Cihad By: rabia Date: 11 Mart 2010, 11:34:47
Cihad
Cihad; lugatta güç ve takat ile bütün gayreti harcamak demektir.
Terim anlamý ise, hak din olan Ýslama davet etmek ve bunu kabul etmeyen kimselerle mal ve can ile savaþmak demektir.
Yüce Allah Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurur:
"Aðýrlýklý ve aðýrlýksýz olarak hep birlikte savaþa çýkýn ve Allah yolunda mallarýnýzla, canlarýnýzla cihad edin. Eðer bilirseniz bu sizin için çok hayýrlýdýr." (Tevbe: 9/41)
"Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayýn, bilakis onlar rableri katýnda diridirler. Fakat sizler (onlarýn durumunu) idrak edemezsiniz." (Bakara: 2/154)
Baþka bir ayet-i kerimede Yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:
"Þüphesiz ki Allah müminlerden canlarýný ve mallarýný onlara cenneti vermek karþýlýðýnda satýn almýþtýr. Onlar Allah yolunda savaþýr, öldürür ve öldürülürler." (Tevbe: 9/111)
Cihad, islamý en yüksek zirve noktasýna çýkarýr. Ýslam kurallarýnýn muhafazasýný saðlayan surdur. Ýslamýn ve müslümanlarýn yaþadýðý ülkelerini korumanýn yoludur.
Ýslam dini cihada büyük önem vermiþtir. Müslümanlarý onlarýn düþmanlarýna karþý korumanýn en baþýnda yer alýr. Bu nedenle cihad kýyamete kadar bakidir. Cihad ruhuna sarýldýðý müddetçe müslümanlarý hiç bir güç aþaðý edemez. Hangi topluluk cihadý terkedecek olursa dünyada aþaðýlýk olur. Bununla kalmayarak kendi topraklarýnda dahi saldýrýlara maruz kalýr. Allah onlarý yardýmsýz býrakýr.
Cihadýn üstünlüðünü ve Allah katýnda amellerin en üstün olduðunu bildiren çok hadisi þerif vardýr.
Allah resulü (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:
"Ey insanlar! Düþmanla karþýlaþmayý temenni etmeyiniz. Allah´tan afiyet isteyiniz ama düþmanla karþýlaþýnca da (savaþýn bütün þiddetlerine karþý) sabrediniz. Ýyi biliniz ki cennet muhakkak silahlarýn gölgesi altýndadýr" [1]
Ebu Said el Hudri, Resulullah (s.a.v.)´e,
-En faziletli insan hangisidir? diye sormuþ, O da þöyle buyurmuþtur:
´´Allah yolunda caný ve malý ile savaþan mümindir" dedi. O zat:
-Sonra hangisidir? diye sorunca, bu sefer de,
"Vadilerden bir vadide yalnýzlýða çekilmiþ kimsedir ki Rabbýna ibadet eder ve insanlarý kendi kötülüðünden rahat býrakýr." [2] cevabýný vermiþtir.
Ýlahi hükümleri dünyada geçerli hale getirebilmek için kendi ülkelerinde olan kâfirler için dahi Ýslama davet etmek müslümanlar üzerine farz-ý kifaye olduðu halde kendi ülkemizde, kendi diyarýmýzda, kendi komþularýmýz ve yakýnlarýmýza karþý ilahi emirleri teblið etmenin ne kadar gerekli olduðu haliyle ortaya çýkmaktadýr.
Ýslama gerçek bir þekilde inanan mü´minin imanýný küfre karþý korumasý için nasýl ki salih amellere sarýlmasý gerekiyorsa, ayný þekilde kâfirlere ve Ýslam düþmanlarýna karþý, islamýn ve toplumun haysiyet, þeref ve namusunu korumasý da o kadar gereklidir. Ýþte bu gerekliliðin yolu cihaddan geçiyor.
