sartlarý olan temel akaid ve ibadet esaslarýnýn yaný sýra hayat icin gerekli olan her husus ayetler ve hadislerle belirtilmekteydi. Muslumanlar tarafýndan; (Ruh, Zulkarneyn, kader meseleleri gibi) munafýklar, musrikler ve Yahudiler tarafýndan da bazý sorular gundeme getirilmekteydi ve bunlar da bizzat vahiyle cevaplandýrýlýyordu. Mesela bir keresinde Kureysli musrikler Resulullah’a (sav) gelerek kader hakkýnda onunla tartýsmalarý uzerine “O gun onlar yuzustu atese suruklenecekler. Tadýn neymis diye Cehennem’in dokunusunu. (el-Kamer, 54/48)” ayeti tehditkar bir sekilde indirilmisti. Yine bir baska gun sahabe kader konusunda aralarýnda konusurlarken Hz. Peygamber ofkeli bir halde onlarýn yanýna gelmis ve onlarý soyle uyarmýstýr: “Size ne oluyor da Allah’ýn kitabýnýn bir kýsmýný bir kýsmýyla mukayese edip carpýstýrýyorsunuz. Sizden oncekiler bu yuzden helak olmuslardýr.” Sizden oncekiler bu konuda munakasa ettikleri icin helak oldular. Korkarým onlarýn basýna gelen size de gelir. Kader konusunda tartýsmayýnýz.”
Resulullah’ýn (sav) zamanýnda fýrsatýný buldukca munafýklarýn ve musriklerin aykýrý soylem ve tutumlarý yok deðildi; fakat bunlar hicbir zaman ciddi boyutlara ulasamamýs, vahiy ve Hz. Peygamber’in beyanlarý ve cozumleriyle etkisiz kýlýnmýstýr. Uhud gunu munafýklardan bir grup: “O zaman bir karar yetkisine sahip miydik, eðer bir karar yetkimiz olsaydý burada oldurulmus olmazdýk…Bizimle kalmýs olsalar olmeyecekler ve oldurulmeyeceklerdi. (Al-i Ýmran 3/154,156)” diyerek kaderi mahkum eder sekilde serzeniste bulunmuslar; musriklerden bir grup da “Allah dileseydi biz, O’ndan baska hicbir seye ibadet etmezdik.(en-Nahl, 16/34.)” diyerek cebir dusuncelerini imalý olarak dile getirmislerdir.
Hulasa Resulullah (sav) devrinde Muslumanlar, Ýslam’ýn itikadi ve ameli alanýnda (usulu’d-din ve furuu’d-dinde) tam bir birlik icinde ve tek yol uzere bulunmuslardýr. Kur’an’ýn ve Allah Resulu’nun yasakladýðý konularda fikri tartýsmalarýndan ve yorumlamaktanozellikle kacýnmýslardýr. Bu itibarla bu donemde Muslumanlardan yana hicbir itikadi sorun olmamýs; dolayýsýyla akaid ve kelam ilmiyle alakalý her hangi bir faaliyet yurutulmemistir.
B) ÝLK ÝHTÝLAFLARIN ZUHURU
Resulullah’ýn (sav) omrunun sonlarýna doðru vefatýndan onceki hastalýðý sýrasýnda sahabe arasýnda cýkan anlasmazlýklar sunlardýr:
1.Kalem Kýrtas Hadisesi
Abdullah b.Abbas’ýn naklettiðine gore Resulullah’ýn (s.a.v.) vefatýndan onceki hastalýðý siddetlendiðinde, “bana bir kalem ve kaðýt getirin, size bir kitap yazdýrayým ki benden sonra saskýnlýða dusmeyesiniz”, demistir. Orada bululanlardan bir kýsmý emrin yerine getirilmesini; iclerinde Hz. Omer’in de bulunduðu diðer bir kýsmý ise Allah’ýn Kitabý ve Resulunun sunnetinin Muslumanlara kafi olduðu ve hastalýðýnýn siddetinden dolayý Resulullah’ýn suurunun yerinde olmadýðý gerekcesiyle kaðýtkalem
getirilmesine gerek olmadýðýný ileri surmustur.
