hadis 6. hafta By: zahdem Date: 11 Mart 2010, 10:43:21
HADÝS 6.HAFTA
[Ravinin Hadisi Hocadan Muteber Bir Yolla Almasý
Hocadan hadîs almanýn (tahammulün) muteber yollarý ise, bir kýsmý tartýþmalý olmakla beraber, þunlardýr:
a) Semâ’
Öðrencinin (talibin) hadisi hocadan (þeyhden) iþitmek suretiyle almasý, öðrenmesi yöntemidir. Alimlerin çoðu tarafýndan en makbul yol sayýlmýþtýr. Bilindiði gibi sahabiler de Hz.Peygamber’den böyle bir yolla hadis öðrenmiþlerdi. Bu yöntemde hoca hadisi ezberinden okuyabildiði gibi kitabýndan da okuyabilir. Ayný þekilde öðrenci de hocasýnýn okuduðu (ismâ’ ettiði) hadisi birkaç þekilde alabilir:
aa) Hocanýn okuduðu hadisi o esnada yazabilir. Bu durumda hocanýn hadisi okumasýna imlâ’, öðrencinin onu yazmasýna istimlâ’ denir. Öðrenciler çok olduðunda hocanýn okuduðu hadisi, müstemlî adý verilen birinin yüksek sesle tekrar edip uzaktakilere ulaþtýrmasýna da istimlâ’ denir.
ab) Hocanýn okuduðu hadisi daha önce bir yolla elde edip yazmýþ olduðu defterinden/sahifesinden takip edebilir. Hadis tarihinde ilk bir-iki nesilden sonra en çok uygulanan yöntemin bu olduðu anlaþýlmaktadýr.
ac) Hocanýn okuduðu hadisi sadece ezbere dinleyebilir, bu þekilde dinlemek suretiyle aklýnda tutmaya çalýþabilir.
Öðrenci bu yolla almýþ olduðu bir hadisi baþkasýna anlatýrken (rivayet ederken) þu ifadelerden birini kullanabilir: Haddesenâ (Hocadan birkaç arkadaþýyla birlikte almýþsa), Haddesenî (Hocadan tek baþýna almýþsa), Haddesenâ imlâen (Hocadan birkaç arkadaþýyla ve “a” þýkkýnda anlatýlan imlâ’ yoluyla almýþsa), Haddesenî imlâen (Hocadan tek baþýna ve “a” þýkkýnda anlatýlan imlâ’ yoluyla almýþsa), Ahberenâ, Ahberenî, Semi’tu... Kalýplaþmýþ olan bu ifadelere edâ’ sîgalarý denir.
b) Kýrâ’at
Öðrencinin, hocasýnýn rivayet hakkýna sahip olduðu bir hadisi/hadis kitabýný onun karþýsýnda okumasýdýr. Bu yönteme arz yahut arzu’l-kýrâat da denir. Bu yöntemde öðrencinin ezbere veya defterden/kitaptan okuduðu hadisi, hocasý da ya ezberinden yahut kitabýndan takip edebilir. Hoca kitabýndan takip iþini güvendiði birine de yaptýrabilir. Bu yöntemi semâ’ yönteminden üstün veya ona eþit sayanlar varsa da alimlerin çoðuna göre
ikinci sýrada yer alýr.
Bu yolla alýnan bir hadis baþkasýna nakledilirken þu ifadelerden biri kullanýlabilir: Haddesenâ kýrâaten, Haddesenî kýrâaten, Ahberenâ kýrâten, Ahberenâ, Kurie alâ fulânin ve ene esma’ (Hocayakendisi deðil de baþka bir öðrenci okumuþsa)...