Ýslam´ý içten hezimete uðratmaya çalýþanlara karþý ve islam ülkesine saldýrýp yýkmaya çalýþan kâfirlerle yapýlmasý gereken cihada farzý âyn olan cihad denir. Yani böyle durumlarda ileride sayacaðýmýz ´Cihadýn vücubunun 7 þartýný´ taþýyan herkesin cihada iþtirak etmesi farzdýr.
Bu nedenle inanan bir müslüman Allah´ýn cihad emrine karþý duyarlý olarak, Allah´ýn ve Resulü´nün insanlýk için yararlý ve gerekli olan emirlerine sarýlmasý gerekir.
[1] Buhari, 2861
[2] Müslim, 1888.
Cihadýn Çeþitleri
Genel tarif kapsamýna göre cihadýn bazý çeþitleri vardýr. Bütün müslümanlar yer ve zamana göre bütün bu cihad çeþitlerine iþtirak etmelidirler.
Cihadý sadece savaþ anlamýnda algýlamak hatadýr. Çünkü cihad bazan savaþýn bizzat kendisi olduðu gibi bazan da teblið, iyilikleri emrekme-kölülüklerden sakýndýrma olur.
Cihadýn çeþitleri
1- Ýslami emirleri öðretme ve teblið yoluyla yapýlan cihad. Allah´ýn bütün emirleri olan Ýslam´ýn muhteviyatýný yaymak, Ýslami emirleri öðrenmeyi engelleyen ya da þüpheye düþüren bütün beþeri görüþleri reddetmekle teblið cihadýný yapmaktýr. Cihadýn bu çeþidi her zaman ve her yerde imkânlar dahilinde geçerlidir.
2- Mal ile yapýlan cihad. Ýslami hükümleri yükseltmek ve Allah ile Resulü´nun emirlerini gerçekleþtirmek için maddi güç vetiren kiþiler için yapmalarý gereken cihad.. Bu cihad türü savaþta olabildiði gibi bazan da kiþilere Ýslam´ýn gerçek ruhunu kazandýrmak için maddi fedakarlýklarda bulunmaktýr.
3- Savunmak için´ yapýlan cihad. Müslümanlarýn dinine ve ülkesine saldýranlara karþý harekete geçerek gerekli karþýlýðý vermekle yapýlan cihaddýr. Böyle bir durumda bütün müslümanlarýn karþýlýk vermesi farzdýr. Bu cihada farz-ayn olan cihad da denir.
Yüce Allah þöyle buyurur.
"Sizinle savaþanlarla Allah yolunda savaþýn ve aþýrý gitmeyin. Þüphesiz Allah aþýrý gidenleri sevmez." (Bakara: 2/190)
Cihadýn vücubunun þartlarý yedidir:
1- Müslüman olmak,
2- Balið olmak,
3- Akýllý olmak,
4- Hür olmak,
5- Erkek olmak,
6- Saðlýklý olmak,
7- Savaþ için güçlü olmak.
Kafirlerden esir alýnanlar iki kýsýmdýr:
1. Çocuklar ve kadýnlar: Bunlar esir alýnmakla köle ve cariye durumuna düþerler.
2. Balið olan erkekler: Bunlar köle durumuna düþmezler.
Cihadýn, Ýslamýn önemli farzlarýndan ve Ýslamýn þiarlarýndan olduðu ayeti kerime ve hadisi þeriflerle belirtmiþtik.
Yüce Allah, Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurur:
"Hoþunuza gitmediði halde savaþ size farz kýlýndý. Hoþunuza gitmeyen bir þey sizin için daha hayýrlý olabilirken, hoþunuza giden bir þey de sizin için þer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz" (Bakara: 2/216)
Cihad, akýllý, balið ve güç sahibi olanlara farzdýr. Abdullah bin Ömer þöyle demiþtir: "Uhud günü ben on dört yaþýnda idim. Resulullah beni gözden geçirdi, bana (balið deðildir diye savaþ için) izin vermedi. Sonra Hendek günü beni gözden geçirdi. Bu defa bana (savaþa katýlmak için) izin verdi. O sýralarda ben on beþ yaþýnda idim" [1]
Ýslam halifesi (savaþta esir aldýðý balið) bu kiþiler hakkýnda aþaðýdaki dört þekilden hangisini yararlý görürse onu yapmakta serbesttir:
1. Öldürmek.
