Ders Notlarý ve Özetler
Pages: 1
Tefsir Tarihi 4.hafta By: zahdem Date: 11 Mart 2010, 11:51:44
Müskili Tavzih Etmesi:

Kur’ân’ýn müskilinden maksat, herhangi bir âyetin, diðer bir âyete muârýz/zýt olduðunu çaðrýstýrmasýdýr. “Kur’ân’ý gereði gibi düsünmeyecekler mi? Eðer Kur’ân ALLAH’tan baskasýna ait olsaydý, elbette içinde birçok tutarsýzlýklar bulurlardý.” (Nisâ, 4/82) âyetinin tasrih ettiði gibi, Kur’ân’da teâruz olmasý mümkün deðildir. Teâruz ettiði sanýlan hususlarýn izâle edilmesi gerekir. Sahâbe ve sonradan gelen bazý âlimlerin bu nevi izahlarý bulunduðu gibi, Peygamberimizin (sas) bazý müskilleri tavzih ettiðini görmekteyiz.“Altýný, gümüsü yýðýp ALLAH yolunda harcamayanlar var ya, iste onlarý acý bir azabýn beklediðini müjdele!” (Tevbe, 9/34)

âyeti nazil olunca, bu müslümanlara aðýr geldi. Çünkü bu âyetin mirasa mani olduðunu sanmýslardý. Ömer b. el-Hattâb Müslümanlarý temsilen Peygamber Efendimiz’den (sas) açýklamada bulunmasýný istedi. Peygamberimiz (sas) de: “ALLAH zekâtý sadece mallarýnýzýn geriye kalan kýsmýný temizlemek için farz kýlmýstýr. (Ölümünüzden) sonraya býrakacaðýnýz mallarda ise mirasý farz kýlmamýstýr.” buyurdu. Böylece bu âyetin mesrû yollardan kazanýp biriktirmeye mani olmadýðý, âyet-i kerimedeki tehdidin ancak mallarýnýn zekatýný vermeyenler hakkýnda olduðu anlasýldý.

7.Mübhemi Beyan Etmesi:

Kur’ân’da, herhangi bir sebeple kapalý ve muðlak býrakýlan, haklarýnda kat’î izahýn ancak nakle mütevakkýf olduðu mübhem hususlar, Resûlullah (sas) tarafýndan açýklanmýstýr. “Namazlara, hele salat-ý vustaya dikkat edin ve kalkýp husû ile ALLAH’ýn divanýnda durun.” (Bakara, 2/238) âyetindeki “es-Salâtu’lvustâ” nýn ikindi namazý olduðu Peygamberimiz (sas) tarafýndan bildirmistir.

8.Neshi Beyan Etmesi:

Nesih; “ser’î bir hükmün baska bir ser’î delil ile kaldýrýlmasý” demektir. Kur’ân-ý Kerim’deki âyetlerden herhangi birinin hükmünün mensûh olduðuna dair, Peygamberimiz (sas) tarafýndan söylendiði rivâyet edilen bir hadis yoktur. Sünnetin neshi beyan etmesi, neshe delâlet etmek sûretiyledir. “Sana hürmetli ayý ve bu ayda savasmanýn hükmünü sorarlar. De ki: “O ayda savamsak büyük bir günahtýr…. âyeti, haram aylarda savasmanýn haram olduðunu tasrih etmektedir. Taberî’nin ifadesine göre:  Haram aylarda müsriklerle kýtali nehyeden hüküm,…ve müsrikler nasýl sizinle topyekün savasýyorlarsa siz de onlarla topyekün savasýn” (Tevbe, 9/36) âyetiyle neshedilmistir.

9.Amelî Olarak Tefsir Etmesi:

ALLAH Resûlü (sas), bir çok âyetlerde emrolunan hususlarý, bizzat tatbîk ederek göstermis, böylece o âyetlerden ilahî muradýn ne olduðunu iyice açýklamýstýr.