Örnek:Bana Yahya b. Yahya rivayet edip þöyle dedi: Ben Mâlik'in huzurunda; Ýbn Þihâb'dan, Ýbn Þihâb'a Atâ' b. Yezîd el-Leysî'den, Atâ'ya ise Ebû Saîd el-Hudrî'den naklen okudum ki, Resûlullah sallellahu aleyhi ve selem- þöyle buyurmuþ: Ezaný duyduðunuzda müezzinini söylediði þeylerin aynýsýný söyleyin!"
c) Ýcâzet
Bir kimsenin/hocanýn, rivayet hakkýna sahip olduðu hadisleri/hadis kitabýný rivayet etmesi için bir kimseye/bir çok kimseye izin vermesi demektir. Bu izin sözlü olarak verilebildiði gibi yazýlý olarak da verilebilir. Burada ne hocanýn ne talebenin okumasý vardýr, hocanýn öðrenciye/öðrencilere güvenmesi söz konusudur. Bu usul baþlangýçta çok tartýþýlmýþtý. Ancak zamanla esas itibariyle benimsendi. Bununla beraber bu usulün tartýþmalý veya tamamen geçersiz olan bazý þekilleri de vardýr. Ýcazet,. günümüzdeki diploma usulüne benzetilebilir.
Bu yolla alýnan bir hadisi rivayet ederken þu edâ sîgalarýndan biri kullanýlabilir: Haddesenâ icâzeten, ahberenâ icâzeten, ecâzenî...
d) Munâvele
Hocanýn hadis kitabýný bir kimseye/öðrenciye elden vermesi demektir. Hoca kitabý öðrenciye sadece vermekle de yetinebilir, onu rivayet etmesi için izin de verebilir. Her iki durumda da, alimlerin çoðunun benimsediði görüþe göre, öðrenci bu hadis kitabýný rivayet edebilir.Bu þekilde alýnan bir hadisi rivayet ederken kullanýlabilecek eda sigalarýndan bazýsý þöyledir: Haddesena munaveleten, ahberena munaveleten, navelenî..
e) Mukâtebe
Hocanýn bir hadisi/hadis kitabýný yazýp bir kimseye göndermesi demektir. Bu usulde aracý olan kimsenin güvenilir biri olmasý önemlidir. Vaktiyle tartýþýlan bu usul de zamanla benimsenmiþtir. Bu yolla alýnan bir hadisi rivayet ederken haddesena kitabeten, ahberena kitabeten, ketebe
ileyye gibi bir sîga kullanýlabilir.
Örnek:Bana Müslim b. Ýbrahim rivayet edip dedi ki, bana Hiþâm rivayet edip þöyle dedi: Bana Yahya, Abdullah b. Ebî Katâde'den, Abdullah'a da babasýndan naklederek yazdý ki, Abdullah'ýn babasý Ebû Katâde þöyle demiþ: Resûlullah –sallellahu aleyhi ve selem- þöyle buyurdu: "Namaza kamet getirirldiðinde beni görünceye kadar ayaða kalkmayýn!"
f) Ý’lâm
Hocanýn bir hadisi/hadis kitabýný rivayet hakkýna sahip olduðunu bir kimseye sadece bildirmesi demektir. Bunu duyan kimse o hadisi/hadis kitabýný o hocadan rivayet edebilir, diyenler olmuþtur. Ancak çok tartýþýlan bir usuldür.
g) Vasýyyet
Bir yolculuða çýkmakta olan veya ölüm döþeðinde bulanan bir hocanýn hadis kitabýný birine býrakmasýdýr. Bu, hocanýn o kimseye güvenini gösterir. Dolayýsýyla o kimse de söz konusu hadis kitabýný o hocadan rivayet edebilir. Bu da çok tartýþýlan bir usuldür.
h) Vicâde
Bir kimsenin, yazýsýný tanýdýðý bir hocanýn el yazýsýyla yazýlmýþ hadis kitabýný veya bir hocanýn rivayet hakkýna sahip olduðunu bildiði bir hadis kitabýný elde etmesi, bulmasý demektir. Zamanýnda çok tartýþýlan bu usul daha çok bir aile içinde görülmüþtür. Çocuklar, babalarýnýn, dedelerinin býrakmýþ olduklarý kitaplara sahip olmuþ ve onlardan rivayette bulunmuþlardýr. Günümüzdeki hadis öðrenimimiz bu usule benzetilebilir.