2. Köleleþtirmek.
3. Ýyilik yaparak (onlarý serbest býrakmak).
4. Mal karþýlýðýnda serbest býrakmak, veya müslüman esirlerle deðiþtirmek.
Esir alýnmadan önce müslüman olanýn; malýna, canýna ve küçük çocuklarýna dokunulmaz.
Bir çocuðun müslüman olduðuna þu üç sebepten dolayý hüküm verilir:
1. Ana-babasýndan birinin müslüman oluþuyla.
2. (Savaþ sýrasýnda) bir müslüman tarafýndan ana-babasýz olarak ganimet alýnmasýyla.
3. Ýslam ülkesinde sahipsiz olarak bulunmasýyla.
Esirler, kafirlerle yapýlan savaþ sýrasýnda yakalanan insanlardýr. Ýslam Halifesi esirleri ya mal alma karþýlýðýnda býrakýr ya da müslümanlardan yakalanan esirleri býrakma karþýlýðýnda onlarý salýverir. Ýslam halifesi Ýslamýn maslahatý için uygun olaný yapar.
Yüce Allah (c.c.) þöyle buyurur:
"(Savaþta) kafirlerle karþýlaþtýðýnýzda hemen onlarýn boyunlarýný vurunuz. Nihayet onlarý tamamen yendiniz mi (esir edin ve) baðý sýký tutun. Bundan sonra da (esirleri) ya bir iyilik olarak (karþýlýk almadan) ya da hýr fidye (alarak) býrakýn. Ta ki harbe katýlan düþman harp silahlarý gibi aðýrlýklarýný býraksýn" (Muhammed: 47/4)
Abdullah b. Ömer (r.anhüma) þöyle rivayet ediyor: "Resulullah´a karþý önce Nadiroðullarý, sonra Kureyzaoðullarý savaþ açtýlar. Bunun üzerine Resulullah. Nadiroðullarý´ný yerlerinden sürüp çýkardý. Kureyzaoðullarýný ise yerinde býraktý ve onlara iyilik etti. Nihayet bunun ardýndan Kureyza da savaþ açtý. Resulullah (s.a.v.)´da onlarýn erkeklerinin öldürülmesini emretti. Kadýnlarýný, çocuklarýný ve mallarýný müslümanlar arasýnda paylaþtýrdý." [2]
Rivayete göre Hz. Peygamber. Hevazin Kabilesi´nin erkeklerini esir aldý. Bunlar taksim edildikten sonra Hevazin kabilesinden bir heyet müslüman olarak Resulullah´a geldiler. Mallarýný ve esirlerini geri almak istediler. Bunun üzerine Resulullah onlara lütufta bulunup esirlerini karþýlýksýz olarak geri verdi. [3]
Ýlyas bin Seleme (r.a.)´den þöyle rivayet edilmiþtir: "Müslümanlar bir grup esir getirdiler. Onlarýn içinde Beni Fezare Kabilesi´nden bir kadýn da vardý. Hz. Peygamber o kadýný Mekke ahalisine gönderdi ve ona mukabil Mekke´de esir tutulan bir grup kadým kurtardýr" [4]
Esir olmadan önce müslüman olanlarýn malýna, kanýna ve küçük çocuklarýna dokunulmaz. Ýbni Ömer´den rivayetle Peygamberimiz (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:
"Allah´tan baþka ilah olmadýðýna ve Muhammed´in Allah´ýn Resulü olduðuna þehadet, namazý kýhncaya, zekatý eda edinceye kadar insanlarla savaþ etmek bana emrolundu. Onlar bunlarý yapýnca kanlarýný ve mallarýný benden korumuþ olurlar. Ancak islamýn hakký mukabili olmak müstesna, onlarýn gizli hesaplarý da Allah´a aittir." [5]
[1] Buhari, 2521, Müslim 1868.