10.Lügavî Îzahlarda Bulunmasý:

Peygamberimize sorulan sorular üzerine âyette geçen bazý kelimeleri açýkladýðý görülmektedir. O’nun açýklamalarý; teferruata girmeden, soranýn durumuna göre, en kýsa yoldan mânânýn anlasýlmasýný hedefler. Bundan dolayý bazen sadece kelimenin mürâdifini söyler, bazen genis tarifte bulunur, yahut ondan maksadýn ne olduðunu bildirir.  “O tövbe edenler, o ibadet edenler, o hamd edenler, oruç tutanlar, o rükû edenler, o secdeye kapananlar…” (Tevbe, 9/112) ayetindeki

“sâihûn” kelimesinin hangi mânâya geldiði sorulunca Resûlullah (sas): “Oruç tutanlar.” demek olduðunu söylemistir.5

11.Tavsîf Ederek Açýklamasý:

ALLAH Resûlü’nün (sas) Kur’ân’ý açýklama tarzlarýndan biri de, O’nda zikredilen bir konunun, birtakým vasýflarýný belirtmek sûretiyle, insanlarýn akýllarýna ve kalplerine daha iyi yerlestirmek gayesine yöneliktir.  “Hâsýlý, ALLAH kimi doðru yola koymak isterse, onun kalbini islâm’a açar.” (En’âm, 6/125) âyeti nazil olunca Resûlullah Efendimiz (sas) buyurmus ki: “Nur kalbe girince genisler ve açýlýr.” Sordular: “Bu hâlin (dýsarýda) görünen bir alâmeti var mýdýr?” Efendimiz (sas): “Ebediyet yurduna yönelmek, aldanma diyarýndan uzaklasmak, ölüm gelmeden önce ölüme hazýrlanmaktýr.” buyurmustur.

12.Temsillerle Açýklamasý:

Meseller, Kur’ân-ý Kerim’de mühim bir yer isgal eder. Tezkîr, tesvik, zecr, ibret, takrîr; mânâlarý akla yaklastýrma, mücerret mânâlarý hissedilir bir hale getirme, mesellerin faydalarýndandýr. Bu gibi hikmetlere binâen Cenâb-ý Hak kitabýnda birçok mesel îrad etmis, Resûlullah Efendimizin (sas) beyanýnda da mesel önemli bir yer tutmustur. Câbir b. Abdullah anlatýyor: Bir gün Resûlullah (sas) yanýmýza gelip söyle dedi: “Rüyamda gördüm ki Cebrâîl bas ucumda, Mîkâîl ayaklarýmýn yanýnda durup biri öbürüne diyor ki: “Su zat hakkýnda bir mesel irâd et.” Bunun üzerine söyle dedi: “Kulaðýn isitsin, kalbin de iyice anlasýn ki, seninle ümmetinin durumu suna benzer: Bir hükümdar, bir mülk edinir, sonra da orada bir mesken bina ettirir, daha sonra da orada bir ziyafet tertip eder. Müteâkiben bir elçi göndererek halký ziyafete davet eder. Onlardan bir kýsmý elçinin davetine icabet, bir kýsmý ise onu terk eder. iste Yüce ALLAH, o hükümdar; mülk, islâm; mesken, Cennet; ve sen de ey Muhammed (sas) elçisin. Senin tebliðine kulak veren, islâm’a girer; islâm’a giren de Cennet’e girer; Cennet’e giren de oradaki nimetlerden istifade eder.

D. Sahâbe  Devrinde Tefsir

Sahâbe, Kur’ân âyetlerini tefsir ederken Kur’ân’ýn kendi beyanýna ve Hz. Peygamberden (sas) isittikleri ve gördükleri bir sey olup olmadýðýna bakýyorlardý. Hakkýnda nass mevcut olanlar üzerinde konusmuyorlardý. Bunlarýn dýsýndaki tefsirine ihtiyaç duyduklarý ayetlerin açýklanmasýnda re’y ve içtihâda basvuruyorlardý.

Netice olarak sahâbe efendilerimiz tefsirde su metodu izlemislerdir:

1.Kur’ân’ýn Kur’ân’la tefsiri,

2.Kur’ân’ýn sünnetle tefsiri,

3.Kendi re’y ve içtihatlarý ile yaptýklarý tefsir.