Kalem-Kýrtas konusundaki bu olayla ilgili rivayetler daha sonra Sia ile Ehli Sunnet arasýnda ihtilaf konusu olmus; Siiler sayet kalem-kaðýt getirilecek olsaydý Hz. Peygamber’in, kendisinden sonra Hz. Ali’yi halife tayin edeceðini iddia etmislerdir.
2. Usame b. Zeyd Ordusu Meselesi
Hz. Peygamber’in vefatýndan onceki hastalýðý sýrasýndaki anlasmazlýktan biri de Usame b. Zeyd ordusunun sefere cýkýp cýkmamasý konusudur. Resulullah (sav): “Usame’nin ordusunu hazýrlayýn, ondan donen kisiye Allah lanet etsin.” buyurarak, Usame komutasýndaki ordunun hazýrlanmasýný ve sefere cýkýlmasýný emretmistir. Hz. Ebu Bekir’in ýsrarý uzerine Usame ordusunun sefere cýkmasýyla anlasmazlýk cozulmustur.
Peygamber Efendimiz’in ahirete irtihalinden hemen sonra da ashap arasýnda bazý saskýnlýk ve anlasmazlýklar yasanmýstýr.
1. Hz. Peygamber’in Vefat Ettiðinden Supheye Dusulmesi
Hz. Peygamber’in vefatý ashap arasýnda kýsa sureli buyuk saskýnlýk ve sok olusturmus; bazý sahabe ilk anlarda Hz.Peygamber’in vefat ettiðinden suphe etmis, vefatýný adeta kabullenemez olmuslardý.Hz. Ebu Bekir insanlara hitap ederek “Suphesiz sen de oleceksin, onlar da olecekler. (ez-Zumer 39/30)” anlamýndaki ayeti okuyarak “Kim Muhammed’e tapýyorsa suphesiz Muhammed olmustur. Kim de Muhammed’in Rabbine tapýyorsa suphesiz O, Hay’dýr, hic olmez.” Demis, sonra da “Muhammed ancak bir peygamberdir, ondan once de peygamberler gelip gecmistir. O olur veya oldurulurse gerisin geriye mi doneceksiniz? Kim boyle yaparsa Allah’a hicbir zarar vermis olmaz, Allah sukredenleri mukafatlandýracaktýr. (Al-i Ýmran 3/144) ” ayetini okumustur.
2. Hz. Peygamber’in Defnedileceði Yer Meselesi
Hz. Peygamber’in nereye defnedileceðine dair ashap arasýnda kýsa sureli gorus ayrýlýklarý olusmustur. Hz. Ebu Bekir’in “Peygamberler vefat ettikleri yere gomulurler” hadisini hatýrlatmasý uzerine Resulullah (sav) vefat etmis olduðu Hz. Aise’nin odasýna defnedilmis, boylece mesele cozume kavusmustur.
3. Ýmamet-Hilafet Meselesi
Hz. Peygamber’in vefatýndan sonra Hz. Ali, Hz. Abbas ve diðer Ehli Beyt ailesi Resulullah’ýn nasýnýn tekfin ve techiz isleri ile mesgul oluyorken Ensar’ýn bazý ileri gelenleri Beni Said cardaðý altýnda toplanarak Resulullah’tan sonra devlet yonetimine kimin gececeðini kendi aralarýnda tartýsmýslardýr. Ensar kendi icinde Evs ve Hazrec kabilelerinden olustuðu icin, her iki kabile halifenin kendilerinden olmasýný istemis; Hazrecli’ler aðýr basarak Hazrec kabilesinin reisi Sa‘d b. Ubade uzerinde ittifak edilmesini saðlamýslardý.
Durumdan haberdar edilen Hz. Ebu Bekir yanýna Hz. Omer ile Ebu Ubeyde b. Cerrah’ý alarak Ensar’ýn toplandýðý yere gelmis; Ensar ile Muhacirler arasýnda gorusmeler yapýlmýstýr. Neticede Hz. Ebu Bekir’in “imam Kureys’ten olur” hadisini nakletmesi meselenin cozulmesini saðlamýs; Hz. Ebu Bekir orada bulunan Ensar ve Muhacirli sahabenin kararýyla halife secilmistir.