[2] Buhari, 3804, Müslim, 1766.
[3] Buhari 1.2963
[4] Müslim 1763
[5] Buhari, 25.
GANÝMETLERÝN TAKSÝMÝ
Kim bir düþmaný öldürürse düþmanýn yanýnda bulunan mallarý ona ait olur.
Daha sonra ganimetler beþ paya ayrýlýr.
Bu paylardan beþte dördü;
Süvari´ye 3, Piyade´ye 1 olmak üzere hazýr bulunan bütün savaþçýlara taksim edilir.
Bir mücahidin pay alabilmesi için 5 þart aranýr:
1. Müslüman olmasý.
2. Balið olmasý.
3. Akýllý olmasý.
4. Hür olmasý.
5. Erkek olmasý.
Bu þartlardan birini taþýmayan bir kiþi savaþýrsa ona da bir þeyler verilir. Verirken bu þey pay kadar olmamalýdýr.
Ganimetlerden kalan diðer beþte biri de beþ paya ayrýlýr:
1. Peygamberimiz (s.a.v.)´e ayrýlan pay:
Bu pay peygamberimiz (s.a.v.)´in vefatýndan sonra müslümanlarýn maslahatý cihetine harcanýr.
2. Peygamberimiz (s.a.v.)´in akrabasý olan Beni Haþimi ve Beni Muttalibiler´e ayrýlan pay.
3. Yetimlere ayrýlan pay.
4. Fakirlere ayrýlan pay.
5. Yolda kalanlara ayrýlan pay.
Ganimet
Lugatta, kiþinin çalýþmasýyla elde ettiði þeydir. Istýlahta ise Ýslam düþmanlarýndan harp ve savaþ sonucu alýnan maldýr.
Bunlar genelde 3 kýsýmdýr: Menkul mallar, Esirler ve Toprak.
Allah, ganimetleri sadece bu ümmete helal kýlmýþtýr.
Delili þu ayet-i- kerimedir:
"Elde ettiðiniz ganimetleri, temiz ve helal olarak yiyin. Allah´tan sakýnýn. Doðrusu Allah baðýþlar ve merhamet eder. " (Enfal: 8/6)
Savaþla elde edilen bu ganimetlerin daðýtým þekli yukarýda anlatýldý. Anlamamýz gerekir ki elde edilen ganimetlerin sarfiyat yeri genelde maslahat konusu olan fakirler, yetimler, yolda kalmýþlar ve bu gibi durumlar içindir. Savaþ sýrasýnda bir düþmaný öldüren müslüman, onun bütün savaþ malzemelerine sahip olur. Bu savaþ malzemeleri, silah, binek, giyim eþyasý gibi tüm mallardýr.
Ebu Katade Peygamberimiz (s.a.v.)´den þöyle rivayet etmiþtir:
"Kim savaþta bîr düþmaný öldürür ve öldürdüðüne dair delili de varsa öldürülen o kimsenin elbise, silah ve diðer eþyalarý onundur." [1]
Burdaki delilden kasýt, onu öldürdüðünü gören þahitler veya baþka alametlerdir. Ganimet, savaþ sýrasýnda kafirlerden zorla da olsa alýnan tüm mallardýr. Bu mallarýn daðýtým þekli ise þöyledir: Öncelikle düþmaný öldüren müslümanlar savaþta öldürdüðü kiþilere ait olan mallan ayrý ayrý alýrlar. Çünkü bu onlarýn hakkýdýr. Daha sonra genel olarak elde edilen düþmana ait mallar beþ kýsma ayrýlýr. Bu beþ kýsýmdan dördü savaþçý mücahitlere ayrýlýr. Savaþa atlý olarak katýlanlara üç pay, piyade yani atsýz olanlara ise bir pay verilir.
