Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Mutlak By: armi Date: 09 Mart 2010, 14:08:23


MUTLAK




Çözmek, salmak, boþamak, mutlak olarak söylemek, bir þeye niþan ve isim koymak anlamlarýna gelen "itlak" masdarýndan ism-i mef´ul cinsinde yayýlmýþ olan bir medlûle(anlama) delâlet eden lafýz, Mutlak; lafzî herhangi bir kayýt olmaksýzýn, belirsiz bir veya bir kaç ferde delâlet eden lafýzdýr. Buna göre mutlak, yalnýz mahiyete delâlet eder. Meselâ; "Bir köle azad etmek" ayetinde geçen "köle" lafzý mutlaktýr. Mutlakýn zýddý mukayyed´dir. Mukayyed; sayý göz önünde bulundurulmaksýzýn herhangi bir kayda baðlý olan lafýzdýr. Meselâ; "Mü´min bir köle âzad etmek" (en-Nisâ, 4/32) âyetindeki köle, Mü´min vasfýyla mukayyed´dir.

Mutlakýn Mukayyed´e Hamli:

1)
Mutlak ve mûkayyedin hükmü ve hükmün sebebi bir ise; mutlak, mukayyede hamlolunur. Meselâ; "Murdar ölmüþ hayvan eti, kan ve domuz eti size haram kýlýndý"(el-Maide, 5/3) âyetinde kan mutlak olarak geçer. Buna karþýlýk "De ki; bana vahy olunanlar arasýnda bir kimsenin yiyeceðinden haram kýlýnmýþ bir þey bulmuyorum; ancak murdar hayvan eti veya dökülmüþ olan kan veya domuz eti müstesnâdýr" (el-En´am, 6/145) âyetinde ise, kan lafzý "dökülmüþlük" le mukayyed´dir. Bu iki ayette de hüküm aynýdýr. Bu hüküm kanýn içilmesidir. Hükmün sebebi de birdir o da kaný içmekten meydana gelen zarardýr. Öyleyse birinci ayetteki mutlak kan, ikinci ayetteki kan´a hamlolunur.

2)
Mutlak ile mukayyedin hüküm ve sebep bakýmýndan deðiþik olmalarý: "Erkek hýrsýzla kadýn hýrsýzýn ellerini kesin" (el-Maide, 5/38) âyetiyle, "Ey iman edenler, namaza kalkacaðýnýz zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve baþýnýza meshedip her iki topuða kadar ayaklarýnýzý yýkayýn" (el-Maide, 5/6) âyeti buna misaldir. Þöyle ki, "eller" kelimesi birinci âyette mutlaktýr, ikinci âyette ise "dirseklere kadar" kaydý ile mukayyed´dir. Burada hüküm muhteliftir. Zira hüküm ilk âyette hýrsýzýn ellerinin kesilmesidir. Ýkinci âyette ise hüküm ellerin vucuben yýkanmasýdýr. Birinci âyette hükmün sebebi hýrsýzlýktýr, ikinci ayette ise, namazý kýlmak iradesidir. Bu durumda mutlak, mukayyede haml olunmaz; bilâkis mutlakýn bulunduðu yerde mutlakla; mukayyedin bulunduðu yerde de mukayyedle amel edilir. Zira iki nass´ýn mevzuunda hiç bir baðlantý ve irtibat yoktur. Hýrsýzlýk ayetinde ittakla amel edilerek hýrsýzýn elinin bütünüyle kesilmesi itlakýn muktezasý idi. Fakat Samet bu itlaký mukayyed bir hâle getirmiþtir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s)´in, hýrsýzýn elini bilekten kestirdiðine dair rivayet vardýr. Bu itibarla, Hanefilerce meþhur olan bu Sünnet´e göre Kur´an´da mutlak olarak geçen nass´ýn Sünnetle mukayyed bir hale getirilmesi sahih olur.

3)
Hüküm deðiþik, sebep bir olursa: Bu durumda mutlak itlaký üzere kalýr. Varid olduðu yerde mutlakla amel edilir. Misal: "Ey iman edenler, namaza kalkacaðýnýz zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yýkayýn" (el-Maide, 5/6) ayetiyle "... Ve bu halde su bulamamýþsanýz, o vakit temiz bir toprakla teyemmüm edin. Buna göre ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün" (el-Maide, 5/6) âyetidir. Birinci nassdaki hüküm mukayyed olarak geçen ellerin yýkanmasýdýr. Ýkinci nassdaki hüküm ise, mutlak olarak varid olan ellere meshedilmesidir. Bu iki hükmün sebebi ise, birdir ki o da namaz kýlmak arzusudur. Bu durumda mutlak, mukayyed üzerine hamlolunmaz.

4) Mutlak ve mukayyedin hükmü bir, fakat hükmün sebebi deðiþik ise: Bu durumda da mutlak, mukayyede hamledilmez. Mutlaka itlakýna göre, mukayyede de takyidine göre amel edilir. Bu görüþ Hanefilerindir. Diðerlerine göre burada mutlak mukayyed üzerine hamlolunur. Bunun misali zihar keffaretinde Allah Teâla´nýn; "... Birbirleriyle temas etmeden önce bir köle âzad etmek gerekir" (el-Mücadele, 58/3) ayetiyle hata olarak vaki olan katl keffareti hakkýndaki "Mü´min bir köle âzad etmek gerekir" (en-Nisa, 4/92) ayetidir. Rakaba yani köle lafzý birinci Nass´da mutlak, ikinci Nass´da ise mukayyed (Mü´min olma kaydý ile) olarak geçer (Abdülkerim Zeydân, el-Veciz fi Zisuli´l-Fýkhý, s. 234-238)..


radyobeyan