Daha sonra Hz. Ebu Bekir mescide toplantý yapmýs, Muslumanlar gruplar halinde gelerek kendi arzularýyla Ebu Bekir’e biat etmislerdir. Ancak Hasimoðullarýndan bir grup ve Beni Umeyye’den Ebu Sufyan biat etmemis; Hz. Peygamber’in tekfin ve defni ile mesgul olan Hz. Ali ise bir muddet cekimser kaldýktan sonra biat etmistir. Ne var ki hilafet meselesi, ozellikle Hz. Osman’ýn sehit edilmesinden sonra butun hararetiyle tekrar gundeme gelmis; gerek halifenin kimliði ve ozellikleri gerekse is basýna gelis yontemi konusunda Muslumanlar arasýnda koklu ayrýsmalar vuku bularak Siilik, Haricilik, Mutezililik, Murciilik ve Ehl-i sunnet ekollerinin tesekkulune zemin hazýrlamýstýr.
C) HULEFA-Ý RASÝDIN DONEMÝ
Peygamber Efendimiz’in (sav) ebedi aleme goc etmesinden sonra olusan ihtilaflara dikkat edildiðinde bunlarýn, usulu’d-dinde deðil, furuu’d-dinde olduklarý, itikadi olmaktan ziyade fýkhi ve siyasi konular olduklarý gorulur. Bu tur gecici anlasmazlýklar bir yana býrakýlacak olursa Hz. Ebu Bekir ile Hz. Omer donemlerinde de usulu’d-dinde ihtilaflar meydana gelmemis; bu durum Hz. Osman donemine dek boyle surmustur.
1. Zekat Vermekten Kacýnanlar Meselesi
Hz. Ebu Bekir’in hilafeti doneminde bazý Arap kabilelerinin zekat vermek istememeleri ashap arasýnda bunlara karsý nasýl bir tutum takýnýlacaðýna dair fikir ayrýlýklarý ortaya cýkarmýstýr. Hz. Omer’in de dahil olduðu bir grup, onlarla savasmamak gerektiðini; Hz. Ebu Bekir ve onun gorusunu benimseyenler ise bunlarla savasmak gerektiðini belirtmislerdir. Birinci gorusu savunanlar Resulullah’ýn “Ben, insanlarla Allah’tan baska ilah yoktur ve Muhammed Allah’ýn elcisidir deyinceye, namazý kýlýncaya ve zekatý verinceye kadar savasmakla emrolundum. Bunu yaptýklarý zaman canlarý ve mallarýný benden korumus olurlar.” hadisini delil getirmislerdi. Hz. Ebu Bekir ise ayný hadisin devamýnda yer alan “illa bi hakkiha=zekatý verinceye kadar” ifadesini delil getirmiþtir. Hz. Omer ve onun gorusune katýlanlar da ikna olmustur.
2. Resulullah’ýn Mirasý Meselesi
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sahsýna ait olan Medine ve Fedek arazisi ile Hayber’deki arazilerinin mirascýlarýna taksimi konusunda ashap arasýnda fikir ayrýlýðý cýkmýstýr. Ozellikle Resulullah’ýn (sav) kýzý Hz. Fatýma ile Hz. Ali ve Hz. Abbas, peygamberlerin miras býrakabileceklerini dusundukleri icin Hz. Fatýma ve Hz. Abbas, Hz. Ebu Bekir’den Resulullah’ýn mirasýný istemislerdir. Hz. Ebu Bekir ise “Biz peygamberler miras býrakmayýz. Bizden kalanlarýn hepsi sadakadýr. Muhammed ailesi bu maldan sadece yiyebilirler.” hadisini delil getirerek Hz. Fatýma ve Hz. Abbas’ýn isteðini geri cevirmistir. Hz. Ebu Bekir daha sonra Fedek arazisini beytu’l-mala vakfetmistir.
