Mukabele By: armi Date: 09 Mart 2010, 13:29:15
MUKABELE
Karþýlaþtýrma, yüzleþtirme, karþýlýk verme; aralarýndaki farký ortaya çýkarmak için metinleri mukayese etme; Ramazanda hafýzlarýn cemaat huzurunda Kur´an okumalarý.
Edebiyat terimi olarak mukabele; aralarýnda tezat ve tekabül bulunan þeyleri bir ibarede bulundurma diye tanýmlanmýþtýr (Tâhiru´l-Mevlevî, Edebiyat Lügatý, 102).
"Mukabele", Kur´an tarihi ile ilgili bir terimdir. Cibril (a.s)´ýn her sene Ramazan ayýnda gelip Kur´an´ý Hz. Peygamber (s.a.s) ile karþýlýklý müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarýný ifade eder.
Kur´an´ýn Allah tarafýndan indirildiði þekilde muhafazasý, âyet ve sûrelerin tertibinin doðru olarak tesbiti ve bunun kontrolü için Cibril (a.s) her sene Ramazan ayýnda, bir rivayete göre Ramazan ayýnýn her gecesinde, Hz. Peygamber (s.a.s)´a gelirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) Kur´an âyetlerini Cibril´e okurdu. Buna "arz" denir. Ayný âyetleri, mukayese için, bir de Cibrîl (a.s) okurdu ki buna da "mukabele" denir.
Kur´an, Hz. Peygamber´e âyet âyet nazil olduðundan her âyetin yeri, hangi sûrenin neresine yazýlacaðý Cibril (a.s) tarafýndan bildirilirdi. Rasul-i Ekrem de vahiy kâtiplerine bu þekilde yazdýrýr, hafýzlar da buna göre ezberlerdi. Kur´an böyle özel bir itina ile ezberlenir ve yazýlýrken; Cibril (a.s) her senenin Ramazanýnda Rasul-i Ekrem´e gelir, nâzil olan âyetler müdârese ve tekrar arzedilmek suretiyle takrir edilirdi (Sahih-i Buhari Muhtasarý Tecrid Terc, VII, 316).
Cibrilin Peygamber´e Kur´an´ý her sene muâraza etmesinin gayesi, Allah´dan Peygambere vahy ettiði Kur´an´ý kendisindekiyle karþýlaþtýrmasýdýr. Bunu da bakî kalanýn kalmasý, nesholunanýn gitmesi için bir pekleþtirme, sabitliðini ebedî kýlma ve bir koruma olarak yapýyordu. Bu maksat için Hz. Peygamber, ömrünün son yýlý içinde Kur´an-ý Cibril´e iki defa arz etti. Cibril de Kur´an´ý onunla böylece iki kere mukabele etti.
"Mukabele", Kur´an´ýn yazýlmasý ve hafýzlar tarafýndan ezberlenmesi dýþýnda her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir "koruma garantisi" niteliði taþýmaktadýr. Bu "Zikri (Kur´ân´ý) biz indirdik, O´nun koruyucusu da elbette biziz" (el-Hicr, 15/9) âyetinin Asr-ý Saâdet´te gerçekleþmiþ bugün de devam etmekte olan bir mucizesinden baþka bir þey deðildir.
Kur´an´ýn Ramazan´da nazil olmasý (el-Bakara, 2/185), Kur´an okumanýn özellikle Ramazan´da kat kat mükâfatlandýrýlacaðý müjdesi, müslümanlarýn bu ayda en çok Kur´an´la meþgul olmalarýna sebep olmuþtur. Bu sebeple "Kur´an ayý" olan Ramazan´da cami ve evlerde "mukabele"ler okunur, hatimler yapýlýr.
Aslý, Cibril (a.s)´ýn Kur´an´ý Hz. Peygamber´e, doðru tesbiti ve korunmasý için, okumasý olan "mukabele", müslümanlar arasýnda köklü bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiþtir. Bu gelenek bugün de bütün canlýlýðýyla sürdürülmektedir. Kur´an okuma bilsin, bilmesin, müslümanlar dinlemek suretiyle huzur bulmakta ve sevap ummakta; okuyan hafýzlar, özellikle Kur´an ezberlemeye (hýfz) çalýþan genç Kur´an kursu öðrencileri de cemaat huzurunda okuyarak egzersiz yapmýþ olmaktadýrlar. Mukabele suretiyle Kur´an okuyup dinlemenin baþkalarýný Kur´ân okumaya teþvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, sevap kazandýrmasý gibi bir çok faydasý vardýr. Ancak para karþýlýðýnda okumak ve okutmak caiz deðildir.
Osmanlýlar zamanýnda da özellikle ikindi namazýndan sonra mukabele okunurdu.
Kur´an, hükümleri öðrenilip anlaþýlmak ve tatbik edilmek için gönderilmiþtir. Bu bakýmdan "mukabele", okunan âyetlerin kýsa açýklamasý yapýlarak dinleyenleri bilgilendirmek açýsýndan iyi bir fýrsattýr. Ehil kiþiler tarafýndan belli bir program dahilinde bu uygulanýrsa Ýslâmî bilgi ve kültür düzeyinin yükselmesine önemli katkýda bulunabilir.
"Mukabele"nin Ýslâm hukukundaki anlamý Mecellenin "Kavaid-i Külliye, bölümündeki bazý maddelerde ifade edilmiþtir.
Ýslâm hukukunda "zarara zararla mukabele yoktur." Buna göre kiþiler arasýnda, meþrû müdafaa dýþýnda, mukabele bi´l-misil yani verilen bir zarara aynýyla mukabele yoktur. Bu, ferdî intikam almaya ve kavgaya yol açar, toplum düzenini bozar. Zarar görenin dava açma ve zarar için tazminat isteme hakký vardýr.
"Uðradýðý zarar izale olunur" (Mecelle Md. 20) ve tazmin ettirilir.
"Bir kimse diðerin malýna kýymetçe bir gûnâ noksan getirse, noksan-ý kýymetini zâmin olur" (Mecelle, md. 917).
Ancak, tecavüz eden kâfirlere karþý mukâbele-i bi´l-misil olmak üzere müslümanlar savaþ açabilirler:
"Haram ayý, haram aya karþýlýktýr. Hürmetler, karþýlýklýdýr. Kim size saldýrýrsa, onun size saldýrdýðý kadar siz de ona saldýrýn Allah´tan korkun, bilin ki Allah (günahlardan) korunanlarla beraberdir" (el-Bakara, 2/194).
Yani Mukabele edilmesi âyetle hangi zamanda olursa olsun saldýrýya cevap verilmesi emredilmiþ olmaktadýr. Zaten haram ayýnda savaþma yasaðý Ýslâm´da kaldýrýlmýþtýr. Saldýrýya benzeri ile karþýlýk verilmesi, Ýslâm´ýn izzeti için gereklidir.
radyobeyan