Abdullah bin Ömer (r.anhuma) þöyle rivayet eder: "Hazreti Peygamber Hayber günü at için iki pay, atýn sahibi için bir pay verdi." [2]
Hadisi þeriften açýkça anlaþýldýðý gibi atýn kendisine iki pay, at sahibine de bir pay olduðu için süvariye´üç pay düþmektedir. Savaþa piyade olarak iþtirak edene ise bir pay verilecektir.
Savaþa katýlýp savaþ þartlarý kendisinde tam olarak mevcut olmayan kadýn, köle ve çocuklara ise ganimet mallarý taksim edilmeden önce islam halifesi bir miktar bir miktar malý da onlara verir. Fakat verilen bu miktar yaya olarak savaþan bir mücahidin payýndan daha az olmalýdýr. Zaten metinde geçen ´Rudihe´ nin lügat anlamý az bir þey demektir.
Ganimetlerden beþte dördü süvari ve piyadelere daðýtýldýktan sonrü kalan beþte birinin daðýtým þekli metinde açýkça ifade edildi. Delili de Allah (c.c.)´ýn þu ayeti kerimesidir:
"Ýyi bilin ki ele geçirdiðiniz ganimetin beþte biri, Allah´a ve resulüne, resulün akrabalarýna, yetimlere fakirlere ve yolculara aittir." (Enfal: 8/4) Ayeti kerimede geçen ´Allaha aittir.´ hükmü, Allah´ýn onlardan dilediði þekilde hükmetmesidir. ´Resulüne aittir, sözünden maksat, beþte birinin taksiminin Resulullah´a ait olmasýdýr. ´Resulün akrabalarý´ndan maksat, Beni Haþim ve Beni Multalip´tir. Çünkü bunlarýn zekat alma haklarý yoktur. ´Yetimlerden´ maksat, babasý ölen ve ergenlik çaðýna girmeyen çocuklardýr. ´Yolculardan´ maksat, malýndan ve servetinden uzak olup muhtaç duruma düþen kimselerdir.
Babasý ölüp ergenlik çaðýna giren çocuklarýn yetimliði kalkar. Peygamberimiz (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: "Çocuk balið olduktan sonra yetim deðildir." [3]
[1] Buhari, 2973, Müslim, 1751.
[2] Buhari 1,3988, Müslim, 1762
[3] Ebu Davud, 2873
FEY´IN TAKSÝMÝ
Fey´ beþ parçaya taksim edilir. Beþte biri ganimetlerin sarfedildiði yerlere harcanýr.
Geride kalan dört pay ise mücahitlere ve müslümanlarýn maslahatý cihetine sarfedilir.
Fey´, savaþsýz olarak kafirlerden elde edilen maldýr.
Fey´, kâfirlerden savaþ olmaksýzýn alýnan mal olup ganimet dýþýnda cizye, haraç ve ticaret mallarý vergilerinin genel adýdýr. Kâfirlerden bu isim altýnda alýnan mallardýr.
Fey´ Resulullah (s.a.v.)´e has olup dilediði gibi ondan tasarruf ederdi.
Fey´in Allah Resulu´nun tasarrufuna ait olduðunu bildiren ayet-i Kerime´de Yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:
"Allah´ýn onlara ait olanlardan Resulün´e verdiði fey´e gelince, siz onun için ne at oynattýnýz, ne de binek. Fakat Allah, peygamberlerini dilediði kimselerle musallat kýlar. Allah her þeye kadirdir" (Haþr: 59/6)
Hz. Ömer (r.a.)´in þöyle buyurduðu rivayet edilmiþtir:
"Nadir oðullarýn mallarý yüce Allah´ýn Resuluna fey´ olarak verdiði mallar idiler ve bunlar sadece ona aitti. O, bu mallardan aile halkýnýn bir yýllýk masrafýný çýkartýrdý. Geri kalanlarýný ise (at, katýr, eþek gibi) binekler ve silah için ayýrýrdý." [1]
Resulullah (s.a.v.)´den sonra fey´ genel olarak müslümanlarýn menfaati olan alanlarda harcanýr.
Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanýnda fey´ gelirlerinin miktarý çok azdý ve Medine´deki müslümanlara daðýtýlýyordu. Kaynaklar Resul-i Ekrem (s.a.v.)´in kendisine gelen fey´i vakit geçirmeden daðýtýmým yaptýðýný belirtmektedirler. Bu daðýtým þeklinde evli olanlara iki, bekârlara bir hisse daðýttýðý belirtilmektedir.
Hz. Ebubekr (r.a.)´in halifeliði sýrasýnda da ayný uygulamanýn devam, ettiði hatta gelen fey´ mallarýnýn hemen daðýtýlmasýndan dolayý Beyt´ül mal´e muhafýz konulmasýna gerek kalmadýðý bilinmektedir.
Öte yandan Hz. Ebubekr (r.a.)´in Medine´de yaþayan bütün-müslümanlara büyük-küçük, hür-köle, kadýn-erkek farký gözetmeden fey´ gelirini eþit miktarda hilafetinin ilk yýlýnda 9, ikinci yýlýnda 10 dirhem olarak daðýttýðý bildirilmiþtir.
Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) devrinde de ayný uygulama devam etmiþtir.
Fey´ mallarý ölen mücahidlerin aile fertlerine de verilir. Fýkýhta buna mürtezika denir. Bu mücahidlerin savaþta ölmeleri þart deðildir. Fey´ mallarý alimlere ve benzeri kiþilere de verilir. Çünkü ümmet bunlarýn ilmi yararlarýna muhtaçtýr.
Alimlerin geride býraktýðý evlatlarýna, kendi nafakalarýný karþýlayacak duruma gelinceye kadar maslahatý amme malýndan verilir. Dul kalan hanýmlarýna evleninceye kadar maaþ verilir. Bunun sebebi ise insanlarý ilme teþvik etmektir. [2]
[1] Buhari, 2748; Müslim, 1757, Neylül Evtar, 8/71.
[2] En-Nihaye, 3/7.
CÝZYE
Cizyenin vacip olmasýnýn þartlarý beþtir:
1. Balið olmak.
2. Akýllý olmak.
3. Hür olmak.
4. Erkek olmak.
5. Kitabi veya þubh-i kitabi olmak.
Cizyenin miktarý yýllýk olarak; mali durumu düþük olandan bir dinar, orta halliden iki dinar, zenginden dört dinardýr.
Cizye vergisine ( müslümanlarý) misafir etmeleri þartý da konulmasý caizdir.
Cizye (Kitaptan Alýnan Yýllýk Vergi)
Ýslam Devleti´nin himayesinde yaþayan ehli kitaptan alýnan vergidir.
Bu vergiyi ödeyip Ýslam ülkesinde yaþayan kitabilere zýmmi denir. Bunun için Ýslam Devleti´nde cizye vergisini verme karþýlýðýnda yaþama hakkýna sahip olan zýmmiler, hristiyan ve yahudi topluluklarýdýr.
Cizyenin meþru olduðunu belirten þu ayeti kerimedir:
"Ehli kitaptan ahiret gününe inanmayan, Allah ve resulünün haram kýldýðýný haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaþýn." (Tevbe: 9/29)
Kitap ehli olmayan putperest ve ateistlerle cizye anlaþmasý yapýlmaz. Bunlardan Ýslam´dan baþka bir þey kabul edilmez.
Allahu Teala putperest ve ateistler hakkýnda þöyle buyurur.
"Puta tapanlarý bulduðunuz her yerde öldürün. Onlarý yakalayýp hapsedin ve her gözetleme yerinde onlarý bekleyin. Eðer tevbe eder, namaz kýlar ve zekat verirlerse serbest býrakýn. Doðrusu Allah baðýþlar ve merhamet eder." (Tevbe: 9/5)
Peygamberimiz (s.a.v.) þöyle buyurur.
