Mukim By: armi Date: 09 Mart 2010, 13:40:24
MUKÎM
Ýkâmet eden, ayakta duran, okuyan, bir ülkede devamlý duran. Vatanýnda veya vataný sayýlan bir yerde on beþ günden fazla kalan kimse anlamýnda bir fýkýh terimi. Vatanýnda veya o hükümdeki bir yerde oturan kimseye "mukîm", buradan çýkýp en az on sekiz saatlik bir uzaklýða gitmeye baþlamýþ olan kimseye ise þer´an "misafir (yolcu)" denir.
Diðer yandan mukîm, bir Kelâm terimi olarak Cenab-ý Hakkýn isimlerinden olup; her þeyi ayakta tutan, sürdüren ve kayyûmluk (kendi zatýyla var olmak) sýrrý ile bir an bile hiç bir þeyden ilgisiz olmayan anlamýndadýr. Mukîmu´s-sünnet terkibi ise; Hz. Muhammed (s.a.s)´in Tevrat ve Zebur´daki ismi, sünneti yerine getiren demektir.
Mukîm daha çok bir fýkýh terimi olarak müsafir´in zýddý anlamýnda kullanýlýr. Yani yolcu olmayan kimse demektir. Yolculukta genellikle meþakkat bulunduðu için Ýslâm dini yolculara þu konularda kolaylýklar getirmiþtir:1) Dört rekatlý namazlarý iki rekat olarak kýlmak; 2) Ramazan orucunu geri býrakmanýn mübah oluþu; 3) Mestlere mesh süresinin üç gün üç gece olmasý, 4) Cuma namazýnýn farz olmamasý; onun yerine öðle namazýný yolcu olarak kýlmasý; 5) Ýki bayram namazlarýnýn ve kurban kesme yükümlüðünün düþmesi; 6) Kadýnýn seferi sayýlacak kadar uzak olan mesafeye yani ikâmet ettiði yerden doksan km.den daha uzak yere yanýnda mahremi olmaksýzýn gidemeyiþi bunlardandýr (el-Fetâvâ´l-Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 138).
Bir kimsenin doðup büyüdüðü veya evlenip yerleþmek istediði yahut içinde barýnmayý kasd edip, baþka yere vatan edinmek amacýyla gitmek istemediði yer, kendisinin "vatan-ý aslî"sidir. Bu þekilde doðduðu, evlendiði ve vatan edinmeyi düþündüðü bir yer olmayýp en az onbeþ gün kalmak istediði yer de, kendisi için "vatan-ý ikamet"idir. Misafirin on beþ günden az oturmak istediði yer, kendisinin "vatan-ý suknâ"sý olup, buna bir hüküm gerekmez.
Vatan-ý aslî kendi misli ile bozulur. Meselâ; bir kimse, doðup büyüdüðü veya evlendiði yeri terk edip, baþka bir yeri vatan edinse, artýk o önceki vataný ikamet hususunda vataný olmaktan çýkar. Daha sonra oraya gidecek olsa en az on beþ gün ikamete niyet etmedikçe yolcu sayýlýr ve seferilik hükümlerinden yararlanýr.
Ýki beldede birer eþi bulunan kimse, bunlardan hangisinin yanýna gitse mukîm sayýlýr. Bu eþlerden birisi vefat edip, kocasýna ev, bað, bahçe gibi ikamete elveriþli þeyler kalsa, artýk oraya gidince mukîm sayýlýp sayýlmayacaðý konusunda görüþ ayrýlýðý vardýr.
Sonuç olarak aslî vatanýnda veya bu vatanýndan doksan km.den daha az mesafedeki yerlere yapýlan yolculuklarda müslüman mukîm sayýlýr. Bir de aslî vataný dýþýnda baþka bir yere askerlik, iþçilik, memurluk gibi geçici sebeplerle giden ve on beþ günden fazla kalmak niyeti bulunan kimse de mukîm hükmündedir. Mukîm, yolculuk ruhsatlarýndan yararlanamaz.
1) Dört rekatlý namazlarý tam kýlar, 2) Farz orucu gününde tutar, 3) Mesh süresi yirmi dört saattir, 4) Cuma namazý farz, bayram namazlarý ve þartlarý varsa kurban vacip olur, 5) Kadýn doksan km.ye kadar yolculuðu yanýnda mahrem bir erkek hýsýmý olmadan da çýkabilir (Ayrýntý için bk. Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadîr, Mýsýr 1389/1970, II, 27 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, Beyrut 1402/1982, I, 93 vd.; el-Fetâvâ´l-Hindiyye, I,138 vd.; Ýbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, Ýstanbul 1984 (týpký basým), II,131 vd.; Mehmed Zihni Efendi, Ni´met-i Ýslâm, Ýstanbul, t.y., s. 359 vd.; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük Ýslâm Ýlmihali, Ýstanbul 1985, s. 173 vd.),
Mukîm ve yolculukla ilgili bu hükümler âyet, hadis veya sahabe uygulamalarýna dayanýr.
Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyurulur: "Yeryüzünde yolculuða çýktýðýnýz zaman, kâfirlerin size fenalýk yapmalarýndan korkarsanýz, namazý kýsaltmanýzda size bir günah yoktur" (en-Nisâ, 4/101). Bu, âyetin uygulanmasýyla ilgili, çeþitli hadisler vardýr. Rasûlullah þöyle buyurur: "Þüphesiz Allah, namazý Nebinizin lisaný üzere; mukîm için dört, müsafir için ise iki reksat olarak farz kýlmýþtýr" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 237). Mestlerin mesih süresinin mukîm için bir gün bir gece; yolcu için üç gün üç gece oluþu ile ilgili çeþitli hadisler vardýr (Nesai, Tahâre, 98; Ýbn Mâce, Tahâre, 86).
radyobeyan