a. Sahâbe Tefsirinin Özellikleri

Sahâbe döneminde Kur’ân’ýn bütünü, bugünkü mânâda tefsir olunmamýstýr. Onlar, vahiy ve nüzûl döneminde yasadýklarý için, Kur’ân’dan sadece kendilerine muðlak olanlarý tefsir etme ihtiyacý duymuslardýr.  Hz. Peygamberle (sas) beraber yasayan sahâbe için O’nun sîreti ve ser’î hükümleri tatbîki canlý bir örnekti. Bundan dolayý genelde fýkhî meseleleri bildiklerinden sahâbenin

tefsirinde fýkhî hüküm istinbâtý nâdirdir. Temel karakter olarak sözlü rivâyete dayanmasý ve bastan sona ayet ayet bütün Kur’ân’ýn tefsir edilmeyip sadece zamanýna göre müphem ve mânâsý kapalý bulunan ayetlerin tefsirini ihtiva etmesine bakýlarak Peygamberimiz (sas) ve Sahâbe dönemleri “Tefsirin Birinci Merhalesi” kabul edilmektedir.

b. Sahâbe Tefsirinin Baðlayýcýlýðý.

Kur’ân tefsirinde Sahâbeden nakledilen rivâyetlerden müstaðnî kalýnamaz. Bir âyetin izahýnda, sahîh olarak sahâbeden gelen bir tefsir varsa, tefsircinin bu rivâyeti býrakýp kendi görüsüyle tefsir etmesi doðru deðildir. Çünkü ALLAH’ýn Kitabýný ve O’ndaki sýrlarý Onlar daha iyi bilir. Sahâbe “Resûlullah böyle buyurdu” diyerek sözü Resûlullah’a isnat etmese de Onlarýn sözü, nüzûl sebebi ve benzeri konularda merfû  hükmündedir. Dolayýsýyla içtihat edilmesi mümkün olmayan yerler ve sebeb-i nüzûl ile ilgili konularda sahâbeden gelen tefsiri almak sarttýr.

Fikir yürütülmesi ve içtihat edilmesi mümkün olan yerlerde Resûlullah’a (sas) isnat edilmediði takdirde sahâbe sözü mevkûf  kabul edilir.

Hanefî imamlarýna, -baslangýçtaki görüsüne göre- Ýmam Sâfiî’ye, bir rivayette Ýmam Mâlik’e ve Ýmam Ahmed b. Hanbel’e göre Kitab, Sünnet ve Ýcma’da hükmü bulunmayan konulardaki Sahabî Kavli, hüccettir; baðlayýcý bir delildir. Dolayýsýyla Onlara dayanan mevkûf rivayetleri baska içtihatlara tercih daha uygun olur.

Kýsacasý, nüzûl sebepleri, Kur’ân’ýn müphemleri ve âhiret ahvâli gibi içtihat edilmesi mümkün olmayan konularda sahâbe tefsiri baðlayýcýdýr, yani delil olarak kullanýlmasý gerekir. Ancak içtihat edilmesi ve fikir yürütülmesi mümkün olan ve ayný zamanda Resûlullah Efendimiz’e (sas) herhangi bir yolla isnat edilmeyen yerlerde ise, çoðunluðun kanaatine göre sahâbe tefsiri tercih sebebi olmakla birlikte baðlayýcý deðildir.

Sahâbe tefsirinin önemine binâen bazý kimselerin, kendi kanaatlerine mesruiyet kazandýrmak için onlarý Ýbn Abbâs’a isnad ettikleri bilinmektedir.

Sahâbeden, Kur’ân tefsirine dair en çok rivâyette bulunan ve tefsir alanýnda ün kazanan su kisileri sayabiliriz:

a. Ali b. Ebî Tâlib (40/660).

b. Abdullah b. Mes’ûd (32/652).

c. Ubeyy b. Ka’b (30/650).

d. Abdullah b. Abbâs (68/687).

e. Ebû Musa’l-Es’arî (44/664).

f. Zeyd b. Sâbit (45/665).

g. Abdullah b. Zübeyr (73/692)

Sahâbe içerisinde tefsirle ilgili yapýlan nakil ve dirâyet açýsýndan ilk sýrayý Abdullah b. Abbâs almaktadýr. Kendisine isnâd edilen rivâyetlerin çokluðu ve çesitliliði O’nun ilminin genisliðini ve derinliðini ortaya koymaktadýr. Bu yüzden olmalý ki, Ýbn Mes’ûd O’nun hakkýnda: “Evet Ýbn Abbâs Kur’ân’ýn tercümanýdýr.” demistir.Ýbn Abbâs’tan sonra tefsirde adýndan en çok söz ettiren sahâbi, Ýbn Mes’ûd ve Ubeyy b. Ka’b’týr.


radyobeyan