"Allah´tan baþka ilah olmadýðýna, þehadet edip, namaz kýlýp ve zekat verinceye kadar insanlarla savaþ etmekle emrolundum. Bunu yaparlarsa islam haklarý müstesna, kanlarýný ve mallarýný benden muhafaza etmiþ olurlar, iç yüzlerinin hesabý Allah´a aittir." [1]
Resulullah (s.a.v.) Muaz bin Cebel´i Yemen´e vali olarak gönderdiði zaman her buluða ermiþ kimseden bir dinar cizye almasýný veya bir dinar deðerinde muaffýr bezinden almasýný emretti. [2] (Muaffýr Yemen´de elbiselik bir bez parçasý idi)
Cizyenin miktarý için Hazreti Ömer zenginlerden 48 dirhem, orta hallilerden 24 dirhem, mali durumu düþük olanlardan da 12 dirhem cizye alýnmasýna hükmetti. O zaman bir dinar 12 dirhem deðerindeydi. [3]
Cizye vergisinden ayrýca yurtlarýndan geçen müslümanlara iyi davranýp misafir etrne þartý da konulabilir.
Hazreti Peygamber Eyle halkýyla (Bu halk üçyüz kiþilik bir ehli kitap topluluðu idi) 300 dinar cizye vermeleri ve müslümanlarý misafir etmeleri þartýyla sulh yaptý. [4]
Cizye Anlaþmasý
Cizye anlaþmasý dört þeyi kapsar:
1. Cizye vergilerini.
2. Ýslam hükümlerinin onlara da uygulanmasý.
3. Ýslam dinini ancak hayýrla zikredebilmeleri.
4. Hiç bir þekilde müslümanlara zarar vermemeleri gerekir. Tanýnmalarý için deðiþik elbise giymeleri, zünnar (bele baðlanan uçlarý sarkýk, ipten örnek kuþak) baðlamalarý ve atlara binmemeleri ile emrolunurlar.
Cizye vergisini ödeyecek zýmmilerin yaþama haklarý þu durumlarda garanti altýna alýnmýþ olur:
1) Mevcut olan ibadethane ve dini ayinlerine dokunulmayacak.
2) Zýmmülerin can, mal ve namus güvenlikleri saðlanacak.
3) Savaþa son verilmesi ile dostluk ve vatandaþlýk iliþkileri geliþtirilecek
4) Cizye anlaþmalarý devam edecek.
Ýslam devleti sýnýrlarý içinde yaþayan ehli kitabýn mallarýný, kanlarýný ve islam diyarýndaki barýnaklarýný himaye ettiði için onlardan cizye vergisini alýr. Ancak genel maslahat gereði yapýlan anlaþmalara baðlý kalmalarý gerekir. Ýslam hukukunun hükümleri onlara da uygulanýr. Ýbni Ömer´den rivayet edildiðine göre, Hazreti Peygamber (s.a.v.) yahudilerden zina eden bir erkek ve kadýný recmetmiþtir. [5]
Kur´ana, Ýslama ve Peygamberimizin þanýna yakýþmayan davranýþlarda bulunurlarsa tazir cezasýyla cezalandýrýlýrlar.
[1] Buhari, 25, Müslim, 22
[2] Buhari, 29785.
[3] Beyhaki, 9/196
[4] Beyhaki, 9/19.
[5] Buhari, 6433, Müslim, 1699.
Ynt: Cihad By: ceren Date: 04 Eylül 2016, 15:13:41
Esselamu aleyküm.Allahýn emir ve yasaklarýna uyan ,onun yolunda islam yolunda hizmet eden cihad eden ve Allahýn rýzasý için kazanan ve kurtuluþa eren kullardan olalým inþallah.Rabbim razý olsun paylaþýmdan...
radyobeyan