3. Kur’an’ýn Kitap Haline Getirilmesi
Hz. Ebu Bekir zamanýnda yapýlan savaslarda Kur’an hafýzlarý da oldukleri icin hafýzlarýn sayýlarý gittikce azalmasý Hz. Omer’i endiselendirmis, Hz. Ebu Bekir’e gelerek Kuranýn kitap haline getirimesini teklif etmiþtir.Hz. Ebu Bekir Resulullah’ýn boyle bir sey yapmamýs olduðunu soyleyerek onceleri Hz. Omer’in teklifinden kacýnmýs; fakat diðer sahabenin de Hz. Omer’in teklifini uygun görmesi üzerine daðýnýk halde yazýlý bulunan ayetler toplanarak resmen bir kitap haline getirilmistir.
Hz. Ebu Bekir’den sonra Ebu Bekir’in vasiyeti ve Muslumanlarýn onayýyla Hz. Omer halife olarak secilmistir. Onun doneminde hicbir itikadi sorun meydana gelmemistir. Hz. Omer’in sehit edilmesinden sonra Hz. Omer tarafýndan olusturulan sura uyelerinin ittifakýyla Hz. Osman ucuncu halife olarak tayin edilmiþtir. Halifeliðinin
sonlarýna doðru Hz. Osman’ýn bazý yanlýs icraatlarý ve ozellikle yonetim kadrosunda bulunan akrabalarý Umeyye Oðullarýnýn halka yaptýklarý haksýzlar ve hatalý tutumlarý, felakete sebep olacak olaylara yol acmýs; sorumluluk ve suc doðrudan halifeye yuklenmistir.
D) iLK FiKRI-iTiKADI HAREKETLER
islam toplumunda ilk itikadi-fikri farklýlasmalar, imamet-hilafet, cebir, kader ve insan iradesi, murtekib-i kebire (buyuk gunah isleyen Musluman) durumu ve buna baðlý olarak iman-amel iliskisi, tekfir (kafir ilan etme) ve ihbat (gunahlar yuzunden salih amellerin gecersiz kýlýnmasý) konularýnda olusmustur.
ilk itikadi fikir ayrýlýklarý Hz. Ali’nin doneminde ortaya cýkmaya baslamýstýr. Ucuncu halife Hz. Osman’ýn (o.35/656) sehit edilmesinin ardýndan Hz. Ali doneminde Cemel ve Sýffin savaslarý ile Hakem olayýnýn vuku bulmasý; onceden onun taraftarlarý iken Hakem olayý sebebiyle Hariciler’in Hz. Ali’den ayrýlmasý; Hz. Ali’nin Nehrevan’da Haricilerle savasmasý; Hz. Ali’nin bir harici suikastcý tarafýndan sehit edilmesi gibi olaylar Muslumanlar uzerinde son derece olumsuz etki yapmýstýr. Sia, Hz. Ali’ye olan asýrý baðlýlýklarý nedeniyle islam toplumunun yonetimini ilgilendiren imamet-hilafet meselesini temel itikadi bir ilke haline getirmistir.
Hariciler, Hz. Ali’yi, Cemel ve Sýffin savasýna katýlan sahabe ve Muslumanlarý, hakem olayýna razý olanlarý kafir olmakla suclamýslardýr. Boylece iman-amel iliskisi; imanýn tarifi ve sýnýrlarý; ihbat; murtekib-i kebirenin dunya ve ahretteki akýbetleri; Musluman’ý kafir ilan etme (tekfir) gibi konular ortaya cýkmýstýr. ilaveten bu son derece uzucu olaylarda Allah’ýn ilminin ve kaderin rolu nedir?; cinayet fiilini isleyen insan bu fiili kendi hur iradesiyle mi islemis, yoksa Allah’ýn iradesinin karsý konulmaz baskýsý altýnda mecburen mi islemistir? Allah’ýn ilmi, iradesi, kaza-kader, insan iradesi meseleleri tartýsýlmaya baslanmýstýr. Butun bu konular Haricilik, Sia ve bazý asýrý Sii gruplar (Gulat), Sebeiyye, Murcie, Cebriye, Kaderiye, Mutezile gibi fýrkalarýn zuhurunda etkili olmustur. Hz. Ali’nin saðlýðýnda Abdullah b. Sebe ve mensuplarý (Sebeiyye) uluhiyet konusunda Ýslami cizgiden saparak Hz. Ali’nin tanrý olduðunu iddia etme curetinde bulunmuslardýr.
