Ceale By: rabia Date: 10 Mart 2010, 22:46:53
Ceale (Ücret Taahhüdü)
Ceâle caizdir. Ceâle, bir kimse kaybolan malýný bulup getiren kiþiye belirli bir ücret taahhüt etmesidir. Bir kiþi kaybolan bu malý bulup getirirse o ücreti almaya hak sahibi olur.
Ceâle lugatta herhangi bir iþi yapma karþýlýðýnda tayin ettiði maldýr.
Istýlahta isi ceâle, kiþinin belirli bir iþ yapma karþýlýðýnda belirli bir ücret vermeyi kendine vacip kýlmaktýr.
Ceâle muamelesinde iþçinin belirli biri olmasý þart deðildir. Mesela bir kiþi ´Kim kayýp oðlumu bulup getirirse ona otuz milyon lira veririm ´ taahhüdü gibi. Ücretin belirli bir miktar olmasý þarttýr.
Ceâle´nin delili þu ayet-i kerimedir:
"Dediler ki, melikin su tasýný kaybettik. Onu getirene bir deve yükü mükafat var. Ben buna kefilim." (Yusuf: 12/72)
Ebu Said el-Hudri (r.a.)´ýn rivayet ettiði þu hadisi þerif de buna delalet etmektedir:
Hazreti Peygamberin ashabýndan bir grup yolculuða çýkar, bir arap kabilesinin yanýnda gecelediler. Onlardan kendilerini misafir etmesini istediler fakat onlar misafir etmedi. O gece kabile reisini yýlan ýsýrdý her ne yaptýlarsa bir faydasý olmadý. Onlardan bazýlarý dediler ki, yakýnýmýzda gecelenen þu gruba gidelim, belki onlarýn bildiði bir tedavi yolu vardýr.
Bunun üzerine ashabýn yanýna gelerek, reislerinin yýlan veya akrep tarafýndan ýsýrýldýðýný, ellerinden gelen her þeyi yaptýklarý halde hiç bir netice elde etmediklerini söylediler ve onlardan reislerini tedavi edip edemeyeceklerini sordular.
Sahabilerden biri dedi ki. ´Evet tedavi edebiliriz Ancak bizi misafir etmediðiniz için karþýlýðýnda bir mal vermedikçe tedavi etmeyiz.´
Böylece bir bölük koyun üzerinde anlaþtýlar. O sahabi onlarla beraber gitti. Fatiha suresini okuyarak yýlanýn veya akrebin ýsýrdýðý yere tükürdü. O kiþi sanki baðlý bulunduðu ipten kurtulmuþ gibi sapasaðlam oldu, hiç bir acýsý kalmadýðý halde yürüyüp gitti. O kiþiler üzerinde anlaþtýklar koyunlarý (ceâlelerýni) verdiler. Sahabilerden bir kýsmý dedi ki: ´Bunu aramýzda taksim edelim. Bu iþi yapan kiþi ise þöyle dedi: Peygambere gidip hadiseyi anlatýp O´nun ne diyeceðine bakmadan olmaz.
Resulullah´a gelerek hadiseyi anlattýklarýnda Resulullah (s.a.v.) þöyle buyurdu:
"Fatihanýn böyle bir faydasý olduðunu nereden öðrendin?" Daha sonra Hz. Peygamber þöyle buyurdu:
"Ýsabet etmiþsin, koyunlarý aranýzda taksim edin. Bana da bir pay ayýrýn." [1]
Hz. Peygamberin bu sözü, onlarýn yaptýklarým kabul ettiðine ve ceâlenin meþruiyetine delildir.
Ceâle´nin meþruiyetinin hikmeti: Ceâlenin meþru kýlýnmasýnýn sebebi, insanlarýn zor durumda kaldýklarýnda ona ihtiyaç duymalarýdýr. Zira kiþi bazen bir þeyini kaybeder ve kendiliðinden onu arayýp bulup kendisine getirecek kimseye rastlamaz.
Ýnsanlar mecburiyet nedeniyle ve üstesinden gelemedikleri bu tür iþler karþýsýnda kalabilirler. O iþin üstesinden gelmeleri, muhtemel kiþilerin ise paraya ve mala ihtiyaçlarýnýn olmasý ise gayet tabiidir. Ýþte bu ihtiyaç ve maslahat nedeniyle ceâle meþrudur.
Mesela kaybolmuþ bir malý bulmak veya kaçmýþ bir hayvaný yakalamak ya da kendisine herhangi bir iþ yapýlmasýný isleyen bir kimsenin belirli bir ücret karþýlýðýnda biriyle anlaþmasýdýr. [2]
Ceâlenin Rükünleri
Ceâlenin Rükünleri: Ceâlenin dört rüknü vardýr:
1- Akit yapanlar.
2- Siga.
3- Çalýþma.
4- Çalýþmanýn karþýlýðý olarak verilen para veya mal. Bunlan açýklayalým.
1- Akit yapanlar:
Onlardan biri çalýþma karþýlýðýnda ceâleyi kendisine vacip kýlan kiþidir. Yani iþ yapma karþýlýðýnda mal veya parayý verecek olan kiþidir.
Bu kiþinin akýl, balið ve reþit olmasý þarttýr.
Diðer kiþi ise, iþi (çalýþmayý) yapacak olan kiþidir. O kiþi iþi yaptýðýnda ceâleyi haketmiþ olur. Bu kiþinin belirli bir kiþi olmasý þart deðildir.
2- Siga:
Siga, para karþýlýðý yapýlmasý istenen iþe izin verilmesine delalet eden lafýzdýr.
Mesela kiþinin, "Çalýnmýþ olan arabamý geri getirene þu kadar para vereceðim" demesi, veya kiþinin, bir doktora, "Hastamý tedavi edip saðlýðýna kavuþturursan, sana þu kadar para veririm" gibi lafýzlar kullanmasý sigadýr.
3- Çalýþma:
Bu çalýþma, mal sahibinin ceâleye hak kazanmak için þart koþtuðu çalýþmadýr ki, bu da yukarýdaki örneklerde olduðu gibi çalýnan malý geri getirmek veya çocuða okuma yazmayý öðretmek veya hastayý tedavi edip saðlýðýna kavuþturmaktýr.
Ceâledeki menfaat gibi amelin malum (bilinen) olmasý þart koþulamaz ve amel meçhul olsa da yani zaman ve çalýþma ile sýnýrlanmamýþ olsa da ceâle sahihtir.
4- Çalýþmanýn karþýlýðý olarak verilen para veya mal:
Çalýþmanýn karþýlýðý olarak tayin edilen þeyin malum (bilinen) olmasý þarttýr. Çünkü bu akit karþýlýklý bedel akdidir. Bu akit meçhul (belli olmayan) bir bedelle caiz olmaz.
Mal sahibi kaybolan malýný geri getiren kiþi için meçhul bir ceâle þart koþarsa, akit fasid olur. Ancak iþi yapan kiþi ücretin mislini hakeder. Zira sahih olmasý halinde belli bir malýn vacip olduðu her akdin fasid olmasý durumunda misli vacip olur. [3]
[1] Buhari, 2156, Müslim,2201.
[2] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 353-354.
[3] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 354-355.
radyobeyan