Bu usulle alýnan bir hadis “vecedtu bi-hattý fulân” gibi bir sîgayla rivayet edilir.
Örnekler:
Abdullah dedi ki, babamýn kitabýnda kendi elyazýsýyla sunu buldum: Bize Mehdî b. Ca'fer er-Remlî rivayet edip (söyle dedi): Bize el-Velîd –Müslim'in oðlunu kasdediyor-, Ýbn Cureyc'dan, o, Atâ'dan, o da Ýbn Abbâs'dan naklen rivayet etti ki, o söyle demis: Resûlullah –sallellahu aleyhi ve selemsöyle buyurdu: "Hosgörülü ol ki, sana da hosgörülü olunsun!"
Bize Ali b. Abdillah rivayet edip (dedi ki), bize Muâz b. Hiþâm rivayet edip þöyle dedi: Babamýn kitabýnda kendi elyazýsýyla þunu buldum, bunu ondan iþitmedim: Katâde, Yahyâ b. Mâlik'den, o da Semure b. Cundeb'den naklen dedi ki, ALLAH'ýn Peygamberi –sallellahu aleyhi ve selem- þöyle buyurdu: Zikirden (ibaret olan Cuma namazýna) katýlýn ve imama yaklaþýn. Zira kiþi (iyi seylerden) uzak durmaya devam eder de sonunda, içine girmiþ olsa da, Cennet'de geriye býrakýlýr!"
Bu öðrenim yollarýndan en yaygýn kullanýlanlarý semâ' ve kýrâattýr Bu sebeple öðrencilerin ilk asýrlarda hocalarýn bulunduðu merkezleri dolaþtýklarý ve bu yollarla onlardan hadis almak için büyük gayret gösterdikleri görülmektedir. er-Rihle fî talebi’l-ilm denilen bu yolculuklarýn tarihi Hz.Peygamber zamanýna kadar iner.
Söz konusu belirli usullerle hadis öðrenimi üzerinde durulmasýnýn baslýca iki sebebinin olduðu anlasýlmaktadýr. Hadislerin güvenli bir sekilde rivayet edilmesiyle ilgili olan bu sebeplerden ilki, hadisi doðru okumayý saðlamaktý.
Yazýda, ilk dönemlerde, doðru okumaya imkân veren nokta ve harekeler yeterince kullanýlmýyordu. Ýmam Þafii'nin (ö.204), talebesi Rebî' b. Süleyman tarafýndan yazýlan ve asli þekliyle günümüze ulaþan en eski kitap olan er-Risâle'sinde bile yeteri kadar nokta ve hareke kullanýlmadýðý görülmektedir. Böyle bir yazýlý metnin doðrudan kullanýlmasý durumunda, kullanan kimse iþin ne kadar uzmaný olursa olsun, onu aslýna uygun bir þekilde okuma çok zor, hatta bazý durumlarda adeta imkânsýz gibi olacaktýr. Bu yüzden hadislerin aslýna uygun bir þekilde okunup nakledilmesi hep önemli bir mesele olmuþtur. Zira okuyuþ þekli manayý da etkilemektedir.
Güven açýsýndan önemli olan ikinci sebep ise, hadislerin tahriflerden korunmasýdýr. O zamanlar ekseriya tek nüsha halinde olan el yazmasý kitapta, baþkalarý tarafýndan þu veya bu maksatla ilâve, çýkarma, deðiþtirme gibi tahrifler yapýlmýþ olma endiþeleri taþýnýrdý O günkü þartlarda, kitap sahibinin ciddi korumasý olmadýðýnda, bunlar daima mümkün ve kolay þeylerdi.Bu sebeble, meselâ, Abdurrahman b. Mehdî þöyle demiþtir: "Kitaplarýmda kendi el yazýmla Þu'be'den naklen, bilmediðim, tanýmadýðým bir þey buldum ve onu attým!"
radyobeyan