Boylece uluhiyet konusunda tecsim (tanrýyý cisimlestirme) ve hulul (tanrýnýn insan bedeninde gorunmesi) gibi islam dýsý gorusler tezahur etmistir. Esasen kader ve cebir konusu islamiyet’ten once musrik Araplar arasýnda olduðu gibi Hýristiyanlar, Yahudiler ve filozoflar arasýnda da zihinleri mesgul edegelen onemli bir mesele olmustur. Musrik Araplar arasýnda batýl inanclarýný, sirk dusuncelerini, hatalý davranýslarýný kadere yukleyerek sorumluluðu uzerlerinden atmaya calýsan cebir gorusu oldukca yaygýndý.
Emeviler zamanýnda Sahabenin doneminin sonlarýna doðru zuhur eden bir grup kaderin varlýðýný ispat etmek icin insan iradesini tamamen yok sayarak insanýn fiillerinin kendisine nispet edilemeyeceðini ileri surerek cebir gorusunu savunmuslardýr.
Cad b.Dirhem Cebir dusuncesini Muslumanlar arasýnda ilk defa yaymaya calýsan kisi.Son Emevi halifesi Mervan b. Muhammed’in murebbisidir.Ca’d b. Allah Teala’nýn sýfatlarýný inkar dusuncesi (ta’til) ile Allah’ýn sýfatlarýný inkarýn bir neticesi olarak Kur’anýn mahluk olduðu (halku’l-kur’an) gorusunun de onculuðunu yapmýstýr. Ca’d b. Dirhem, Allah’a ‘Mutekellim’ demek caiz olmayýnca, Kur’an hakkýnda da ‘Kelamullah’ demek doðru olmaz; Allah diðer butun seyler gibi kelamý da yaratmýstýr; bu yuzden ‘Kur’an mahluktur.’ Demek gerekir; diyerek Kur’an’ýn yaratýlmýs ileri surmus ve boylece Allah Teala’nýn kelam sýfatýnýn ezeliliðini inkar etmistir
ibn Teymiyye’nin belirttiðine gore Ca’d, Halku’l- Kur’an gorusunu Eban b. Sem’an’dan almýstýr. Eban da Talut’tan almýs; Talut ise dayýsý Yahudi Lebid b. A’sam’dan almýstýr. Lebid b. A’sam ise Peygamber Efendimize sihir yapan buyucudur. ibnu’l-Esir’in verdiði bilgiler de bu hususu doðrulamaktadýr.
Halku’l-Kur’an konusunda baska bir rivayete gore Kur’anýn mahluk olduðu gorusunu ilk ortaya atan kisi Yahudi Abdullah b. Sebe’nin mensuplarýndan Muðire b. Said dir. Ca’d b. Dirhem mi yoksa Muðire mi bu konuyu ilk kez ortaya attýðý kesin olmamakla birlikte Halku’l-Kur’an meselesinin bu iki isim etrafýnda gelistiði ve meselesinin Yahudi asýllý olduðu anlasýlmaktadýr. Ca’d b. Dirhem, goruslerini Hisam b. Abdulmelik (105-125/723-742) zamanýnda Sam’da yaymaya calýsýnca Sam’dan Kufe’ye surulmustur.
Kufe’de Ca’d’dan bu gorusu Cehm b. Safvan (o. 128/745) alarak gelistirmistir. Sonralarý ozellikle Allah’ýn sýfatlarýný inkar gorusu Cehm’e nispet edilmis, bu dusuncede olanlara Cehmiyye denilmistir. Keza Cehmiyye fýrkasý, cebir dusuncesini savunmasý yuzunden ayný zamanda Cebriyye adýyla da anýlýr olmustur.
Ynt: kelam 4.hafta By: mehmed67 Date: 12 Mart 2010, 00:27:46
Zahdem hocam çok saðolun paylaþýmlarýnýz için Allah razý olsun...
Ynt: kelam 4.hafta By: Esraþ Date: 17 Mart 2010, 20:41:45
paylaþýmýn için teþekkürler
radyobeyan